bugün

futbol, voleybol ve yer hokeyini severim.

basketbolu ve hentbolu sevmem.
tenis. hep oynamayı istedim ama nasip olmadı bir türlü.
Kickboks izlemeyi ve kapışmayı severim. Lise döneminde okulumun takımındaydım hem keyif alırdım hemde il il turnuva kovaladığımızdan baya renkli geçerdi.
Ama beni en çok motocross ve ısle of Man TT yarışları bitiriyor. Bir dönem motocross için amtör olarak el atmış olsamda, ısle of Man'a gidecek ard bende yok maalesef. Bam başka bir olay ciddiden.
Voleybol, bilardo ( üç bant ), futbol, bisiklet , masa tenisi.
hiçbiri.
boks.. lisansım var...
- aşırı sakin bir yapım var.. full contact bir maçta dudağım patlasa, "olabilir, normaldir" mantığındayımdır.. bu, karşı taraf için korkunç bir dezavantaj.. nefeslerini hiç düzgün kullanamıyorlar.
- solağım.. karşı taraf bunu bir süre anlamıyor.. çünkü boksun gardı savunma gardıdır, ayaklarıma dikkat etmediği o ilk anlarda ne taraftan yapıştıracağımı idrak edemiyor. benimle ilk kez dövüşenler, bir süre, sağ ve solunu eşit kullanan sağlak bir boksör olduğumu zannediyorlar.
- maalesef bokstan önce kısa bir süre önce kick-boks yaptım.. saldırı gardının ne demek olduğunu biliyorum. bu, karşı taraf için çok büyük bir dezavantaj.. eğer karşımdakini kolay lokma olarak görüyorsam, istemsiz olarak saldırı gardına geçiyorum ki, bu benim için bir açık vermedir, fakat karşı taraf bunu değerlendiremezse, sonuç biraz kötü oluyor..
- neyse ki, semi-contact'tan yukarı maç çok nadiren olur.
- bir tür fitness olarak gördüğüm için eğleniyorum.. aslında fitness'i daha tehlikeli buluyorum.. geçen sene ağustos ayında bokstan önce (mecburen) fitness antremanı yaparken, aletten halteri çektim, tek kanca boşa geldi ve halteri tek kolumla kaldırmak zorunda kaldım, hoca yetişene kadar diğer (sağ) kolumu incittim.. incitmişim.. tabii olayın sıcağıyla anlaşılmıyor, "hadi, sıkıldım zaten" deyip ringe geçtim.. 8 aydır falan kolumu tam kaldırdığımda yeri acıyor, herhalde bir şeyler yırtılmıştır.. umursuyor muyum? hayır.. ama boks o konuda daha mantıklı..