bugün

iki hafta zabanın beynin de gidip robot gibi sınava girilir okuldan çıkılır ders çalışılır yatıp kalkılır gene sınav işte bu paradoks böyle sürer gider ta ki o iki hafta bitene kadar ne zaman ki son sınavdan çıkılır işte o zaman bir rahatlama gelir bünyeye aniden salınır herşey gezmelere başlanır taki daha acı iki hafta gelene kadar ne diyelim allah ondan sora bütlere muhtaç etmesin.
rehavet duygusudur. finallerin tarihleri belirlendiği zaman bu rehavet yerini yeni bir göt kurtarma dönemine bırakır.
bu rahatlamadan alınan gazla yine derslere girilmez, son güne kadar çalışılmaz ve yine sıkışılır. böyle bir kısır döngüdür işte.
finallerin başlıyacağı gün öncesine kadar sürer ve sıçtın mavisini gördürür bu rahatlama.
sonsuz boşluk hissidir.
gelin bu dönemi hep birlikte inceleyelim:

1. aşama:
dönem başlamıştır. ilk haftalar gayet rahat bir şekilde gezilir tozulur. bilimum sosyal etkinlik yapılır. zaten bu etkinliklerin bahanesi de genelde "birkaç hafta sonra sınavlar başlar zaten"dir. neyse, gezilir de gezilir, gezilir allah gezilir. ders mers hak getire tabi..

2. aşama:
dönem başlayalı yaklaşık 6 hafta olmuştur. ve yavaştan vize tarihleri hakkında dedikodular yayılmaya başlar. kimisi der haftaya, kimisi der 2 haftası var.. ama ateş düşmüştür bir kere. o sihirli sözcük* duyulduğu andan sonra insanı bir titreme alır. çalışmaya başlayalım düşüncesi gelişmeye başlar. eylem yoktur daha. düşünme aşaması yani..

3. aşama:
vize tarihleri açıklanır. bu tarih genelde 8. haftaya falan denk gelir. vizelerden 1 hafta önce de çalışmaya başlanır. ama ne çalışma.. sabah kalkar olmaz, uykumu alamadım der. akşam oturur olmaz, sabah erken kalkar çalışırım der.. erteleme dönemidir yani. ama nihayetinde kafaya dank eder. çalışmak lazımdır. yoksa haftaya kol gibi sınavlar beklemektedir. bu korku insanın içini kemirir lan.

4. aşama:
vize haftası!
sabah kalk, sınava gir, dön gel geri, ertesi günün sınavına çalış. al sana sınav dönemi. budur yani. arada yemek yersin, 1-2 bilgisayara bakarsın falan.. o da kendine güvenen için. bazısı kaptırırım kendimi başından kalkamam diye bilgisayar olayına hiç yanaşmaz haklı olarak.. kimisi de işte kafam dağılsın diye.. neyse, bu hafta yaşayan ve kafasında bilgiler olan ölüsünüzdür. ruh gibi gezersiniz. insanlarla girdiğiniz diyaloglar, "ya şu soruyu anlatsana, şu konuda şu şöyle miydi?, şunun formülü neydi?" den öteye gitmez. hayattan koparsınız o bir hafta.. lanet olasıdır lan.

5. aşama:
kelebekler.. hayat ne kadar güzelmiş meğer.. oy uçan kuş.. canım benim..
böyle salak leyla bir şey olur çıkar insan. yeniden doğmuş gibi. öyle bir yaşama sevinci.. böyle yıllardır çok büyük bir yük taşımışsınız da, birden atıvermişsiniz üzerinizden. bu yani. her şeye rağmen, her gencin yaşaması gereken duygulardır bunlar. vize güzeldir lan.**
sınavın bittiği günden başlayıp önümüzdeki finallere kadar kaç rahat gün olduğunu saymaya başlarsın ve kocaman bir ohh çekersin.
"sanki bu vizelerin finali yok ne bu geveşeme leyyn" dense de insanı ister istemez sarıp sarmalayan karşı koyulamaz hafifliktir. halbuki vizelerin bitmiş olması okulun eski gidişatını değiştirmemiştir. finale kadar konular son gaz akmaktadır. öğrenci kısmı için de gidişatta pek değişiklik yoktur. dersler gidilmez tüh bugünde uyuyakaldım diyerek. herşey eski rutinine dönmüştür yani... ancaak final vakti gelir ki işte o zaman uyuyakalan bünye fellik fellik not ararken ne uyku görür gözü ne o vizelerin bitmiş olmasının dayanılmaz hafifliğini hatırlar. * * *
beş hafta sonra gereksiz olacak rahatlamadır...
bu cuma saat 1 civarı beni kimse tutamaz, rahatlığıdır.
her hafta bir sınavım olması sebebiyle yaşayamayacağım ama aynı zamanda not ortalamamın iyi etkileneceğini anlamamla şikayetçi olmaktan vazgeçtiğim durum.
geçicidir. daha zor zamanların da geleceğini hesaba katmak gerekir.
duruma göre mala vurmuş yada vurdurmuş hissiyatı veren rahatlamadır.
Vizelerin açıklanmasına kadarki süredir. Yavaş yavaş final hesapları başlayacaktır.
(bkz: rahatın kıça batması)
kafaya mola verdiren eylemdir.
iki hafta boyunca o sınav senin, bu sınav benim koşuşturup durmuş öğrenci insanının bünyeyi rahata erdirme evresidir.
izlenmeyi beklenen filmlerin, önceden zula edilmiş bilimum cips,çikolata takviyesiyle izlenmesi suretiyle, bu keyif on katına çıkarılabilir.
göte girenin etkisindendir.
(bkz: kızgın kumlardan serin sulara atlamak)
soluğu evde ya da sevgilinin yanında almayla sonuçlanır çoğunlukla.
konsolosluk memurunun gündüz düşleri.
hani çok sıkışırsınız da, son anda tuvalete yetiştiğinizde hissettiğiniz rahatlama vardır ya, cok benzerdir kendileri.
finallerin başlamasıyla sona erecek kısacık dönemdir.
sıkıştırılmış ders programının bitiminde insanın ''ee bugün napacam ben'' demesidir.bazen sıkıntı bile yaratabilir kişide. boş olduğunu düşünür insan. adam afallıyo beee!!!
iyi geçsede kötü geçsede bünyede ferahlık ve hafiflik hissi uyandırır.
kişinin aldığı tüm derslerin vizeleri iyi geçmişse çok daha fazla hissedilecek bişiydir.
(bkz: orgazmdan daha zevkli anlar)
yoktur onun üstüne, yazın kavurucu sıcağında içilen buz gibi suya vb. denktir.