gerektiğinde canını, kanını milleti uğruna düşünmeden verecek, üzerindeki üniforması, göklerde dalgalanan bayrağı, her karışı şehitlerinin kanı ile sulanmış vatanı, hayatındaki herşeyden önemli olan kemalin askerleridir..**
askerlikten kacmayan, asker olmaktan korkmayandir, vatani icin canini düsünmeden feda edebilendir.
ülkemizi ama parayla, ama manevi olarak satan tüm şerrefsiz köpeklerin bir kere daha, bir kere daha, bir kere daha okuması gereken entry ve kitap.

ülkemizi satanları da * görevden almayanlar utansın bundan.
vatanları için yaşayan, onun için ölecek, gözü olanın gözünü oyacak olanlardır.
şereflerini korudukları sürece bu sıfata layık olan kişilerdir.
en düşük rütbelisi asteğmen, en büyüğü orgeneral olan kişilerdir.
14 yaşında, daha çocukken silahlı kuvvetler ailesine katılan ve vatanı için gözünü kırpmadan canını vermeye hazır olan aslan parçası. vatanına dil uzatanın dilini koparır, el uzatanın elini kırar, kastedenin canını alır.
her şarrta görevlerini kusursuz yaptıkları için helal olsun denilecek adamlardır.
bedenen ve mental olarak her zaman hazır olmak zorunda olandır. hergün 5-10 km koşan, ayda 4-5 kitap okuyan, her türlü gelişmeyi takip eden ihtiyacı olduğunda ulusuna hizmet için emir bekleyendir. nöbet, denetleme, intikaller sebebiyle evdeki ailesinden çok kışladaki ailesiyle olandır.
gerektiğinde entelden daha entel, piçten daha piç olabilen çok yönlü insanlardır.
edit: piç kelimesi kıvrak ve parlak zekalılık manasında kullanılmıştır.
bayram sabahlarını ailesiyle beraber geçirmeyenlerdir. bayram sabahı kalkılır, büyük bir hevesle babayla bayram namazına gidilir. sonra baba seni eve bırakır. sonra da askerlerin yanına gider. çünkü onların annesi babası yanında değildir. onlarla sabah kahvaltı yapmak, onların gönlünü almak gerekir. onların babası, abisi kısacası ailesidir türk subayı. tabi ne yazık ki çoğu zaman kendi gerçek ailesini ihmal etmek durumundadır. *
en asil duyguların insanıdır.
kara,hava ya da deniz harb okulu mezunu olması gerekir.bu okulların birinde okurken "harbiyeli" sıfatına,4 yılın ardından mezun olduktan sonraysa "subay" mükafatına ulaşırlar.daha sonra kıt'a larına tayin olur ve 15 yıl görev hizmetinin altında emekli olamaz (yüzbaşılığın sonu, binbaşılığın başı olarak tekabül eder).

emeklerini asla ödeyemeceklerimizdir.
"ingiltere'de kral olacağına türkiye'de subay ol" saçmalığı az bir kısmının beynine kazınmıştır, üzücüdür...
ömrünü subay olma yoluna vermiş kişidir..
herkes internet cafede counter oynarken o evindek uzaklara, yatılı okullara gider..
herkes sevgilisiyle gezerken o lise yıllarının bir bölümünü ceza çekerek geçirir..
herkes yaz tatilindeyken o lisede ikmale kalır, geçemezse sınıfta kalır..
herkes üniversite ortamında koparken o yine yatılıdır, her akşam etüt yapar..
yaşıtları güney sahillerinde disko tarihini tekrardan yazarken o izmir'de ter döker, (bkz: menteş)

bunlar bir subay için imkansız şeyler midir, tabiki değildir, fazlası vardır eksiği değil..
hiçbirisi isyan etmez bu duruma, hiçbirisi kızmaz çektiklerine,
çünkü bilir, türk subayıdır..
türkiye cumhuriyetini halkıyla beraber kuran kanını canını bu vatan uğrunda feda etmekten hiçbir dönem kaçınmayan gözbebeğimiz bizim parçamız. çocuktum hayrandım onlara hepsi başı dik mağrur gezerlerdi gurur duyar onlardan biri olabilmek için can atardım.

onlar gibi olmak için mülakatlarına girdim ancak olmadı kısmet değilmiş deyip başka bir yol seçtik. sonra zamanla neler oldu neler. önce yavaştan sinsi bir şekilde propagandalar başladı güven sarsıldı türk subaylarına, halkın kafası karıştırılmıştı sonuçta bir çuval vardı içi meyve dolu ancak vardı çürük meyveler( master yoda gibi konuştum) ama gösterildi bize hepsi çürüklerle dolu.

darbe yapacaklar dediler demokrasiyi baltalayacak dediler. bunu diyenler darbe yapıldığında darbe yapılsın diye askere yalvaranlardı onları alkışla yönetime davet edenlerdi. şimdi darbe yapacaklar demokrasi elden gidiyor diyenlerdi. şimdi yürüyorum sokaklarda görüyorum subaylarımızı başları önlerine eğik halkları onlara düşman gibi bakıyor. halbuki onların bir parçası subaylarımız zaten halkımızın bir parçası. düşman ettiniz askerinize. bunun vebalini nasıl ödersiniz. bu kemikleri nasıl sızlatırsınız. nasıl türk subayının şerefini iki paralık edip pkk itlerinin önüne atarsınız. yazıklar olsun yazıklar olsun.
aile yaşantısını ve kendi hayatını hiçe sayıp vatanı için ömür boyu askerlik yapan türklerdir.
her zaman bok atmak için açık hedef halinde olan, hak ettiği değeri hiç göremeyen, vatanı için canını bile hiçe saymasına rağmen, aldığı maaşın çok olduğu sayılan ve bu canını hiçe saymışlığa rağmen hala mesleğinin maddi karşılığının konuşuluyor olması çok zoruna giden, fedakarlıklarının saymakla bitirilemeyeceği, şanlı türk evlatlarıdır.saygı duyulası insanlardır.astsubayların da hiç bir farkı yoktur.tüm ülkenin bağrına basması gereken, sahip çıkılması gereken şahsiyetlerdir.niçin canları pahasına hizmet ettiklerini bir an bile akıldan çıkartmamak, dil uzatanların dilini koparmak gerekir.

(kesinlikle dier meslek guruplarını küçümsemek gibi bir amaç yoktur ve her meslekten insan bir şekilde bu vatana hizmet ediyordur ama mesleklerin en şereflisi tartışmasız askerliktir bence.)
bu hikayede bir terslik var. samanyolu tv'deki kısa filmlere benziyor.

gerçekten bir terslik var.

birşeyler beni rahatsız etti bu hikayede. sanki eksik... ya da ne bilim tuhaf işte.
çok küçük yaşlardan itibaren neredeyse hayatının tümünü Ülkemize ve ordumuz bağışlayan cesur yürekli komutanlarımız.
Dosta güven düşmana korku salan türk milletinin bağrından gelen askerler. Hayırlı olsun. Evet.
harbiye den mezun olan kişilerdir, son zamanlarda orduya fetocular ve akpliler dolduğu için milliyetçi kişiler genelde giremez harbiye ye.
anlaşılan yarısı fetocü yarısı akpli. bir tek kemalist yok. atatürk görseydi kemikleri sızlardı.
görsel
görsel

Cumhuriyet’in ilk yıllarında bir Türk subayı, 27 Aralık 1936.