bugün

yer: Mersinde bir toplantı
başbakan Erdoğan ve çiftçi arasında geçen diyalog
Erdoğan: Lan terbiyesizlik yapma
Çiftçi: Lan mı?
ERDOĞAN: şu an çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın
çiftçi: Benim mahsülüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor
ERDOĞAN: Hadi ananıda al git burdan
türk televizyonlarının "güzide" spor programı telegolde "turgay şeren" in canlı yayında küfür savurmasıyla gerçekleştirdiği olay.
ali sami alkış: galatasaray yönetimi alıp defansta beni oynatsa bu lucescu itiraz etmez valla.
turgay şeren: aaa..yok ebesinin .mı ali sami...
(bkz: hepimiz insanız neticede)
+ezgi bak bu arkadaşım emrah,tanışmamıştınız di mi..?
-aa emrah naber,hangi bölümsün sen vs............
aradan 3 4 saat geçer.
+emrah,emrah pişt emraaaaaaaaahh
-emrah kim be???
+?!?!?!?!?
sezen cumhur önal televizyon programında; evet şimdi gary moore söylüyor "still got the blues" , hala bluzunu saklıyorum. **
kendi başıma gelen bir pot kırma hadisesi ve akabinde gelişen kuzu çevirme, pardon inek çevirme nasıl yapılır tarifini vericem.

yer: 1. sınıf tıp fakultesi amfisi
saat: sabah 8:00 suları...
Aby'nin ruh durumu: anatomi sınavı öncesi joseph josephlerde!

olay: aby sabah erken gelmiş , o gün olacağı topografik vucut bölgeleri yani kadavra ve maketler üzerinden sorulacak sorulara sahne olacak sınava çalışmaktadır. elinde bir kağıt , kağıdın üzerinde derslerde kendileri damarların öğretildiği maketten birebir çizilmiş damar şekilleri vardır. resim dersi her zaman 5 düşmüş aby , bu güzel resimi enine boyuna inceleyerek ezberlemekte ve o konudan gelecek sorulara kendini hazırlamaktadır. o arada yanında kimse yoktur. ansızın sınıfın kapısından bir inek girer, böğürerek!

- abyyyyy! abyyyyyyyy!

aby irkilir. sağa sola bakar. ''kim lan bu'' ları atlattıktan sonra bir de bakar ki , o arada sınıfa giren kişi , derslerde her zaman en önde oturan , tıpçıların yemiş oldugu inek damgasını tıpçılara dahi en güzel şekilde yansıtma başarısını 1 yarıyılda göstermiş kişidir. onun ismi betüldür... * o bir efsanedir ve aby'nin yanında bitmiştir 8 sularında ve apansız.. aby sitifini bozmaz. çalışmasına devam eder. kendisi çalışmış ve diğer kişilerinde ne yaptıgını ''ayyy ben çalışmadım'' kılıfı ile kontrol etmek amaçlı gelen bu inek aby'ye sorar:

- aby. ne yapıyorsun?
- şu damarlara bakıyorum.
- yaa. nerden bakıyorsun?
- derste maketin resmini çizmiştim belki lazım olur diye. işte burda.
- hani hani? ben de bakayım...
- ben çalışıyordum ama..
- versene sen şunu bana!!!
- ama ama..

kağıdı elinden alır aby'nin. aby toslar ve boynuz darbeleri ile bir darbe alıp , üniversite öğrencilik hayatı başlamadan bitsin istemediği için , razı olur bu gasp hadisesine. aby gider , başka bir not çalışır. o arada betül insanı , yukarda notu evirir çevirir ve gasp hadisesi üzerinden 10 dakika kadar geçmişken der ki;

- ya sen salak mısın??? bu resimden hiçbir şey anlaşılmıyor!

aby döner ve gözünden fıştırmakta olan ateşle beraber aklındaki o soruya cevap arar. o an tek bir şey düşünmektedir;
''ne diyo lan bu inek?''. elbette karşılık vermelidir. aby , çalıştığı amfinin alt kısmından hareket ederek betül insanının yer aldığı , amfinin üst kısmına yürür ve resmi eline aldıktan sonra şöyle bir bakar ve o cevabı yapıştırır:

- vallaha bu resmin ne olduğunu anlayamadığına göre salak olan sensin...

betül insanı duraklar. ''hede hede'' diyebilmiştir o anda sadece. bir çırpıda sorar

- sen bana ne dedin?

aby den contra-atak gelir;

- sen bana ne dedin?

betül;
- ''ya sen solak mısın?'' dedim! sen bana ne dedin?

aby zıçtığının farkına varır ama söz ağızdan çıkmıştır bir kere. üstelik kıvırmaktan başka bir çare de kalmamıştır!!
kırım kırım kıvararak ve tam bir refleksle;

- ben de sana ''vallaha bu resmin ne olduğunu anlayamadığına göre solak olan sensin dedim!! sınava geç kalıyorum gitmem lazım...

apar topar eşyalarını toplar ve döke saça gittiği eşyaları bile toplamaya dötü yemez.. kaçar gider, uzaklaşır aby ama yüzünde dünyaya doğru çevrilmiş hain bir gülümseme vardır o anda...
yıl 1982-3 filan karga orta ikide... bir başka okula nakil olmuş ilk gün kendisini 2. sınıf almanca yerine 1. sınıf fransızcaya yazdıklarından okula gidememiş. babasından pısırık olduğu için dayak yemiş. * ikinci gün babası ile gidip durumu düzelttikten sonra, az biraz okulda takılmış.3. gün bir gün önce tanıştığı ama, adını hatırlayamadığı çocuğun yanına gidip, en yılışık haliyle merhaba deyip, cevap alamayınca, babasının sinirini almış olduğundan, çocuğu kalaylamış sonra, bir gün önceki kalaylanmış çocuğa çok benzeyen, ileriki yıllarda en iyi arkadaşı olacak olan çocuğu görüp, olay mahallinden uzaklaşmıştır. kalaylı çocuk uzun süre kendisinden çekinmiştir.
buna pot yerine kazmalık,andavallık diyende oluyor.kbarlarsa estağfurullah diyor...
-ya kapı açılmıyo..
-itiniz yazıyo remzi.
-haaa, ihiihiiehieh
-seninle nasıl evlendim ben remzi...
-iheihiaihihiei
-allah belanı versin remzi
bundan 5-6 sene önce bir arkadaşım denizli'ye gittiğinde, arkadaşları bunu denizli gençliğinin takıldığı yerlerden birine götürüyor. denizli'de küçük yer zaten, takılacak pek yer yok, herkes belli başlı mekanlarda. sonrasında diyaloglar şu şekilde;

elemanlardan biri: ee koray sana buradan kız yapalım bir tane.. bak bakalım hoşlandığın varsa, ayarlarız belki sana.
koray: aa şurda ki kız çok güzel yaa, hasta oldum..
masada oturan başka bir eleman: hoca o benim kardeşim yaaa..
(koray bu laftan sonra mavi ekran hatası vermiş)
scarface ve saz ekibi evden çıkıp arkadaşlarının evine gitmektedir. bursaray'da şakalar komiklikler derken nilüfer durağında inilir. merdivenlerden inerken ama* bir vatandaş turnikelerden geçememektedir. herşeye rağmen scarface vatandaşın elinden tutar, turnikelerden geçirir. arkadaşlarla beraber nilüfer belediyesinin olduğu çıkışa yönelecekken vatandaş: "diğer çıkış nerde?" diye sorar...scarface tarihinin unutulmaz potunu dinamitle patlatır:
-şu tarafta*

çevredekilerin şaşkın bakışları seni tükürük yağmuruna boğar. surat en pis kırmızı renktedir. yerin dibinde kalman en makbuludür.

-ee şey şu tarafta.. denilip kolundan tutularak vatandaş o tarafa doğru yönlendirilir. olay yerinden kaçarak uzaklaşılır.

örneği yaşanmış ipod kırma durumlarıdır.***
ilkokulda herkes bahçede toplanmış, hala hatırlamadığım bir sebep yüzünden tüm öğrenciler sırayla çıkıp bir atasözü söylemekte, hoca bana da bir işaret çakarak "çık bir tane söyle de sınıfın şerefini kurtar"*dedi. ben de çıkıp"oku da adam ol, baban gibi eşek olma."* diyip yerime geçtim. sonra baktım ki bütün hocalar bir taraflarıyla gülerken, müdür çıkıp "sanırım bir tonlama hatası oldu" deyip, "oku da adam ol baban gibi, eşek olma." diye düzeltmişti.
(bkz: seda sayan)
(bkz: sarıgül)
bizim velet var bir tane, benim ufak yeğenim. bir gün alıyor eline çakmağı ve küçük ayısını yakıyor. sonra "anne koooşş ayı kendini yaktı" şeklinde annesine sesleniyor. neyse akşam oluyor, zaten aynı apartmandayız, çoğu akşam ailecek toplanırız . sonrasında kahkahalara boğulduğumuz bir cevap alıyoruz;

yengem: (olayı anlattıktan sonra) yaa işte böyle, suçu gitmiş ayıya atıyor..
salca: oğlum neden öyle ayı kendini yaktı dedin ? hiç peluş bir ayı kendini yakabilir mi?
yeğen: salca abi sen bana, çok sıkıştığın anlarda pembe yalanlar söyle demedin mi?
ev ahalisi: puhahahahahahahahaha
(bkz: simdi telefonda bunu mu dinleyecegim)
(#586810)
işim gereği pek çok müşteri gelip gdiyor. tabi bünyeye sirayet etmiş bir kelime her marketten çıkarken gelip beni buluyor. güle güle.kıza açılamadım sırf bu sebepten sözlük marketi değiştirdim...
(bkz: unutulmaz portlar)
ismini vermek istemediğim bir yazarımızın bizi yerlere yıkan hareketidir..
yer :merinos metro istasyonu(bursa 2005)
yanımıza duran yaşlı amca :
-... hastanesi ne tarafta acaba?
yardımsever arkadaşımız elini kaldırıp :
-bu tarafta.
bunun neresi mi pot ?
soran amca kördü..
(bkz: geçen yaz ne yaptığını biliyorum)
ailesinden iki yıllık bölüm kazandığını saklayıp istatistik okuduğunu söyleyen genç dört yıllık istatistik bölümü öğrencisi ev arkadaşına bu durumunu tembihleyerek bir tatilde memleketine götürür. ev sahibi anne sorar;

- memnun oldum oğlum, sen hangi bölümdesin?
- ben istatistikteyim, oğlunuzda istatistikte.
bir gün grupça ve bir tane yumuşak ama çok sevecen bir arkadaşla kantinde oturulur. kahkaha ,şamata eğlenilir. derken hocaların dedikodusu başlar;
yumuşak ark: biliyo musunaauzz , uğur hoca'nın soyadı değişmişşşşşşşşş.......
biz: ahahahaaha
yumuşak ark: neymiş biliyo musunaazzz? tahmin edin?
biz: bilmiyoruz ki! *
ben:* topppp mu?
arkadaşlar:ahahhah * **
yumuşak ark:hayıaarrr.
ondan sonra iptal olarak mavi ekranı alıp sonraki soyadı duyamadım.
kız arkadaşla kavgalı bir gece geçirilmişdir.(Katya)Ertesi gün iş yerinde genel müdüre (adı Kaya) takip edilen işlerle ilgili mail yazılırken hitap aynen şu şekildedir.
"Katya Bey"
Bu mailde ki hatayı hatırlatan da müdürün kendisidir.

Birde ülkemizin saygın kişisi! Erman Toroğlu'nun canlı bağlantıda o günkü maçta 3 gol atmış ve ertesi gün düğünü olacak Ümit Karan'a "bütün golleri bugün mü atmış? yarın akşama atacak golü kalmış mı?" diye sordurması.
(bkz: hay allaam ya)
orta 3 zamanları.. okul uludağa gezi düzenlemiş. gebze uludag pek yakın mesafe değil. o zamanlar mp3 player diye bişey yok. feribotta gidiyoruz , hayatında ilk kez wolkman dinleyen xcan diye bi eleman var,arkadaşından ödünç almış wolkmani. hani wolkman dinlerken sesinin az çıktığını zannedip kulaklık kulağındayken konuşmaya çalıştığında bağırarak konuşursun ya,işte pot burada başlıyor. feribotta bir sevgili çift var , öpüşmekteler.

xcan (farkında olmadan bağırarak) - sedaaaatt,şuraya bak,kızla adam öpüşüyolaaarrr
ben (yerin dibine girmiş bi şekilde) - suss lan,rezil ettin bizi
xcan (utanmadan hala bağırıyor) - ne diyosun yaw?

sonuç:sevgili çift olanları duydu ve olay yerini derhal terkettiler, xcana da kimbilir ne beddualar etmişlerdir.
bu aralar kafayi pokerle cizgidimden dolayi, tarafimdan "ortaya konulan en yuksek potlar" olarak algiladigim baslik.*
seyirci;kız arkadaşınız var mı?
a.d;yok.vercen mi?
Genelde televizyon programlarında ünlülerin söylediği ve ertesi günlerde gazetelerde tv programlarını eleştiren medya eleştirmenlerinin sayesinde aklımızın bir köşesine kazınan unutulmaz potlar...
lise 1 öğrencisi, bol sivilceli, kilolu, uzun ekose etek ve mavi süveterli gözlüklü bi yaratık düşünelim. adı peride3 olsun mesela. efendim kahramanımız, okuldan çıkar, dersaneye gitmeden önce kır pidesi yemeye karar verir. olay aşağıdaki gibi gelişir:

peride3: bi ıspanaklı kır pidesi alabilir miyim.
kır pidecisi yakışıklı çocuk: tabi *, bir deeeeeee... * günün hediyesiiii bir adet pipeeeet! *
peride3: hep böyle bi pipe pe ... pip..*
kır pidecisi yakışıklı çocuk kopmuştur, peride3 kıpkırmızıdır, basar gider, o gün bugündür de kır pidesi yemez.