bugün

arkadaşlarının da olduğunun farkına varılan anlar.
ev kalabalık olduğu zamanlar. fakat saat ilerler ve dağılma saati, iyi geceler kelimeleri dökülmeye başlayınca yalnızlığın anlamaya başlandığı andır.
annenize sarıldığınız andır.
sınav esnasıdır. çünkü o anda dünya o kadar karışık ve gürültülüdür ki sanki kafanda filler uzun eşek oynuyor gibidir. çok kalabalıklar çok.
yanınızda birinin olduğu zamandır.
tam entry girerken elektiriğin kesilmesi ve oradan gelen ses. gene niye gitti bu amk elektiriği. anlarsınız ki hanzoyla ev arkadaşısınız. şaka lan şaka candır ev arkadaşım. *
entry girerken biri size akıl veriyorsa yalnız değilsiniz demektir.
Yorgunluğun verdiği his ile hiç kimseyi, hiç birşeyi düşünmediğin. sadece yorgunluğun yaşamak gibi bir amacı olduğunu düşünerek yalnızlığına aldırışsız kalmak.
geçicidir. içinde döndüğün tekerleği durdurup, etrafındaki insanların gerçek yüzlerini görmeye çalıştığın an yalnızsındır.
(bkz: inkar)
eve her geldiğinizde lambayı yaktığınız andır.
var mı böyle bir an diye kendinize sorduğunuz anlardır. en azından beyniniz bişeylerle meşgul olup yalnız olduğunu unutur kısa süreliğine de olsa.
evin kapısını anahtarla açmadığınız andır.
oturup derleşeçiğin kimselerin olmadığı ve kalabalığı görmediğin anlardır.
hayat boyu bunu anlamak zor ve zaman alır.aslında insan yalnızdır kalabalıklar içinde bile yalnızdır bu yalnızlığını zor zamanlarda daha iyi anlar.bir kul için allahtan başka dost ve vekil yoktur.
kalabalık bir ortanda kendinizi yalnız hissetmeniz çok garip olabiliyor. bazen samimi arkadaşlarınızla buluştuğunuz da bile insan kendini yalnız hissedebiliyor. sizi anlayan biri olmadığı sürece...
dostunuz sandığınız insanların arkanızdan vurmadığı anlardır...
uyurken...
hayata dair ''neden'' sorusunun sorulduğu ve cevabın bulunamadığı sonra da bir kadeh şarapla rahatlanıldığı anlardır.
bazen var olduğunu düşündüğümüz insanların aslında hiç olmadıkları ile yüzleşmenin ve bunu anlamanın geciktiği her an, yalnızlığın anlaşılmadığı andır.
--spoiler--
Ne kadinlar sevdim zaten yoktular
Yagmur giyerlerdi sonbaharla bir.
Azicik oksasam sanki çocuktular,
Biraksam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadinlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemistir.
Hayir, sanmayin ki beni unuttular.
Hala arasira mektuplari gelir.
Gerçek degildiler, birer umuttular
Eski bir sarki, belki bir siir
Ne kadinlar sevdim zaten yoktular.
Yalnizliklarimda elimden tuttular
Uzak fisiltilari içimi ürpertir.
Sanki gökyüzünde birer buluttular,
Nereye kayboldular simdi kim bilir.
Ne kadinlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemistir.*
--spoiler--
sevgiliyi beklerken... dikkat buyurun sevgiliyken değil çünkü bazen onun yanında da yalnız hisseder insan...
umutlu olduğunuz her andır.
insan en çok anlaşılamadığı kalabalıklar içinde yalnızdır...
acaba ben yalnız mıyım? diye düşündüğümüz anlardır muhtemelen ki o zaman da yalnız değilizdir çünkü iç dünyamızla konuşmaktayız zira. yani nereye gitsen kendini de götürdüğün için hi mi hiç yalnız kalamazsın.
aynı kişiden, sık sık telefon geldiği anlardır. yalnızlığın farkına bile varılmaz. düşünülmek, merak edilmek ne güzeldir. tersi bir durumda ise, yalnız değilken bile derin bir yalnızlık hissedilir.
kalabalık içerisinde olmanın verdiği ruh haliyle sahte mutluluğu piyasaya sürüp; mutsuzluğun, karamsarlığın, yalnızlığın bir maskeye dönüşüp yüze takıldığı anlardır. kendi taktığı maskeye kendi kanan insanın yaşadığı anlardır aynı zamanda...