bugün

ergenekon sanıkları ve veto edilen bir çok sanığın önceki seçimde aday olması gözler önünde dururken ülkenin bağrına bomba atmasıdır.

derin devlet gücünü göstermete çalışıyor.
ysk nın, ıcınde polise tokat atanların, bölücü zihniyetli olanların, imralıya mekik dokuyan insanların bulunduğu milletvekili adaylarının milletvekilliklerinin düşürüleceğinin halka beyan edilmesinin ardınan buyuk bir topluluğun sevgi gösterilerinde bulunması ve yine belirli bir topluluğun sokaklara düşüp hadsizlik yapmasına sebep olan karar. Yerinde bir karar!
küçük faşocanların götünde patlamış veto.
golu atıp çılgınlar gibi sevindikten 30 saniye sonra gol yemiş futbolcular gibi ağlak olduklarını görür gibiyim.

yüksek seçim kurulu blöf yaptı, emek demokrasi ve özgürlük bloğu rest çekti.

şimdi bıdık faşocanları ysk önünde eylem yaparken görmek istiyorum.
"niye geri adım attınız, neden törrzztleri meclise yolluyorsunuz" deyyü.
hadiii, hadiiiiii!
götünüz mü yemiyor?
klavye polat jr.ları sizi!
memleket için son derece yanlış tutum ve eylemdir.doğrusu için:
(bkz: ysk nın 12 bağımsız adayı itlaf etmesi)
son derece tehlikeli bir karardır. kürtlere ovada siyaset mi dağda siyaset mi tartışmalarına yol açan bir karardır. siyasi bir karar olduğunu düşünmek son derece zayıf bir durumdur. böyle olsaydı ysk'nın 12 haziran seçimleriyle ilgili, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanmasını da engelleyen kararın da alınmaması gerekirdi.
tam veto edildiklerine sevinmişken tekrar aday gösterilecekler. bir türlü neler döndüğünü anlayabilmiş değiliz .
bu ülkede duyarlı ve namuslu insanların yolu akıl hastanelerinden ve cezaevlerinden geçer.

bir şeyleri değiştirebilmek için o insanlar bedellerinide öder. bedeli ödenmişe tekrar ceza kesmeye kalkana kimse oh ne iyi ettin demez.

ysk, geçmişte de bugünde birilerinin işine gelen kararları alabilmektedir.

sorun açıktır. barışın yolu parlementodur. parlemontoyu bedel ödemişlere kapatmak barışın yolunu kapatmaktır.

anayasa da, ysk kurallarıda bu ülkenin insanları içindir.

barış, bunlar aşılarak gelecekse bunlar aşılmalıdır.

varolan barajlar anlaşılan yetmemiş.

korkunun ecele faydası yok derler. süreç, barış lehine işlemektedir.

parlemento da temsiliyeti bulunmayan her düşüncenin, her topluluğun o ülke yasalarına, kurallarına isyanı, başkaldırısı, tepkisi meşrudur. bu başkaldırıya "terörist" diyense açıkca devlet terörüne davetiye çıkarandır. devlet, halkın devletidir. bir zümrenin, bir görüşün, etnik bir yapının, dinsel bir kesimin devleti meşruluğunu yitirir.

adalet, temsiliyetle sağlanır. temsiliyetin sadece birilerine hak olduğunu söylemek diktacı bir yaklaşımdır.

halkın seçebilme, seçilebilme özgürlüğü hangi gerekçeyle sınırlandırılırsa sınırlandırlsın adil değildir.

bu anlamda beğenmediğim, tasvip etmediğim her türlü düşünceninde, etnisiteninde, dinsel topluluğunda temsiliyet hakkını savunmak, seçme ve seçilebilme hakkını savunmak benim boynumun borcu olmak zorundadır.

siyaset yapabilme özgürlüğü yoksa, demokrasi olarak yutturulan şey ne acaba?
birkaç "molotof kokteylli eylem" ile dönülebilecek karardır.

başka bir deyişle "zemin hazırlamak" dışında başka bir sik değildir bu. zira geçtiğimiz seçimlerde de aynı durum mevcudiyetini istisnai olarak sürdürüyorken, bir engel yoktu.

peki ne zemini, nasıl hazırlanıyor? önce ysk, bağımsız 12 adayı veto ediyor, sonra birkaç tanesi toplanıp sağa-sola saldırıyor, aynı süre zarfında siyasilerimiz çıkıp da "bu durum, demokrasiyi baltalıyor" diyorlar ve sonuç olarak "politik bir açmaz, fiili tahribata sebep olabiliyor" şeklindeki tehdit içerikli alt mesaj veriliyor insanlara. hani siyasi ve "yok yere" onlarca, yüzlerce insanın canını tehlikeye mi atalım? tabi ki hayır...

ben, meclisimde bir siyasetçiye yumurta attıkları için "40 sene hapis cezası istemi" ile yargılanan öğrencileri görmek istiyorum o hâlde arkadaş. molotof kokteylinin, nasıl yapılacağını da az-çok biliyoruz. e benim gibi düşünen birkaç kişi olsun bulabileceğim kanısındayım da... en kötü ihtimalle biraz taş kömürü, biraz makarna ve un ile çözerim yandaş konusundaki eksikliği.

"onlar da ana kuzusu" ağlaklıkları eşliğinde teröristleri aklamaya başladığımız süreç "hadi avradı da verelim ki sorun çıkmasın" raddesine doğru seyrediyor kimi karakter yoksunları için. ne diyelim, açıp da verseler bari "avrat açılımı" diyerek...