bugün

Dünyaya ve insanlara zarar vermeden yaşamanın yegane yolu.

Hayata doymuş olma bilgeliğine ermek.

Üremeyi ve yayılmayı arzulamayıp kendine kapanmak.

Hacı dedem 70 yaşlarındayken ben artık yaşamak istemiyorum toprağa girmek istiyorum demişti. 10 sene içinde alzheimer olup vefat etti.

Ben henüz ergenken yaşama arzusunu bırakmış ve mecburen yaşıyorum diyor haldeydim.

Meğer şerefli namuslu ve dürüst insan olmanın tek yolu buymuş zaten.

insanların yüzde 99'u daha çok yaşama ve yayılma arzusuyla yanıp tutuştuğu için çöpten ibaretler.
henüz 35 yaşında hasıl olduğumuz duygudur. her gün "bu ne la dünün aynısı" derken buluverdik kendimizi. genelde genç yaşlarında çok hareketli yaşam sürmüş olanlara vuruyor sanırım. çok fazla şey yaşayınca sonrasında genelde olan şeyler hep aynı gibi gelmeye başlayınca insanda bir dinginlik oluşuyor gibi.
Büyükşehirler insanları robotlaştiriyor. hep aynı rutinler, aynı kargaşalar. bazen o çılgın kalabaliklara kenara çekilip bir bakin, geldigimiz nokta çok hazin. Emekli oluyum, küçük bir yer de yaşamayı ilke edindim, inşaallah nasip olur.
robotlaşmış, manevi duygulardan uzak yaşam tarzının insana getirdiği duygular bunlar. sakin olun arkadaşlar, her ne yaşarsanız yaşayın inanın bundan daha beterini yaşayan birileri var. şu saçma duygudan kurtulup yanınızda olacak birilerini bulun. bitmeyen sıkıntı yoktur, geçmeyen dert yoktur. hele bir sakin. çok da bunalıp daralırsanız ahan da ben buradayım. bir mesaj atın dertleşiriz. aynı rutinleri yaşamak kötü değildir, arada kendinize yeni şeyler eklersiniz. neyse çok da şey etmeyeyim ama yazın gitsin abinize.
hayatta kalmak icin baska arzular edinin ben kismen basardim asirlardir yasiyorum.
mevsimler geciyor yillar geciyor aynada yuzum gozum degisiyor sacim sakalim degisiyor.
defalarca öldüm ama asirlardir yasiyorum. yer kac kere yarildi benim icin saymadim.
icinde bulunmak istemediginiz bir sey insana cok uzun hic bitmeyecek gibi geliyor.