bugün

en asil ırktır ve bu ülkenin yegane sahibidir.
en asil ırktır ve içerisinde bulunmaktan gurur , onur ve şeref duyduğum ırktır.
tarihini okudukça diğer milletleri düşük görmemi sağlıyan millet.
aklınıza gelen bütün alanlarda ve konularda derinlemesine bir araştırmayla her şeyin onlardan başladığını görebildiğimiz millet.
çok çabuk benliğini kaybeden, özüne döndüğünde yegane güç olan millet.
tarihde tek puta tapmamış milletir.
ister titreyip ister terleyip özüne dönmesi gereken bir milletir.
sadece tarihlerine giriş 9 büyük kitaba sığmayan dünya tarihine yön vermiş ırk.

şirketimiz çok kapsamlı 13 bölümlük büyük bir türkler belgeseli yapacak. yakında ötüken marşları söylersem şaşırmayın.
çok zengin ve güzel bir tarihe sahip olup kimliğini bulamamıs millet.batıya mı yönelsek? yoksa arabistana mı uysak?
en sevdiğim ırk, ama üstün değildir. hiç bir ırk üstün değildir çünkü.
Bu adın kökeni konusunda değişik görüşler vardır. Armin Vámbéry bu adın "türe-mek" fiilinden "-ka" sonekiyle türediğini öne sürer. Ziya gökalp türk adının "töre" sözcüğünden "-k" nispet ekiyle türediğini savunur. "türk" adı "töreli olan" anlamına gelir. Friedrich wilhelm karl müller "türk" sözcüğünün uygur metinlerinde güç, kudret anlamı taşıdığını, gene güç anlamındaki "erk" sözcüğüyle yan yana kullanıldığını belirtir. Albert van le coq, Vilhelm L.p. thomsen ve Gyula Neméth de "türk" kelimesinin güçlü anlamını taşıdığı görüşündedir.

Türk adı ilk kez Çinlilerin Tukyu olarak andığı Göktürklerle birlikte ortaya çıkmıştır. Günümüzde türkler Batı türkleri doğu avrupa, türkiye ve kıbrıs'ın yanı sıra iran'ın kuzeybatısı, kafkasyanın güneyi ile IRak ve suriye'nin kuzeyinde yaşayan türklerden oluşur.

Doğu türkleri ise Rusyada yaşayan türk halklarıyla Çin'in batısındaki Sinkiang Uygur özerk bölgesinde yaşayan türkleri içine alır.
türkiye'deki herkese "türk" denilerek sözcük kalitesi olarak içi boşaltılmış asil ırk. öyle herkes türk olamaz. ne idiğü belirsiz ermeni kırmaları benim kardeşim hiç olamaz.
Olmayan bir ırk.

Olmayacaktır da.
bu haliyle türkçe olmayan bir kelimedir. kökeni türüktür ve keşke böyle kullanılsa.
"Ben bir türküm dinim cinsim uludur" diyen mehmet emin yurdakul aslında bir milleti gaflet uykusundan uyandırmış ve milli devletin temelleri bu dönemde atılmış, (1908-22) Yani türklük şuuru bu dönemde vücut bulmuştur.
islamiyetten önce miğfer adından , islamiyette de müslüman manasında kullanılıp ,Yeni Türkiye ile de Türkiye sınırları içerisinde yaşayan insanların tamamıdır.
türk diye yazılır, barbar diye okunur.
binlerce yıllık tarihiyle yüksek medeniyetler kurmuş, 17 büyük imparatorluk kurmuş ve tarihe adını altın harflerle yazdırmış yüksek ırktır. tarihi boynca kadının erkeklerle eşit olduğu ırktır. şu anda birçok farklı ülkelerde yaşıyor olsalarda bir gün büyük ülküsü olan turan'ı kuracağına inancımız sonsuzdur.

edit: imla
Dünyada en korkulan en cok bilinen en cok destanı, kahramanı olan bir ırktır, ne mutlu türküm diyene .
yüksek meziyetlere sahip birsürü medeniyet kurmuş olan bir ulustur doğu kısmı asya kökenli batı kısmı avrupa kökenlidir aslında ikiside asya kökenlidir ama batıdakiler medeniyetlerini avrupada büyüttüğü için öyledir işte. sanılanın aksine göktürklerle başlamaz türki krallığıyla başlar ismin tarihi buda mö 2250 yi gösterir. genelde a+ ve b kan grubunda olan insan topluluğudur.
Bana Türklerden kurulu bir ordu verin size dünyayı fethedeyim. Napolyon
Tanrının askeridir.
--alıntı--

Dünya üzerinde yaşadığı ve var olduğu coğrafya dışına, başka bir coğrafyaya geçerek orada kendine yeni anayurt kurma ve bunu sürekli hale getirme kapasite ve yeteneğine sahip iki ulusa tarih tanık olmuştur. Bunlardan ilki kadim zamanlardan beri tarih sahnesinde var olan Türklerdir. ikincisi, yeni zamanlar içinde ulus kimliği kazanmış olan Anglo-Saxon kavimleridir.
Türkler, eski dünya diye tanımlanan üç kıta üzerinde mevcut olmuşlar ve bu büyük coğrafya üzerinde yurt kurup yaşamışlardır ve bugün de bu hayatlarını, zamanın tüm olumsuz şartlarına rağmen, devam ettirmektedirler. Merkezi Avrasya ile Önavrasya toprakları Türklerin hükûmran olduğu tarihî coğrafyanın en önemli kısmını oluşturur.
Kadim zamanlarda Türklerin komşuları olan kadim milletler, batıda Makedonlar, Grekler ve Önasya kavimleri; güneyde Ahamenid iran’ı, Hintliler ve Afganlar vardır. Doğu ve güneydoğu komşuları Koreliler ile Çinlilerdir. Merkezi Avrasya coğrafyasının kuzey sınırlarını doğudan batıya uzanan ve Baltık denizi ile buluşan insansız ‘tundra’ kuşağı ve bataklıklar oluşturur. Türklerin tarihi, bu komşuları yanı sıra, Sümer/Sumer/Şumar adıyla bilinen kadim medeniyet ile ilişkileri olduğunu biliyoruz.
Zamanın hükûmranları ve onların kâhyaları, toplumda yarattıkları eziklik psikolojisinin 1820’lerden itibaren giderek derinleşmesine özel bir çaba sarf etmişlerdir. Türkler, bu yüzden sahip oldukları Önavrasya Türk imparatorluğu topraklarını yitirmişlerse de, bundan yeni bir cumhuriyet yaratmayı da becermişlerdir. Bugün bu cumhuriyet toprakları bir takım hükûmran ve kâhyalar eliyle yeniden biçimlendirilmek isteniyor veya böyle bir görüntüde takdim ediliyor, görünüyor veya göstertiliyor.
Dünü bilmeyenler, bugünü anlayamaz ve inşa edemez; yarını ise, asla hazırlayamaz. Bu durum ise, toplumlara ve devletlere cehalet hâkim olduğu zaman ortaya çıkar. Şüphesiz, cehaletin hâkim ve hükûmran olduğu bu toplumlarda insanlar, sadece kendi cehennemlerini değil, aynı zamanda gelecek kuşakların da cehennemini yaratmak ile uğraşırlar. Cehaletin cehenneme dönüştürdüğü bir devlet yapıları ise, milletlerini uzun bir süre bu cehennemde yakar kavurur. Toplumlar böyle süreçlere iradelerini yitirirken düşerler. Tarih, toplumlara ibret olsun diye bilgeliğin ve cehaletin yaratılarını birlikte geleceğe taşır. Türkler, bugün yeryüzünde birbirinden kopuk, dağınık ve aralarında mevcut tarihî ve organik bağlar tahrip olmuş bir biçimde yaşamaktadır. Bilgisizlik, sığlık, başkalaşmışlık, kendine yabancılaşmışlık ve kendinden başkalarının ağzı ile söz etmelik akımları toplum hayatında bugün, etkinliğini bilim ve kelâm mertebesinde sürdürmektedir. Türkler, dünya üzerinde, karşılaştıkları tüm bu güçlüklere, idareci ve münevver fıkdanına rağmen, Tanrı’nın bir mucizesi olarak yeryüzünde var olmayı sürdürmekte ve kesintisiz bir biçimde tarihî yoluna devam etmektedir. Külleri içinde sakladığı kor’dan bir gün yeniden dirilip eski işlevine geri dönebilir. Türklerin bu rüyasının gerçek olup olmayacağını elbette tanıklarına zaman gösterecektir. Akla ziyan işler yerine bilimi, teknolojiyi; cep ve mide yerine milleti ve devleti; yiyip içip eğlenmek yerine geçmişi ve geleceği için yaşayan ve yaşatan kuşaklar tarih sahnesine çıkıp şimdinin yerini alınca bu rüya neden gerçek olmasın ki?...

Prof. Dr. Dursun YILDIRIM

--alıntı--
buyuk millet.
oğuzlarda türk denilen, kıpçaklarda türük denilen, kırgızlarda torük denilen, macarlarda török denilen üstün ırk sıralamasında birinci olan bir ırkdır.
2 yildir ayni yerde calisiyordum hem de bayram, arefe, haftasonu, resmi tatil demeden. Gecenlerde vergi listesinde ilk 10 'a giren kisiyle yemek yiyebilen koordinatör geldi. Toplanti salonunda 15 kisi var 5'i yonetici konumunda ki en kotusu 9-10.000 tl aliyor, -o da bölge müdürümüz- bu koordinator sordu:
- evet arkadaslar cozum oneriniz ne?
- yöneticileri degistirin düzelir, ufku benimkinden daha dar olan adam benim tepemde dikiliyor.alttan gelen Ayagimi kaydirir diye kafama bastikca basiyor, osmanli buyuk devletti bunu gördü türkleri yönetici yapmadi, hep devsirmelerle yola devam etti, sizde yapmayin dedim.

Sessizlik oldu, adam bembeyaz... Evet canim yazarlar, talebeler, abiler, ablalar okul, iş, aşk, aile hayatinda biz böyleyiz konumumuzu kaybetmemek için sistemin anasini sikmeyi tercih ediyoruz.
--spoiler--

ölümden korkan bir ordudan korkma , şehit olmak için bir ordu üzerine yürüyen tek bir türkten kork.

--spoiler--
Hunlardan, Göktürklerden alıp getirdim.
ipek ipliğimi altın tığımı
Mintanıma minyatürler işledim durdum
Selçuklu çinisine gönül mührümü vurdum.
Osmanlı ebrusuyla süsledim yastığımı
Mustafa Kemâllerle yeni baştan doğruldum.
Kim demiş 75 yaşıma bastığımı.

Yavuz Bülent Bakiler
en üstün ırk.