bugün

AKP'nin talebi üzerine, Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan yeni anayasa taslağı aynen yaşama geçerse, türbanlı öğrenciler de üniversitelerde öğrenim görebilecek. Anayasa Mahkemesi, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'ne (AiHS) aykırı yasaları iptal yetkisine sahip olacak. Cumhurbaşkanlarının milletvekili dokunulmazlığına sahip oldukları açıkça anayasada belirtilecek.
AKP hukukçularının değerlendirmeye aldığı taslakta yer alan düzenlemelerden bazıları şöyle:

Türban için öneriler
Taslakta "türban" konusunda, "hizmet alan-hizmet veren" ayrımı gözetildi. Eğitim ve öğretim ile ilgili bölümde, "Kimse kılık kıyafeti nedeniyle eğitim hakkından alıkonamaz", "Üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir" gibi, öğrencilerin türbanla öğrenim görebilmesine imkân sağlayan alternatif önerilere yer verildi. Ancak taslaktaki laiklikle ilgili düzenlemeler, üniversiteler dışında türbanın farklı alanlarda kullanımına imkân tanımayacak. Kamu görevlileri hiçbir koşulda türban takamayacak. Özbudun, türban serbestisinin laiklik ilkesine aykırılık oluşturmayacağını vurguladı.

kaynak: internethaber.com
gül'e çankaya yolunun açılmasıyla falan ilgisi olmayan durumdur.
hayırrrrr! yandık bittik, gitti laiklik! nidalarının duyulmasına sebep olan durum. *
dini tercihleri yüzünden eğitim hakları elinden alınan binlerce insana karşı yapılan ayıbın telafi edilmeye çalışılması.
diger icraatlar konusunda bir sey demesem de* * egitim alaninda olmasi gereken seydi. umarim kimse karsi cikmaz, onunu kesmez de bas ortululer de universiteye girebilir.
asıl amacı türbanlı öğrenciye üniversite yolu açmak olmayan durumdur. türbanlı öğrenciler bir araçtır burada. Keşke gerçekten amaç onlar olsa da sonuna kadar desteklesem..
kurulurken aralarında hiç türbanlının bulunmadığı cumhuriyetin sonudur. nasıl demokratik, herkezin eşit ve özgür olduğu bir devlette üniversitelere türbanlı öğrenci sokarlar. üniversiteye türbanlı öğrenci sokarsak rejim elden gider tabi rejim değiştirmek bu kadar kolay. bırakın üniversiteyi bütün türbanlı öğrencileri zindanlara kapatalım, taksimde asalım. sonrada insan hakları ve özgürlük özerine konuşmaya devam edelim.
(bkz: demokratik hak)
türbanlı öğrencinin eğitim hakkının elinden alınmasına kimlerin neden olduğu pek çabuk unutulmuş olduğunun göstergesi tepkilere neden olan gelişme* *. herkesin eğitim görme hakkı vardır, türbanlı kız da üniversiteye gidecektir, parkalı genç de. inancının gereğini uygulamak istiyor diye bunca yıldır kampüse sokulmayan, ikna odalarına alınan kızların kaybettikleri geri verilebilecek mi?
komiktir ki türbanlıların bu hakkına neden olanlarla bu hakkı tekrar vermek isteyenler aynıdır..
türbanlı öğrenciye üniversite yolu zaten açıktı. kazandığı ve istediği takdirde tek bir şartla üniversiteye girebilirdi. her yerin bir kuralı vardır ve onlardan da bu kurala uymaları bekleniyordu. bu karar üniversiteler arasında sağ sol ayrımından başka bir de türbanlı türbansız ayrımına yol açacaktır. türkiye de artık herşey daha da kötüye gidiyor. ne zaman türbanın aslında bir bez paçası olmadığını anlarız işte o zaman bazı şeyler kafamıza dank eder ve daha iyiye doğru yol almaya başlarız.
oldukça geç kalan hadise. şimdiye kadar yapılmadığı hatadır.ama bugüne kadar mağdur olan o kadar insanın hakkını kim nasıl verecek bilinmiyordur... !!!
türbanlıya açılıyor demek, dini simgelere açılıyor demektir. bu olayı sadece türban açısından değerlendirmek ve sadece türban için karar almak da yanlıştır. şahsen ben okulumda türbanlı görmüyor değildim zaten, parlak peruklar altından ipek kumaşlar hep çıkıyordu ama bu meşrulaştırılacaksa sadece türbanlı değil rahibe kıyafetli, koca koca haç takan arkadaşları da görmek isterim. görmeliyim. yoksa yemişim öyle özgürlüğü, kime göre neye göre yani...
öncelikle hayırlı olsundur. aynı havayı soluduğumuz fakat başlarını örtmeyi seçen tc vatandaşı insanlarımıza tanınmış bir haktır. gerçek amaç hakikaten eğitim görmekse ve bir bez parçası buna engel oluyorsa bu engel kaldırılmadır. yinede insanın aklına ''ya olay başkaysa'' diye de düşmüyor değil. umarım türbanı siyasi bir amaç için kullanan tc insanlarının bakın işte çok direndik buraya da girdik, yarın da başka yerlere gireceğiz sloganları ve bakışlarıyla karşılaşılmaz.

şimdi birde din tercihi denilmiş, üniversiteli olan ama başını kapamayanlar nasıl bir dini tercih ettiler peki? onların dini inancıyla başı kapalı olanlarınki farklı mı? aynı türbanlı kişi yarın mezun olduktan sonra öğretmen olucak ve okulda görev yapıcak, peki o zaman? o zaman da okullardaki türban yasağı kalksın mı denilecek? okullardaki ve diğer devlet dairelerindeki yasak kalkarsa laikliğe bir zarar gelecek mi?.işte tüm bu sorular ve sorunlar engellerin ortadan kaldırılmasıyla ya daha da artacak,ya da ortadan kalkacak.

zamanın berisinden gelen edit: ileriyi görmüşüm vay bana.şimdi de görüyorum.görüyoruuuuuummmmm ama tadımız kaçmasın şimdi ben başka şeyler söyliim sana meselaaaa? burda bi ampul görüyorum çok kuvvetli ışığı.ama dur birileri o ampülü kırıo ve yerine spot lambaları koyuyo sanki ya du baalım ben bu kadar görüyorum işine gelirse ayrıca..*
lisedeydim(96-97 seneleri). okulun kapısından girerken saç ve kılık kıyafet kontrolü vardı. Kontrolü yapan hoca öğrencilere kızmıştı. istediğiniz gibi giremezsiniz burası lise, üniversite değil demişti. ardından üniversitede isterseniz kıçınıza kadar saç uzatın ister başörtülü girin gibi birşey söyledi. ben 2000 yılında kocaeli üniversitesine girdim. okulun adını bilerek söylüyorum ki, ne kadar çağ dışı bir üniversite olduğu anlaşılsın. üniversiteye girdim 18 yaşındaydım özgürdüm. lisenin aptal sıkıcılığından kurtulmuştum en azından ben öyle zannediyordum. hiç de öyle değilmiş. okula girerken kimlik gösteriyorduk bu tamam . başörtüsü meselesi yüzünden işi o kadar abartmışlardı ki, iki güvenlik görevlisi saç ve sakal kontrolü yapıyordu. tabi ki kılık kıyafet kontrolü de. top sakal bırakamıyordum küpe takamıyordum. saç uzatamıyordum ve başörtülüler içeri giremiyordu. ve ben üniversitedeydim. aklıma tabi o hocam geldi. hocam okurken üniversitelere istedikleri gibi girebiliyorlardı. çünkü ülkem çağdaş bir ülkeydi. özgür bir ülkeydi. hocam ne bilsindi istediğiniz gibi üniversiteye girebilirsiniz dedikten bikaç sene sonra gençlerin özgürlüklerinin kısıtlanacağını. şimdi 2007 yılındayız artık sadece başörtülüler giremiyor üniversiteye biraz özgürleştik sanki ama bu sefer de ayrımcılık karşımızda duran. özgürlüğe en büyük engel ayrımcılık.

not: kocaeli üniversitesinin o zaman rektörü baki komsuoğluydu. bugün sezer komsuoğlu. saltanat anlayacağınız.
bir kez daha allah belanı versin akp dediğim olay.
ulan bu kadar müslümanın yaşadığı bir ülkede hangi cüretle yasaklarsınız başörtüsünü. allahın avusturyasında, amerikasında, rusyasında, güney afrikasında... daha bilmem hangi ülkesinde bile serbesttir başörtüsü. dini islam olmayan insanlar bile senin o daracık beyninden daha geniş bir beyne sahip olmasından dolayı "bu bir dini vecibedir, ben karışamam" diyebilmektedir. ama bizim ülkemizde ki örümcek beyinliler için bu bir ideolojik simgedir, halk kamplara ayrılır vs vs vs.. ha birde bir örnek vardır ki her duyduğumda gider 5 saat kum torbası tekmelerim. "efendim bir yahudide başında kipasıyla üniversiteye giremez" . ulan elin yahudisinden bana ne . israilde adam istediğini giyiyor, burası türkiye allahın odunu. dön bir etrafına bak, kaç yahudi yaşıyor burada kaç müslüman. velhasıl bu dingiller yüzünden çok geç kalmış bir düzenlemedir, daha fazla da geciktirilmemelidir. bu halk başı kapalısıyla örtülüsüyle kardeştir, kardeşçede yaşayacaktır. bunu 1 gram beyni olmayanlar anlayamasada böyledir. bu düzenleme yapıldıktan sonrada artık yapılacak tek birşey kalacaktır. o da şeriatın ilan edilmesidir.
(bkz: şaka lan şaka tırsma)
(bkz: türban ve şeriat paranoyası ile yaşayan zavallılar)
ülkenin en az %70 inden, belki daha fazlasınından destek görecek hadisedir. kendi çağdışılıklarını, çağdaşlık olarak gösteren bir kısım insancıkların getirdiği yasakçı zihniyetin son bulacağının haberidir. aslında geç bile kalınmıştır.
madem herkes görüşlerini açıkça söylüyor ben de söyleyeyim.
bir insan nasıl bir cehalet içindedirki üniversitelere türban gelmesini savunur. ulan anlayın artık. türban ilericiliğin değil; gericiliğin simgesidir. ben "multi bilgiliyim, aydınım" demiyorum ama dünyada kaç tane türbanlı aydın var? kalkınmış ülkelerin kaçının %50'si türbanı kendine yol bellemiştir. atatürk ileri görüşlülüğü sayesinde, kılık kıyafet devrimini yaparken tüm bunların bilincindeydi. siz burnunuzun dibini göremiyorsunuz daha.

araştırmaya gerek yok. herkes kendi gözüyle rahatça görebilir. aksini de iddia etseniz türban takan kızlar "genelde" çekingen, ben bilmem beyim bilirci, kendini savunmaktan aciz, özgürlükten bihaber, hayatın tadını alamayan, acınası insanlar. onlar mı üniversitede kendini bilime adayacak? okula gidip gelecek, sınav zamanı dersleri ezberleyip çatır çatır geçecek, sonra da gelip babasının dizinin dibinde oturacak. bu mudur lan demokrasi? ayrımcılığın kralı budur.

demokrasi adına böyle birşeyi savunmak abesle iştigalin daniskasıdır. demokrasinin en büyük teminatı çankaya'ya ya da üniversitelere türbanı sokmamakken siz demokrasiden bahsediyorsunuz. umarım gelecekte bu ülkede, adından bahsedebileceğimiz bir demokrasi olur.

edit: demekki türban ilericiliğin, bilimin, aklın sembolüymüş. kalkınmanın ve demokrasinin ilk şartıymış. demekki türbanlı kızlar havanın kararmasını beklemeden, herkesin içinde denize girebiliyormuş (ve mantıklı olan bu değilmiş), özgürce gezip dolaşabiliyormuş, babası "höt" diyince hakkını arayabiliyormuş, üniversitede çok rahat hareket edebilecekmiş, atatürk'ün devrimleri gereksizmiş, anayasadan çıkarılmalıymış ve herkes halinden memnunmuş. demekki kimse kimseyi kandırmıyormuş bu memlekette. ben de kime edit yapıyosam...
ahmak insanlar türban-din tartışması yapa dururken ortaçağ avrupası misali, daha vahim ve gerçek meselelerin saklanmasıdır. bilhassa gençliğin ideolojik savaşlar arasında savrulması ki bunun en büyük örneği burasıdır, keşmekeş bir kopyala yapıştır zihniyet ve düşünce sisteminin benimsenmesi sonucu, düşündüğünü sanan et yığınları arasında olayın kahramanlarının gemilerini diledikleri gibi yönetmesi ve ülkenin aleyhine kullanması da cabasıdır!!!
yazık diyorum sadece ve çaresizce hayıflanıyorum evet. bu ülkenin sorunu türban yada laiklik değildir. din değildir, özel alan-kamusal alan değildir. bu ülke,ne bu gençliği, ne de az önce de zikrettiğim gibi bu geri ve asalak tartışmaların yeri değildir 21.yy da.
uzay çağı diyoruz. batı uzaya çıkarken türkiye hala meme verilmeksizin emzikle kandırılan çocuk misali kürt-türk, türban-laiklik v.b gibi şeylerle kandırılmaktadır.
aslında uzun bir süre önce siyasi konularda yazmamaya karar vermiştim lakin ortada dolaşan söylemleri görüp de kederden gülmemek elde değildir. herkes aklını başına devşirsin millet çünkü bu memleket bu kadar ucuz ve basit siyaseti ne hak etmiştir, ne de bu siyast ile kurtuluşa varabilir.
bunca tenkit zeki insanlara dokunmuştur eminim ama malzemesiz akıllı olanlara bir örnek vermekle yetinelim ki geri kalanlara zaten cevabın zahmetine luzum yoktur.
-birileri neden cumhurbaşkanı olmadan, bu makamı koruma altına almaya çalışıyor? yoksa mazilerinden korkuları mı var dersiniz? yada hesabı verilmekten korkulan bir şey? (söylenen her şey için istisnalar kaideyi bozmaz)
--peruğun kaymış, altından başörtün görünüyor.
-heralde kızım görünmesi lazım.!!
bu diyologdan sonra dumura uğradım ve artık peruklarının altından göstermelerine gerek kalmadı. amaçlarına sessiz sakin ve sabırla gidiyorlar şeyhlerinin nasihatleriyle...
insan hakları evrensel bildirgesinin en temel haklarından birisinin hayata geçmesi güzel bişey, aksi çok saçmaydı zaten. olması gereken şeydi.
açılsın kardeşim. gerici tabir edilen kapalı kızların mezunolup babalarının dizinin dibinde oturacağından bahsedilirken, mezun olan mini eteklilerden bazılarının zengin koca bulup onların dizinin dibinde oturacağından söz edilmiyor.

ileriyi geriyi nasıl oluyorda bir beze indirgiyor bazı çevreler anlamak güç. şairin de dediği gibi, medeniyet dediğin soymaksa bedeni öyleyse maymunlar bizden daha medeni...

bir de başka bir şair daha vardı bilirsiniz, necip fazıl;

utanırdı, burnunu göstermekten sütninem,
kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem...
saçları yandığı için peruk takan ve kolları, boynu yandığı için sürekli kapalı kıyafetler giyen birini türbanlı zannedip bırakan üniveriste öğretmenleri(!) var bu ülkede. Bu yüzden türbanlı öğrenciler üniversiteye gittiklerinde çok zorlukla karşılaşacaklar. ama yine de sevindirici bir olay. belki annem mezuniyet törenime gelebilir rahatça bu kanundan sonra.
işte asıl laikliğin devreye gireceği durumdur. laikliği dinin tamamiyle ortadan kalkması olarak görenlere kapak olmuştur. kara çarşaf ve benzeri örtünme tiplerine tabiki hayır. fakat modern bir şekilde dinini istediği gibi yaşayan kesime gelen engellerin kalkması güzel bir ilerleyiştir.
(bkz: hanım koş demokrasiyle özgürlük geldi)

daha önce ismi vardı..
yavaş yavaş cismini görmeye başlıyoruz..