bugün

(#4901842)

o günden beri görmemiştim onu.

evimde; odamda oturmuş mal gibi duvara bakıyordum. tabii öyle bakmıyordum sadece, aslında aklımdan o anda binlerce komplike düşünce geçmekteydi. özellikle "nolacak bu dünyanın hâli?" diye düşünüp durmaktaydım. biraz da, karnım acıktığımdan olsa gerek, afrika'daki kıtlık üzre düşünmeye başladım. tam, açlığın dayanılmaz hâle geldiği sırada, "düşün, düşün; boktur işin." deyip kalkarken; birden büyük bir gürültüyle odamın camı kırıldı. anın getirdiği refleksle kendimi odanın öteki kısmına fırlattım ve her zaman "bir gün bunlar yüzünden başıma bir kaza gelecek ama hadi hayırlısı.." diye hayıflandığım kablolara takılıp yere yığıldım. tabii kabloların çektiği monitör de başıma düşüp patladı(hade len). müthiş bir acı duydum; henüz ölmemiştim ve gözlerim yarı açık inliyordum. yarı açık gözlerimle, camı kırıp tüm bunlara neden olan şeyin ne olduğunu görmek için etrafı taradığımda bana doğru gelmekte olan; tüyleri, diken diken ve kırık camdan mütevellit yaralardan sızan kanlarla kaplı kediyi gördüm. bunca hâl içerisinde yine de kediyi tanıdım. bu, bir süre önce ezanı dinlediğin görüp koşarak tekmelediğim ve tekmiğimle uçmaya başlayan kediydi. yaptığımdan pişman değildim. o da yaralı olduğundan hafif topallayarak ama yine de emin adımlarla bana doğru yaklaşıyordu. korkmuyordum. yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. gözünde o günki gibi bir boşluk yoktu; bir amacı vardı belli ki. bir intikam. pençesini kaldırdı, tırnakları odamın 100 watt'lık ampulünün yaydığı ışık altında parladı, aynı çizgi filmlerdeki gibi: bi daha çizgi film izleyemeyeceğim düşüncesiyle hüzünleniverdim. içimdeyse bir merak vardı. sormak istiyordum ama soramıyordum, acaba o günki tekmiği vurduğumdan beri uçuyor muydu? pençe inmeye başladı...sanırım cevabı hiç öğrenemeyeceğim. elveda hayat. tahta atım bekle beni!

(#4923847)

tanım: hayalgücü ürünü, fantastik dünyanın vazgeçilmezlerinden, uçabilme yetisine sahip 9 canlı hayvanat.
6 , 7 yaşlarındayken her çocuk gibi gereksiz ve şuursuz işlerle uğraştığımızdan bir arkadaşımla evde ki yer bezlerinden kedi paraşütü icat etmiştik. kedilere bu paraşütü giydirip apartmanın 4.cü katından aşağı atıyorduk yaptığımız hesaplamalar da yanılıyor ve uçuşu gerçekleştiremeden kediler yumuşakça yere iniyorlardı , derken birgün icadımızı daha 8 katlı bir apartmanın terasından yavru bir kedi üzerinde denemeye karar verdik , başarmıştık kedi uçmuştu , gökyüzünde gözden kaybolana dek izledik , böylelikle uzaya kedi uçuran ilk türk bilim insanları olduk. muhtemelen yavru kedi de bu uğurda ilk bilim şehidi türk kedisi oldu.
muhakkak şahitleri olan kedidir.
böyle önemli bir iddia varsa, şahitlerin de olması lazım.

(bkz: havada durdum şahitlerim var)
banka kartı şifrem. * *
(bkz: nyan cat)
yasemin mori'nin yeni albümündeki en sevdiğim şarkı. gerçi albümü henüz bir kez dinledim ama bu şarkı tek seferde hoşuma gitti.
biraz nil karaibrahimgil soundunu anımsatıyor. bi de sanki soundtrackmiş gibi
yasemin mori'nin yeni albümü estrella'nın en hit şarkısı. önümüzdeki günlerde daha sık duyarız.

sözleri ahan da şöyle;

aşıyorum, varıyorum
düşüyorum, kalkıyorum
hiçbir yere gidiyorum, hep bir yere varıyorum
uçan kedi gibi durmadan peşinden geliyorum kozmik otobanda...

hesaplarından bunalıyorum,
saymayı bırakıp anıma bakıyorum
göz göze geldik bırakıp gittik
ölüm yüzünden, şarap peşinden, güzel yüzünden akıyorum,
gidiyorum...

vur beni, bu akılsız başımı duvarlara vura vura oldum deli
büyülerle geri getir beni
kördüğüm, bir teselli etmiyor hasretin içimde bir türlü dinmedi
büyülerle geri getir beni

gözümde yaşlar, elimde fırtına
senin tuzun kuru, ben döndüm şaşkına
hadi birazcık yanıma yaklaş, imdadıma yetiş
bir teselli ver koş...

söz: korhan futacı/yasemin mori müzik: korhan futacı.
görsel
(img:#1966356)
görsel