bugün

uzun süre bir bankanın çağrı merkezinde çalışmış olmaktan dolayı, farkında olmadan insanların memnuniyetini sağlamayı nerdeyse hayatınızın odağına yerleştirmişsinizdir. işte öyle bir halet-i ruhiye ile Kadıköy'de Haldun Taner'in önünde arkadaşınızı beklerken, yanınıza bir adam yanaşır ve diyaloglar gelişir:

- afedersiniz, saat kaç acaba?
+ Biri beş geçiyor.
- Teşekkürler.
+ Rica ederim. Yardımcı olabileceğim başka bir konu var mı?
- Efendim?
+ ee.. şey..

(ve başka bir şey saçmalamadan adamdan yavaşça uzaklaşılır).
saçlarını yeni kestirmiş öğretmen sınıfa girer.nasıl olmuşum çocuklar ? şeklinde bir soru sorar.harry'nin yağ çekeceği tutar."çok yakışmış,çok güzel olmuşsunuz hocam" demek yerine "çok yakışmış,fıstık gibi olmuşsunuz hocam" der.rezillik olmasa da bi utangaçlık oldu be sözlük.

bu da böyle bi anımdır.
tatildeyiz.geçen seneden tanışılan bir arkadaş(erkek) geldi yanıma.beni hatırlamadı önce.ben ise o talihsiz cümleyi kurdum maalesef.''hatırlamıyor musun oğlum,hani faceden yazıyordum sana?'' kızlar falan koptu,bende güldüm ki rezil olmayalım diye ama nafile.olay şu;ben ona faceden ''naber'' falan yazıyordum ama direk ''hatırlamıyor musun,sana yazıyordum faceden'' diyince olaylar gelişti efendim.
romeo çok uzun yıllar önce yaşadı.

lan ayı mısın anlamıyorum smiley.

(bkz: hesaplaşma)
kızla konuşulacaktır. kızın yanına gidilir ve 'merhaba' yerine o söz çıkar ağzımdan. 'selamünaleyküm'. 20 saniyelik sessizlik ve gülümsemeler.
müşteri temsilcisinizdir. yemek molası gelmiştir ve yemekhaneye gidersiniz. Salata barda patetes salatası vardır. maalesef salatanın içine mezeci amcam soğan koymakta mahsur görmemiştir. ve tabaklara yemekler alınırken müdür gelir. formal bir şekilde selamlaştıktan sonra nezaket icabı size öncelik tanır. tabağınızı yeşillikle doldurduktan sonra masaya doğru yönelirken arkanızdan bir ses gelir.
-- patates salatasından almıyor musunuz?

dönüp cevap verdikten sonra yer yarılır içine girersiniz.
-- yok ben müşteriye çıkıyorum ya kokmamayım şimdi.!!!
kuzene gidilmiştir kapı çalınır içeri girilir.

kuzen : haa iyi insanın da kulağı çınlarmış.

iyi insan lafının üstüne gelir demek isteyen kuzenin deyim, atasözü katletmede üstüne yoktur.
su gazeteye cikan ali mi derken, alinin arkanizda olmasi. tam bir fiyaskodur, kötü birsey söylemisseniz.
vay arkadaş filminden bir replik
- yarın mallar elimde olur mu?
- tabi canım bizzat elinize verecem...
(bkz: hepimiz ermeniyiz)
annesi kızını aramıştır ve o dakika otobüslerin yanındayız..bir ara gözleri bana dönük evet evet yanımda kalkmasını bekliyorum demiştir. (bkz: nasıl yani)*
kız, facebookta etiketlendiği bir fotoğrafı arkadaşına gösteriyor.
k: ne olur bana tıklasana
e: hemen mi??
kısa bir bakışma ve olaya şahit olanlardan gelen yüksek bir kahkaha sesi ile rezil olunma durumu gerçekleşiyor.
yer bir banka:

banka memuru bayan müşterisinin kredi kartı bonusunda kazandığ katı meyva sıkacağını teslim edecektir:

-buyrun efendim katı meyve s.keceeğiniz hazır.
-!!!

yer bir okulun öğretmenler odası:

öğretmenler odasında "şey" kelimesini çok ama çok kullanması ile meşhur okul vakfının müdürü,bayan felsefe öğretmenine,bir kitabın onun ilgi alanına dahil olduğunu anlatmak istemiştir sadece:
-nalan hanım bakın bakın bu şey de sizin şeye giriyor tam.
-!!!!!!!
-hedefin ne?
-boğaziçi tıp düşünüyorum ben.
fenadır, çok fenadır.
(bkz: içiniz fesat)
yıllar,yıllaaaar öncedir.mayıs'a erilmiş,havalar açmış,okulu kırma,adalara akma mevsimi idrak edilmiştir. bir gün önceden, vapura binilmeden akılda hep bir şey vardır. büyükada'ya gidilecek, votka-bira piiizlenecek, bir kız arkadaş edinilecektir. testesteron ağızdan,burundan fışkırmakta, kan deli deli akmaktadır. adaya gidilir,piizlenilir ve lakin testesterona çare bulunamazdır. durum kötüdür, yine el elde,baş baştadır. o sırada roman vatandaşlar yaklaşır, ellerinde kiralık atların dizginleri. guruptaki kızlardan biri olanca neşesiyle - zira onlar adaya sadece güzel hava ve piknik gayesiyle gelmişlerdir,bedbaht oluncak bir durum yoktur - bağırır: ayyy,ne güzel hadi ata binelim ! argiris'in yanındaki er kişi gayrı ihtiyari söylenir: at sana binsin!! hala gülerim,oysa o gün bütün erkekler acı acı önümüze bakmıştık, kızlar donakalmışken.
Fakültenin sıkıcı günlerinden,

Ders ingilizcedir ve son derece hödük bir hoca ile dersi yürütmekteyiz. Konumuz ingilizce kelimelerin telafuzu. Hoca uyarılarda bulunuyor, araba kar diye düz okunmaz 'r' yutularak söylenir vs. Sıra örnek vermeye geliyor ve hoca sınıfa soruyor.
-Kim bana fincanın ingilizcesini telafuz edecek?

Sınıfın ağır abilerinden (vücut geliştirme şampiyonlukları vs)siklintır usta çıkıyor ve ben yaparım diyor. Sınıfta derin bir sessizlik ve o bomba söz duyuluyor.
-Fayncın
Sınıf kopmuş giderken arkadaş kızararak düzeltmeye çalışıyor ama farkında olmadan sıvıyor
-Faynsın
-jhkjKFBKJFBDBFDS
lastikçi genç arkadaşla, 50lilerine gelmiş maço görünümlü bi adamın diyaloğu.

-yiğen lastikleri değistirecektim.
-abi daha geçenlerde takmıştım sana. E şey, pardon. Yani değiştirmiştik.

Tabi bu lafın üstüne toparlama nafile.

Bende güleyim mi, gideyim mi bilemedim. Ama adamın mizah anlayışı olmadığı çok aşikardı.

Gaf kötü bir durum gerçekten.
olmadık yerde söylenen "ta amına koyayım" cümlesi.
pastaneden açma alınacaktır. olay şöyle:

- açma alacaktım. *
- neyli olsun efendim?
- zertinli. *
- anlamadım?
- zeytin. *
muavin: arka taraftan vermeyenler uzatsın.
xyzt: ön tarafta eline verdim ya.
fiyat pazarlığı yaparken müşteriye - napyın amına koyum demek.
Burger kingden çıkarken "Hayırlı işler" demek isterken "hıyarlı işler" dememdir.
derste öğretmen yaprak test dağıtmaktadır. * bir arkadaş sorar:
-hocam bunları çözmemiz için mi verdiniz?
ve akıllı kirmizilens atlar:
-yok hoca zevk için veriyor.
hoca duymuştur ve kirmizilens renkten renge girmiştir.
güncel Önemli Başlıklar