bugün

Pazar günü eğlencesi olarak yapılabilir. Evet.
izlemek değildir o dikizlemektir. Gerçi izleyen kadın dikizlenen erkek olunca izlemek olabilir.
leğene eğildiğinde beyaz tişört içinde lömbürdeyen memeler için mi? belki.
Mal beyanıdır.
Yazar burada demek istemiş ki;
Balkona da çıkmayın orada da sapıklık yapıyoruz.
(bkz: biz sapıklığımızı her yerde yapıyoruz)
Gerçekten iğrenç ve mide bulandırıcı insanlarsınız, trollük olamaz bu.
benim çocukluğumun geçtiği mahallede hırsızı, eroinmanı, tetikçisi, ülkücüsü, pkklısı, konsa çıkanı, gazinoda şarkı söyleyeni, abisini-anasını bıçaklayanı, köpeğe tecavüz edeni bile vardı. ama böyle bir ortamda bile komşusuna yan gözle bakanı kimse hoş karşılamazdı ve buna da birisinin cesaret ettiğini duymadım görmedim. bu mahalle kültürü artık günümüzde yok. bu bahsettiğim bölgede de yok artık, zamanla ilgili bir durum. mesela mahallede en nefret ettiğin çocuk ya da adam farketmez , isterse seni zamanında yaralamış olsun. dışarıdan birisiyle bir mevzu yaşadığında onun yanında olmazsan mahalle seni dışlar korkak diye etiketlerdi. bildiğin hain damgası yerdin. bir gün yan komşunun kızının nişanı var. başka mahalleden 3-4 tane serseri gelip nişanda olay çıkartıyor o kızı kimseye yar etmem diye. tabi bir güzel dayak yiyorlar gidiyorlar. ertesi günü o dayak yiyen çocukları sokağın başında mahalleden biriyle konuşurken görüyor kızın abisi. bütün mahalle selamı sabahı kesiyor o aileyle. oğlanın babası öğreniyor meseleyi, sokağın ortasında bağıra çağıra oğlunu dövüyor. eleman bütün mahalleyi kapı kapı dolaşıp özür diledi 3 gün. 3 gün sokakta kaldı çocuk. siktir et bakmayı , göz koyanla arkadaş diye öz babası öldürüyordu çocuğu. tabi haysiyet şeref meselesi biraz.
Benim için cınsel bir seyle alakası olmayandır.
Bıgun oyle dalıp ızlemıstım nasıl daha ıyı mandal tutup hızlıca asarım dıye ders cıkardım lan.
Sonra farkettı benı bıraz muhabbet sakalasma falan o gırdı evıne bende dersımı cıkardım.
Bir sınıf arkadaşı iki komşu kızına bakan birisi ahlakı olarak eksik ve kısıtlı biridir.
Yazık gerçekten, biraz ruhunuzu güzelleştirin.
ahmet muhip dranas'ın "fahriye abla" şiiri hatırlanır:

FAHRiYE ABLA

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!

Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
Bahçende akasyalar açardı baharla.
Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
içini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.
Ne vefalı komşumdun sen, Fahriye abla!
Tebrikler! Sapıklıkta son nokta.
ne demişler (bkz: komşu Kızı kardeştir kandır kandır yerleştir).
daha önce yapmadım zemin kattayız çünkü.