bugün

mutlaka çocukluk döneminden akılda kalmış eski, renksiz, belki hüzünlü, belki de komik bir anıdır. benim hatırladığım en eski şey de, gündüz olmasına karşın tuvalete gitmekten korkup balkondan yer çekimine bıraktığım çişimdir.
babamı görüp merdivenlerden ona doğru koşuşum...sonrasını hatırlamıyorum zaten.*
(bkz: ay dede)
dün yediğim yemek.
komşumuz hanım teyzenin benim olduğum odada üstünü değişmesi. o yaşın verdiği masumluğumla kocasının gelip beni döveceğini düşünüp her kapı çaldığında yatağın altına gizleniyordum.
anneannemin evindeki elektrik kesintisi.*
tiyatro. su damlalarının hikaesinin anlatıldığı. her oyuncunun aslında sperme benzediği

sahnenin solunda koca bir musluğun bulunduğu bir çocuk tiyatrosu.

tabi hafıza yanıltıcıdır. en eski diye şu an hatırladığı şey çok aralarda bir olay da olabilir.

böyle şeylerde kesin çözüm bir çok kişiyle birlikte hatırlamaya çalışmaktır. bir ortak nokta en eski nokta bulunabilir.
kardeşimin doğumunda annemin beni komşuya bırakması,komşunun beni alıp kamyonla tarlaya götürmesi(daha 3 yaşında bile değildim,ne hafıza varsa *
(bkz: kalu bela) dır.
üzerinde oynadığım üstünde kendi evimi kurup oyuncaklarımı dizdiğim kendime ait dünyam olan yeşil minderim.
1998 yılının son günü ya da 1997 yılının son günü. Ya 19998 ya da 1999 a girdiğimiz gün işt anla. heh işte o. o zamanlar 5 yaşında olduğum unutulmamalı hacı.
anket dolduruyodum ben kundakta.
babaannenin ölümü. uyandırmaya çalışmak. sene 1993.
Portakal. Daha ötesini anımsıyamıyom.
bilmeden uğur böceklerini öldürüp "anne bunu canlandıııııırrr" diyerek ağlamalarım. sonra da küçük 4 tekerli pembe barbili falan motorumla çıkar uğur böceği toplardık annemle. motorumun sepetine koyardım hepsini.
Ayagimda kirmizi pabuclar, ustumde filli etek, yerde karinca kosturmam.
takoz recep in kendi kalesine volesi malmö maçı.
kastedilen, çocukluktan kalma eski hatıralardır. kardeşimin doğduğu günü hatırlıyorum. henüz 4 yaşıma girmemiştim ve bir ambulans gelip annemi götürmüş, ben de komşu teyzenin kucağında kendimi paralayarak ağlamıştım. o anı ve hissettiğim acıyı hala dün gibi hatırlarım. sanırım annemi bir daha hiç göremeyeceğimi sanmıştım.
kardeşimin doğumu ama buna inanmıyorlar bir türlü o zaman çok küçük olduğum için hatırlayamazsın diyorlar. ama çok iyi hatırlıyorum. babam beni annemi ve kardeşimi görmem için hastaneye götürüyor sonra annemin kaldığı hastane odasının kapısını açıldığında annem karşımdaki yatak da kardeşimde yanındaydı o an onları o şekilde görünce kıskanmıştım çok annem başka bir bebek almış beni sevmiyecekler gibi düşünmüştüm. hatta annemin yanına gidemedim annem gel kızım deyince yanına gittim beni annemin diğer tarafına oturttular kardeşin bak falan dediler. halam falan vardı hep yanımda çok iyi hatırlıyorum. bu olayı ne zaman anlatsam hatırlayamazsın resimlerden gördüğün için öyle geliyor diyorlar ama walla hatırlıyorum hem nasıl hatırlamam ki hayatımın karardığı o anı. tabi bu işin şakası iyi ki doğmuş canım kardeşim.*
babamın bıçaklandıktan sonra halamın babamın yarasına kanlı atlet bastığı an.
muhtemelen en erkeni 3 yaşına ait olan anıdır.
kemal sunal'ın ölümü.
ilkokulda öğlenci olmama rağmen yanlışlıkla sabahçıların dersine girmem.

sonra hoca şimdi git sonra gel dedi tabi.
4-5 yaşınlarındayken dedemin demir cetvelle çükümüzü ölçtüğünü hatırlıyorum. 3-4 amca çocuğunun çükünü ölçüp en uzun çüklüye para veriyordu.

Ayıptır söylemesi çocukluğum baya rahat geçmişti sayesinde. En lüks, fıstıklı çikolataları alabiliyordum.
boyalı civcimin balkondan atlaması

ama ölmedi hayvan, 2 gün sonra kendiliğinden öldü orası ayrı bi mevzu.