bugün

yaz aylarında aşka dönüşen tutku. market ve pazarlarda satılan salkım domates kilosu 5 liraya rahatlıkla müşteri bulabilmekte. insanımızda domatese karşı aşırı bir sevgi var. marketlerdeki domates tezgahı önlerinde bulunan müşterilerileri dikkatli izleyin. bu insanların, ellerindeki domatesleri adeta okşadıklarını, kokladıklarını göreceksiniz.
balkonu güneş gören teyzelerde saksıda minik minik domatesçikler yetiştirme olarak gözlenebilen tutku. organik denen yavruların kilosu olmuş 4-5 lira balkonu bostan yapsa yeridir. hatta et pahalı, sütler şüpheli diğer balkonda da ufak bir ahır, işini görür oh mis gibi hormonsuz yiyecek+köy hayatı.
domates yemeğe lezzet katar, domates varken salçaya gerek kalmaz, sabah kahvaltılarının vazgeçilmezidir.
Vazgeçilmezimizdir hele bir de hormonsuz asitli asitli olursa.
pazarın önünden geçerken domates fiyatlarını görüp, hadi gel köyümüze geri dönelim şarkısı eşliğinde evin yolunu tutan halkın özlem duyduğu tutkusudur.

(bkz: altın çilekten sonra altın domates)
sabahları üzerine halis mulis zeytinyağı eklenerek yenen hormonsuz domatesin yerini hiç birşey tutamaz.
kırmızı renge olan hayranlığından olsa gerektir. anladınız siz onu.
kanserin ülkemizde avrupa ortalamasının oldukça altında seyretmesinin temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor bu durum.

beslenme uzmanları şöyle diyor;

"...Domatesteki, kanserle savaştığı düşünülen madde likopen. Likopen, beta karoten ile aynı gruptan bir biyoflavonoid. Pişirme, özellikle de yağda pişirme ile likopen, domatesten kolayca ayrışıyor. Çünkü yağda çözünen bir madde, ısıda daha çok açığa çıkmasını sağlıyor... Aksine birçok başka maddede olduğu gibi etkisinin azalmasını değil. Akdeniz mutfağındaki, hemen her yemeğe, domates, domates salçası ve zeytinyağı eklemek, oldukça akıllıca yani… Likopen, domatese kırmızı rengini veren madde, yani domates ne kadar kırmızı ise o kadar faydalı..."

- yiyin anacığım!
kokulu, etli, sulu, lezzetli domatesin karşısında dizlerinin bağının çözülmesine neden olur.
allahım sana geliyorum.