bugün

muhammed'in evlatlığının karısıyla evlenmesidir.
zeyd bin haris : muhammed onu önce köle olarak satın almış sonra da evlatlık edinmiş. zeyd muhammed'in halasının kızı zeynep'le evlenmiş.
muhammed bir gün zeyd yokken eve geliyor zeynep'i biraz açık saçık bir kıyafet içinde görüp arzuluyor. sonrası malum o zamana kadar evlatlığın karısıyla evlenmek yasakken birden serbest oluyor ve hatta ayet iniyor.
işin ilginç tarafı bu kural kalkacaksa yani evlatlığın karısı ile evlenmek yasak olmaktan çıkacaksa bu yasak anlamsızsa sadece yasağı kaldıran bir ayet inebilirdi ille de birinin yapması bir örnek olması gerekse muhammed yerine bir başkası evlatlığının karısıyla evlenebilirdi.

bakınız kuran'da muhammed ne diyor:

allah ve peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. allah'a ve peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.( ahzâb - 36)

hemen arkasından gelen ayet ne diyor:

hani sen, allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "eşini yanında tut ve allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. artık zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. allah'ın emri yerine getirilmiştir. (ahzâb -37)

neyse muhammed zeynep'i anasından babasından değil zeyd'den istiyor. yani kocasından istiyor. oha dedirten bir durum bu. 37. ayete bakarsak şu ahzab suresini indirmeden evvel biraz utanman varmış insanlardan çekinebiliyormuşsun evladın yerindeki adamın karısını da alınca çekinme utanma da kalmamış.
bakınız muhammed kuranda ne diyor diye bir cümle demek, kuran haşa hz muhammed'in laflarından oluşan bir kitaptır demek, eğer kuran-ı kerim'in allah lafzı olduğunu kabül etmiyor kul sözüdür diyorsanız öncelikle şunu bilin ki kur'an yaratıcının insanlara öğüt vermek için indirdiği bir kitaptır.

hz zeyd olayını da çarpıtmayın, zeynep ile hz muhammed evlendiklerinde ikisi (zeynep ve zeyd) boşanmışlardı islam hukukunda evlatlık edinme diye bir şey yoktur zaten. evlat kan bağı ile olur, evlendiğin hanımın veya erkeğin çocuklarıdır, süt kardeş vardır fakat süt evlat yoktur (fakat süt bağın olan ile de evlenemezsin).

ateist iseniz islama inanmıyorsanız bir taraflarınızı yırtmayın, sizin ate dünyanız size, ahiret dünyası bizlere (müminlere) olsun.

edit: kelime hatası
karısı değil, eski karısı... peygamberin de bu durumu güle oynaya kabul ettiğini söyleyemeyiz. fakat bu böyledir, kendi nefsin ya da başkalarının nefisleri allah'ın emrinden tabii ki üstün değildir.

sunuş tarzın o kadar geri zekalıca ki, insan muhattab almak istemiyor seni... yine de bu tip iftiralara karşı gerçeğe tanıklık etmeliyiz. peki nedir bu iftira?..

ilk yazdığın hadisin kaynağı nerede?.. e be beyinsiz... kur'an içeriğini sabaha kadar gel tartış; kimin ne zaman yazdığı belli olmayan ve doğruluğu kesinlikle delillendirilemeyecek iftiraları hangi kafayla temel edindin?

kur'an'a gelirsek... allah, her zamanki gibi insanlar için belirlediği ölçü ve kuralları bildiriyor.

senin, annen ile cinsel ilişkiye girmemen için dayanak gösterdiğin ahlaki temel nedir? neden yani? zaten yok olacağına inanan birinin, henüz fırsatı varken bu dünyadan alabildiği kadar zevk almasını beklerim. fakat bunun yerine sefil hayatını buraya başlık açarak heba ediyorsun..

bir ateistin hiçbir ahlaki temeli olamaz. bu sebeple bireysel ahlak diye bir şey uydurdular. neymiş, vicdan, sevgi, adalet hepsi içimizdeymiş. din insanları daha kötü yapıyormuş vs... hangi din? ateistin de gelip kaynak diye hadis gösterdiği coğrafyada, dinin tanımını doğru yapmak önemli... biri çıkar, müslümanım diye allah'a, dine, peygamberlerine en büyük hakaretleri içeren hadisleri din edinir. ateist de bu iftiraları din sanar, güya teolojik eleştiri getirmeye çalışır. neyse bu konu başka...
evrensel değerler hakkında ölçüyü insan olarak belirleyenler, dünyada da, ahirette de rezillik nasıl oluyormuş görecekler.
işin komik kısmı karısını kaybeden bahtsız zeyd in sonra muhammed in emri ile şaka gibi 3000 kişilik ekible istanbulu almaya ölüme gönderilmesidir.

hem karısından hem canından olmuştur gariban.
rezil bir durum. bunu açıklayacak birini samimiyetle bekliyorum. eliniz sikinizde ve sürekli bir rezillik. sıktır git.
hadislere ve tarihçiliğe iman eden ateistlerin sorunudur.

yok 9 yaşında evlenmiş, yok şunun kafasını deşmiş, adamı ölüme göndermiş. daha kendi arasında tutarlı bile olamayan, zilyon tane Kur'an ile ve hatta kendi aralarında çelişen 6 kaynak arasından (gerçi Kütüb-ü sitte'den başka kaynaklar da var ama onlara kadar düşmeyin bir zahmet) din eleştirisi getirmek de anca bu zihniyete yakışırdı. e hani septik düşünürdün sen, hani sorgulardın? bu olmamış, al bunu bir daha sorgula gel.
sanirim iq'umu kaybediyorum... hala hadis getiriyor.. oteki 9 yasindaki kizla iliskiye giren peygamber demis.. tartismayi bilmiyorsunuz.. sunni ateisler... ayariniz ben degilim, cubbeliyi alt edersiniz anca..
sonuç olarak zeyd hem canından hemde karısından olmuştur.
Allah askina kusura bakmayin ama nasil 9 yasindaki kizla evlenecek? Bu biyolojik olarak mantiksiz cunku 9 yasinda bir kiz daha ergenlige bile girmemistir zaten bu yuzden evliligin de bir ozelligi kalmaz. ikinci olarak peygamberimizin yaptigi davranislar belli seyleri acikliga kavusturmak icindir. Hem Kendinden buyuk hem de kendinden kucuk kisilerle evlenerek bunun dini acidan sorun olmadigi gosterilmistir. Peygamber efendimizin bazi acik biraktigi kapilar da bugunku mezhepleri olusturmustur. Safi ye gore karsi cinsten biriyle temasta bulunmak, hanefiye gore bir yerin kanamasi abdesti bozar mesela. Ufacik bir belirsizlik bile iki farkli kutbun olusmasina neden oluyor. Bu yuzden peygamber efendimiz her duruma karsi rehber olmak amaciyla bazi davranislarda bulunmustur.
yani peygamber istediği karısı ile yatabillir, peygamberin evinde çok kalmayın sıkılıyor gibi ayetlerden sonra muhammedin kendi çıkarları için yazdığı hadiste de belirtildiği gibi beğendiği zeyd in karısı ile bir ayet sayesinde evlenmesidir.

sonrada zavallı zeyd i ölmesi için bir intihar saldırısına (bkz: 3000 kişilik taburla istanbulu almaya çalışmak) göndermiştir.
Evlendiyse noldu?

Şu tatlı su ateistler acaip. Yani evlendi diye hersey iyi tamam ama sırf bunun için inkar mı ediyorsun! Adam herşeyi yalamis yutmuş ama bunda işine gelmemiş. Yav siz ne akilsiz Kafirlersiniz. Uğraştığıniz konuya bak.

Ayrıca o kaynak adam gibi yerden bile alınmamiştir. Ateist sitesinden alınmıştır. Zeydin karısı Peygamber'e aşık idi. Ama peygamber yinede zeyd ile evlendirdi. Ama bu sırada allah eğer araları bozulursa kadını sen alacaksın dedi. Sonrasında evlilik olmayınca mecburen evlendi.

Once adam gibi araştırın. Azcık şeref sahibi olun azcık ön yargısız olun.

Edit.
Sinirden imla diye bir şey kalmamış.
ateistlerin yine forumlardan arak bilgilerle ve içeriğini bilmeden üşüştükleri başlık. Zeyd'in bahsi geçen eşinin ismi Zeyneb binti Huveyze'dır. Zeyd eşini kendi boşamak istemiş ve peygamber bunun nedenini sormuş. Zeyd anlaşamadıklarını ve sürekli sorun yaşadığını belirtmiştir. Sevgili ateistler aynı kaynaklarda bunlarda yazıyor neden bu kısımdan bahsetmiyorsunuz da cımbızla ayıklama yoluna gidiyorsunuz diye sormak lazım bazı konularda.

Neyse devam edelim; Bunun üzerine Zeyd eşini boşar. Zeyneb binti Huveyze Bedir savaşında bizzat savaşmış ve islam'a emekleri geçen bir kadındı. Bunun üzerine peygamber kendisini sadece nikahına alıp sahip çıkmıştır. Aynı evde bile yaşamadıkları rivayet olunur aynı kaynaklarda. Akıl var mantık var, zevk için yapmak istese bu işin pekala üstünü örtebilirdi. Ruhunuz dahi duymazdı. Ama bu ayet ile sabitlenmiş bir mesele. Dönemin kaynakları peygamberin bahsi geçen evliliği hiç istemediğinden bahsetmektedir.

Zeyd'in gittiği malum savaşa gelince. Aynı savaşa islam ordusunun en iyi kumandanı Halid bin Velid'te gönderildi. O da mı ölüme gönderildi o zaman? Kaldı ki kazandıkları bir savaş bu savaş. Azıcık detaytlı araştırın, azıcık. Tabi biz çok biliriz, en iyi biz biliriz tarzında ki kibirli kafadan kurtulabilirseniz.
keşke bu kadar aptal, keşke bu kadar beyinsiz, keşke bu kadar sığ, keşke bu kadar basit ve keşke bu kadar dangalak olmasaydın demek isterdim ama böyle kalmanı canı gönülden istiyorum.

rezil olarak yaşayıp rezil bir halde ölmeni istiyorum. allah'ın sana doğru yolu gösterip cehennem azabından kurtarmasını istemiyorum.

peygamberim gibi olamıyorum maalesef.
o'nun gibi senin kurtuluşun adına dua edemiyorum.

pislik atanlara, iftira atanlara, olayın gerekçesini anlamayıp cinselliğe bağlayanlara, sırf islam'ı ve o'nun peygamberini karalamak adına böyle konuşanlara tahammül edemediğim için açıklama yapmak yerine beddua ediyorum.

rezillik içinde yaşayıp rezilce ölmelerini istiyorum.

bunu da dua olarak görüyorum. suç mu?

gerçi kızacaklarını da sanmıyorum; nihayetinde onların inanmadığına dua ediyorum.

tanım: allah'ın bir taassubu yıkmak için emrettiği evlenmedir.
şimdi saniyorsunuz, parasi icin yasca buyuk kadinla evlendiginden, bir duzine karisindan, 9 yasindaki kizla yatip yatmamasindan bahsedecegim. yahut evine gelen misafirlerin gidis saati icin ayet indirmesi, ona bulasan adamlarin ellerini kurutmasi * gibi kisisel husumetlerinden. belki de basit matematik yahut okuma yazma bilmemesi iddialarindan.

halbuki bunlar isin magazin kismi. koca bir konunun bu ufak detaylarina hapsolup, algida secicilikle begendigimiz ayetler uzerinden kutuplasmalara gitmek oldukca verimsiz. dolayisiyla farzedelim hz muhammed hayatini mukemmel bir sekilde yasamis, #24161700 'te bahsi gecen tum ozelliklere sahip biriydi. (edit: entry silinmis, allah'in 30-40 tane iyi ozelligini listeliyordu bir kaynaga gore; utanilip silinecek birsey degildi yani, baska bir nedeni vardir gitmesinin)

bu yine de ogretisini yaptigi sistemin ahlaki acidan "geri" oldugu gercegini degistirmiyor. bu ogretinin koku eski ahitte tabii, muhammed'in uydurdugu seyler degil ama ayni tanrinin yuzde 90 ayni ogretisini yaydigi icin sorumluluk sahibidir. bu kotulukleri onceki yazilarimdan, bir akisa gore derliyorum..

1) cezanin musebbibi: allah insanlari atalarinin isledigi gunahlardan * sorumlu tutuyor (bkz: exodus). ezeikelde durumu biraz kurtarsa da gercek su ki, ibrani dinlerin ahlaki temeli olan on emirin ucuncusu bizim icin basbayagi ahlaksiz bir uygulama: "ben kiskanc bir tanriyim, bana inanmayanin ucuncu veya dorduncu nesil torununu [tam emin degil, uc bes diye yuvarliyor] bile cezalandiririm". oysa bizim ahlak anlayisimizda, ve dolayisiyla ceza hukukumuzda, cocuk babasinin gunahini tasimaz, dedesinin dedesinin gunahini hic tasimaz.

2) cezanin sorumlulugu: misal hinduyum. cunku babam da hinduydu, onun babasi da, vs. islamiyetten haberim var ama 1 kusur milyar kardesim gibi ben de muhammedi reddediyorum. yani buyuk gunah yaziliyor hesabima, babam sagolsun. fakat babam olmasa da, bu cevrede yetistigim icin hindu olarak dogup olecektim. cevresel sartlardan olusan dusuncelerim ve inanclarimdan ne kadar sorumluyum? yetimhanede dogup buyudugum icin suca yatkinligim fazlaysa, isledigim gunahlardan ne kadar sorumluyum? fizyolojik olarak sinirlenmeye yatkinsam, ettigim kufurlerden ne kadar sorumluyum? akli dengem pek yerinde degilse, ancak ilac alinca yerine geliyorsa? kaderimizin sinirladigi o dar alanda, ozgur irade illuzyonuyla verdigimizi sandigimiz kararlar uzerinden yargilanmamiz, yargicin yeteneklerinden bagimsiz olarak yanlis degil mi?

3) ceza unsurlari: on emirde hirsizliktan ve yalan tanikliktan once gelen zina, modern devletlerin ceza hukukunda olmayan birsey. olanda da uygulanmiyor (orn: bazi abd eyaletleri). ote yandan eski cin'de adami hadim ediyorlardi. nijerya'da kadina recm cezasi veriyorlar. bu cezalara barbarlik olarak bakiyoruz; hem cezanin dogasi yuzunden hem de ozellikle boyle tiriviri bir eyleme hak gorulmesi yuzunden. oysa muhammed'in ve isa'nin tanrisi bununla kalmayip bunu buyuk gunah addediyor. zinayi ahlaksizlik olarak addetseniz dahi, vicdadiniz isvecin ceza hukukuna mi yakin, nijeryaninkine mi, yoksa nijerya carpi sonsuzluga mi?
(bkz: mantık dini)
Altı üstü seks, soruyorlar mı size "kimi sikiyorsun?" diye...
Bırakın 1400 sene önce kim ne yaptı ise yaptı. Bak kendi keyfine, kimin kiminle seks yapacağına bir tanrının karışacağını çok zannetmiyor, kendi tercihiniz diyorum.
ayette geçen 'ilişkisini tamamen kesip boşayınca Biz onu seninle evlendirdik' kısmının bariz olmasına karşılık,

'odaya girdi, açılmış saçılmış gördü, aşık oldu, sonra kocasından istedi' gibi mitlere dayandırılarak farklı yönlere çekilen durum.

o zaman bir mit de ben yazayım.

--spoiler--
Hz.Muhammed Zeyd'in boşadığı karısına ilgi duymasına karşılık bunu içine hapsetti. ardından zeyd savaşa gitti ve öldü.
bu durumda hala ilgisini belirtmezken, allah tarafından böyle bir durumda ne yapılacağı bilgisi vahyoldu, ardından kendisi bunu paylaştı.
--spoiler--

ya da hiç böyle masallaştırmalara girmeden, yukarıdaki ayetin tırnak içerisindeki kısmını okuyup biraz düşünelim. daha iyi olmaz mı?
hayır arabistanda başka kadın mı kalmamış da evlatlığının karısını istemiş?

zaten bir sürü eşi de vardır, yetmemiş mi?

mesele burada kimin kimle evlendiği değildir, mesele ayetin değişmesi ve kişisel isteğe göre şekillenmesidir.

mesela bu ayet inmeden önce evlatlığının eşiyle evlenmek yasak ama bu ayetle meşru kılınıyor.

bu muhammed in kafasına esince kendi istekleri doğrultusunda ayet yazdığını ve kendi zevkini önde tutuğunu kanıtlar.

bide buna din diye inanan var.
bazı imansızlara dert olmuştur, oysa efendimiz (s.a.v.) bazı kadınları korumak için almış onlara bir nevi koruyuculuk etmiştir.
(bkz: dindarların tek dertlerinin sikişmek olması)
Daha düne kadar Sovyet Rusya sında ensest iliskiye giren ateistler in peygamber e attığı iftiradır. Siz ilk önce kendinizi tanımlayın. Öznel bir ahlak yapınız var ve bulunduğunuz yerdeki ahlak normlarını taşıdığınızı unutmayın.
33:4 - Allah bir adam için içinde iki kalb yapmamıştır. Kendilerinden zıhar yaptığınız eşlerinizi analarınız kılmamıştır. Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır. O sizin ağzınızdaki lafınızdır. Allah ise hakkı söylüyor ve doğru yolu gösteriyor.

33:5 - Onları (evlatlıkları) babaları adına çağırın. Allah yanında o daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur. Fakat kalblerinizin kasdettiğinde vardır. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.

33:37 - Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. insanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir.

Siz memleketi kerhaneye, meyhaneye, kumarhaneye cevırdıkten sonra mı peygamber e eleştiri yapıyorsunuz?

Adam istese zaten Zeynep'i en başta alır. Hanginizin sevgilisi başkasının altına gittikten sonra onu geri alırsınız lan! Peygamber in sizin kadarda mı onuru yoktu?

Ayrıca peygamber e zaten dininden vaz geçmesi için istediği kadar kadın önerilmişti. Siz kendi pislik nıyetınızle olaya bakıyorsunuz.
Ensest ilişki, tecavüz, pedofilli gibi sapikliklarin en çok islam cografyasinda olduğunu bilmeyenlerin kotulukledikleri başlıktır.
Bakınız çok enteresan aişe diyorki

" sen ne zaman güzel bir kadın görsen onu elde etmek için hemen bir ayet iniverir "

Sorsan diyolarki peygamber öksüz dul yetim dostuydu hepsini himayesine aldı *
Hiç alakası yokken, mevcut mesele ve metinde alt olan ateistler in meseleyi çorbaya, curcunaya çevirme çabasıdır. Uyduruk hadisleri getirip " al sana delil) derler.

Pes yani Aişe bunu bilecek ve diyecek sonra da bir sürü üstüne evlenıldıgı halde peygamber peygamber olarak kalmaya devam edecek. Onun asıl niyetinı topluma ifşa etmeyecek. Malesef ergen bir bakış açısı. ilmin okunduktan sonra olgunlaşması, tanınması, denenmesi için dünyada gün görmekte lazımdır.

Neyse sorular la islamıyet sitesinden alıntıdır.

Hiçbir sağlam kaynakta böyle bir şey yazmıyor. Binlerce siyer, hadis ve tarih kaynaklarında Hz. Muhammed (a.s.m)’in küçüklüğünden ölümüne kadar iffetin zirvesinde yaşadığına dair bilgiler ortada dururken, böyle bir uydurmaya inanmak için çok saf olmak gerekir.

“Sen çok büyük bir ahlak üzeresin.”(Kalem, 68/3) mealindeki ayette, Hz. Muhammed (a.s.m)’in eşsiz güzellik ve mükemmellikteki ahlakı tescil edilmiştir. En yakınında bulunan arkadaşları ve dostları gibi düşmanları da onun bu ayetin ilan ettiği güzel ahlakına aykırı bir davranışını bulamamışlardır. Onun vefatından sonra da onun arkadaşları ve dostlarının onun yoluna baş koymaları, onun yolunda can vermeleri, onların bu ayetin övdüğü Hz. Muhammed (a.s.m)’in ahlakında hiçbir kusur görmediklerinin delilidir. Çeşitli iftiralara baş vurmuş düşmanlarının bile, onun bu yüksek ahlakına dair ağız açmamaları da bu güzel ahlakının ayrı bir belgesidir.

Yukarıda Hz. Aişe (r.anha)’ye yakıştırılan sözün bir iftira olduğunu gösteren yine Hz. Aişe (r.anha)’nin kendi sözleridir. Hz. Muhammed (a.s.m)’in ahlakının nasıl olduğunu soranlara “Onun ahlakı Kur’an ahlakıydı/ o konuşan, yaşayan canlı bir Kur’an idi.” (Müslim, Müsafirin 139) manasına gelen ifadelerle cevap vermesi bu iftirayı yapanların yüzlerine en büyük bir şamardır.

Hz. Peygamber (asv)’in "ne zaman güzel bir kadın görse bir ayet indiği"ne dair iddianın asılsızlığı, zaten Kur’an’ı biraz inceleyenlerin de malumudur. Çünkü, peygamberin evliliklerine dair sadece Ahzab suresinde dört ayet vardır. Bu ayetlerden ilki olan Ahzab 37. ayette , Hz. Peygamberin Hz. Zeynep (r.anha) ile evliliğine dairdir, ki Hz. Aişe (r.anha) bu ayet hakkında (Peygamberimizin bu evliliğin olmasını istemediğini bildiği için) “Eğer Rasulullah bir ayeti saklayıp gizleyecek olsaydı o bu ayet olurdu.” demiştir. (bk. ibn Kesir ilgili ayetin tefsiri Tirmizî Tefsir 34; ibn Hacer Fethu’l-Bârî 8/524)

Diğer ayetler ise, Ahzab suresi 50 ve 51. ayetlerdir ki, Hz. Peygamber (asv)in, ifade edilen şartlara haiz olan kadınlardan istedikleriyle evlenebileceği ifade edilmektedir. Peygamberin evliliğiyle ilgili Kur’an’daki dördüncü ayet ise, hemen bu ayetin ardından gelen ayettir ki, Peygamberimizin -haşa- bırakın gördüğü güzel bir kadınla evlenmesine izin vermeyi, tam tersine bundan sonra hiçbir kadınla evlenmesine müsaade edilmemektedir. Bir müddet sonra inen 52. ayette, artık hiçbir kadınla evlenemeyeceği kararı verilmektedir. Hal böyleyken, görülen her güzel kadın için bir ayet indiğini iddia etmenin büyük bir iftira olduğu açıktır.

Hz. Peygamber (asv)'in, daha yirmi üç yaşında iken kırk yaşında olan Hz. Hatice (r.anha) gibi bir kadınla evlenmeyi tercih etmesi ve çok evliliğin yaygın olduğu Mekke’de, elli üç yaşına kadar onunla tek eşli olarak kalması, ancak onun vefatından sonra, çoğu yaşlı ve çocuklu kadınları genellikle savaş sonrası himaye etmek ve islam’ın özel ve mahrem hayata bakan yönlerinin bir çok kadın tarafından görülüp yaşanması ve aktarılması için evlenmesi; onun evliliklerinin nefsinin arzusuna göre değil; çeşitli hikmetlere binaen olduğunun açık bir göstergesidir.
O ne güzel korumak öyle.

Valla hep cariye, kadın kız korumuş rahmetli maşşalla.

Evlenmeden de korunmuyor tabi. illa evlenecek.

Bunu yazıp buna da inanabilen 35 milyon insan bulabilirim. (yüzde 50)