bugün

yoksul bir insanin kapitalizmi temel almis bir partiye oy vermesi durumudur. ilginc bir sekilde oldukca yaygindir. pekcok partinin, duygusal degerleri genelde on plandayken, gelince hangi ekonomik politikalari izleyecegine cok az kisi bakar.

(bkz: insanlarin yonlendirilebilirligi)
birakiniz yapsinlar birakiniz gecsinler zihniyetinin sahiplerinin, medyayi dolayisiyla medya ile propaganda yapabilme gucune erismesinin dogal sonucudur.
türkiye'de yaygın bir örnektir.
(bkz: akp)
edit: burada sözü edilen liberal anlayış akademik olarak anlatılanlar ve içerisinde "fırsat ve sonuç eşitliği"'ni barındıran saf liberal ideoloji değildir. her dakika çeşitli medya araçları ile kulağımıza gelendir.
akp'yi liberal bir parti zanneden insanın düşüncesi. kendilerine okuyup araştırmalarını tavsiye ediyoruz. hem de sıfırdan başlayarak...

imla
solcu insanın, ben ulusalcıyım diyip, solculugunu faşist bir ideoloji ile tanımlamasından daha abes olmayan durumdur.
turk insanın anlasılmazlıgının turkiye de siyaset yapmanın cok farklı birsey oldugunun net bir gostergesidir. liberal partiler daha cok fakir kesimden oy alırken sol parti diye nitelendirebilecegimiz chp nin(en azından kendileri oyle oldugunu iddaa ediyorlar) genelde orta sınıf ve ustunden oy alması tum dunyadaki siyaset anlayısına terstir. bide alamanya da sol oy kullanıp turkiye de sağa oy kullanan almancı isciler vardır onlar bambaska bir tartısma konusudur.
(bkz: akp)

(bkz: liberalizm)

türkiyede gerçekleşebilen bir olaydır. nedeni ise türkiye'nin insan hakları ve yaşama standartı bakımından 3. dünya ülkesi olması. haklımızın büyük bir kısmı fakir ve müslüman. fakir ve müslüman bir adamın hayattan beklentisi ne olabilir? karnını doyurabilmek ve dinini yaşayabilmekten başka ne isteyebilir ki. bu yüzden kendine yakın gördüğü siyasi lidere oyunu verir. hiç düşünmez liberal,demokrat..... onun için önemli olan karın tokluğu ve dinidir. ve akp de bunu çok iyi yapmaktadır. yapılan kömür ve yiyecek yardımları bunu açıklamaya yeterlidir.

(bkz: süleyman demirel)
(bkz: adnan menderes)
(bkz: turgut özal)
(bkz: rte)

ayrıca ülkemizde buna benzer bir durum daha vardır. elit tabakanın chp ye oy vermesi. işci kısım ise bunu yapmamakta, açlık ve dininin peşine düşmekte.
kalburüstü kesimin chp'ye oy vermesi kadar anormaldir. yalnız burada asıl tartışılması gereken liberalizm ve kapitalizmin ne olduğunu bilmeyen milyonlarca işçinin olmasıdır. *
insanda öncelikle sanki herkesin partilerdeki ekonomik politikaya seçimlerde önem verdiği, tüm ekonik sistemleri inceleyip-bildiği, ortada tam anlamıyla uygulamaya konulan-belirtilen ekonomik planların olduğu ülkeden bahsediliyormuş hissi uyandıran taspit.

ama bakın ki bahsi geçen yer türkiye.. diğer ülkelerle ve insanları ile kıyasa gerek yok, sadece kendi içinde bu durumların söz konusu olyan ülke..

ah bu hayalperestlik, ah bu "gerçekçi" eleştiri çalışmaları..

ekleme: sadece liberal kesime oy verenleri düşünmek de bu hayalperestliğin parçası elbette..
şaka gibi bir tanım, herhalde ab ve balkan ülkeleri ile arjantin örneğinden bihaber olanlara ait bir kavram kargaşası bu. gerek güney amerika'da gerekse doğu avrupa'da ekonomik yapının sol partilerce darmadağın edildiği dönemlerde tüm halk liberal partilere sığınır, aynı şekilde liberal partiler de bir süre sonra ekonomiyi batırınca sarkaç sola döner! ve fakat yoksul kesimin ihtiyaçlar hiyerarşisinde en altta kalan ihtiyaçlarının giderilmesi önemli olduğu için buna en yakın duran siyasi yapı oy kazanır.

türkiye'de yoksul kesim kim? işçi ya da memur mu? yoksa asıl yoksul işsizlikle boğuşan üniversite mezunu ve meslek sahibi kesim mi? türkiye'de sol partilerin (chp'yi bunlardan saymıyorum bile) siyasi söylemi nedir? eğitimli fakat işsiz, eğitimli fakat 3 kuruşa özel sektörde çalışan şehirliye yönelik mi? yoksa yıllardır olduğu gibi öncelikle kamuda çalışanlar olmak üzere memur ve işçi mi?

hah işte bu noktada aynı yolda diretip memuru işçiyi pohpohlayıp, daha fazlasını isteyen bir kesime oynarsan ve asıl işsiz kesimin derdine çare olamazsan avucunu yalarsın. dediğimiz gibi güney amerika ve avrupa'daki anlamda liberal bir partimiz olmadığı ve uzun süre de olamayacağı için bir takım cahil cühelanın liberal sandığı muhafazakar kapitalist partiler bu kesime oynayarak oy alır. oynamakla da kalmaz çoğu zaman işsizlik ve enflasyona daha yapıcı politikalar üretir. ister popülist ve ister realist olsun bu böyledir.

sol kesim ah vah edeceğine işsiz ve yoksulun sorunlarına ne şekilde eğilmesi gerektiğini öğrensin. "oy ver lan bana" deyip tepeden bakarak olmuyor bu işler. ondan sonra dinci kapitalistler ortalığı ezip geçiyor işte, bazıları da onları liberal sanıp sağda solda aklınca kelam edebiliyor. eğer söylem oya dönüşebilse, senelerdir oy verdiğim halde binde 5 düzeyini pek geçmeyen parti şimdi iktidar olmuştu. dediğim gibi ulusalcılık adı altında light milliyetçilik oynayan chp'yi hiç saymıyorum, sözüm gerçek sola yani bizi dinci ve ulusalcı militeristlere, faşistlere muhtaç edenlere...
(bkz: bilinçsiz kitleler) asıl suçlu bu kitle mi yoksa bu kitleye inemeyen halkçı geçinen partiler mi?
düşünce tarzıdır saygı duymayı gerektirir.