bugün

vietnamdan döndükten sonra askerlerde görülen psikolojik rahatsızlıktır. özellikle de ağaçlık ve karanlık bir ortamda gazilerin etrafındaki herkesi düşman olarak görmesine yolaçan ve körfez savaşı başta olmak üzere abd nin girdiği diğer savaşlardan dönen askerlerin de sıklıkla yaşadığı ruhi çöküntü.
Amerikan sinemasında yansıma bulmuş, bunun üzerine birçok film yapılmıştır. Bazıları tekrar gibi olsa da sağlam yapıtlar da çıkmıştır.
türk askerinde hiçbir zaman görülmemiş ve görülmeyecek psikolojik rahatsızlıktır.
rambonun ortaya çıkmasına sebep olan başarısızlıktır.
özellikle yoğun çatışmaya girmiş türk askerlerinde de görülen; sivil hayatta geceleri sıçrayarak uyanma, açık alandan korkma, sürekli pusu/saldırı bekleme gibi semptomları olan sendrom. cephede tramvatik deneyimler yaşamış askerlerde daha sık görülür.***
(bkz: all quiet on the western front)
-sizin için ben bu ayağımı kosova savaşında kaybettim sizin bana verdiğiniz değere bakın.
+iyice vietnam gibi oldu haaa.
-1448
*
amerikan gazi'nin benzin istasyonunda çalışan uzak doğulunun kulağını kesmesidir. yargıda hafifletici unsurdur. kimin ayıbıdır bilinmez (mi acaba)!
joni'ler kadar olmasa da ülkemizde de görülen bir tür stres bozukluğu.

birkaç yıl önce 32. gün programında açıklanan bir araştırmaya göre, yamulmuyorsam doğu'da hizmet vermiş 2,5 milyon askerin 500 bini bu sendromdan muzdarip.
iki ayri bölümde incelenmelidir;

birincisi, vietnam savaşının usa askerinde bıraktığı mental zedelenmeler, ikincisi ise, milletlerarası politikada süper güç denen abd için uyanan “bunlar da alaşağı edilebilir be abi” mantığı dolasıyıla oluşan tepkisiz ve huzursuz etkileşimler.

başlık altında yazılanlara baktım, bunda bile milliyetçilik güdülmüş. türk askerinde olmaz falan diye. sendromun adı abd ile bağıntılı olsa da, uzak memleketlerde, ağır koşullarda askerlik görevini eda eden herkes için geçerlidir. koredeki mehmetçik için de, denizaşırı topraklardaki birleşik krallık askeri için de, ugandadaki nato askeri için de.

savaştan dönen askerler, çevrelerindeki herkese karşı önyargı ve tedirginlik içerisinde olurlar. her yeşillik alan onlar için potansiyel bir pusu mekanıdır. duvarlarda kollar bacaklar kanlar içinde gezer, savaş öncesi yürüttükleri ilişkileri, kopar.

askeri açıdan abdde başlayan sendromun bitmesi ise, yaklaşık olarak körfez savaşında rastlar. hatta komplo teorisyenlerine göre, abd’nin saddam hüseyin’e kuveyt’i işgali için kasten yeşil ışık yakarak, bu sayede saddamı durdurmak için körfez savaşını başlatıp, eksildi denen gücünün hala dinç olduğunu kanıtlamak maksatlı bir tertipleme yaptığı yönünde görüş bildirirler.

sendromun ırak savaşıyla yeniden baş gösterdiğini söylemek mümkündür.
dream theater - the enemy inside şarkısında bu sendromu yaşayan bir asker ile ilgili video çekilmiştir.
Doguda komando olarak askerligini yapmis lisedeki cografya ogretmenimin yakalandigi hastalik. Okulda gezerken, bahcedeki yaprak dokulmus alanlardan uzak durur, acik alan yerine kiyi koseden gitmeyi tercih ederdi.
tüylerim diken diken oldu. gerçekten üzücü bir hikaye.
Americano denilen bayat kahve de bu sendromun ürünüdür.
(bkz: gulf war syndrome)

benzerlik gösteren sendrom.
hepsini okumayın, acıklı.
(bkz: ben ettim siz etmeyin).