bugün

(bkz: nokia 5110)
pazarda, otobüste, sinemada.... bir telefon çalar ve o anda o ortamda kaç kişi varsa, telefonunu çıkarıp bakardı.

biliyorlardı çalan telefonun kendilerinin olmadığını ama telefon göstererek hava atma diye birşey vardı. o zamanlar, bende çocuktum işte...

böylesine olayların yaşanabildiği yıllardı.
cep telefonundan çok polis telsizi kıvamındaki telefonlardır.
sadece merkezin göbeğinde çeken telefondur.
türkiye'de ilk cep telefonu görüşmesi 23 şubat 1994 tarihinde gerçekleşti. dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel ve başbakanı tansu çiller cep telefonundan ilk görüşmeyi yaptılar.
ericsson a1018 ile konuşmak demekdi o yıllar, konuşmadığın zaman arabanın altına kütük niyetine koymakdı.
neden ise cep telefonun iyi ise karı tavlarsın gibisinden bir düşünce vardı o yıllarda, hala anlam veremediğim bir hadisedir bu.
ericsson gh688 çıktığında, bir takozdan kurtulunduğu için sevinen insanlar vardı.
cep telefonu erkeğin bir nevi aksesuarıdır gibi bir düşüncenin * ve takoz niyetine kullanıldığı yıllardır.
1997 yılında telefon alarak gruba dahil olduğum yıllardır. yanlış hatırlamıyorsam nokia 6110'du ilk telefonum ve 1000 marktı diye hatırlıyorum fiyatını. telefona verdiğim para çok koymadı da hatta telefonun yarı parasını vermiştim. gerçi çok sağlam bir numaram var* ama yine de aynı sağlamlıkta kazık yemişiz. üstelik ödediğimiz telefon faturalarını üst üste koysam üçüncü köprü yapılır. o derece yani. güzel ve kazıklı yıllardır o yıllar.
90'larin sonu 2000'lerin basidir. sicrama ve gorgusuzluk yillariydi.
oyuncak cep telefonu taşıyarak hava atma girişimleri gözlenen zaman dilimi.
nokia ile ericsson'un o takoz takoz modellerine olan ilginin ve erişilmezlik duygusunun şu yıllarda iphone blackberry vs. gibi modellere olan ilgiden çok çok daha yoğun olduğu yıllardır.
bir smsin iki kontör olduğu zamanlardı. bu çözüm olarak geliştirilen çağrılaşma kodları yaratıcılıkta çığır açmıştır. sanırım bizden başka kimsede böyle bir şey yoktu.
(bkz: snake)
(bkz: space impact) oynayacağınız oyunlardandır.
güzel günlerdi orta okula cep telofon u ile gidiyordum. o zamanlar bir patlama yaşanmıştı, beyaz eşya alırken bile tel veriyorlardı, hatta daha ötesi deterjan alırken bile içinde cep telefonu çıkıyordu.
hazır kartın ilk çıktığı günlerdi dedem hediye etmişti bana 5110. kartı kendi biriktirdiğim parayla aldıydım 24 milyon mu ne öyle bi paraydı. orta 1'in 2. dönemi olsa gerek. 100 kontör 3 ay gidiyordu o zamanlar. çaldırıp kapatmaca oynayıp duruyorduk. açma tuşuna sürekli basarak, çaldırıp kapatamadan yakalamaya çalışıyorduk falan işte. hey gidi hey!
yer: uşak
sene: 1998

üniversitede 2. yılımız. trabzonlu bir arkadaşımız vardı. ismi adem (soyadını burdan ifşa etmeyeyim). nokia 5110 lar piyasaya daha yeni çıkmış. adem'e telefon almak için izmir'e gittik. öyle her yerde bulmak ne mümkün.

neyse efendim izmir'den telefonu alıp uşak'a döndük. dönerken yolda telefonla oynadığımızdan şarjı bitti. hep beraber eve döndükten sonra adem telefonu şarja taktı. o sırada içimizden kütahyalı olan uğur, adem'e "oğlum telefonun şarj göstergesi yukarı çıkınca telefonu şarjdan çıkarıcan aşağıya inince tekrar şarja takıcaksın" dedi, ademle kafa bulmak için. tabii bizimki buna inandı sabaha kadar uyku uyumadı garibim adem. şarj göstergesi yukarı çıktı fişi çek, şarj göstergesi aşağı indi fişi tak sabaha kadar adem fişi tak çıkar tak çıkar.... biz mi gülmemek için artık dudaklarımızı ısırıyoruz.

bugün bile buluştuğumuzda konu cep telefonuna geldiğinde bunu anlatıp çok güleriz. sen çok yaşa e mi adem.

edit: neyini eksiledin arkadaşım bunun. yaşanmış olan bir şey sonuçta.
tek satır mesajlardır akılda kalan..
babamın anlattığına göre babam yolda giderken arkasından " bak lan şu adamın cep telefonu varmış " derlermiş. Bi cem uzan' da bi sabancı da bide bizim elemanda varmış. Ben de yedim. Telefonu gazete kuponu ile almıştı.
(bkz: alcatel)