bugün

(pardon konu neydi? ya harbi neydi bu başlığın konusu? hım dur bakalım düşünelim, allah allah aklıma gelmiyor bir türlü, hatırlayamadım gitti, dur dilimin ucunda, şimdi söyleyeceğim. aman ya ne uğraşıyorum ki, yukarı bakıp öğrenirim başlığın adını. haaa tamam unutkanlıkmış)
-yukarıda da anlaşılacağı üzere hatırlamama, aklına bir türlü gelmeme durumudur.
insana bazen çok zor anlar yaşatır. tanıştığınız biriyle evvela isimlerinizi karşılıklı paylaşır ardından duruma göre muhabbet etmeye başlarsınız. buraya kadar her şey çok normal ancak zaman ilerledikçe o kişinin ismini unutmak yada doğru olduğuna emin olarak yanlış söylediğinizde ahah benim adım erkecan değil toygar ekiki gibi tepkilerle sık sık karşılaştığınızı farkettiğinizde işin ciddi bir boyut kazandığıunı anlarsınız. her dakika telefonu bir yerde bırakmak para çekme kartınızı atm de bırakmak buzdolabını açtığınızda ben ne yiyecektim yahu gibi sorularla boğuşmak en basit örneklerindendir.
yalancıları çok zor durumda bırakabilir:

- bazı şeylere çok karşıyım ben . mesela büyüklerine saygı göstermeyen gençler, sonra gelinin banyo yaptiktan sonra kaynanasinin elini o... lan sigaram bitti. oğlum bana şurdan bi paket sigara kapsana..ne anlatıyodum?
- abi elden bahsediyordun.
+ ha... sonra hatunun eline verdim, oyna dedim.
- yok abi gelin kaynana bişeyler anlatacaktın.
+ hem gelin hem kaynana ha! lan çok atmışım bu sefer...
servisten inip evin olduğu yönü hatırlamaya çalışmaya, anneyle en bilindik sokaklarda yürürken "anne biz nereye geldik" demeye, 2 dakika arayla bugün günlerden ne sorusunu yöneltmeye neden olan hadise.
(bkz: #3093093)
tekrar ve ötesidir.
konuyla ilgili bulduğum bir makale;

"unutkanlık herkesin en büyük düşmanlarından biri. aklımızı daha iyi kullanmak ve unutkanlığı azaltmak elimizde. nasıl mı? sağlıkunutkanlık sorunu, yaşlanan insanın en önemli korkularındandır. ozellikle 50'li yaşlar sonrasında ufak tefek unutkanlıklar ile ciddi bellek sorunları birbirine karıştırılır.
orta yaşlıların nerdeyse yarısı kendilerinde bir bellek kaybı sorununun başladığını zanneder. hemen belirtelim! bunların çoğu küçük ve hoş unutkanlıklardır. hayatı tatlandıran ve keyif katanlar biraz da bu nükteli olaylardır!

belleği güçlü tutmanın pek çok püf noktası, uyulması gereken çok sayıda kuralı var. harvard tıp okulu öğretim üyesi dr. aoron p. nelson zinde bir beyne sahip olmanın temel kurallarını şöyle sıralıyor:

1 - hipertansiyonu ve kolesterol yüksekliği sorununu önleyin ya da kontrol altına alın. kalbiniz için kötü olanın beyniniz için de kötü olduğunu unutmayın.

2 - alkolü azaltın. erkeklerin iki, kadınların bir ölçüden (bir ölçü içkiyi ‘bir bardak şarap’ olarak kabul edebilirsiniz) daha fazla alkol kullanması beyin hücrelerini tahrip etmektedir.

3 - iyi ve kaliteli uyku uyuyun. iyi bir uyku için ortalama 8 saat gerekir. kaliteli uyku beynin yeni öğrenilenleri pekiştirmesini sağlar. oğrenilmiş bilgilerin pekiştirilmesinin uzun süreli belleğin en önemli desteği olduğu biliniyor.

4 - stresinizi iyi yönetin. olçülü ve kontrollü stres dikkati yoğunlaştırmakta, odaklanmayı arttırmaktadır. kontrolsüz, uzun süreli ve aşırı stres ise dikkati sürdürme kapasitesini yok etmekte, unutkanlığı tetiklemekte, kortizol hormonunu yükselterek beynin bellek için önemli bölümlerinde hasar geliştirmektedir.

5 - yeni şeyler öğrenmeye devam edin. her yeni bilgi ve beceri birer bellek egzersizidir. yeni sporlar, hobiler, araştırma alanları, heyecanlı ve zevkli problemler, ezberlenen yeni şiirler ve yeni diller beyniniz için en güçlü vitaminlerdir.

6 - tembelliği bırakın. zihinsel faaliyetlerinizi sınırlamayın. ozellikle televizyon seyretmek gibi pasif faaliyetleri azaltın. televizyon karşısında geçirdiğiniz saatler sadece bedensel değil, ruhsal sağlığınızı da kötü yönde etkiler.

7 - her gün egzersiz yapın. günde 30-45 dakika, haftada en az 4 gün yürümeye, iş saatlerinde daha çok aktif olmaya, kısa mesafelerde taşıt kullanmamaya çalışın. ozellikle yürümenin beyin sağlığı ve yeniden yapılanma sürecini olumlu yönde etkilediğini gösteren çok sayıda kanıt var. beynin yeni yetenekler kazanabilmesi beyin hücreleri arasında güçlü ve yoğun yeni bağlantılar oluşturabilmesinin başlıca desteklerinden biri de düzenli ve ılımlı egzersizlerdir. bizim önerimiz fırsat buldukça yürümenizdir.

8 - kullandığınız ilaçları yeniden gözden geçirin. ozellikle beyni etkileyen ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmayın. depresyon giderici, uyku verici, ruhsal gevşetici ilaçlara komşu, eş dost tavsiyeleri ile başlamayın.

9 - reçetesiz satılan ilaçları rastgele yutmayın. doğal ya da zararsız diye kullanabileceğiniz bitkisel ürünlerin (valerianlar), besin desteklerinin (melatonin) ve diğerlerinin (hüperzin, sam’e) beyin hücrelerinizi üzebileceğini, zihinsel fonksiyonları bozabileceğini unutmayın. antihistamik- antialerjik ilaçları özellikle alüminyum içeren antiasitleri ve uyku kolaylaştırıcıları doktorunuzla konuşmadan uzun süre kullanmayın.

10 - vitaminlerden yararlanın. e ve c vitamini gibi antioksidan vitaminlerin, selenyum gibi serbest radikal avcısı minerallerin hücreleri oksitlenmekten koruyan güçlerinden faydalanabilirsiniz. yeteri kadar b vitamini, özellikle b12 vitamini aldığınızdan emin olun. dengeli bir beslenmenin de yaşlılıkta vitamin eksikliğine yol açabileceğini hatırlayın.

11 - hayata bağlı kalın. hayatınıza önem katan bağları iyice sıkılaştırın. huzurunuzu koruma ve güçlendirmeye bakın. aileniz, dostlarınız, işiniz, hemşerilik ve vatandaşlık bağlarınıza, inançlarınıza daha sıkı sarılın. insanlarla daha sık birlikte olmaya, aileniz ve arkadaşlarınızla olumlu ilişkiler kurmaya ve sosyal aktivitenizi çoğaltmaya çalışın. iyi sosyal ilişkileri olan yaşlılarda bellek fonksiyonları bozulmuyor. sosyal ilişkiler bir taraftan zihinsel egzersizleri yoğunlaştırıyor, diğer taraftan çeşitli olayların ruhsal travmalarını hafifletmeye yardımcı oluyor." *
zamanında antidepresan kullanan kişinin çokca muzdarip olduğu konudur ,kişi antidepresanı bırakır ancak etkisi 2 sene sürer beynin hatırlayabilen kısmı sanki derin bir uykuya dalmıştır, herşey unutulur, şöyle ki arkadaşına dergi vermek için kantine çıkar adam ama dergiyi odada unutur ulan ne diye çıktın dışarı diye diye odasına geri döner ,ya da insanların isimlerini unutur en beteri de budur aslında ,tanışınca isim sorulur ertesi gün, simayı bi yerlerden hatırlar ama nerden nerden diye ertir kendini.
velhasıl unutkanlık genelde kötüdür ancak sarhoş olup bir gece öncesini hatırlamamakta sorun yoktur rahatsız edici de değildir bu durum, hatta eğlenceli bile diyebiliriz
Unutkanlık karşısında çaresiz kalan ve çözüm amaçlı unutkanlık giderici vitamin alıp onu içmeyi unutanların vay haline. Menem iş vesselam.
dede- sen kimsin? nasıl girdin içeri?
nine- benim beyim tanımadın mı?
dede- ?? fevziye sen misin ?
nine- evet. sen kimsin?
dede- ..??
başka başlık açmıştım bunun için ama anladım ki gerek yokmuş buna. unutmuşum bu başlığın burda olduğunu. *

mesela değer verilen arkadaşın doğum günüdür fakat bu ahmak arkadaşlarının doğum günlerini yazdığı kağıdın yerini unutur ve o zaman aralığında da o arkadaşın doğum günü geçer gider kahramanımız tarafından kutlanmadan hemi de.. kağıt bulunduğundaysa çok geçtir, sonra bir kafede neyin buluşulduğunda ise tüm trip oklarını ona yöneltilir. anlatamazsın da derdini.. of! ortada bir unutma var fakat direkt değil, çevresel etkenlerin hainliğiyle, kağıdın kalleşliğiyle olmuştur. o günden beri telefonun ajandası kullanılır. tabii ki "o güne değin neredeydi bu ajanda?" sorusu da kabul edilmiş mallıktır, öğrenilmiş çaresizliktir, pavlovun köpeğidir, algıda seçiciliktir, falandır filandır.
alzheimer hastalarını tenzih ederken iddia ediyorum ki; uykusunu alamamış insanın halaybaşı olduğu vaziyettir. 17. noterden de tasdikli üstelik.

sabah sabah az kalsın abim telefonumun üstüne işeyecekti. ne işi varsa klozetin üstünde telefonumun..

ben diyim unutkanlık, sen de andavallık. geçinip gidiyoruz işte.
allah'ın kullarına tanıdığı en büyük lütuf. unutmayan insanın sonu kafayı yemektir.
başlangıçta kalemi, anahtarı, telefonu nereye koyduğunu bulamadığın sonrasında kendini bile kaybettiğin ilginç bir durumdur. ödül mü ceza mı ben anlayamadım ama.
(bkz: genç yaşta bunaklık)
--spoiler--
unutkanlar şanslıdır çünkü hatalarının bedellerini ödemek zorunda kalmazlar.
--spoiler--
*
b vitamini eksikliğinden yada kafanın çok karışık olmasından ve her boku kafanıza takmanızdan kaynaklanan durum. bazen korkutucu boyutlarda olabilir örnek verecek olursak efendim
minibüse binersiniz para vermeyi unutursunuz şoför hatırlatır. *
ilkokula yazılırken; bahçeye ilk girdiği anda neler hissettiğini hatırlayan bünyenin, final ödevini yapmayı unutması (!) durumudur.
Yakın dönem hafızasının ne denli güçlü olduğundan dem vurup övünen bünyeye tokat gibi çarpar. Bambaşkaymışsın bilincimin alt rafı.
başa bela bir durumdur.kişi kendiyle ilgili en önemli şeyleri bile unutabilir,es geçebilir en olmadık ve önemsiz detaylar insanlar durumlar hatırlanır daha mühim olan şeyler yok silinmiş bir vaziyette olduğundan bulunamaz.böyle durumlarda ya sabır çekilmesi gerekmektedir.unutkanlık başa bela bir durumdur,ama bazen çok istisna da olsa bazı şeyleri unutmak güzeldir
(o kadar unutkanız bari bir iki yararını görelim dimi?)
bazen iyidir. en değerli getirisi eski acıların ne denli yaktığını hatırlamama durumudur.
insana has bir hadise. yalllnızz;
bulaşıkları buzdolabında unutursanız bu durum pek insancıl bir katagoriye girmiyor.
(bkz: üst kat komşu hayriye teyze)
bazen bir yılınıza mal * olabilir.*
en kötüsü unutmaması gerekli bir konuyu unuttuğunu unutmak.
başıma bela olan durumdur.30 yaşıma gelince her şeyi unutmaktan korkuyorum...*
asıl unutulması gerekenler unutulmaz, gerekli ne var gider akıldan... off ama yani!