bugün

ilk okuyuşta hiç bir şey anlamaz 2 saatte bitirirsiniz okumak için artık..
ama ikinci okuyuşta ve izleyişte bir şeylerin değiştiğini görmeniz büyük olasılıktır.
"neyse vakit geçti böylece" der vladimir.
"nasıl olsa geçecekti zaten" der estragon.
"ama biraz daha çabuk geçti hiç değilse" der gene vladimir.
godot'yu bekleyen iki kişi. bu çeşit konuşmalarla yaşamlarını geçirirler.
ingiliz dili ve edebiyatı okuyanlara okutturulması muhtemel eser.

ayrıca vaktiyle, ingiliz dili ve edebiyatından yandan çarklı bir hocanın bir dönem sınav için zorunlu tutmuş olduğu eser. godot'yu geçtim, artık kendisine methiyeler düzmüştük.
- ne bekliyorsun?
- godot'yu bekliyorum...

godot hiçbirzaman gelmez. çünkü aslında hiç varolmamıştır. ama yinede insanın hayattan beklentileri, umutları, inançları üzerine yazılmış şirin bir oyun. çünkü asla gelmicek olsa da herkesin bi godot'su vardır....
waiting for godot varoluşçu bir oyundur ve hayatın anlamını sorular. beckett'in waiting for godot'u vlademir ve estragon adlı iki karakterin godot adında kim olduğunu, hatta neden beklediklerini bile bilmedikleri birini beklemekle geçen zamanlarını anlatır. bu iki karakter her gün aynı şeyi yaşar (circular plot) ve aralarında bir iletişim yoktur. dekor sadece ağaç yol ve taştan oluşmaktadır. oyunda karakterlerin geçmişiyle alakalı her hangi bir bilgiye de sahip değiliz. varoluş existentialist drama'nın sorguladığı şey eğer kesin bir bilgi, ahlak değerler ve gerçekler yoksa hayatın anlamı nedir, var olduğumuzu nasıl biliyoruz. oyunun amacı insanları bireysel olarak hayatın anlamını sorgulamaya yöneltmektir, hayata anlam veren bizleriz ve eğer bunu yapmıyorsak hayat anlamsız ve rutinlerle doludur. oyunda dramtic realism de oluduğu gibi exposition, conflicts ve complications, climax veya resolution yoktur. oyunda biz yine dilin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz çünkü dil olmadan diğer insanlarla iletişime geçemeyiz. varlık dille önemlidir.
oyun hakkında "Eğer Tanrı'dan bahsetmek isteseydim, oyunun adını Godot değil, Tanrı'yı Beklerken koyardım." demiş Samuel Beckett. Oyunda Beckett'ın anlatmak istediği Godot'dan çok bekleme eylemidir.
Godot, beckett'in çocukluğunda yaşadığı kasabaya gelen otobüs şoförünün adıdır.
söylenenlere göre ilk sahnelendiğinde kimse tarafından anlaşılamamış oyundur. eleştirmenler tarafından beğenilmemektedir. sonra birgün oyun bir hapishanede sahnelenir. mahkumlara godot'nun ne olduğu sorusu yöneltilir. mahkumların çok büyük çoğunluğu godot'nun af çıkması durumu olduğunu söylerler. oyunu ilk kez anlayan onlar olmuştur. godot umuttur. hepimizin beklediği ama gelip gelmeyeceği belli olmayan bir şeydir. mahkumlar için aftır, kimisi için sevgilidir, küçük bir çocuk için en sevdiği oyuncaktır belki. godot beklenirken acı çekilen, beklenirken hayaller kurulan, beklenirken deli gibi istenen şeydir.

vladimir: ee gidelim mi?
estragon: gidelim
(kımıldamazlar)

kımıldamayız.
godot adında ne olduğunu bilinmeyen bir kimseyi veya "şeyi" beklemelerini konu alan absürd tiyatronun en önemli eserlerinden birisidir.
Absurd tiyatronun en önemli eserlerinden biridir waiting for godot. Godot için birçok insan tanrı benzetmesi yapsa da beckett'ın kendi açıklamasına göre godot tanrı değil değil. O bile godot'un ne olduğunu bilmediğini söyler:

"When Alan Schneider, who was to direct the first American production of Waiting for Godot, asks Beckett who or what was meant by Godot, he received the answer, 'If I knew, I would have said so in the play'." (Martin Esslin The Theatre of Absurd, 44).

Beckett'ın genel olarak oyunlarında vermek istediği mesaj hayatın monotonluğu ve rutinler üzerinedir. Hayatta insanların ne kadar çok sürekli aynı şeyleri yaptığı üzerine dikkat çeker ve eğer insanların inandığı bir şeyler olmasa yaşamanın ne anlamı olduğu üzerine durur: Hayatın ve yaşamanın anlamı nedir? Beklemek insanların ömürleri boyunca yaptıkları bi eylemdir. Kimi zaman beklenenler gerçekleşir, kimi zaman ise gerçekleşmeden yok olur. Bazı akademisyenler ise godot'un ölüm olduğunu söyler ama bana göre godot ölüm de değildir. Godot gelmeyecektir fakat vlademir ve estragon beklemek zorundadırlar çünkü yaşamak için başka hiçbir nedenleri yok. Hayatlarının sonuna kadar birbirlerine mahkum bir şekilde godot'u bekleye mahkumlar. Bu yalancı umuda yaşamak için ihtiyaçları var.

Absurd oyunlar aslında hayatın ta kendisidir bana göre. içlerindeki anlam o kadar derin ve gerçekçi ki insanı mutlaka düşünmeye şevk ediyor. O yüzdendir ki absurd tiyatro okumayı en çok sevdiğim drama dalları arasındadır.
vladimir karakterini neden bana verdiklerini anlayamadıgı teatral mozaik.

VLADIMIR -
--spoiler--
Boş konuşmalarla zamanımızı harcamayalım! (Bir an, şiddetle) Fırsat varken bir şeyler yapalım! Her gün birilerinin bize ihtiyacı olmuyor. Aslında özellikle bize ihtiyaç duymuyorlar. Başkaları da daha iyi olmasa bile, aynı derecede bizim yaptıklarımızı yapabilirlerdi. Kulaklarımızda çınlayan şu yardım çığlıkları bütün insanlığa yöneltilmiş! Ama burada, zamanın bu anında, istesek de istemesek de bütün insanlık biziz. Çok geç olmadan bundan yararlanalım! Zalimce bir alın yazısının bize layık gördüğü iğrenç güruhu hakkıyla temsil edelim! Ne dersin? (Estragon hiçbir şey söylemez) Kollarımızı kavuşturup yardım etmenin iyi ve kötü yanlarını hesaplarken cinsimize kötülük etmediğimiz doğru. Kaplan hiç düşünmeden hemcinsinin yardımına koşar ya da çalılıkların kuytularına siner. Ama sorun bu değil. Sorun burada ne yaptığımız. Ve cevabı bildiğimiz için mutluyuz. Evet, bu uçsuz bucaksız karmaşada kesin olan tek bir şey var. Godot'nun gelmesini bekliyoruz. Ya da gecenin çökmesini. (Bir an) Buluşacağımız yere saatinde geldik ve bu da sonu işte. Aziz değiliz ama bu da sonu işte. Aziz değiliz ama buluşacağımız yere saatinde geldik. Kaç insan böyle bir şeyle övünebilir?
--spoiler--
mesajla gelen edit:
sorun bu değil,
sorun burda ne yaptığımız'ı sorgulayan -o koca tiyatro sahnesindeki bihaber üniversiteli gençlikten- bir ben oldugumdan-mış.
(bkz: bir godot nu çok sevdim o beni hiç sevmiyor)
Absurd tiyatronun en önemli eserlerinden biridir waiting for godot. Godot için birçok insan tanrı benzetmesi yapsa da beckett'ın kendi açıklamasına göre godot tanrı değil değil. O bile godot'un ne olduğunu bilmediğini söyler:

"When Alan Schneider, who was to direct the first American production of Waiting for Godot, asks Beckett who or what was meant by Godot, he received the answer, 'If I knew, I would have said so in the play'." (Martin Esslin The Theatre of Absurd, 44).

Beckett'ın genel olarak oyunlarında vermek istediği mesaj hayatın monotonluğu ve rutinler üzerinedir. Hayatta insanların ne kadar çok sürekli aynı şeyleri yaptığı üzerine dikkat çeker ve eğer insanların inandığı bir şeyler olmasa yaşamanın ne anlamı olduğu üzerine durur: Hayatın ve yaşamanın anlamı nedir? Beklemek insanların ömürleri boyunca yaptıkları bi eylemdir. Kimi zaman beklenenler gerçekleşir, kimi zaman ise gerçekleşmeden yok olur. Bazı akademisyenler ise godot'un ölüm olduğunu söyler ama bana göre godot ölüm de değildir. Godot gelmeyecektir fakat vlademir ve estragon beklemek zorundadırlar çünkü yaşamak için başka hiçbir nedenleri yok. Hayatlarının sonuna kadar birbirlerine mahkum bir şekilde godot'u bekleye mahkumlar. Bu yalancı umuda yaşamak için ihtiyaçları var.

Absurd oyunlar aslında hayatın ta kendisidir bana göre. içlerindeki anlam o kadar derin ve gerçekçi ki insanı mutlaka düşünmeye şevk ediyor. O yüzdendir ki absurd tiyatro okumayı en çok sevdiğim drama dalları arasındadır.
estragon: haydi gidelim.
vladimir: gidemeyiz.
estragon: neden?
vladimir: godot`yu bekliyoruz. *
tanrı kavramını bulma çabası içinde iki kafadarın başından geçen olayları anlatan tiyatro oyunu.
samuel beckett tarafından yazılmış olan müthiş bir eserdir, ayrıca bir yazarımızın nick seçimi. hoşgelmiştir.
--spoiler--

''vladimir: uyuyor muydum ben başkaları acı çekerken? şu anda uyuyor muyum? yarın uyanınca veya uyandığımı sandığımda, bugün hakkında neler söyleyeceğim? dostum estragon'la, burada bu gece olana kadar godot'yu beklediğimi mi? pozzo'nun hamalıyla birlikte geçip bizimle konuştuğunu mu? muhtemelen. ama bunların içinde ne kadar doğruluk payı olacak? (estragon çizmelerini çıkarmayı başaramayıp yeniden uykuya dalmıştır. vladimir ona bakar.) o hiçbir şeyin farkında olmayacak. yediği tekmelerden söz edecek, ben de ona havuç vereceğim. (bir an.) bir ayağımız mezarda, zor bir doğum doğrusu. mezarcı çukurun dibinde forsepsi yerleştirir. ihtiyarlığa vakit var daha önümüzde. hava çığlıklarımızla dolu. (dinler.) ama alışkanlıklar duyarsızlaştırıyor insanı. (estragon'a bakar.) bana da bir başkası bakarak, uyuyor diyor. kendisinin de uyuduğunun farkında varmadan uyuyor, hiçbir şey bilmiyor. uyusun bakalım diyor, benim için. (bir an.) böyle devam edemem. (bir an.) ne dedim ben?''

--spoiler--

dikkatli okunduğunda birçok şeyi sorgulatacağına inandığım güzel samuel beckett eseri. ayrıca ingilizcesine güvenenler metnin tamamına şu siteden ulaşabilirler: http://samuel-beckett.net/Waiting_for_Godot_Part1.html
iki garip karakterli kahraman, geleceğim diye haber gönderen, ama bir türlü gelmek bilmeyen, sonunda gelmeyeceğini haber eden godot'yu beklemektedirler. ve beklerken zaman geçsin diye saçma şeylerden konuşup, garip şeyler yaparlar. eleştirmenler tarafından 'anlamsızlığın oyunu' olarak nitelendirilir. hayatımıza anlam katabilmek için, tutunabilmek için ve beklemek için anlamsız şeyler buluruz kendimize. çok okunası olmasa da verdiği mesajlar açısından pek bir mühim eserdir dolayısıyla ve "absürd tiyatro"nun önde gelen eserlerindendir.
Samuel becket e ait olan absürd bir tiyaro metni. vladimir ve estragon ikilisinin amansız bekleyişini konu alır. hangisi hangisine diyordu hatırlamıyorum ama şöyle bir diyalogları vardı, çok derinde bir mana bulmuştum zaar içim burkulmuştu;
- Galiba ayağım kırıldı.
+ Üzülme ben seni taşırım, tabii gerekirse...
belki de varoluşçu tayfanın en güzel, varoluşçuluğun en güzel örneklerinden bir eser. 2. dünya savaşının getirdiği yıkımın edebiyatçılar üzerinde nasıl bir etkisi olmuş onu anladım. ve çok ilginç geldi. bana aklım " bizi bir ayağımız mezarda doğuruyorlar" diye başlayan bir tiradla aklımda yer etmiş. herkes doğuyor, büyüyor, okuyor, çalışıyor, evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor ve ölüyor. o zaman ise bütün yaşananlar koskoca bir hiç oluyor. hiçbir anlamı olmuyor bütün bunların. sanırım insanların beklediği bir şey olmasa daha zor olurdu hayat.
milyoner yarışmasında sorulan sorunun cevabıdır an itibariyle.

edit: çocuk bilemedi soruyu. aslında ilk önce godot diyecekti ama çift cevabı kullandığı halde sonradan caydı. büyük umutlar ve yüzyıllık yalnızlık seçeneklerini söyledi.
an itibari ile (bkz: kim milyoner olmak) ister adlı yarışmada sorulan sorunun cevabı olan kitap.
ulan şu kitapla ilgili iğrenç bir anımı anlatayım.

vaktiyle bu kitabı okuyorum. okula gidicem, otobüste falan okurum diye yanıma aldım. durağa geldim. bekle bekle, otobüs gelmiyor. açtım kitabı okuyorum. bizim fakülte'den bir elemana rast geldim. nabıyon, niidiyon muhabbetinden sonra ne okduğuma bakmak için kitabı kaldırıo kapağına baktı ve şu espri döküldü çatlayasıca dudaklarından, sıkı durun;

"len oğluym godoyu be'lerkene, dirse geç galacaağn, ehejheüheüe!"

hiç utanıp sıkılmadan kendi esprisine de güldü, evet. godoş ya!
neden yaşadığını bilmeyen, intihar etmeyi düşünen ama onu da yapamayan iki kişinin absürt hikayesi anlatılır. aslında herlesin bir godot'su vardır. gelmeyeceğini bilir ama yine de bekler.
insanlar ölür ve mutsuzdurlar.

ben bu sözü

"insanlar bekler ve gelecek olan gelmez"

olarak değiştirip buna iliştirdim. bekliyor insan daha binlerce yıl bekleyecek. tanrıyı bekleyecek, mesihi bekleyecek, mutluluğu bekleyecek, ölümü bekleyecek. bekleyecek de bekleyecek. bunların arasından tek kesin ölüm. o gelecek kaçınılmaz. bir gün çocuk kapımızı çalacak ve "godot bugün gelemeyeceğini söyledi ama yarın kesin gelecekmiş" diyecek. biz yarını bekleyeceğiz sonra bir yarın daha bir yarın daha. gökyüzündeki tanrıcığa isyan bayrağını çekeceğiz ya da kendimizi ateşe atacağız her yolu deneyeceğiz gelmesi için. ama o gelmeyecek biz bekledikçe gelmeyecek o gelmedikçe de biz bekleyeceğiz.

az biraz alakalı olarak:

(bkz: #12074628)