bugün

öptüğümüz rüzgârla
ölçerdik troya'da zamanı
aşkı su birimiyle;
soluksuz bırakırdı bedenimizi
sakız ağacı kokusu gecenin

acem diliyle redifli
şiirler eklerdik günbatımına
denizin sürükleyip getirdiği
çürümüş kabukların ortasında
yudumlardık şarabımızı

eylül kızıllığına uzanırdık
sık dokulu göğsümüzle
rumca ezgilerin ürpertisinden
öperdim boynundaki
unutmalar ebrusunu

taş ustalarının esrik
dilinden troyalı helena
şiirleri okurduk geceleri
iki kadim güle hazırlardık
sızma yağ katkılı toprağımızı...

(bkz: ahmet uysal) *