bugün

EN GüZELLERi BORGES'in "alçaklığın evrensel tarihi" kitabında bulunur...
(bkz: almanlar yenilince biz de yenilmis sayildik)
doğru mudur efsane midir tartışılır ama winston churchill ile ismet inönü arasında geçen ilginç bir olay vardır..

2. dünya savaşı zamanı dünyada savaş iyice ilerlemekte buna rağmen ismet inönü önderliğinde yeni kurulan türkiye devleti 1.dünya savaşında çektiği acıları tekrar yaşamamak için bu savaşa girmemek için yoğun bir stratejik çaba sarfetmektedir..defalarca türkiye'ye gelip kendi saflarında türkiye'nin savaşa girmesini isteyen winston churchill her seferinde ismet inönü den olumsuz yanıt alınca çok kızar ve korumalarından birini çağırıp bir çuval buğday almasını ve bunu ismet inöünüye göndermesini ister..bir kaç gün sonra çuval ismet inönü'ye ulaşır çuvalı açan inönü aynı zamanda çuvalda bir not bulur yazılı notta ''biz ingilizler bu çuvalın içindeki buğday kadarız hepinizi mahvederiz'' der bu notu okuyan ismet inönü derhal yaverlerinden birini çağırarak bir tavuk bulmasını ve bu tavuğu buğdayların içinde bulunduğu çuvala koyup winston churchill'e geri göndermesini ister..bir kaç gün sonra çuval winston churchill'e ulaşır karşısında şişman bir tavuk ve buğdayların yarısından fazlasını bitmiş olarak gören ingiliz devlet başkanı notu görünce şaşkınlığını gizleyemez çünkü ismet inönü şöyle yazmıştır ''Siz ingilizler bir çuvalın içindeki buğday kadar olabilirsiniz ancak bir aç tavuk kadar olamazsınız...''
Eski zamanların birinde yaşanan bir deprem sonrasında dönemin padişahına yanındaki dangalaklar padişahım bunu sizi tahtınızdan etmek isteyen kişiler yapmış olabilir demiş, padişah da bu olayın sorumlusunu tez huzuruma getirin demiştir. Olayın deprem olduğunu bilen bilge kişiler koşullanmış olan padişahı ikna edemeyeceklerini bildikleri için boğazda oltalarıyla balık tutmakta olan iki kişiyi padişahın huzuruna çıkarıp, işte bu iki kişi denize bir alet sokmuş ve sallanmamıza neden olmuş demiştir.Ve bu kişilerin kelleleri vurulmuştur.
baltacı mehmet paşa ve katerina'nın hikayesi de en güzel örneklerden birini teşkil eder.
2. abdulhamit zamanında fransa da bir tiyatro oyuna sahnelenecektir. bu tiyatro oyunun da peygamber efendimize hakaret edici sözler bulunmaktadır. 2. abdühamit bunun haberini alır ve fransa ya bir mektup gönderir.
-peygamber efendimize hakaret içeren bu oyunu derhal sahneden kaldıracaksınız.
fransızlar bu mektuptan korkarak derhal oyunu sahneden kaldırırlar.bunun üzerine devrin süper gücü ingiltere oyun yazarını ingiltereye davet ederek bizim ülkemiz özgür bir ülkedir,istediğiniz oyunu burada sergileyebilirsiniz der ve oyunun reklamları ingilterede yapılmaya baslar.bunun üzerine 2. abdulhamit han ingiltereye bir mektup gönderir ve yine aynı seyi söyler
-peygamber efendimize hakaret içeren bu oyunu sahneden kaldıracaksınız. ingiltere den yanıt gecikmez.
-biz özgür bir ülkeyiz isteyen kişi istediği oyunu bizim ülkemizde yayınlayabilir.
bunun üzerine 2. abdülhamit cok sert bir nota yayınlar
-ben su an osmanlı imparatorlugunun sultanı ve tüm islam aleminin halifesi olarak konusuyorum eger siz bu oyunu sahdenen kaldırmassanız ben genel cihat ilan edeceğim ve gelip bizzat kendim kaldıracagım.
bunun üzerine oyun derhal sahneden kaldırılır.
osmanlı nın ve 2. abdülhamit hanın o zamanki kudretine şahit oldugumuz bir yasanmıs olay.
kanuni sultan süleyman hanın fransa ya göndermiş oldugu bir mektup ve fransa da dans ın yasaklanması
atam kanuni sultan süleyman sunları demiş.
-ülkenizde dans adlı bir oyun cıkmıs.bu oyunda kadın ve erkek herkesin içinde birbirlerine sarılarak oynamaktalar imiş. bu rezaleti bir daha duymak istemiyorum derhal gerekeni yapın.
bunun üzerine fransa da dans etmek 100 yıl boyunca yasaklanmıs.
kanuni sultan süleymanın ve osmanlı nın kudretine sahit oldugumuz yasanmıs bir olay.
ingilizler Çanakkale'de Anafartalar grubunu mağlup edip de cepheyi sökemeyince yeni bir harekete giriştiler. Cepheyi sağdan çevirmek istediler. Düşmanın planını bozmak için Kireç Tepe'yi tutmak lazımdı. Ancak oraya giden tek bir dar yol, harp gemileri tarafından makaslama ateş altında tutuluyordu. Her an 38'lik gülleler korkunç patlayışlarla ortalığı alt üst ediyordu. Bir insanın değil, kuşun bile geçmesine imkan yoktu...

Kireç Tepe'yi tutmak emrini alan askerler, bulundukları yerden çıkmakta tereddüt içindeydiler. Fırsat gözlüyorlardı... Fakat düşmanın ateşi bir an bile kesilmiyordu. Atatürk bu hali görünce siperlere koştu. Askerlerin arasına karıştı ve sordu: "Niçin geçemiyorsunuz?"

içlerinden biri cevap erdi. "Düşman ölüm saçıyor, geçilemez." Bunun üzerine Mustafa Kemal zerre kadar korku ve tereddüt göstermeden: "Oradan böyle geçilir..," dedi ve ileri fırladı.

Askerler durur mu, onlar da Kumandanları'nın arkasından ileri atıldılar. Toz duman ve ölüm kasırgasını yaran askerler karşıya vardılar ve tepeyi tuttular. Mustafa Kemal'in ve yanındaki askerlerin vurulmadan o dar geçitten nasıl geçtikleri hiç bir zaman anlaşılamamıştır.
mustafa kemal atatürk ün cesaretine ve vatan sevgisine dair yasanmıs bir olay.
içki ve tütünü yasaklayan padişah olan 4. murad, kılık değiştirip halktan biri gibi teftişe çıkarmış bilindiği üzere... gizliden içki de içen var, satan da var tabi... bir gece 4. murad işte bu gizliden içki satan meyhanelerden birine girmiş. meyhanecinin yanına gitmiş ve sormuş "selamunaleyküm birader, sultanımız içkiyi yasakladı ama sen hem içmekte hem satmaktasın, hiç korkmaz mısın?"... meyhaneci cevap vermiş "aman be yiğidim, gecenin bu saati buraya ne sultan gelir ne vezir. rahat ol içmene bak sen"... 4. murad adamın cesaretine hem şaşırmış hem hayran kalmış. meyhaneci sormuş bu kez "seni buralarda ilk kez görüyorum, nerelisin, adın nedir?"... 4. murad gür bir sesle cevaplamış "doğma büyüme topkapılıyım, adım murad..!"... meyhaneci yutkunmuş ve titrek bir sesle tekrar sormuş "demek adın murad, başında 4.'sü de var mı..?"...