bugün

2011 yılı için yakalanan yüzde 8,5'luk büyüme oranı ile gerçekleşen durumdur.

gurur verici bir olaydır.

http://www.bloomberght.co...1-turkiye-buyumede-ucuncu
(bkz: fakat lakin ki işin aslı öyle değil)
zora gidendir.
ak parti eliyle büyüyünce zoruna gidenler sola sıralansın... başka rakamlar ellerinde gelsinler... hadi bakalım...
Cari açığın hızla büyüdüğü ve insanlara bu açının gösterilmeyip örtüldüğü bir ülkede, halkın yemesi için söylenen ucuz bir sözdür. 1923 yılından 2002 yılına kadar geçen 80 yılda toplam 57 milyar dolar cari açık veren ülke, sadece 2011 yılında toplam 77,1 milyar dolar cari açık vermiştir.

Durumun ne kadar vahim olduğunu gözlerinizi açın da bir görün.

Edit: Doğru olan bilgiyi eksilemek de nedir arkadaş? Varsa elinde bir kanıt, aksini ispat et de görelim madem eksiliyorsun...

Son edit: Vay be, doğru bilginin zoruna gittiği arkadaşlar var aramızda. Kendilerine AKP'li şakirt deniliyor yanılmıyorsak. Eksileyin bakalım, siz sadece eksilemeyi bilirsiniz zaten. *
ülkenin daha fazla dikkat çekecek, daha fazla sorumluluğa girmek anlamına gelebilecek, her ne kadar refah seviyesi artsa da modern aristokrasinin işleyişi gereği, vahşi kapitalizmin de etkisiyle, yine daha fakir fakirlerin, daha zengin zenginlerin olduğu bir ortam oluşması anlamlarına gelen durumudur.
küçülüp daha az borçla daha dar kalıplarda yaşama özlemi olanların zoruna giden durumdur. büyük başın derdi büyük olur ama büyük olmak büyük baş olmaktan geçer. büyük baş kurbana 7 kişi ortak girebilir ve daha değerlidir oysa küçük başa birinin bile gücü ya da parası yeter. büyümek güzeldir korkmamak lazım. ak partiden sonra saçma salak bir hükümet gelip eski rant düzenini yeniden getirirse bu defa enkaz daha büyük olur bundan korkmak lazım.
nereye doğru büyüdüğü muamma olan önerme.
ithalata dayalı büyüdüğümüz için yakında patlayacağımızın habercisi olan üçüncülük.
göte ve göbeğe olan büyüme şekli.
türkiyenin hiç birşey üretip satmadığı halde bankalardan kredi alıp o borçları yine aynı kredilerle ödemeye çalışan bir işletmeye benzer şekilde büyümesidir. (tekrar oku) 20 yıl önce tek göz odada borçsuz yaşarken şimdi 5 katlı apartmanda kendine ait olmayan dairelerde lüks içinde ama asla ödenemeyecek borçlar altında oturmak gibidir.
hızlı koşan tez yorulur sözünü akla getirir.şu gdo devrinde vardır bir yamuğu hızlı büyümenin.
neremle gülsem bilemedim. ciddi ciddi bunu haber yapmışlar. arkadaş refah seviyesi yükselmeden kimse bana türkiye büyüyo demesin.
büyümenin bizim tarafımızdan ne kadar yanlış algılandığının göstergesidir. öncelikle, büyümenin, yeni sayılabilecek bir kavram olması ve oldukça karmaşık etkenlerden kaynaklanan bir olgu olması sebebiyle iktisadi açıdan ne ifade ettiği konusu tartışmalıdır. şimdi akpli kardeşlerim sıçrayacak, bi durun hele. devamını okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. 2011de yüzde 8,5 büyüyen türkiye için 2012 yılındaki beklentiler yüzde 2.5- 3ü göstermektedir (bkz: http://www.dovizz.net/imf...me-beklentisini-yukseltti) ayrıca 5er yıllık dönemlere baktığımızda da akp döneminde elde edilen yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 4.5 tur ki; bu rakam 2. dünya savaşı dönemi hariç sayılırsa türkiye ortalamasının altındadır.
şimdi gelelim bu rakamların ifade ettiği ve bizim için asıl önemli olan şeylere:
1- büyüme rakamları o ülkenin ekonomisi hakkında olumlu ya da olumsuz yönde bir anlam ifade etmez. sebeplere bakmak gerekir. örneğin ciddi miktarda dış borç alan yunan ekonomisi bir dahaki sene ciddi bir büyüme gösterebilir ancak bu yunan ekonomisinin iyileştiği şeklinde yorumlanmayacaktır. öte yandan zaten, zimbabve gibi bir kaç ülke hariç bütün ülke ekonomileri büyüme kaydetmiştir. öte yandan 2006-2010 yılları arasında türkiye büyüme rakamlarında dünya ülkeleri arasında ilk yüze son sıralardan girmiştir. (evet bu arada başlığı düzeltme ihtiyacı doğdu, türkiye dünyada değil g20 içinde en hızlı büyüyen üçüncü ülke oldu)
2- babacan'ın da daha önceden uyardığı gibi türkiye büyüme rakamlarında vites düşürme gerekliliği hissetmiştir. bundan sonraki bir kaç yıl yüzde 8-9 büyüme artık hayal. zaten kriz döneminde bu büyüme rakamları oldukça tehlikelidir de. keskin viraja 120 ile giren adama usta şöför der misiniz?
3- ekonomide spekülatif rakamlar sürekli dönüyor ve bunlar yanlış yorumlanıyor. mesela akp döneminde en çok eleştirilen şey zengin fakir arasındaki uçurumun artması. halbuki bunu en iyi tespit eden gini katsayısı ve ona göre cumhuriyet tarihinde ilk defa yüzde 40ın altına düşmüşüz. rakamlara baktığımız zaman akp döneminde zengin yoksul arasındaki uçurumun artmadığını aksine daraldığını görüyoruz. (bkz: http://www.radikal.com.tr...1073650&CategoryID=42 tabi isteyen başka yerlerden de araştırabilir, ben beş dakkada bunu bulabildim)
4- bir de ekonominin hükümetle ilgili olmayan bir kısmı var ki, işte orada durum çok vahim. halen marka üretemiyoruz, katma değer üreten ürünler üretemiyoruz. işte cari açık konusunda, büyüme konusunda, zenginleşme konusunda bizi en çok etkileyen şeylerden birisi de bu. başbakan boşuna yerli otomobil, yeli marka projeleri üzerinde durmuyo. otomobil satarak zengin olunur mu demeyin. otomotiv sektörü oldukça geniş bir alanı kapsıyor ve ciddi şekilde katma değer üretiyor. ayrıca almanya, abd, fransa, japonya gibi gelişmiş ve zengin ülkelerde otomotiv sektörünün durumu göz önünde bulundurulursa ne demek istediğimi daha rahat anlarsınız.

şimdi buradan hangi sonuçları çıkarırım ben? (biliyorum ki birazdan yapacağım yorumlarla kimseye yaranamıycam, ama olsun yine de ben doğru bildiklerimi söyleyeceğim.) öncelikle belirteyim ki benim hükümete yönelik ekonomik anlamda genel notum iyidir. çünkü global krizin iyi yönetildiğini ve 2001 krizi sonrası (burada kemal dervişe de teşekkür etmek lazım) alınan önlemlerin ve disiplin kararlarının iyi uygulandığını düşünüyorum. ancak gelgelelim 2023te en büyük onuncu ekonomi olacağımız yönündeki abartılı tespitler, reel olmayan yıllık milli gelir rakamlarıyla (12 bin küsür dolar, enflasyon düşürüldüğü zaman bu rakam 6000 dolara düşüyor) atılan sloganlar (gelirimiz dörde katlanmışmış) falan... bunları da politikanın palavra kısımlarına ekliyorum. gerçi ona da şükür, bu millet mitinglerde kişi başı iki anahtar vaatlerini de gördü. yani özetle durumumuz fena değil, ama daha iyisi de değil bana göre. millet hep mevcut potansiyelinin değerlendirilememesinden yakınıyordu. çocukluğumda çok duyardım "elime fırsat verseler neler yaparım var ya" diyenleri. işte size şans. fikir üretin, gidin patentini alın. ve zenginler, lafım en çok da size. şımarık çocuklar gibi anca devletin kasasından yemeyi bırakın. artık ciddi ciddi bir şeyler üretin. ama sadece türklere değil, memleketi soyup soğana çevirdiniz zaten. gidin afrikaya, ortadoğuya, rusyaya, avrupaya. markalar üretin. elin on dolara satamadığı t-shirtleri 40 dolardan satın, memlekete çuval çuval döviz getirin. sümsük sümsük; çin malı ucuz hammadde alayım da ucuza satayım malımı diyerek ekonominin içine etmeyin. al pamuğu çukurovadan, fındığı giresundan. kullan yerli, kaliteli hammaddeyi. sen marka olduktan sonra millet o malları iki üç katı fiyatlardan nasıl kapışıyor gör bakalım.
diyeceksiniz ki hop kardeş, fazla uçtun. kolay mı öyle ha deyince markalar yetiştirmek? ağaç mı yetiştiriyorsun sen?
biliyorum kolay olmadığını, hem de hiç kolay değil. tıpkı dünyanın en büyük onuncu ekonomisi olmanın kolay olmaması gibi...
istatistiklerle açıklanmış olsada halkın refah seviyesi düşük olduğundan sadece istatistikde kalmıştır.
yalan haberdir. olum buna nasıl inanıyorsunuz lan? akp özelleştirmenin allahını yaptı, bakanlığını filan kurdu en son galiba. özelleştirmeden milyarlarca lira kazandı ama ortada öyle bir para yok neden çünkü iktidarda istediği gibi at koşturabilmesi için doyurması gereken kişiler var. 10 yıldır da doyuruyor hamdolsun. sonra türkiye büyümüşmüş. türkiye'nin en hızlı büyüyen şeyi dış borcu.
doğrudur. hem de içimize doğrudur.
aynı zamanda abd'den sonra dünyanın en fazla cari açık veren ülkesi olarak ikinci bir rekoru elinde tutan güzel ülkemin sanal başarısı. abd kendi para biriminden borçlu. kağıdı koyar makineye, basar parayı borcunu öder. ama biz eurobond yani yabancı para üzerinden borçluyuz. ülkeye dolar-euro gelmezse borcumuzu ödeyemez yunanistan gibi oluruz. hiç düşündünüz mi arupa'nın batmasına biz niçin üzülüyoruz, niçin telaşlanıyoruz bu kadar? çünkü ab batarsa biz de borcumuzu ödeyemeyiz ve batarız. ama telaşa gerek yok; şimdilik yabancı yatırımcılar geliyor. ancak benim güzel ülkeme gelen yabancı yatırımcılar avrupa merkez bankasından %1 faizle aldıkları parayı, %5,75 faizle bankalarımız yatırır. biz de alıp bu parayı istihdam yaratırız. çalışırız, çalışırız, çalışırız, çalışırız, çalışırız, çalışırız. sonra yıl sonunda o %1 faizden ülkemize gelen paraya emeğimizi de katıp tüm kazancımızı %5,75 faizle para yatıran yabancılara veririz. büyüme dedikler bu işte. yabancılar sıcak parası bize veriyor biz de bunu işletip vade sonunda tüm karıyla birlikte onlara geri ödüyoruz. sonuçta çalışmış oluyoruz işte, işsizlik azalmış oluyor. büyümüş oluyoruz. türk işi büyüme.

ekleme: bir de bu başlığın haber kaynağında komik bir şey var. söz konusu kaynaktaki haberde diyor ki G-20 ülkeleri arasında diyor. yani gelişmekte olan başka bir deyişle az gelişmiş 20 ülke arasında 3. olmuş güzel ülkemiz. bununla birlikte G-8 ülkeleri diye tabir edilen gelişmiş 8 ülke daha var.

ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen kendine 1hayali başarılar icat eden ülkeler sıralamasında açık ara öndeyiz."
zenginin gittikçe daha zengin fakirin gittikçe daha fakir olacağını gösteren sonuçtur...
cahillikte ve eğitim seviyesindeki düşüşte aynen öyledir.
en hızlı yozlaşan da birinci ülkesi a.q. bakın deli adamlar eski karılarını vuruyor, abi kardeşlerine tecavüz ediyor, anne 6 aylık kızına tecavüz ettiriyor... büyü! böyle büyümeye ne var... domuzlarda böyle büyüyor...
yüzölçümü baabında doğru olabilecek önerme.
g-20 ülkeleri;

20[gizle]
Arjantin
Avustralya
Brezilya
Kanada
Çin
Avrupa Birliği
Fransa
Almanya
Hindistan
Endonezya
italya
Japonya
Meksika
Rusya
Suudi Arabistan
Güney Afrika Cumhuriyeti
Güney Kore
Türkiye
Birleşik Krallık
ABD

vay amk bide dünyanın demezler mi? gelde sikme işte!
20 tane ülkeden 3. olmak ve sonrasında bunu; "bütün dünya ülkeleriyle yarışıyoruz ve 3. oluyoruz" gibi göstererek birde beğenmeyenlere bok atmak gibi birşeydir.

bunu anlamamak ve bununla övünmek için ancak aptal olmak gerekir. hem de büyük birer aptal!!!

insan haklarında ülke açılan davalarda ki kazanma oranı, açlık, işsizlik, adalet, gibi sıralamalarda da konuşsanıza, madem o kadar götünüz var?

(bkz: türkiye bir yerse pazarıdır)
(bkz: küçük ama etkili)
insan hakları , adalet , okullaşma oranı , okuma yazma oranı farklı tartışma konuları. bu konularda türkiye'nin eksiklikleri olduğunda hemfikiriz , kimse yeni birşey keşfetmiş gibi hareket etmemeli.

ancak ekonomik büyüme konusunda ülkemin başarısını tabii ki tebrik edeceğim.