bugün

"Pedagog Ali Çankırılı, ebeveynlerin söz dinletebilmek adına yaptığı en büyük yanlışın çocuğun her istediğini yerine getirme ve davranışlarına sınır koymama olduğunu söylüyor. “Biz fakirlik ve baskı altında büyüdük, çocuklarımız maddî sıkıntı çekmesin, baskı altında büyümesin.” diyen ebeveynlerin çocuklarının her isteğini yerine getirdiğini ifade ediyor. Bu şekilde çocuğun mutlu olacağına ve bağımsız bir kişilik kazanacağına inanıldığını belirten Çankırılı, aksine çocuğun doyumsuz, şımarık, saygısız, sabırsız, şükürsüz, tembel, kural ve sınır tanımayan bir kişiye dönüşeceğini aktarıyor.

Sınırların yol gösterici trafik levhaları gibi olduğunu söyleyen Çankırılı, “Arabanızla kalabalık bir şehrin sokaklarında seyahat ettiğinizi, daha önce hiç gitmediğiniz bir adresi bulmaya çalıştığınızı, ancak kavşaklarda ve dönemeçlerde hiç levha bulunmadığını düşünün. Aradığınız adresi bulmak için kim bilir kaç kez yanlış yola girer, kaç kez kaza atlatırsınız. Doğru ve kabul edilebilir davranışları öğrenmeye çalışan çocuklar için de durum aynıdır. Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir.” diyor. Çankırılı, sınırların sanıldığı gibi, çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı uygulamak olmadığını aktararak, “Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını sağlar, sorumluluk kazandırır.” şeklinde konuşuyor."
"bir çocuğun sevginize en çok ihtiyaç duyduğu zaman, bunu en az hak ettiği zamandır"

bu sözü çok severim. anne babalar keşke bu cümleyi kulaklarına küpe yapsa, zor anlarda hatırlasa diye düşünürüm. çünkü gözlemlediğim kadarıyla ebeveynler çocuklarını kendi yapamadıkları şeyleri yapması gereken varlıklar olarak görüp, özgüvenlerini, hayal güçlerini yokedecek her türlü şeyi yapıyorlar. bence iyi, örnek ebeveyn olmaya gerek yok. iyi niyetli olmak yeterli. çocukları gerekli yerlerde uyarmak( ezmeden), gerektiği zaman özgür bırakmak, hata yaptıklarında çok büyük tepkiler vermemek, koşulsuz sevmek, bunu hissettirmek yeterli. ancak bunları yaptığınızda size güvenen, kendisi olmayı başarabilen çocuklar yetiştirebiliyorsunuz. nacizane tavsiyelerim, gözlemlerim böyle.
buralar buram buram reklam kokuyor.. anlaşılan bir startup daha seeding çalışmalarına başlamış
(bkz: erken çocukluk eğitimi)
(bkz: aile eğitimi)
çocukta tabu oluşturulmamasına özen gösterilerek yapılmalıdır. en önemli ve vazgeçilemez olan budur. cinselliği tabulaştırdığınız zaman "potansiyel tecavüzcü", dini tabulaştırdığınızda da "potansiyel cihatçı" ya da "anneliese michel" yetiştirme gibi bir tehlike bekleyebilmektedir. dikkat edilmemelidir.

çocuk istiyorum ve de yapıyorum, aha al burda mantığı yanlıştır. eğitemeyecekseniz ya da uğraşmayacaksanız yapmayın.
yeni nesil ebeynlere bakıyorum -ki kendileri artık yaşıtlarım ve hatta benden küçükler, böyle çocuğu bilimsel yetiştirelim, şöyle yapalım, böyle yapalım falan sanki çocuk yetiştirmiyorlar da heykel yapıyorlar gibi bir görüntüleri var. çocuk daha 3 aylıkken gideceği liseden alacağı kurslara, hobileri bile planlanıyor. dangalak bir tanıdığım 3 aylık veledine keman almış "gerekirse kursa da yollarım yeterki çalsın" diyor. lan çocuk belki nefret edecek o kemandan. bir tanesi çocuk eğitimi konulu 20-30 tane kitap almış hababam okuyorlar. lan senin anan baban kitap mı okudu seni yetiştirirken. veletken beraber gazoz kapağı biriktirdiğimiz adamlar çocuklarının kimliklerini kendileri yazmaya kalkıyorlar. lan kendi kimliğinden mi memnun değilsin.

az biraz eğitimli ailelerin çocukları zaten sokak falan görmeden büyüyorlar. top peşinde koşayım, taso oynayayım falan yok öyle bir dünya. neden ? çünkü sokak kirli ve mikroplu. ayrıca ya çocuğuma birşey olursa. biz çocukken yaşıtımız birinden dayak yediğimizde üstüne bir de babamızdan laf işitirdik "kız mısın sen" derlerdi. şimdi bakıyorum çocuğun biri öbürüne çarpsa aileler arası dünya savaşı çıkıyor.

hepsini geçtim bu tipler özellikle 90'ların sonu 2000'lerin başı gibi türemeye başladılar ve çocukları artık belli yaşlara geldiler. bu çocukların istisnasız hepsi kendini bir bok sanıyor. öyle böyle değil ama. adam zorla özel üniversite'de sikindirik bir bölüm kazanmış ama havasına baksan sanki hacettepe tıpı kazanmış sıfatsız. ulan bu ülkede bir dönem özel üniversiteye giden insana "baba parasına güvenen başarısız insan" gözüyle bakılırdı. ben hala öyle bakıyorum. bu tipler iş aramaya başlayana kadar bir bok olmadıklarının farkında olmayacaklar.

özet geç piç özeti: çocuğunu iyi yetiştirmek isteyenler anne ve babalarından, olmadı dede ve nenelerinden yardım alsınlar.
Ülkede ele alınıp bir yerden düzeltilmeye başlanması gereken bir konudur. çocuklar sokağa salınarak, dayakla korkutularak, aile içi eğitimden ve sevgiden mahrum bırakılarak büyüyor.
Önemlidir. Bugünün çocukları yarının büyükleri.
malesef ki türkiye de dayak.(cennetten çıkmaymış)

eğitim küçük yaşta verilmeli öyle dayakla diretmeyle değil. öğretmek sabırla olur.
bir fidanın yetişip büyüyüp meyve vermesi gibi.
--spoiler--
Eğer bir çocuk kin ortamında büyüyorsa,
Kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanıyorsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitiliyorsa,
Kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörü ile yetiştiriliyorsa,
Sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendiriliyorsa,
Kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülüyor ve beğeniliyorsa,
Takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülüyorsa,
Adil olmayı öğrenir.
--spoiler--
eş seçimi ile başlar.
zordur. saksıda çiçek yetiştirmeye benzemez. çocuğu hiç azarlamasan şımarık olur. sürekli azarlasan pısırık yaparsın. bu ikisinin dengesini tutturmak gerçekten zor.
onunla konuşacağınız zaman olduğunca aynı seviyeye inmeye çalışın. Göz teması kurun ve ona dokunmaya çalışın.
Ebeveynlerin yaparken güzeldi de şimdi sıkıntı başlıyor dedikleri kısımdır. Tek başına zorluk çekenler için çok iyi bir tanıdığım var http://bit.ly/17vasA3
çocuk eğitiminde yapılması gerekenlerden ziyade yapılmaması gerekenlerin önemli olduğunu düşünmekteyim son zamanlarda. Çocuk bir ırmak gibidir , kendi mecrasında akıp gider ve biz yapmamamız gerekenlere riayet ettikçe kendi denizini bulur o; kendisi olur yani.
müfredatı aşağıda belirtilmiş derstir.

1. dayak nedir
2. neden atılır
3. etkili cetvel kullanımı
ebeveynler tarafından can yakıcı bir hal alan durumdur.

"Akılları ermez diye çocuklarımıza oy kullandırtmıyoruz. Otomobil kullanmalarına izin vermiyoruz. Sigaradan, içkiden koruyoruz. Eskiden sınırlama yokken ve günümüzde erken olgunlaşmalarına rağmen, reşit olana kadar evlenmelerini yasaklıyoruz. Din gibi ciddi, çok boyutlu bir kuruma gelince, sırf anne babalar o dinden diye, çocuklarını şartlamalarını doğal karşılıyor, teşvik ediyor, tersini kınıyor, ayıplıyoruz. Dinlerini çocuklarına belletmekte kullandıkları her tür disiplin ve yöntemi kabulleniyoruz. Çocuklara, reşit olunca, isterlerse, dinlerini seçmelerine olanak sağlamaktan kaçınıyoruz. Seçim, dinlerin müritlerini bilinçli, bilgili kılmaz mı? Dinleri adına daha iyi örnek, daha iyi rol modeli olmazlar mı? Hurafelerden korunmazlar mı? Doğuştan itibaren takım tutarcasına şartlandırılan dini aitlikler düşmanlıkları, savaşları, tarih boyunca körüklemedi mi? Çocuklara dinlerini seçme özgürlüğü tanımamamız, onların dinlerimizi benimsemeyeceği korkusundan mı? Bundan 50, 100, 500 yıl sonrasından günümüze bakılınca belki de çocuklarımızı tarihimizin son köleleri diye görecekler. Çocuk sahibi olmak deyimi bile ibret verici değil mi? Günlük dilimiz istibdatın kanıtı." -gündüz vassaf

"Dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz." -arthur schopenhauer
ilmik ilmik işlenmesi gereken ve bir okadarda sorumluluk isteyen eğitimdir. Netice ihtibariyle elinizde bomboş bir sayfa vardir, çocuğunuzun ilerideki yaşami sizin ilk yazdıklarinizin ışığında olacaktir. *
(bkz: ne ekersen onu biçersin)
sabır, kararlılık ve sürekliliğin şart olduğu eğitimdir.
kendini egitememis bireylerin ileride cocuk egitimi verecegini dusundugumde, gunumuzde iyice caresiz bir hal alan egitim.
dünyada en zor verilen eğitimdir. sabır ister, sevgi ister ve şefkat ister. yetişecek olan bireyler ileride toplumun içinde kendilerine bir yer edinecekler. iyi yetişirlerse topluma faydalı olurlar yok kötü yetişirlerse toplumunda düzeni alt üst olacaktır. yaşanan istenmeyen olaylar da bunları göstergesidir.