bugün

elazığ barosudur...

http://www.timeturk.com/t...ukata-cubbe-giydirdi.html
görsel
görmek istediğimiz hareketleri gösteren barodur.
çok normaldir.
cübbe zaten avukatın tarafsızlığını simgelediği için normaldir. mini etekli kot pantolonlu şortlu nasıl giyebiliyorsa türbanlı da giyebilmelidir. avukatlar için kılık kıyafet kısıtlaması bulunmamaktadır.
genelde avukatlar cübbe giyerler. Mesela polisler nasıl üniforma giyiyorlarsa bunlarda bu şekilde avukat cübbesi giyerek işlerini icraa ederler.
Canım ülkem her zaman böyle olsa önemli olan kıyafet değil ki icraat o kadar okumuş yazıktır kıza ne yapsın o da öyle seviyor kendisini.
(bkz: sezarın hakkı sezara)
Cübbe tarafsızlığı türban ise taraf olmayı simgelediginden, bok yemiş barodur.

Türban takan adam tarafını belli etmiştir aga..iki kere iki dört.

Ulan ben de gidip elazığ'dan penis büyütücü alacam ki hiç ihtiyacım yok, sonra penis büyütücü bozuldu diye satan firmayı dava edecem, avukat olarak da bu karıyı tutacam..hadi baksın bakalım bu davaya..

Bu ne amına koyayim her işe önce dini imanı karıştırıyorlar be..
gavurun cübbesini, bacısının başörtüsüne tercih edenleri rahatsız edecektir,

türban; "hindistandaki sihlerin başına sardığı sarık, erkekler kullanır sadece ve sihlerin bu kıyafeti sömürgeliklerinden beri dalga konusudur batı ülkelerinde...kasıtlı olarak kullanılmaya başlanmıştır türban kelimesi, yani...elli yıl öncesine gidersek, türkiyede bu kelimenin daha önce hiç (ama hiç) kullanılmadığını görebiliriz...yavaş yavaş türkçeye sokulmuş bu kelime, batıda zaten herkesin bildiği alay konusu olan bir kıyafetin ismi konmuş başörtüsüne (kendi bilinçli halkından tepki almamak için, onlar için de doğal gelecek bir isim seçilmiş anlıyacağınız)....başörtüsü diyerek aşşağılayamazlardı, yasaklıyamazlardı, çünkü halkın tepkisinden çekiniyorlardı, çünkü türk halkının tepkileri anlaşılabilir değildir onlar tarafından...yavaş yavaş başörtüsü tombul yanaklı nur yüzlü ninelerin kullandığı, türban ise marduktan; türkiyeyi bölmek için gelmiş kişilerin kullandığı bir kıyafet olarak ikiye ayrılır....şirin ninelerin kullandığı başörtüsüde şirin ninelere hastır zaten...onlar gibi olunsa sorun yoktur da, ah işte cahildir o marduktan gelenler, anlamazlarki onlar(ah onlar yokmu)...bunları, ve bunun gibi daha önceden asla sorun olmamış birçok konuyu bu ülkeyi ortadan ikiye bölecek kadar net bi şekilde hayata geçirerenlerin bu ülkedeki (ufak kazançlar karşılığı) sesi olanlar bunu başaracaklar gibi görünmektedir...öyle ki; bu konuda herhangi bir fikri olmayan kişiler bile ikiye ayrılmış bu konuyu tartışmaya taraf olmaya başlamıştır... uygar toplum olmanın rio karnavalı düzenlemek olduğunu düşünen yeni nesil zaten başörtüsünün artık uygulanmasına gerek olmayan bir örf olduğunu düşünmeye başlamıştır doğal olarak....
sözün kısası; bu yazıda verilebilecek okadar örnek olmasına rağmen kısa kesmek gerektiğine inanıyorum, çünkü okumayı sevmeyen halkımın, duyduğuna ona anlatılana düşünmeden inanmak gibi bir alışkanlığı olduğunu biliyorum"
adalet, tarafsızlık, eşitlik, hak hukuk kelimelerini diline sakız etmiş olanların türbanlı ve taraflı bir avukat adayına cübbe giydirilmesine alkış tuttuğuna şahit olmamızı sağlayan gülünesi vaziyet.

bu hanım kızımız, mustafa kemal atatürk'e hakaret eden bir şakirdi hararetle savunacakken, olası bir durumda atatürkçü bir vatandaş için kılını dahi kıpırdatmayacaktır.

sizin terazi bozuk azizim. hep aynı tarafa ağır basıyor.
normaldir ne yapsın giydirmesin mi?
cübbe bir avukatın maskesidir. onu giydiğin anda dinmiş, cinsiyetmiş, sosyal statüymüş, mezhepmiş, vatandaşlıkmış, katilmiş, tecavüzcüymüş, suçluymuş, suçsuzmuş hiç birşeyi ayırt edemezsin arkadaş. bu yüzden terörist başının da avukatı doğal olarak vardır ve olmalıdır ve her türlü savunma hakkı tanınmalıdır, bu yüzden sivas katliamını yapanların da avukatları vardır, bu yüzden baklava çalan çocukların da avukatları vardır. o cübbenin amacı senin bu kişileri savunurken tamamen mesleki etik çerçevesinde tarafsızca ve hukukun gerektirdiği şekilde davranmanı sağlamaktır. ne zaman çıkartırsın o cübbeyi istersen git anasına bacısına söv bu savunduklarının. ama meslek kutsaldır ve sen mesleğini icra ederken, seçtiğin mesleğin ilkelerine, değerlerine, yüzyıllardır alışılagelmiş kurallarına uymakla yükümlüsündür. sen kafana o bez parçasını -evet aynen anlamsız bir bez parçası başka hiçbir halta yaramaz o şey- taktığın anda o cübbenin içindeyken senin tüm tarafsızlığın son bulur. cebinde kuran taşırsın amenna, boynunda cevşen vardır amenna. onları kimse görmez ve senin inancın senle allah arasında kalmaya devam eder. ama gösteriş için taktığın o bez parçası senin tüm tarafsızlığını bozar arkadaş. bu nedenle kamuda bu tür semboller yasaktır. bakın dini sembol demiyorum çünkü türbanın dinle imanla alakası yoktur. hiçbir yerde geçmez dahi. benim gibi inanmayan bir adam bile bunu alenen biliyorken, kuran'ı hatmetmişlerin körü körüne inanması bugünkü birtakım güçlere yalanmaktan ya da şirin gözükmekten başka birşey değildir. tüm bu yazılanlar önyargı dahi olabilir. ama önyargıların bu noktalara gelmesindeki yegane sebep mevcut iktidar ve bu iktidarın dini ota boka alet etmesidir. avukatlık mesleği günümüzde ne kadar itibarsızlaştırılmaya çalışılsa da herkesin hayatında en az bir kere işinin düştüğü bir meslektir ve mutlaka layığıyla yapılmalıdır. sen bugün türban takıp mahkemeye girdiğin anda ne o hakim doğru düzgün karar verebilir, ne sen mesleğin ile görüşlerin arasındaki keskin çizgiden kurtulabilirsin ne de sistem doğru düzgün işleyebilir.
çalışanın hakkını veren, siyasi kimlik olarak tanımayıp adaletli davranan barodur.
bunun bir haber değeri olmadığı günlerde bir şeylerin değiştiği görülür. türbanlı ya da mini etekli. ne fark eder. okuyup dirsek çürütmüş müdür, hak edip diplomasını almış mıdır, en önemlisi insanların kutsal savunma hakkını üstlenebilecek midir? bırakın şekle takılmayı artı allah aşkına.

onca eksiden sonra içe sinmeyen ekleme: bakın efendiler, bu ilke tanzimat fermanı'ndan bu yana batılılaşmaya çalışıyor. ne yazık ki batılılaşmayı hep şekilcilik olarak aldık, giyimle, kuşamla, konuşmayla batılılaşırız zannettik. 170 yıldır birbirimizi yiyiyoruz. o hanım kızımızın türbanlı ya da türbansız olması neyi değiştircek allah aşkına? bu işlerin sarıkla türbanla yürümediği gerçeği için buyrun bir fıkra nasreddin hoca'mızdan.

--spoiler--

Adamın biri rahmetliye iran’dan gelen bir mektubu göstererek:

- Hoca, demiş, şunu bir zahmet okuyuver. Hoca bakmış, mektup Farsça.

- Ben bunu okuyamam, demiş. Farsça yazılmış bu.

Adam sinirlenmiş:

- Bir de Hoca olacaksın, demiş başındaki şu koca sarıktan utan, bir mektubu okumaktan acizmişsin!

Hoca hemen sarığını başından çıkarıp adamın başına oturtmuş ve:

- Haydi ahbap, demiş, keramet sarıktaysa sen oku bakalım!

--spoiler--
Bu kız türbanı çıkarınca tarafsız mı olcak ey mazlumlar? Asıl takınca sen bu kadının yargısına ve vereceği hükme karşı taraflı olacaksın.
Asıl türban onun için dezavantaj bebeğim.
Hala türban takmak taraflı olmaktır deniyor. Afedersiniz ama o kadın kafasındakini zorla çıkarınca sana daha da kinlenir haberin olsun.senin ruhun bile duymaz. Açıktı halbuki niye yaptı ki böyle bişey dersin.
Dolayısıyla adil barodur.