bugün

(resim:#1)
Bugün ikinci kahvemi de yalnız içmek için oturdum. yalnız yürüdüm, gezdim. Yine yalnız sinemaya gitmek için biletimi aldım. Yalnız yemek yiyip yine yalnız döneceğim. Son bir yıldır böyleyim.
Yalnızlık ile mesafeliyiz bu ara. Malum pandemi.

Edit: burada bunlara gülünüyor dendi.
ben sevmiyem.
Komşular görmesin diye çamaşır ipinin en arkasına asılan don gibi bi yalnızlık işte.
Asosyallikte zirve.
görsel

olum bu sözlük niye resimleri göstermiyor artık?
Ortamlarda Sarı kedi gibi olmak...

https://pbs.twimg.com/media/Dk0qSIXW4AAVfv9.jpg
evde gün yapıyoruz mesela, kısır falan pişiriyorum oradan buradan sohbet ediyoruz. lakin sorun şu ki evde başka kimse yok.
görsel

görsel
burdaki i harfi gibi...
görsel
görsel
Bekleyecek kimse yok.
En son birinin bana ne zaman hediye verdiğini hatırlamıyorum. Size yemin ederim ki hatırladığım en sonki hediyem ilkokulda yılbaşı çekilişindeydi. he bir de Doğum günlerimde kendi doğum günü pastamı kendim alıp mumlarını yakıyorum allah biliyor. Bırakın pasta almayı en yakın arkadaşım dediklerim bile basit bir doğum günü mesajı atmıyor, sadece annem hatırlıyor doğum günü mü o da evde 1 hafta öncesinden doğum günüüüm var diye dolaştığım için.
Sükuneti, kendiyle başbaşa kalmayı özleyen kimi bünyeler için şudur:

görsel
36-42 kuzey paralelleri , 26-45 doğu meridyenleri. net.
görsel
Az önce kuşum koluma pisledi.Peçete getirecek kimse yok.
su evde yalniz olmamdan daha guzel bisi varsa dilosla olmaktir o yuzden susun da kafamizi dinleyelim awq hadi selamun aleykum.
abi; kim yalnızlık hoştur, kafa dinletir diyorsa açık ve net yalancıdır, dikkat çekmek istiyordur.
sevmek istersin sevemezsin, sevilmek istersin sevilmezsin, konuşmak istersin dinleyecek kulak olmaz. çocukken herşey güzeldi deriz ya hani, herşeyden mutluluk duyar sevinçli olurduk.. tıpkı yanar dağdan çıkarılmış taze magma gibi saçardık etrafımıza o içimizdeki sıcaklığı. sonra yaş altıya yediye dayandımı bize 'aman kızlardan uzak dur, aman erkeklere yanaşma' derlerdi. biz de yanaşmazdık, sevmeyi ayıp bilirdik. sevmek ayıpmışçasına yetiştirmezler miydi bizi. hala çocuklarımızı aynı şekilde yapmazlar mı?
işte en geç burda o içimizdeki magma soğumaya başlardı. ve git gide etrafımızdan sevgi, sıcaklık alamayınca o magma, yani o heyecan, soğuyup dışarıya daha az vurmaz mıydı?
ergenliğe girmiştik artık ve hormonlar zaten ayarsızdı. bunun üzerine okulda başarılı olmaya gayret edip annemizi babamızı mutlu etmeyi hedef edinmemiş miydik? bizi kim mutlu edecekti peki? komşunun oğluna playstation oynamaya giderdikde eğlenmeye bakardık. türkiyede sizler internet cafelere gider counter atardınız biraz olsun eğlenmek için. metin2 vardı bir de. neye yarardı peki? sadece aklımızı dağıtmaya, bize hayatı unuttururdu. bugün aynı sebepten kulaklıkları takıp gezmez miyiz heryerde?
sonra o arkadaşın daha iyi arkadaşı gelir ve bizimle oynamayı bırakırdı, sessizce evimize geri dönerdik. okuldan kötü not alırdık eve gitmekten korkardık. hep korkmuyor muyduk biz? ister mutlu edemediğimiz ebeveynlerimizden, ister bizi o okulda ezen şerefsizlerden korkmuyor muyduk? e nerde burda sevgi amına koyayım? aman okulunda başarılı ol, aman bizi mutlu et, bizi gururlandır, aman zamanını boşa harcama, aman bizi utandırma, aman kızlardan uzak dur allah belanı verir!?!?!? biz belamızı çoktan bulmuş da farkında değilmişiz gibi değil mi?
burda, almanyada, orta okuldan sonra liseye geçmek standart değil, bir çok genç mesleğe başlar. türkiyede tam olarak nasıl bilmiyorum, neyse.
sonra orta okul bitmek üzere, notlarımız ortanca, bir taraftan lise yapamazsın sen diyen şerefsiz arkadaş kılıflılar ve pi ç hocalar, diğer tarafta aman mutluluklarını kırmamamız geren ebeveynlerimiz. kimimiz var ki bize bizim ne istediğimizi soran? ne yapcaz? yazardık her bok şirkete her tür meslek için başvuru. en geç iş görüşmemizde yüzümüze güler yollarlardı mektup ile red kararını. aman ebeveynlerimizi utandırmayalım biz. yanlış anlamayın, başvuru yazmayacaksın da ne yapacaksın derseniz, tabii, haklısınız. burada isyanım hayata, yada sisteme, bilmiyorum orasını. 'leistungsgesellschaft' deriz biz burada, meritokrasi diye aratabilirsiniz google'a.
neyse, yeterki kimse üzülmesin, herkes iyi olsun, bunun için biz elimizden geleni yapalım. hep böyle değil miydi?
sonra baktık meslek olmuyor, liseye devam ettik mecburi. ben yapamamıştım. sonra okulu değiştirip meslek lisesini bitirmiştim. ha bu arada o çocukken ki magma soğudu taş oldu çoktan. kendimizi ısıtamaz olmuştuk. ama yeterki biz kimseyi üzmeyelim, çevremizdekiler iyi olsun. yaş 18. meslek lisesi tamam. notlar artık düzelmişti. baktık güzel mesleklere yine almıyorlar devam ettik üniversiteye. buz gibi, sevgi yoksunu yetişmiştik. niye peki? niye? neden bir yol arkadaşı olmadı hiç? niçin? herkesle iyi anlaşırdık ne bok anlardık ki?
daha ne yazayım bilmiyorum. aman çocuklarınızı sevgiden uzak yetiştirmeyin, lütfen. teşekkürler.
(bkz: %99 9)
Doktora yeterlilik yılı.
Yalnız değilsin seccade bile yalnız olmadığını söylüyor dile gelmiş.
Bir Urfalı sözü.
Anlatılmaz yaşanır.