bugün

yaklaştığında kendini belli eden bir başlangıç.
bana sesleniyor, geceleri rüyalarda beni çağırıyor.
-gel gel gel...
beni yanına çağırmak için her vakit uyukumu getiriyor
-sıra sende hadi artık vedalaş...
kopamıyorum bu dünyadan, sevdiklerime 'hoşçakalın' demek gelmiyor içimden. sabırsızlaşıyor ölüm;
-hadi artık! korkma gel gel...
soruyorum; neden ben? henüz pek erken.
-geç bile kaldın sıra sende gell gel...
istemiyorum henüz yaşamadım yeterince diyorum, anlamıyor biliyorum birgün dayanamayıp alacak beni, ruhumu koparacak bedenimden. dur! diyemeyeceğim, 'kendine iyi bak' diyemeceğim hiç kimseye, alacak beni. hissediyorum zaman daralıyor, melekler kulağıma fısıldıyor, bana susamışlar, adımı öğrenmişler, tek istedikleri benim. tek bildikleri kelime 'gel' olmuş.
canları beni çekiyor. sessiz, yalnız, soğuk bir gecede gideceğim......
yaşam denen kitabın son noktası değil kitaptan akılda ne kaldığıdır.
ansızın gelendir.
zamanının bilinmemesi kadar güzel birşey var mıdır acaba? yoktur acaba..
baba olamayacağım örneğin toprak olmak ne garip şey anne.
bu dünyanın sonu diğer dünyanında başlangıcı için bir evredir. ne zaman geleceği belli olmayandır. genç, yaşlı dinlemeyendir..
'insan, bu dünyaya ağlayarak gelir, yeterince ağladıktan sonra da ölüp gider.'
(bkz: william shakespeare)
(bkz: ölüm sana yetişir ölüm)
sanırım en güzel tabiri: 'artık yoksun! bu yokluk, hiçbir varlığın karşılığı değil! yalnızca akılalmaz bir boşluk, bir tat eksikliği, bir ses kopukluğu.. Kör olmak değil, sonradan kör olmak gibi bir yokluk.. (bkz: küçük iskender)
yemediğimiz bi o bok kaldı. (ölüm)

murat kekilli'ye ilham olup o güzel şarkıyı(bu akşam ölürüm) yazmasına sebeb olan durum.
18 yaşında henüz. hala 18 yaşında ve kuvvetle muhtemel zaman durana kadar 18 yaşında kalacak. bir sonraki baharı göremeyecek, kışı ve sonraki yazı.. bir sonraki mevsimde kirazların dallarında nasıl kızardığını görmeyecek, son içtiği suyun hangisi olduğunu bilemediği gibi. aşık olup sürünmeyi de, sevdiğine kavuşmanın heyecanını da bilmeyecek. birini delicesine beklemeyi, özlemi, özlemeyi bilmeyecek. ehliyeti olmayacak mesela asla, bir arabanın direksiyonuna şehirler arası yol için oturmayacak. 18 yaşında henüz. hala 18 yaşında. son 3-4 yılını mücadeleyle geçirmiş. gece odasına girdiğimde gözlerini zor açıyor artık, tek gözünde hafif kızarıklıklar. belinden aşağısını tutamıyor, takati yok konuşmaya.hiç aşık olmamış, hiç aşık olamayacak bir beden.. biriyle sarılıp uyumayı bile bilemeden.. umudu var ama hala, umudu var. ayağa ne zaman kalkacağım, ne zaman geçecek diyor, biliyorum ki yapılacak hiçbir şey olmadığından terminal dönem kanser diye son günlerini istediği gibi evinde geçirmesi için gönderiyoruz onu evine. gecenin bir yarısı konuşmadan hiç önce; annesiyle sarılıyoruz koridorun ortasında. çaresizliğin ne demek olduğunu iliklerimne kadar hissettiriyor bana. gözlerimden yaş olup akıyor çaresizliğin suskunluğu. kabullenmeyi ve boyun eğmeyi öğreniyoruz. sakince uğurlamayı bir de. ne istersin diyor annesi, 'soba. soba kuralım bu sene' kaloriferli eve soba kurmak isteyen çocuğuna 'tamam, soba kuralım senin odana gidince' diyor annesi. soba, yaşından fazlasını yaşamış yorgun bir beden. yenik çıkıyor bu savaştan. 18 yaşında o. hep 18 yaşında kalacak ne yazık ki. ölüm bu kadar soğuk ve net.
karanlıklar ülkesine alınan gidiş bileti.. dönüş yok...
bugün bir anne oğlunun arkasından koştu o sonsuzluğa giden vedayı durdurabilmek için, tabutuna sarıldı hakkını helal et oğlum dedi. bugün bir anne ağladı, ben seni o buz gibi toprağın altına nasıl koyucam oğlum diye. sen nasıl bir şeysin ölüm, nasıl soğuk ve hissiz..
her insanın sonu kısaca game over.
olum,kendini bir bok sanma,cunku her ne kadar korkulan ve de gelmis gecmis en soguk hadise olsanda,her zaman amac degil bir arac olmaktan oteye gidemeyeceksin.hakkinda diyebilecegim en kesin sey budur.
zamansızlıktan ibarettir. dünyada kalan için zamansızdır..gideni görmek acı dolu günlerdir. gözyaşlarıdır.. ölüm giden için nasıldır bilinmez. belki kurtuluş ve belki de zamansızlıktan başka bir şey değildir.. en çokta yaşayacaklarını planlamak çok acıtır canı.. beraber planlar vardır. ailece veya iki sevgili arasında.. veya kendi içindeki planlar.. hepsi burda kalır.. hepsi kalanların gözyaşlarında kalır.. tek teselli mutlaka bir gün buluşacak olmaktır.. orda mutlu olduğunu düşünmektir..
her canlı ölümü tadacaktır. herşeyin sonu olduğu gibi insan oğlunun sonudur.
Benim için bir başlagınçtır aslında...

doğum gibidir ölüm;Bir yeri terkederken başka bir yerde yeniden başlarsınız.
(bkz: son)
(bkz: başlangıç)
hazırım, gelsin....
(bkz: azot döngüsü)
kapınıza geldiği zaman istediğiniz kadar hikaye anlatsanızda sıranız geldiyse sizi terketmeyendir. iyi bilirim üç defa kapıma geldi açtım baktım yüz yüze geldik suratıma baktı heralde aynı şeyi düşünüyorduk ve daha erken diye mırıldanaraktan çekti gitti.
sonun başlangıcıdır.
başlangıcın sonudur.