bugün

AKP halkımızı aptal yerine koyuyor!

Üniversite öğrencilerine türban yasağının kaldırılmasına dönük girişimleri insan hak ve özgürlüklerine ilişkin bir kısıtlamanın kaldırılması olarak göstermeye çalışan AKP iktidarı, 12 Eylül 1980'den beri adım adım gericiliğe teslim edilen Türkiye'de Ilımlı islam Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmenin peşindedir.

Olağan koşullarda insanların kılık kıyafetiyle uğraşmak devletin işi değildir. Zaten laikliği bir-iki sembolle tarif eden, toplumun gericileşmesine göz yuman hatta el altından destekleyen zihniyetin marifetiyle buralara geldik. Ancak Türkiye bugün olağan koşullardan geçmemektedir. Emperyalizmin Türkiye'ye dönük hangi hesaplar içinde olduğunu bilmeyen kalmadı. Bu hesaplarda islam Cumhuriyeti'ne de yer var. Patron sınıfı, emekçi kitlelere karşı azgın bir piyasa terörü estirmeye devam ediyor. Bu yıl ücretlileri açıkça köleleştirecek yasal değişiklikler gündeme gelecek. Bunun için sermayenin de daha dincileşmiş bir topluma gereksinimi var.

Bugün türban konusunda AKP ve MHP'ye kızan patron örgütü TUSiAD'ın derdi, kendilerinin de pek benimsediği gericileşme değil, AKP'nin bu konudaki beceriksizliği nedeniyle ortaya çıkan gerilimdir. Patronlarımız kendi kârlarını etkileyecek siyasal tartışmalardan hoşnut değillerdir. Yoksa türbanmış, ülke karanlığa götürülüyormuş, sermayedarlarımız bununla ilgilenmez, umurlarında değildir.

Bu koşullarda üniversitelerde türban yasağının kaldırılması hiçbir biçimde insan hak ve özgürlükleriyle ilgili bir konu olarak görülemez. Yapılmak istenen siyasal ve toplumsal yaşamın din kuralları tarafından belirlenmesi hedefi doğrultusunda bir basamak daha çıkmaktır.

Türkiye Komünist Partisi, yalnızca bu son adıma değil, AKP'nin 12 Eylül generallerinden devraldığı toplumu sistematik bir biçimde dincileştirme girişimlerinin tümüne karşı koymaktadır. inanç ve ibadet özgürlüğünü savunmak komünistlerin en temel ilkelerinden biridir. Bununla birlikte, şu ya da bu inancın siyasal ve ekonomik amaçlar için kullanılmasına, hele hele emperyalist ülkelerin birtakım projelerine zemin hazırlamasına seyirci kalacak değiliz. Ülkesini, halkını seven, adalet duygusuna sahip inanan/inanmayan bütün insanlarımızın AKP'nin ülkemizi sokmak istediği Amerikan çarşafına isyan etmesi gerekir.

TKP bu vesileyle, "laiklik elden gidiyor" diye haklı olarak kaygı duyan yurttaşlarımıza, artık NATOcu generallerden ve piyasacı CHP'den aydınlık bir Türkiye için medet ummamaları, emperyalizm ve gericiliğe karşı verilen örgütlü mücadeleye katılmaları çağrısını yapmaktadır.

Kaynak: http://www.tkp.org.tr/par...turkiye-carsafa-sokuluyor
komünistlerin hüsnü kuruntusu olan iddia. çarşafa girenlerin saysı oran olarak az olmakla birlikte sayıları iddia sahiplerinden fazla olduğundan iddia sahiplerinde korku yaratmaktadır.
Türkiye Komünist Partisi'nin bildirisinin ilk cümlesidir. *
içinde 'inanç ve ibadet özgürlüğünü savunmak komünistlerin en temel ilkelerinden biridir' diye bir cümle geçmektedir ki halen ben bu cümleye gülmekteyim.

(bkz: lan neyse bir sey demiyorum)
parti progpagandası okuyacak kadar vakit ayırmadığım için içindeki tezatları yakalayamadığım entry dir.
aynı adamlar zamanında kürtçe eğitime ve başörtüsüne özgürlük diye bildiriler dağıtmakta ve açıkça laik cumhuriyeti statükocu olduğu için kabullenmemekteydiler. şimdi eğer samimilerse gene de eyvallah ama rüzgar nerden eserse o yöne dönen ''bizim komünistler''in klasik bir tavrıyla karşı karşıyayız bence.
(bkz: turban turban turban)
askerlerin kafasının çuvala sokulduğu yetmedi şimdi de çarşaf mı? dedirten başlık.
(bkz: allahim sen soktun sen cikar)
(bkz: copy paste yazari)

(bkz: tkp yi istemiyoruz) * * *
(bkz: ört ki ölem)
kadını muzır neşriyat gibi görüp iyice örtmek isteyen çevrenin adım adım ulaşmayı planladığı nokta. muzır neşriyatı değil alanı poşetlemek lazım ki ağızlarından akan sularla etrafı da kirletmesinler. hâlâ göremeyenlerin gözleri açılacak ama o zaman da çok geç kalınmış olunacak. gerçi göremeyenler zaten bu durumdam şikâyetçi değildi ki. neyse ucu bir şekilde dokunacak nasılsa.
(bkz: 4 kariyla evlenmek bir haktir engellenemez)
çarşaf, -senelerdir arasındaki farkı öğrenemediğim yada bilinçli olarak öğrenmek istemediğim-
nevresim ve yatak takımı gibi birşeydir. üzerine yatılır, çamaşırdır kirlenir omoyla temizlenir,
sonra ayşe teyzenin bahçesinde olduğu gibi ipe asılır, kurutulur, efendime söyleyeyim ütülenir ve
tekrar yataklarımızda kendisine kullanım alanı bulur. bu relatif döngü böyle gider...

senelerdir amacı dışında kullanım alanı bulmuş ürünlerin başında gelen çarşafı,
yelken yapıp pupa yelken yeni ufuklara açılmak varken;
hala, yine ve yeniden ayaklarımıza bağ yapılmasından kurtulamadık.

bu cennet vatanın ve onu, damarlarındaki kan ile gerçek bir vatan yapan,
çalışkan ve zeki türk milletinin; ulu önderimizin bağımsız laik türk cumhuriyeti ilkelerinden uzaklaştırılması,
sadece ruhu kör, beyni kör, vicdanı kör çevrelerin oyunu değildir.
istanbul istanbul olalı, o'nun Konstantinopolis olması için çaba veren, harici bedbahlarımızın da oyunudur.
bir beyin yetiştirilip, bir çift göz açılırken ne yazık ki diğer taraftan avuçla insan tabiri caiz ise devşirilmektedir, cahil cühela modeline..*
hayır! türkiye çarşafa sokulmuyor.
level 2: türkiye çarşafın içinde. bakalım şimdi neler olacak.
(bkz: coming soon)