bugün

Üç Hıristiyan arkadaş yolda gidiyormuş. Birisi kiliseyi görmüş ve diğer iki arkadaşına: - "Bekleyin de şurada bir günah çıkarayım" demiş. Sonra da kiliseye girerek papazın yanına gelmiş ve papaza: - "Papaz efendi, ben bekarım ve nikahsız ilişkiye girdim. Günahımı çıkarır mısınız?" demiş. Papaz da: - "Oğlum sen şu filan filan yerdeki çalışan kızla mı ilişkiye girdin?" diye sormuş. Genç adam da: - "Yok" deyince papaz bu sefer: - "O zaman şu filan apartmanda oturan kızla mı ilişkiye girdin?" diye sormuş. Genç adam yine: - "Hayır" demiş. Papaz ise meraklıymış ve son bir tahminde bulunmuş: - "Buldum! Şu karşıdaki lokantada çalışan kızla mı. O mu?" diye sorunca genç adam bu soruya da: - "Hayır" diye cevap vermiş. Papaz bu kızın kim olduğunu söylemesini isteyince genç adam papazın bu isteğini reddetmiş ve: - "Söylemem" demiş. Bunun üzerine papaz sinirlenir ve genç adamı kiliseden kovarak: - "O zaman ben de senin günahını çıkarmıyorum" der. Genç adam arkadaşlarının yanına döner. Diğer iki arkadaşı: - "Ne oldu? günah çıkardın mı?" diye sorunca genç adam cevap verir.
"Yok. Günah çıkarmadım ama, tam üç tane sağlam adres aldım."
müfettiş öğrencilere:
-bana tek heceli bir kelime söyleyin
öğrencilerden biri:
-tik
müfettiş:
-aferin oğlum adın ne senin?
öğrenci:
-tüleyman
Delikanlının biri papaza günah çıkartmaya gitmiş.
- Papaz efendi ben çok günah işledim. Mesela üç Gün önce komşunun kızı geldi o sırada Hava bozdu yağmur yağdı şimşek çaktı ve ben günah işledim.
- Allah affeder oğlum. demiş papaz.
- Ertesi gün de büyük kızı geldi.Yağmur yağdı, şimşek çaktı ve ben gene bir günah işledim.
- Allah affeder oğlum.
- Dünde komşunun karısı geldi ve hava bozdu, yağmur yağdı, şimşek çaktı. Ben gene bir günah işledim.
- Tamam oğlum anlaşıldı umarım Allah affeder. Affeder herhalde ama sen yavaş yavaş gitsen diyorum. Hava da bozmaya başladı zaten.
adamın kayın pederi ölmüş.
defindi, taziyeydi falan derken adamı ebediyete yolculamışlar.
tabi hayat normale dönünce, adam bir gece eşine yaklaşmış.
eşini dürtmüş:Hadi kız, gel şöyle koynuma.. diye
kadın sırtını dönmüş: 'olmaz' demiş.
adam sebebini sormuş.
kadın, 'babamın yedisi yeni çıktı. olmaz yapamam.' demiş.
adam peki deyip yatmış.
aradan bir müddet daha geçmiş.bir gece adam yine eşine yanaşmış.
'hadi kız.'
kadın yine olmaz demiş.
sebep?
'babamın daha kırkı çıkmadı.'
adam peki deyip yine yatmış.
aradan bir müddet daha zaman geçmiş.
yine aynı yanaşma...
yine aynı karşılık...
sebep?
'babamın mevlüdünü yeni okuttuk. olmaz.'
adamın canına tak etmiş ama, ya sabır çekip sesini çıkarmamış.

bir gece yine tam uyumak üzerelerken, kadın bakmış ki, kocası çırılçıplak soyunmuş, malafatanın ucuna da siyah kurdele bağlamış öylece ona bakıyor.
'herif bu ne hal böyle?' diye sormuş.
artık canına tak etmiş adam cevap vermiş.

'duyduk ki, taziye varmış. taziyeye geldik. fazla kalmıycaz, bi girip çıkcaz!'
temel ve cemal ıssız bir adaya düşerler.
adada ne ateş var nede yakacak odun. soğuk bir yerdir...
donmak üzere olan temel:
- 'cemal hadi birbirimizi sikelim belki ısınırız zaman kazanırız.' der.
+ cemal: ' tamam ama gidip gelmek yok.' der.
ardından cemal sokar temele ve bir süre bekler...
- temel: ' tamam artık ısındın sen sıra bende.' der.
ve temel sokar dayanamaz ve hafiften gidip gelmeye başlar... bu gidip gelmeler biraz daha hızlanır... 10 dakika 15 dakika derken saatler geçer.
+ cemal: ' temel bak ısınıyorsan bir şey demem ama sikiyorsan çok ayıp ediyorsun.
Çocuğun biri dua eder;
-Allah'ım lütfen yarın anneannem ölsün.
Babası bunu duyar ama seslenmez ve ertesi gün anneannesi ölür.
Çocuk yine;
-Yarın dedem ölsün, diye dua eder
Babası bunuda duyar ve ertesi gün dede ölür.
Çocuk bu defa;
-yarın Babam ölsün, diye dua eder
Adam bunuda duyar bir korku sarar, Sabaha kadar uyuyamaz.
Ertesi gün ölümü bekler fakat ölmez.
Akşam eve geldiğinde karısını ağlamaklı bulur
-Ne oldu? der.
-Ne olacak bey. Bugün bizim kapıcı ölmüş.
Kayserili'nin eşi ölmüş. Gazeteye gitmiş. En ucuzundan standart bir ilan vermek istemiş

Önüne konan kağıda istediği ilanı yazmış:

"Ayşe'yi kaybettim. Üzgünüm"

ilan görevlisi ilanı görünce uyarmış

"isterseniz 6 kelimeye kadar uzatabilirsiniz. Üç kelime daha hakkınız var"

Kayserili "Aynı paraya mı?" demiş.

Görevli "Evet aynı paraya" diyince Kayserili üç kelime daha eklemiş:

"Satılık Toyota Var"
Temel boğazda tekneyle turist gezdiriyor, bir gün bir Amerikalıyı alıyor başlıyorlar gezmeye...Amerikalı bir saray görüyor.
-Bu ne kadar zamanda yapılmış diye soruyor. Temel :
-5 yılda, diye cevap veriyor. Amerikalı :
-Yazık bizde olsa 1 yılda yapılırdı. Biraz sonra bir cami görüyor.
-Bu ne kadar zamanda yapılmış, diye soruyor... Temel :
-2 yıl, diye cevap veriyor. Amerikalı :
-Yazık be bizde olsa 3 ayda biterdi, diyor. Temel uyuz oluyor duruma... Biraz sonra bir tarihi yapı daha görüyorlar..gene soruyor Amerikalı... Temel :
-2 ay, diyor. Amerikalı yine :
-Yazık be bizde olsa 1 haftada biterdi, diyor. Temel iyice kıllanıyor. Tam o sırada Boğaz Köprüsü'nün altına geliyorlar... Amerikali yukarıyı göstererek :
-Bu köprü ne kadar zamanda yapıldı, diyor. Temel şaşkın şaşkın bakışlarla kafayı kaldırıp
-Hangisi? Bu mu? Bu dün burada yoktu yaa...
Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye. O tuttuğun boynum değil demiş.
adam diğerine;
- elime kıymık battı. deyince diğeri ;
+ kafanı mı kaşıdın ? demiş.
bir fenerliyi, bir beşiktaşlıyı, bir galatasaraylı ve bir trabzonspurluyu bir odaya kapatmışlar ve trabzonsporluya 2 mermisi olan bir silah vermişler. trabzonsporlu iki el fenerliye sıkmış.
trabzonspor'luların genelde anlatmayıp içinde bulundukları fıkralardır.

ama kupa bizimdi ühü ühü ühü
adamın biri amerika'ya gitmiş, orada çok güzel bir civciv görmüş ve ülkesine götürmek istemiş. uçağa binmiş ve civcivi ceketinin iç cebine koymuş. yanına da bir rahibe oturmuş. civciv bir süre sonra adamın gömleğinin içine girip pantolonuna doğru inmiş ve fermuar seviyelerine geldiğinde canı dişarı çıkmak istemiş. fermuarın azıcık açık kalan yerinden dışarı bakmış ve hemen kafasını geri çekmiş. bu hareketi birkaç kez tekrarlamış. civciv rahibenin dikkatini çekmiş. rahibe utana sıkıla adama dönmüş:
- beyefendi, ben bu işlerden pek anlamam ama galiba yumurtalarınızdan biri çatlamış.
hz. isa gezinirken (bkz: öteki alemler) yaşlı bi adamla karşılaşır. adam hüngür hüngür ağlamaktadır. hz isa niye ağladığını sorar. yaşlı adam oğlunu kaybettiğini onu aradığını söyler. hz. isa tarif et bakalım belki tanırım der. adam oğlumun iki elinde ve ayaklarında çiviler vardı deyince isa heyecanlanır ve şöyle der:

---Baba!!!

Adam da bir anda sevinir ve:

---Pinokyo !!!
bir ülkede %50 civarı oy alan bir parti varmış.
seçim zamanı yaşlı bir amca oy kullanmaya gitmiş farklı bir partiye oy kullanmış.
eve dönerken başıma birşey gelir gidip yanlış kullandım deyip oyumu değiştireyim demiş.
dönmüş polislere yaklaşmış " evladım ben bir hata yaptım oyumu değiştirmek istiyorum" demiş.
polislerden biri "merak etme amca biz senin hata yaptığını anladık değiştirdik zaten" demiş.
anladınız siz onu..
Temel dursunun evine misafir olarak gider ve o geceyi orada geçirir. Yatmadan önce dursun sorar.
-dursun:temel tuvaletin varsa şimdi yap tuvalet bizim odamızın içinde gece bizi rahatsız etme ' der.
-temel:yok der ve uyur

Gece temelin tuvaleti gelir ve bir saksının içine yapar. Dursun 2 yıl sonra temeli arar ve şöyle der.
-Dursun:ula temel nereye yaptıysan söyle 3 ev değiştirdik hala çıkmadı.
NOT: Aşağıdaki konuşmalar tamamen gerçek olup , Deniz Navigasyon kanalı 106'dan ...(Finisterra / Galicia) tarafından kayıt edilmiştir.

ispanyollar: " Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Şu anda 25 deniz mili uzaklıktasınız ve tam üzerimize doğru gelmektesiniz."

Amerikalılar: "Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye çevirin."

ispanyollar: " Negatif ! Tekrarlıyoruz. Rotanızı 15 derece güneye çevirin."

Amerikalılar: " Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor. Kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin."

ispanyollar: "Öneriniz mümkün görülmedi. Bize çarpmak istemiyorsanız rotanızı 15 derece güneye çevirin."

Amerikalılar: " (Artık sesini yükselterek) Sizinle ABD Deniz filosunun ikinci uçak gemisi büyüklükte USS Lincoln'un Kaptanı Richard James Howard konuşuyor. Beraberimizde iki kruvazör, avcı uçakları, dört denizaltı var. Ayrıca bizi hücumbotlar destekliyor. Size TAVSiYE etmiyorum, EMREDiYORUM! Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi halde filomuzun emniyeti için tedbir alacağız. Derhal rotamızdan çekilin gidin.

ispanyollar: "Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor. Burada iki kişiyiz. Beraberimizde bir köpek , akşam yemeğimiz, iki şişe bira ve bir de kanaryamız var. Kanarya şu anda uyuyor. Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial La Coruna destekliyor. Şu anda ispanya'nın Finisterra Galicia kıyısında ve A-853 numaralı Deniz fenerinde olduğumuzu göz önünde bulundurarak, buradan hiçbir yere gitmeye niyetimiz olmadığını söyleyelim. Deniz fenerimizin ispanya'daki deniz fenerleri arasında büyüklük açısından kaçıncı sırada olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. Kayalık sahillerimize kafadan geçirmek üzere yönlenmiş b#ktan geminizin emniyeti için istetiğiniz b#ktan tedbiri alabilirsiniz. Ama yine de ısrarla tavsiye ediyoruz. Rotanızı 15 derece güneye çevirin."

Amerikalılar: "Tamam, anlaşıldı. Teşekkürler..."
Zengin bir kadinin 3 tane kızı varmış. Bunları evlendirmiş fakat damatlarının kendisini sevip sevmediğinden emin olmak için küçük bir sınav yapmayı planlar.
Sevilip sevilmediğini anlamak için herbirini ziyaret etmeye başlar... 1. hafta en büyük damadına gider ve denize gitmeyi teklif eder. . Kadin denize girer ve boğulma numarasi yapar. Damadi hemen koşar kadini kurtarır. Damat sinavi geçer. . Sabah bir kalkarki kapida bir Mercedes üzerindeki not: damat beni kurtardigin için teşekkür ederim bu arabayi kabul et. .KAYNANAN

2. hafta ortanca damada gider yine denize girer boğulma numarası yapar. 2 ci Damat da kurtarir. Sabah kalkar kapida bir Mercedes üzerinde not; beni kurtardigin için teşekkür ederim bu arabayı kabul et. KAYNANAN

3. hafta küçük damadını ziyaret eder. Damat kadını hic sevmez . Denize giderler. Kadin bogulma takliti yaparken gerçekten boğulur ve damat kurtarmaz bile. Kadin ölür. Küçük damat sabah kalkar kapının önünde bir Ferrari üzerinde bir not..... Damat beni bu kadından kurtardigin için teşekkür ederim. Bu arabayi kabul et.... KAYINBABAN ....
Dursun, yeni taşındığı mahallesinde okula gitmek için otobüs bekliyormuş...
Otobüs karşıdan görününce el sallayıp bağırmaya başlamış, “Toför bey... Toför bey thur...”
Şoför Temel, durağa gelince durmayıp devam etmiş...
Son derece canı sıkılmış Dursun’un...
Ertesi gün aynı saatte otobüs görününce annesinin eline verdiği bir bez parçasını sallayarak, “Toför bey... Tofoför bey... Thur, thur...” demiş...
Yine durmadan geçmiş şoför Temel... Üçüncü gün artık yolun ortasında durup ellerini kollarını sallayıp, “Toför... Töför... Thur, thur...” demiş.
Hızla yaklaşan otobüs kırılmadık kemiğini bırakmaksızın çarpmış çocuğa... Olay yerine gelen polis çocukcağızı ambulansa yerleştirmiş ve Temel’e;
-Zavallı çocuğu gördüğün halde neden vurdun?...
“-Tünlertir penle talka getiyor... Tayanamatım ettoluetteke...
biraz ya$lıca bir kadın doktora gider..

"doktor bey" der "gaz sorunum var ancak çok $ikayetçi de sayılmam. gaz çıkardığım zaman ne ses çıkıyor ne de kötü kokuyor. ayrıca geldiğimden beri en az yirmi kez gaz çıkardım ama siz farkına bile varmadınız."

doktor "$u hapları alın bir hafta sonra sizi tekrar göreyim" der.

bir hafta sonra ya$lı kadın kontrole gelir..

"doktor bey bana ne halt verdiniz bilmiyorum" der "gaz çıkardığım zaman hala ses çıkmıyor ama müthi$ kötü kokmaya ba$ladı."

"çok iyi" der doktor "sinüsleriniz düzelmi$, $imdi sıra kulaklara geldi."
Türkiye'nin şu anki halini anlatan bir fıkra.

Bir gün bir hırsızla bir ibne arkadaş olurlar.
Beraber yemeğe giderler.
Hırsız ibneye "bana ibneliği öğretir misin?" der.
ibne, "sen bana hırsızlığı öğretirsen ben de sana ibneliği öğretirim." der.
Hırsız hızlı bir hamleyle yan masadaki adamın cüzdanını çalar. "Şimdi sen bana ibneliği öğret" der.
ibne "tamam o zaman" der ve avazı çıktığı kadar bağırır; " amcaaaa bu adam senin cüzdanını çaldı".
dört arkadaş eğlencenin dibine vurdukları bir gecenin sonunda alkollü bir şekilde eve dönüş yoluna çıkarlar. tabii sonuç malum, trafik kazası geçirirler ve hepsi ölür. cehenneme giderler ve cehennem girişinde iki kapı görürler. kapının birinin üzerinde "türk cehennemi" , diğerinin üzerinde ise "türk olmayanların cehennemi" yazdığını görürler. kapının önünde bekleyen zebaniye iki cehennem arasındaki farkı sorarlar. zebani, türk olmayanların cehenneminde her gün bir çay kaşığı bok yendiğini, türk cehenneminde ise her gün bir kazan bok yendiğini söyler. tabi bizim elemanların hepsi türk ancak üçü türk olmadıklarını söylerler ve türk olmayanların cehennemine giderler. kalan eleman, "ne olursa olsun ben türküm" der ve türk cehennemine girer.

aradan iki ay geçmiştir. üç eleman her gün düzenli olarak bir çay kaşığı bok yemektedir. içlerinden biri diğer arkadaşlarına, dördüncü elemanı çok merak ettiğini söyler ve onu ziyaret teklifinde bulunur. arkadaşları kabul eder ve doğru türk cehennemine doğru uzarlar. içeri girerler ve bir bakarlar ki; bizim elemanın elinde bir tesbih, tabureye oturmuş başka bir türkle tavla oynuyor. yanlarında da nargile var. apışırlar. içlerinden biri;

+ oğlum bu hal, nasıl bir keyif bu? her gün bir kazan bok yemiyor musunuz siz?
- ne yemesi oğlum, burası türk cehennemi. bir gün kazan olur aşçı olmaz, bir gün aşçı olur kaşık olmaz, bir gün kaşık olur kazan olmaz. kısacası iki aydır bi bok yediğimiz yok.
Ayna yeni icad edilmişti .
Adam bir ayna aldı baktı,
ölen kardeşi sandı sarıldı yattı.
sabah avradı gördü usulca aynayı aldı
kendısı baktı
- ulan herıf bu kaltaklamı aldatıyosun beni.
dedı ve aynayı aldiği gıbı kadıya koştu
-kadı efendı kocam benı bir kaltakla aldatıyor
kadı söze girdi
-kızım nerden bılıyosun ?
kadın uzulmeklı bır halle aynayı uzattı .
-kadı efendı bak da gör ;
kadı aynayı aldı baktı hayret ettı
-kızım bu kaltak a
değil gavvata benziyor.:)
Genç kız, sevgilisine telefon açmış...
- 'Tankut, 'seni çok arzuluyorum,... geceleri uyku uyuyamıyorum. Ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel. Seni annem-babamla tanıştırayım. Sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yaparız '
Tankut ömründe hiçbir kızla yan yana gelmemiş , toy bir delikanlı. Bir eczaneye gitmiş Babacan eczacıya; +'Bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım Bu yüzden iyisinden bir kutu gerekenden istiyorum'
Babacan eczacı kutuları vermiş, oğlanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş. Tankut hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını çalmış Genç kız kapıyı açmış Tankut'u doğrudan yemeğe almış. Delikanlı çok mahçup biçimde masaya oturmuş. Kızın ana-babasının yüzüne şöyle bir baktıktan sonra başını önüne eğmiş... Başlamış dua etmeye Ancak dua bir türlü bitmiyor Kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla:
- 'Ben senin bu kadar dindar olduğunu hiç bilmiyordum Tankut,'
+'Ben de babanın eczacı olduğunu.
güldürmüştür *

http://galeri.uludagsozlu...om/g/yaran-f%C4%B1kralar/
güncel Önemli Başlıklar