bugün

valla güzel bi başlık ismi bulamadım. anlatacaklarım uzun zamandır kafamda dolanan şeyler.
buyrun direkt tecavüz vakalarıyla başlıyorum.

http://www.aksam.com.tr/t...erkek-cikti--164544h.html

serbest bırakıldılar.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25084762/

çok büyük ses getirmesinden dolayı bir kaç tutuklama gerçekleşti.

http://www.radikal.com.tr...1040679&CategoryID=77

rızası var dendi 13 yaşındaki kız için.

bakın valla ben bir erkek olarak bunun nedenini anlayamıyorum. yani çoğu savcı, hakim erkek evet ve erkek egemen bi toplum olduğumuzdan dolayı erkekten yana tavır alıyor olabilirler diye düşünüyorum ama bu kadar eğitim almış insanlar nasıl bu kararları alıyorlar benim aklım almıyor.

geçenlerde tecavüzcüsünü öldüren kadına ceza vermediler ve beni hayrete uğrattılar. ama onun da nedeni kadının defalarca şikayet etmesi ve şehir değiştirmesiymiş. kadın defalarca şikayet etmiş.

belki gündeme gelmeyen, hasıraltı edilen onlarcası daha oluyor her yıl.

bu iğrençliği geçelim ve gelelim cezasız bırakılan başka bir şeye. polis işkencesi, dayağı.

bakın arka sokaklarvari bir şekilde sanığı konuşturmak için yapacakmış gibi tehdit etmek, sarsmak falan kabul edilebilir bir şeydir. peki ama bu nedir allah aşkına?

http://www.radikal.com.tr...1120263&CategoryID=77

tabiki hakkında hiçbir işlem yapılmadı.

ve çoğu kişinin hatırlayacağı olay. gece hamile akrabasını yetiştirmek için çıkan adamla yol verme kavgasına tutuşan polislerin sokaktaki dayağı.

http://haber.gazetevatan....z-karalari/459168/1/Haber

acaba görüntü olmasa ve bu kadar ses getirmese bir sonuç çıkacak mıydı.

ha bir de daha geçen gün çıkan, bir polisin karakolda bi adamın kafasının üstünde zıpladığı görüntüye değinmiyorum bile.

her fırsatta öğrenciyi dövmesi, yaşlı bir insana attıkları tokat, ama bunlara karşılık bi vekil oğlunun karşısında el pençe durmaları da unutulmayan şeyler. malesef orantısız bir güç ve dokunulmazlıkları var.

polis olmasa ortalığı bok götürür eminim, ama bu meslek şerefli olmayı gerektiren bi meslek.

geçelim günlük yaşama. bir insan ne ister soruyorum? senin benim gibi bi insan ne ister.
bir insan yalnızca ve yalnızca rahat yaşamak ister. yarınki yemeği nereden bulacağını düşünerek değil.
çocuklarını nasıl okutacağını düşünerek değil. bir insan rahat yaşamak ister.
devlet de bunun karşılığını verebilmeli.

ben mesela ağzıma içki sürmem, inançlı bi insanım ama bundan değil, sevmiyorum tatlarını. neyse, ama sana ne kardeşim? içenden sana ne. bırak içsin. bırak satan da satsın. ne bu yasaklama aşkı yani. devletin görevi bu değil. devlet bireyi şekillendirmeye çalışmamalı. devlet halkın refahını sağlamalı.

al mesela iskandinav ülkeleri. adam çocuğu alıyor okutuyor, dayalı döşeli evini bile veriyor.

onu bunu boşver, nerde görülmüş norveç'te oslolu bi bilmem ne başkanının her kuruma osloluları yerleştirmesi mesela?
yav yiyiciliği bırakın be kardeşim.

allah rızası için bir kişi de rant sağlamadan, kimseyi yedirmeden, halkın herbir kuruşunu da halka hizmet için harcasın.

a parti, b part, c parti gerçekten hiç farketmez. muhafazakar, sosyal demokrat, milliyetçi hiç farketmez.

biri gelsin ve sırf insanları mutlu etmeye çalışsın yalvarıyorum.
hastahanelerde saatlerce sıra bekleyip, sıra beklerken ölen ve sakat kalan insanların sayısı her geçen gün arttıkça, epey bir düşük olan değerdir.
insanlar bir kere de hitabet gücü yüksek olan veya bulunduğu yerde güçlü, bir nevi aristokrat bi aileden gelen insanları seçmesinler.
bir kere de gerçekten halkına, kendi insanına değer veren, kaldırım ve yol yapmaktan daha fazla şey yapan insanlar yönetsin bizi.
ulan sokakta donarak ölen, hastalığa para bulamayıp ölen, her daim açlıkla yaşamaya mahkum insanlar oldukça ne yapayım ben türkiye'nin dışarıdaki itibarını.

gerçekten bu ülke fakir mi bu kadar? her insanını refaha ulaştıramayacak kadar fakir mi?

bir tarafta bakıyorsun açlık, sefalet.
bir tarafta bakıyorsun ihaleler, yüz binlerce liralık arabalar, milyonluk uçaklar.

kimsenin vicdanı sızlamıyor mu, kimse benden kötü durumda olanlar var üstelik de daha iyisini elde edebilecekken diye düşünmüyor mu.
insandan değerli ne olabilir ki? bu ülkede her insanın mutlu ve rahat olmasından değerli ne olabilir?

artık insanların içki, sigara içememesi mi? beyaz ekmeğin yasaklanması mı önemli yani.
demek ki önemli olan siyasetçiler tarafından insanın egosunun poh pohlanmasıymış. vicdanın göz ardı, kendisinden başkalarının da siktir edilmesiymiş.
cezasız kalan tecavüzler, dayaklar, işkenceler; beceriksiz ve sırf ismi var diye görev verilen idareciler; akraba, tanıdık, hemşehri diye her kuruma birer tane dikilen yöneticiler; ve verilen onca vergi ile insan gibi yaşama hakkı önemli değilmiş.
her an, herhangi bir yerde, dengesizin biri karşına çıkıp, saçma bir sebeple seninle tartışabilir. üstüne cebinden bıçağı çıkarıp saplayabilir. hayat bu kadar ucuz mudur?
Bu ülkede adam yerine konmak istiyorsan: tecavüzcü, sübyancı, sapık, deli raporlu , büyük hortumcu, yalaka vs. olacaksın ki, insan yerine konasın, eğer dürüst olarak yaşamak istiyorsan, yaşama.. Kıt kanaat yaşar, yatacak mezar için, zor zar borçla bir yer bulursun. Oradaki hırsız, boğaz manzaralı bir mezara gömülür. Oraya giderken bile adam yerine koymazlar.
adam açlıktan ölecek, 'devletimize zeval gelmesin..' diyor. ulan o devlet senin için var. senin gibi milyonlar sayesinde ayakta ve senden aldıklarıyla sana rahat bi yaşam sunmak için var. niçin hakkını istemiyorsun be adam? biz her devleti kutsallaştırdığımızda devleti yönetenler sırtımıza daha çok bindi. bizim üzerimizden daha çok kazandı.
bir kere de biri çıksın da, halktan olduğu günleri hatırlasın ve yalnızca halka hizmet etsin be. yol istemiyorum ben kardeşim. kaldırım da istemiyorum. yasak falan da istemiyorum. rahat bir yaşam istiyorum.
ulan adamın devleti alıyor, okutuyor, barındırıyor, besliyor, adamdan aldığı vergiyi adama harcıyor, ve o adam da devletine karşı son derece bağlı olup çocuklarını da öyle yetiştiriyor.
ve sonra o adam gelip bizim ülkemizde, bizim gidemediğimiz ve belki de hiç gidemeyeceğimiz yerleri geziyor. biz mi? ulan inşallah yolum karakola düşmez, inşallah maaşım 50 lira artar, inşallah çocuklarımı rahat yetiştiririm diye dua ediyoruz.
açılışlarda ya allah bismillah demeyin kardeşim. benim kürt kardeşim demeyin. yüce türk milleti demeyin. laiklik demeyin. şeriat demeyin.
bana insan gibi yaşama hakkımı verin. bana ülkemin, topraklarımın zenginliklerinden faydalanma hakkı verin. bana geleceğimin güzel geçeceğinin garantisini verin.
devlet gökten inmiş bi varlık değildir. devlet insanların vergilerini alıp, insanların yapamayacağı büyük şeyleri onlar için gerçekleştiren bir oluşumdur. devlet bizim için bir şey yaptığında bundan dolayı minnettarlık duymak zorunda değilizdir. aksine, devlet bunu yapmak zorundadır.
sağlığımı kaybettiğimde devlet benim için tüm imkanlarını seferber etmelidir. aç kaldığımda aş, evsiz kaldığımda ev vermelidir. ki devlet bunların karşılığını yıllar boyu almaktadır. devlet bunun için vardır. devlet malı yenilen bir deniz değildir, halkının parasını halkı için son kuruşuna kadar kullanması gereken bir oluşumdur.
-yaya geçidinde yayanın tedirgin olduğu
-yaya geçidi kullanırken yavaş adımlara geçmeye çalışması
-sürücülerin yaya geçidi terimini bilmediğini veya bilse dahi iplenmediği değersizliktir.
biz insanların da bunun bilincinde olup ulan devlete bi kapak atsam, olm benim devletten maaşım var yatarım alırım, gibi bilinçsizliklerden kurtulmamız gerekiyor.

herkes dürüst olsa, kimse bedavacılık peşinde, dolandırıcılık peşinde koşmasa, hakettiğini almak için uğraşsa zaten istediği rahat yaşama kavuşmuş olacak.

allah umarım bir gün bu düşüncelerde olan insanlara bizi yönetmesini nasip eder, bu gücü verir.
para, diploma, güç ve cinsiyet değer görür bu ülkede.
ne kadar erkeksen o kadar güçlüsün, eğitim görmüşsen erkekden güçlüsün, makamın iyiyse eğitiliden güçlüsün, paran varsa herkesten güçlüsün.
kadın erkeği suçluyor, erkek kadını. kürt türk'ü, türk kürt'ü suçluyor. öğretilmiş bilgilerden başka bir şey almıyor kafalarımız. suçu bir diğerine atıp rahatlatıyoruz içimizi.
bu ülkede hergün cinsiyet gözetmeksizin, ırk ayrımı yapılmaksızın kanımız emiliyor. her gün biraz daha yok oluyoruz. ve suçu öteki kanı emilene atıyoruz.
hepimiz acıkıyoruz oysa, hepimiz ölüme aynı tepkiyi veriyoruz.
bundan önce bir çok kişinin katili olmuş, bundan sonra da bir çoğumuzun katili olacaklar yemeye devam ediyor hayatlarımızı. patronlar, iş adamları, vekiller... hepsi ama hepsi elleri kanlı dolaşıyor tepemizde biz de katillerimizden iş istiyoruuz, aş istiyoruz. katillerimize bel bağlıyoruz.
bunun cinsiyet ya da ırk sorunu olmadığını söylerse biri "hadi ordan anarşik" "vatan haini" diye vuruyoruz damgayı.
oysa mesela açlık dediğin cinsiyet, din, ırk, siyasi görüş ayrımı yapmıyor.
insanı değerli kılmak için önce ne kadar değersiz kılındığının farkına varmak gerekiyor. oysa sevgili ülkemin sevgili insanları bunu anlamak için daha nasıl bir kanıt bekliyor acaba?
Sistemi bu hale getirenin insallah çocuğu eline ölü doğar !
bu ülkede zam gelmeyen tek şey insan hayatı: hala 3 kuruş (bkz: sözlük yazarlarından aforizmalar)
oku,oku, ygs,lys,kpss ales bilimum sınavlara gir, erkeksen askere git, sonra haydi kolay gelsin bu kadar kişi arasından iş bul düzgün muamele bekle, öl daha iyi.
biz hala sınavlarla, türbanla, sakalla bıyıkla, kıyafetle uğraşalım. yav sana ne girsin türbanıyla derse. belki onun da ülkesine faydalı olacak yetenekleri var.
veya bırak isteyen istediği yerde mini etekle gezsin. sapık gözlerinizi terbiye edin önce.
hele bi de demiyor mu o da öyle açık dolaşmasın. sen iradesizsin yani. sen kendine hakim olamayan bi şerefsizsin.
Türkiyede yaşayan insanlar bir sarai sierre değildir , bunu öğrendik . Yazıklar olsun zihniyete sisteme.
Kadına verilen değerin her yönden yetersiz olduğu bir ülkedeyiz.
buyrun sokakta donarak ölenler. acaba türkiye'nin dışarıda artan itibarı onları mutlu ediyor muydu?

http://www.sondakikahaber...yasayan-adam-donarak-oldu

http://www.haber5.com/gun...yan-vatandas-donarak-oldu

bu adam türkiye'nin başkentinde soğuktan ölmüş.

http://www.haberpan.com/h...gunu-sokakta-donarak-oldu

yılın ilk günü lan. hani 10, 9, 8.. diye geri sayım yaptığımız gün ölmüş bu adam. hani evde oturarak geçirdiğimiz için öfleyip püflediğimiz gün bu adam dışarıda donarak ölmüş.
bu entry'yi ve entry'leri sayfalarca uzatabilirim. ama aklıma gelmiyor anında. yani türkiyede böyle insanlar varken 300 milyon dolara uçak almak nedir allah aşkına.
hani milletvekilleri de birbiriyle anlaşamıyorlar ya sözde mecliste. en ufak bi maddi mesele, maaş, ne bileyim bir tanıdık için iş, ihale falan olduğunda nasıl da anlaşıyorlar dimi kısa sürede?
kimse eğlenmesin demiyorum. bunları okuyanda böyle algılar oluşabilir. hani böyle durumlar var siz hala eğleniyorsunuz gibi.
hayır, aksine herkes eğlensin istiyorum. yani bu durumda olan insanların da eğlenmeye, rahat yaşamaya hakkı var.
insan olarak doğan herkesin iyi bir eğitim almaya, gezmeye tozmaya, yemeye içmeye hakkı var.
milletvekili maaşlarına değinmeyeceğim mesela. ama allah aşkına iki yıl vekillik yapan adamın milyarlarca emekli maaşına sahip olması nedir ya? o kadar büyük bi dengesizlik var ki. bakıyorsun adamın sırtı yatak yüzü görmüyor, ama bir başkası onun bir aylık maaşını bir gecede harcayabiliyor.
http://muhasebeturk.org/y...kalmadi-7-mayis-2012.html

buyrun artık 2 yıl bile beklemelerine gerek yokmuş.
milletvekili olduğu anda emekli aylığı da bağlanıyor adamlara. yuh.
iş paraya geldi mi olay bu;
kabul edenler? kabul etmeyenler?
kabul edilmiştir.

"Kimseye yok ama sadece milletvekili olanlara 15 yıl borçlanma hakkı vardır."
hayvan hakları savunucusuyuz deyip, insanlar için kılını kıpırdatmayanlara bakılarak anlaşılabilecek durumdur.
insanlar hastahanelerde sürünür bunlar karetta karettalara ağlar.
http://www.radikal.com.tr...yV3&ArticleID=1100105

"18 bini aşkın çocuğa cinsel saldırı."

bunları yapanlar 'onlar da öyle gezmesin allah allah' diyenler mi yoksa acaba?
çocuklara bile göz diken şerefsizlerin namus bekçisi olduğunu mu düşünüyoruz?
mahallelerine giren ve en ufak bir yeri açık olan insanlara kötü gözle bakmalarının sebepleri aslında onlara asla ulaşamayacaklarını düşünmeleri.
kimsenin doğasında yoktur böyle bişey. tek sebebi eğitimsizlik. eğitim derken ilkokul liseden falan bahsetmiyorum.
e eşittir em ce kare değil verilmesini gereken eğitim.

çocukların da rızası varmış bu arada.
peki il genel meclisi üyeleri? veya belediye meclisi üyeleri. maaş falan almıyorlar. sadece huzur hakkı diye az bir miktar. ve toplantı başına yine çok az bir miktar. peki bu genelde adı sanı duyulmuş, şehirlerinde tanınmış ve iyi de para kazanan insanlar neden bu işin altına girip vakitlerini harcıyorlar?
halka hizmet için dimi? eminim öyledir.