bugün

veli küçük'ün belgeleri arasından çıkan ve yıllarca "sır" olarak bilinen korkunç cinayetin gerçek yüzüdür.

milliyet gazetesi'nin haberini aynen kopyalayıp,üzerine birkaç kelam etmek isterim:

"Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklu bulunan ve Ergenekon Örgütü'nün lideri olduğu iddia edilen emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün evinde bulunan bir belge gazeteci Uğur Mumcu cinayetine ilişkin tartışma yaratacak önemli bir detayı ortaya koyuyor.
13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilen Ergenekon iddianamesi'nde, Veli Küçük'ün Gayrettepe Mahallesi Gönenoğlu Sokak Fidan A Blok No: 14/9 BEŞiKTAŞ adresinde yapılan aramada" elde edilen dokümanlara detaylı yer verildi. Bazı bakan ve bürokratlar ile bazı iş adamlarına ilişkin detaylı raporların da yeraldığı dokümanlar arasında en ilgi çeken ise MiT tarafından yazılan ve dönemin Başbakanı'na gönderilen 2 Şubat 1993 tarihli rapor.
iddianamede;Haki renkli ibaresi bulunan ajanda"da yeraldığı belirtilen rapora ilişkin bilgi aynen şöyle yer aldı:
Bu ajanda içerisinde bulunan doküman; 02 Şubat 1993 tarihli ve 01.789.0879/435 sayılı Milli istihbarat Teşkilatı'ndan, Sönmez KÖKSAL müsteşar imzası ile "ÇOK GiZLi" ibaresi ile Başbakanlık Makamına hitaben yazılmış, imzalı, Uğur Mumcu konulu resmi belgede; ABD'nin Ortadoğu'yu kontrol altına alıp Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla, ABD Haberalma Servisi CiA denetiminde, israil Kabine görevlisi HAiM BAR-LEV kontrolünde, israil OADNA birliklerinde eğitim gören altı kişilik özel tim Hayre deniz üssünden botla Türkiye'ye giriş yaptıkları, bahse konu timin hedefinin Gazetesi Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand'ı öldürtmek olduğu, gazeteci Uğur Mumcu'yu öldüren tim elemanları ikinci görevleri Mehmet Ali Birand'ı öldürmek için ülkemizden çıkış yapmadıkları, Tim elemanlarının israil Hükümetinin Ankara temsilciliğinde kaldıklarının tespit edildiğine dair istihbarat raporu olduğu.."

RAPOR MUMCU'NUN ÖLÜMÜNDEN 10 GÜN SONRA YAZILMIŞ

Bu arada, iddianamede yeralan MiT ile ilgili bu belgenin yazıldığı raporun gazeteci Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden 10 gün sonra yazıldığı anlaşılıyor. Turgut Özal'ın MiT Müsteşarlığına getirdiği ilk diplomat kökenli Müsteşar olan Sönmez Köksal, o dönem iş başında bulunan DYP-SHP hükümeti sırasında da görev yaptı. Bağdat Büyükelçiliği'nden sonra 1992'de bu göreve getirilen Köksal'ın raporu dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e verdiği anlaşılıyor."""

raporun uğur mumcu'nun hunharca katlinden 10 gün sonra yazılmış olması,bu olayın birileri tarafından en başından beri bilindiğinin göstergesi.bu rapor,bundan yaklaşık 15 yıl önce hazırlanmış.

yıllarca bu cinayeti "islamcı"lar üzerine yıkan,bu yıkımdan nemalanan,uğur mumcu'yu anma toplantılarında "kahrolsunlar"diye bağırtan güruh,gerçeği en başından beri biliyormuş,hatta en ince detayına kadar,katillerin kim olduğu,onları kimlerin organize ettiği,katillerin nerede konakladıkları,nasıl geldikleri...herşey en ince ayrıntısına kadar biliniyor.

neredesiniz ey yıllarca uğur mumcu'yu alçakça öldürenlere sözde tepki gösterenler?neredesiniz!katiller sizin yaftalamaya çalıştığınız masum insanlar değil diye,çok sevdiğinizi söylediğiniz merhum mumcu'nun katli hadisesini görmezden gelmeye devam mı edeceksiniz!

sizde omurga yok,şeref yok,haysiyet yok.siz en yakın dostum dediklerinizi bile ideolojik saplantılarınız uğruna gözardı edersiniz.

bir gram şerefiniz,onurunuz varsa çıkın ve yıllarca katil diye yaftaladıklarınızın masum olduğunu söyleyin.

ama nerede sizde o kalite,nerede sizde o delikanlılık,nerede sizde o insanlık!

siz değil misiniz,devletin bir kesiminin ürettiği aşikar olan "türk hizbullah"ını "işte şeriatçıların gerçek yüzü"diye lanse etme kansızlığında bulunan!

siz değil misiniz,danıştay saldırısını yapan zihniyetin ulusalcı olduğunu öğrenince ne yapacağını şaşıran!

siz ne uğur mumcu'yu,ne danıştay saldırısında "gizli ulusalcı" alparslan aslan'ın alçak bir planın parçası olarak katlettiği yücel özbilgin'i,ne necip hablemitoğlu'nu,ne bahriye üçok'u seviyorsunuz.siz sadece kendi çıkarlarınızı,kendi rahatınızı,kendi saplantılarınızı seviyorsunuz!

maskeleriniz bir bir düşüyor,birileri sizin yıllardır üzerinden siyaset yaptığınız şeylerin içyüzünü ortaya koyuyor.
dinci, antidemoktratik, fetullah gülen yalakası gazetelerin ergenekon soruşturmasını daha ilk günden olduğu gibi hala saçma sapan yerlere çekme çabasını gösteren iddia. daha hiçbir şey kanıtlanmamışken henüz mahkemeler başlamamış, savunmalar yapılmamışken gazetelerin kendi kendilerine kadılar atıyarak oluşturdukları mahkemede aldıkları karar. ayrıca neden deniz baykal bu iddiaya cevap vericekmiş anlamış değilim.

(bkz: lafonten den masallar)
mahkemelerden önce kendi kendine yargılama yapıp , suçlu çıkaran ve terörist ilan eden kişilerin iddiası.

mahkemeler sonunda suçlular tabii ki ortaya çıkacaktır. ama bu kişiler mahkemelerden önce çoktan yargılama yapıp , hüküm vermişlerdir.

olaki mahkemeler kişileri suçsuz bulsun. o zaman da mahkemeler kendi istedikleri yönde karar vermedi diye mahkemeleri eleştirmeye başlayacaklardır.

çünkü halkın gözünden düşmüş olacaklardır.

türk halkı ise sakin bir şekilde mahkemelerin sonuçlarını beklemektedir.

suçlu varsa suçunu çeksin demektedir.doğru olan da budur.
(bkz: ergenekondur oooo)
(bkz: israil in kurulmasında ergenekon un parmağı)
ergenekon adı bir örgüt ya da terör örgütünün varlığı kadar mantıklı bir gerçektir.
(bkz: olduğu gerçeği)
(bkz: her bokumdan ergenakonun sorumlu olması)
(bkz: düzce depremini ergenekon planladı)
(bkz: gercek)
(bkz: olasilik)
(bkz: ihtimal)
tekrar olucak ama "daha hiçbir şey kanıtlanmamışken henüz mahkemeler başlamamış, savunmalar yapılmamışken gazetelerin kendi kendilerine kadılar atıyarak oluşturdukları mahkemede aldıkları karar" iddiayı bir gerçekmiş gibi göstermeye çalışan ve bu kararı hiçbir mantıklı açıklaması olmadan savunan topkeklerin söylemiş olduğu masallar. şu saate kadar bilinen gerçek uğur mumcu'yu hizbullah terör örgütünün öldürdüğüdür. kendisi de ölümünden kısa bir süre önce hizbullah tarafından ölüm tehditleri aldığını açıklamıştır. aksi mahkemeler tarafından ispatlanana kadar bu böyledir. körü körüne iddiaları gerçekmiş gibi savunmak insanları basın yolu ile galyana getirmek ve yalnış bilgilendirmek büyük suçtur.
yazdığım entryinin yasal yönden sorun çıkarabileceği tarafıma bildirilen ve akabinden yazımın silindiği başlık.

edit: başlık benim de başıma kalmıştı

not: yazdığım yazıda kesinlikle hakaret, kişisel haklara saldırı yoktu. neden silindiğini anlamadım. tek söylediğim "ben bunların avukatıyım" diye bağıran şahsın çıkıp bir açıklama yapması gerektiğiydi.
(bkz: serefsizim aklima gelmisti gercek)
gerçek olsaydı hepimizin bileceği bir bilgi olurdu dedirten başlığı açanın entry sini sildiği mağdur bıraktıran iddia.
tanım:mit raporlarından çıkan gerçektir.

başlığı açan kişi olan bendenizin yazısının silinmesinin sebebi iddia oluşu değil,benim her zaman yaptığım "virgülden sonra boşluk bırakmama"huyunun sonucu bir durumdur.nitekim bu hatayı düzelttikten sonra yazı tekrar yayınlanmıştır.

uğur mumcu olayını "islamcı"lara yıkmaya çalışan zihniyetin bu kadar da betonarme bir zihniyetle yaklaşacağını tahmin etmiyordum.yazdığım yazıyı basit bir komplo yazısı olarak görmek/göstermek isteyenlere mit müsteşarının -yazımda da geçen-ifadelerini hatırlatmak isterim.

hiçkimse görmek istemeyenler kadar kör değildir.
Oğlu şuan yahudi sevdalısı olduğundan pek mümkün değildir.