bugün

bu sene kurban bayramının ikinci günü olacaktır.
Cogu ulkede resmi tatildir.
2008 yılı icin salı gunune denk gelen gundur.
guneşin doğuşunun izlendigi nadir günlerdendir.
akşamdan kalma ayyaş insanların uyanmakta zorlandığı ertesi gunun resmi tatil olması munahasebetiyle yayık ayranı misali insanı özüne döndürtmeyen özel bir gün.
2012 itibariyle de pazar gününe denk gelecek olandır.

eğer ki istisnasız, duygusal ve de düşünceli bir kişiliğe sahipseniz, her türlü o ilk gün içinizi bir şekilde oyar, çünkü koskoca 360 küsür güne gebedir. o günler arasında ölüm de olur kalım da; tatlı bir haber de alınabilinir, iş değiştirilir, mezun olunur, evlenilir bile.

işbu olaydan dolayı, ilk gün her daim önemlidir.
(bkz: bu ne lan dünün aynısı)

şaka şaka sabahın köründe kalkıp işe gitmedim bundan güzel bir gün olabilir mi?
Gece gelinen gazdan sonra standart bir gun oldugunu anladiginda caninin sikildigi gundur. Her sene bu hezimeti yasatir insana.
hala güneş enerjili arabalar ve uçan kaykaylar yok. bi scooter dediler, onun da göthüne ben goyim.
Sokaklar avmlerin kafelerin boş oldugu gundur.
Hastalıktan kırılıyom amk. Geçen yılbaşı da hastaydım zaten. Afedersin ama böyle yılbaşının ta amk.
Yeni bir gün olduğunun farkına bile varılmayandır.
sokakta geçirilen bir başka gündür.
görsel
Bok gibi geçmiştir.
Aykırı ve ters adamım ya, "en pis yanı nedir" diye çok düşündüm... yani bugünün, hani gece hayvanlar gibi uğruna içip kör kütük sarhoş olduğunuz, çok özel 1 Ocak gününün...

Herkes sevinirken ben hüzünleneceğim ya durduk yerde...

Gene erkenden gece oluvermesi mi? Çünkü yeni bir yıl girmiştir ya, insana gündüzler de pat diye uzayıvereceklermiş gibi gelir...

Oysa şubat başından önce hissedilmez o uzama... Üstelik de kar kış daha yeni başlamaktadır! Yeni yıl girdi diye bahar gelecek değildir dünden bugüne.

Yoksa dün geceden "kalık" yemeklerle idare etme zorunluluğu mu?

Kimse ne temizlik yapar bugün, ne de yemek...

Ve de üç gün boyunca yenir o kalık yemekler, dökülmez, günahtır. Üstelik masraf edilmiştir.

iki çatal çerkes tavuğu, üç tek biber dolması, dört dilim pastırma, çatalın yağı bulaşmış beyaz peynir, tabak dibinde barbunya fasulyası, zeytinyağı ve limon suyunda yatmaktan pörsümüş yeşil salata, çok lazımmış gibi de fındık fıstık artığı... Araya boş kabuklar da karışmış... 1 Ocak yemekleri.

Ya da "akşamdan kalmalık" duygusu mu? Bu kez yemekler değil, senin mide...

Kazan gibi kafa, battaniyeye ve koltuğa bakan gözler, kulaklarda uğultu... Gizliden gizliye bir pişmanlık duygusu...

Talcid ve Kompensan çok tüketilir bugün. Mideler ekşidir.

Eczaneler de kapalıdır, önceden alacaksın tedbirini.

Gazete de okunmaz o kafayla. Şöyle üstünkörü bir bakılır, geçilir.

Üstelik maç falan da yoktur, en pis dönemdir futbol hastaları için.

Tövbe, milli piyangoda kazanan numaralara öyle bir bakılır ki!..

"Tüh, gene tutturamadık" duygusunu kimbilir kaç yüzüncü kere yeniden yaşamak üzere.

Velhasıl, dünden bugüne, geçen yıldan bu yıla değişen bir şey yoktur ve olmayacaktır.

iyilikler ve kötülükler daha sonra, "yılın ilerleyen günlerinde ve haftalarında" sökün edeceklerdir.

Fakat bir "arınma" duygusu da yaşanır, hele aşırı duyarlı zihinlerde: Sanki aralık ayı eskimiş, kirlenmiş bir aydı, ocak ayı el değmemiş, yepyeni, tertemiz gibi gelir benim gibi manyaklara...

Ama gene de güzeldir be, erkenden inen akşam, havada kar kokusu, ezan sesi. Radyoda arayıp bir fasıl bulmalı, "hüzzam" falan. Çay demlemeli.

Az bekleyin, uzaktan uzağa bozacı da çıkar geceye doğru... Ekşi booozaaa... Ne hikmetse hiç alınıp içilmez o boza, satıcısının sesi hep uzaktan duyulur...

Hadi üşenmeyin de kalkın bir çorba koyun.

Ekmek bayat ama çorba sıcak tutar kursağınızı.
Değişim umutlarının, hayallerinin suya düştüğü ilk gündür.
Bari birazcık degisseydik lan?
anne baba ve kardeşle geçirdiğim bir gün oldu. allah bu günümüzü aratmasın.
2019 'dan bir farkı yok. sadece biraz yorgunum. o kadar da olacak bence.