bugün

ölüm, sevgisine alıştığın, varlığına alıştığın,tanıdığın,sevdiğin,güvendiğin birine geldiyse ölümlerin ardından ağlayamayan en hazırlıklı birini bile ağlatabiliyor....ve ölüm öleni daha iyi anlamanıza da sebep olabiliyor. sağlığında söylerken anlamadığınız şeyi o öldükten sonra idrak etmeniz ne acı.
babanızın "baba"olduğunu o gidince anlıyorsunuz. babanızın sizi sevip düşündüğüne inanın.
değirmene hazırlıksız gidenin bile eline bir şey geçmezken, ahirete hazırlıksız gidenin eline hiç bir şey geçmeyecektir.

"Buğdayı olmaksızın değirmene gidenin, ancak saçı sakalı ağarır, başka bir şey elde edemez." Mevlana
~Şeddad b. Evs radıyallahu anh'den nakledildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de, nefsini hevâsına tabi kılan ve Allah'tan dilek(ler)de bulunup duran (bunu yeterli gören) kişidir."
~ Kaynak: Tirmizi. Kıyame 25; ibn Mace, Zühd 31; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 124; Hâkim, Müstedrek, IV, 251
(bkz: bugün ölmek için güzel bir gün)
birilerine söverek mektup yazmak, içini dökmek.
en acı veren şarkıları dinlemek, en kötü anıları akla getirmek, hayalleri silmek.
üç türlü değerlendirilmesi gereken konudur.

a. kişinin kendi ölümüne hazırlanması

kişi ölümcül bir hastalığın haberini almıştır. önünde geçireceği bir kaç ay vardır. ilk önce hayatta yapmak isteyip de herhangi bir sebepten ötürü yapmadığı veya yapamadığı her şeyi yapmak isteyecektir. onu da yapayım, bunu da yapmış olayım tadında yaklaşır konuya.

sonrasında hayatındaki pişmanlıkları anımsamaya başlar. kimi geri alamayacağı pişmanlıklardan ötürü vicdan azabı çeker. geri alabilecekleri konusunda ise elinden geleni yapmaya çalışır, kırdığı veya kırgın olduğu insanlarla arayı düzeltmeye çalışır.

bir sonraki etapta ise kimisinin içine ahiret korkusu düşer ve kendini ibadete verir. sonuçta tanrı bağışlayıcıdır ve kurtarma sözlüsü belki de bu defa işe yarar.

en son aşamada artık huzura kavuşmuşsa sessiz sakin köşesinde ölümü beklemeye başlar.

b. kişinin bir yakınının ölümüne hazırlanması

her ölüm erken ölümdür ve kimse sevdiklerini gözünün önünde kaybetmek istemez.

ancak bu durum üstteki durumdan biraz daha yıpratıcıdır. zira kişi burada hem kaybediyor olduğu yakınının moralini en üst düzeyde tutmaya çalışırken, hem de kendini onun yokluğuna alıştırmak zorundadır.

her hareketi tolere etmeye, eskideki tartışma ve pişmanlıkları unutmaya, ölüyor olan kişinin ruh hali kaynaklı tempoya ayak uydurmaya zorlar kendini. yıpratıcıdır.

aklına deli sorular takılır, zira sevdiği kişi gözlerinin önünde gün ve gün erimektedir.

c. kişinin kendi gönüllü ölümüne hazırlanması

kişi artık adına hayat denen bu ızdıraba daha fazla katlanamamakta ve çözümü intiharda görmektedir.

aktif intiharı seçtiyse şayet, önce tarza karar verilir. akabinde herkesle üzeri kapalı bir son hesaplaşmaya girer. giderayak laf sokacağı varsa sokar, en son lafı kendisinin etmiş olduğu sadece kendisinin bilmesinden kaynaklı üstü kapalı bir haz girer işin içine.

seçmiş olduğu tarzı uygulama güdümlü hazırlıklar yapılır. bir yandan yoğun bir umutsuzlukla boğuşulurken bir yandan tuhaf bir heyecan hissedilir. allah taksiratını affetsin.
genel olarak yapmadığım bir şeyi yapmıştım. gece geç yattığım ve sabah da dilediğimce uyumak istediğimden telefonumu sessize almıştım. sabah çok da geç olmayan bir saatte uyanmama sebep telefonun titreşimiydi. üstelik 20 cevapsız çağrı vardı. şehir dışında çok da sık konuşmadığım kuzenimin sabahın bu erken saatinde neden aradığına dair en ufak bir fikrim bile yoktu, üstelik hiç endişe duymamıştım. aradım. sesi berbat geliyordu. "dayıma ulaşamıyoruz lütfen ona ulaş lütfen" diyordu kuzenim. sebebini sorduğumda cevabının bu kadar içimi titreteceğini hiç düşünmemiştim. beyninde büyük bir tümör olan 14 yaşındaki kuzenimizin tümörü patlamış ve anında felç geçirmişti. nasıl bir duygu tarif edemem. ellerim titremeye başladı. hemen babamı aradım fakat dağ evinde olduğu için ona ulaşamıyordum. babamın yapabileceği hiç bir şey yoktu üstelik. psikolojim berbat bir halde yurda gittim. ve bu bekleyiş sadece bir buçuk gün sürdü. babam aradı. babamı ağlarken hiç görmemiştim fakat ilk defa ağlarken duyuyordum. hıçkırıyordu. "furkan öldü" dediği an ellerim hissizleşti. babamla dakikalar boyunca tek kelime etmeden telefonda ağladık. bulunduğum şehir dar gelmişti, benim de orada olmam gerektiğini tekrar edip duruyordum kendi kendime. son görüşmemizde bilseydim ki eğer bir daha onu hiç göremeyeceğim, bir şeyler farklı olur muydu diye düşündüm. hiç bekler miydi o gece ölümü?

ölüm kimseye yakışmaz, bunun bir gerçeklik olduğunu kabullenmek istemeyen biziz. ölüme hazırlanmak nasıl olur bilmiyorum, fakat hiç bir güvence ve garantimiz olmadığını çok iyi biliyorum. artık...
din değimiz olgunun tek amacıdır.
Olmek felaket degildir.

Oldukten sonra basina ne gelecek bilmemek ve hazirliksiz yakalanmak felakettir.
iyidir iyi.