bugün

yağmur damlaları pencereden süzülürken akla düşürdükleridir. Bazen camda oluşan buğuya işaret parmağıyla resmini çizmek için can atar insan, sonra çizer buğu buğu.
yağmurda ıslanmak zorunda kalan insanlar, hayvanlar.
Bazen eski günler aklına gelir, çocukluk yağmurları. Özler ve sadece özlemekle kalır. Gurbette olduğunu fark eder, o memleketinde ki mis kokan yağmurlar gitmiş, yerine siyah çamur şeklinde ki is kokan yağmurlar gelmiştir. Güzel şeyler hatırlatması gereken yağmur bile hüzünlendirir.
otobüs durağında mahsur kalmak.
yanından geçen her 10taksiden 2sinin seni ıslatma olasılığı.
akşam olsa da eve gidip yatsak olayından başka bir şey hatırlatmıyor. yağmur yani sonuçta.
öldüğümüzde aynı yağmurun mezarımızı ıslatacağı düşüncesi aklıma gelir hep ne zaman yağmur yağsa.
yağmur, bazı insanlara sevinç ve neşe verirken bazıları için ıslanmak, su basması ve dert demektir.
nasreddin hocanın fıkrası:
Nasreddin Hocanın bir damadı çiftçilikle, diğeri ise çömlek işi ile iştigal ediyormuş. Kızlarından biri, “Baba dua et yağmur yağsın, yoksa mahsul az olur yanarız” diye dua talep ediyormuş.
Diğer kızı ise, “Baba dua et yağmur yağmasın, aksi halde yeni döktüğümüz bütün çömlekler mahvolur, yanarız” demiş.
Nasreddin Hoca nasıl dua edeceğini şaşırmış vaziyette, çevresinde bulunan akrabalarına, “Bu kızlardan birinin canı yanacak ama haydi hayırlısı!” demiş.
evin camında yağmur damlası yarıştırmak.

(bkz: çok yalnızım)
Anami hatirlatir, hamur kokan mubarek ellerini tutup basinda agladigim ve onu cennete ugurladigim gun gelir.
sıcak çikolata ve sevgili ile evde film keyfi.
yağmur yağarken camdan bakan arap kızı.
(bkz: yagmur yagiyor seller akiyor)
ağladığını kimseye farkettirmeden amaçsızca yürümek.