bugün
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi13
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi17
- vallahi de kemal'in düşmanıyım8
- kendini bir görsel ile anlat22
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu23
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- anın görüntüsü13
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- kıza iğne batıran türbanlı11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho28
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- icardi190543
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel21
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü9
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
dünyanın çeşitli yerlerinde eğitim veren türk milliyetçiliği ve kültürü misyonerliği amacıyla açıldığı sanılan;ama ingilizce eğitim veren * daha dün fethullah gülen ve nur cemaatinin en önemli ikinci adamının cemaatten ayrıldıktan sonra kanaltürk'te yaptığı açıklamayla gerçek yüzleri iyice ortaya çıkan fethullah gülen'i allah'la peygamber arasındaki mehdi sıfatında görmeye neden olacak eğitim veren kurumlardır. Bu okullardaki öğrenciler cemaatin ikinci adamının söylediğine göre allah yolunda başlayıp fethullah yolunda devam etmektedirler,kur'anda olmayan mehdi inancına göre yetiştirilip fethullah gülen'in amerika'dan kendilerinin günahlarını göreceklerine inanmaktadırlar.
işte böyle bir şeydir türk okulları,beyin yıkama merkezine benzerler. Hatta öyledirler. Bu entry'de kesinlikle benim görüşlerim yer almamaktadır.
Dün akşam kanaltürk'ü izlemeye cesaret edebilen ve az sonra bu entry'i kötüleyecek olan arkadaşlar da bunun bilincindedirler umarım.
(bkz: Tehlikenin farkında mısınız)
işte böyle bir şeydir türk okulları,beyin yıkama merkezine benzerler. Hatta öyledirler. Bu entry'de kesinlikle benim görüşlerim yer almamaktadır.
Dün akşam kanaltürk'ü izlemeye cesaret edebilen ve az sonra bu entry'i kötüleyecek olan arkadaşlar da bunun bilincindedirler umarım.
(bkz: Tehlikenin farkında mısınız)
evet bu okullar dünya'nın her yerindedir. Asya'da , Afrika'da dünyada 100 den fazla ülke de bu okullar varmış.Ama biraz düşünerek entry girsek daha güzel olacak. Şimdi burdan kalkıp Togo'ya Endonezya'ya okul açmaya giden öğretmenler Türkçe ve ingilizce bilerek gidiyorlar.
Doğal olarak gittikleri ülkelerin resmi dillerini bilmeleri pek mümkün değil. Haliyle oradaki yetkililerle ve halkla iletişim kurmaları gerekiyor.
Şimdi zeki arkadaşlarım , oraya gittiğinde bu öğretmenler türkçemi konuşacak da iletişim kuracak. Dünyada uluslar arası geçerli dil türkçe değil ingilizce.* Evet oraya giden öğretmenler ingilizce çatısı altında türkçe öğretmektedirler. Bunu da her yıl yapılan türkçe olimpiyatların da görebilirsiniz.
Şimdi aha bunların 2 numaralı adamı (bkz: Nurettin Veren)televizyona çıktıda böyle böyle dedi diyorsunuz. Allah aşkına şu adamı biraz araştırın. * Herif kendini tam anlamıyla şebek etmiştir. Tamam hadi fethullah gülen'e kızdın ayrıldın cemaat'den de namazı niyazı niye bıraktın. onlarda mı Hoca'nın emriydi sana. * şimdi de işçi partisindeymiş.
Doğal olarak gittikleri ülkelerin resmi dillerini bilmeleri pek mümkün değil. Haliyle oradaki yetkililerle ve halkla iletişim kurmaları gerekiyor.
Şimdi zeki arkadaşlarım , oraya gittiğinde bu öğretmenler türkçemi konuşacak da iletişim kuracak. Dünyada uluslar arası geçerli dil türkçe değil ingilizce.* Evet oraya giden öğretmenler ingilizce çatısı altında türkçe öğretmektedirler. Bunu da her yıl yapılan türkçe olimpiyatların da görebilirsiniz.
Şimdi aha bunların 2 numaralı adamı (bkz: Nurettin Veren)televizyona çıktıda böyle böyle dedi diyorsunuz. Allah aşkına şu adamı biraz araştırın. * Herif kendini tam anlamıyla şebek etmiştir. Tamam hadi fethullah gülen'e kızdın ayrıldın cemaat'den de namazı niyazı niye bıraktın. onlarda mı Hoca'nın emriydi sana. * şimdi de işçi partisindeymiş.
fettullah gülen'in emrinde çalıştığı amerikan'ın propagandasını yapan okullardır. oraya giden türk hocalar da bunun farkında değildir. allah rızası için yaptıklarını düşünmektedirler.
(bkz: adı türk kendi arap)
(bkz: yapan yapar yapamayan eleştirmen olur)
(bkz: george bernard shaw)
(bkz: cahilin yanında kitap gibi sessiz ol)
(bkz: mevlana)
http://www.turkokullari.net
(bkz: george bernard shaw)
(bkz: cahilin yanında kitap gibi sessiz ol)
(bkz: mevlana)
http://www.turkokullari.net
Türk Okullarının Türk Düşmanları
[14 Mayıs 2008 tarihli Star gazetesinde yayınlandı]
New York Times, dünyanın en itibarlı ve etkili gazetelerinden biri, belki de birincisidir. Bu gazeteye manşet olacak derecede önemli bir eğitim hareketi kurmak da, herhalde dünyanın en zor işlerinden olmalı. Ama Türkiyede tam da bunu başarmış birileri var: Fethullah Gülen hareketi.
Günlük gazeteleri izliyorsanız, sözünü ettiğim haberin haberini görmüş olmalısınız. 4 Mayıs tarihli New York Timesdaki Türk Okulları Pakistan'a Daha Mutedil Bir islam Vizyonu Sunuyor başlıklı uzun hikayeyi kast ediyorum. Gazetenin istanbul büro şefi Sabrina Tavernise'nin ve tecrübeli muhabir Şebnem Arsu nun imzasını taşıyan haber, katı ve bağnaz bir din anlayışının epey yaygın olduğu Pakistan'da Gülen hareketinin açtığı okulların hem dindar hem de modern bir nesil yetiştirdiğini anlatıyordu.
Biz duya duya belki alıştık, ama bu Türk okulları gerçekten de muazzam bir proje. 91 ayrı ülkede 300'den fazla okul açmak ve bunların hepsini de başarıyla yaşatmak, şapka çıkarılacak bir iş. Fransa'da yaşayan bir dostum, bu okulların şöhretiyle Paris'in çok pahalı bir restoranındaki bir iş yemeğinde bile karşılaşmış. Bir süre Madagaskar'da yaşamış bir Fransız iş adamı, kendisine, Çocuklarımızı oranın en iyi okuluna göndermek istediğimizde bize Türklerin idare ettiği bir okulu tavsiye ettiler, demiş. "Etkilendim" diye de eklemiş.
Bu, az şey değil. Türkiye deyince epey bir Avrupalı'nın aklına Ermeni soykırımı, darbeler, işkence ve bilumum insan hakkı ihlâlleri gelir. Son dönemde de 301 davaları, Hıristiyan cinayetleri veya tecavüz vakaları geliyor. Türkiye'den iyi şeyler de çıkıyor dedirten az şey var. Bunlardan biri de, belli ki, Türk okulları.
Ama ne gariptir ki bu Türk okullarının en büyük muhalifleri yine Türkler. Öyle ki bazıları, bu kurumları ziyaret etmeyi parti kapatma ve siyasi yasak getirme'nin gerekçesi bile sayıyor. Medyanın malum köşeleri ise, okulları kötülemekle hızını alamıyor, bunlar hakkında olumlu şeyler yazan Batı basınını da suçluyor. Zaten Sabrina Tavernise, aynı AB Komisyoneri Olli Rehn gibi, Türkiye'deki katı laiklik'ten bahsettiği için bir süredir boy hedefi.
Ne enteresan değil mi? Katı laik;likten eleştiri alanlar, vay, siz misiniz bizim laikliğimize dil uzatanlar; diye küplere biniyor, bu eleştiriyi getirenleri dincilere satılmakla; suçluyor, yani aslında kaskatı olduklarını fiilen ispat ediyorlar. Öz eleştiri yapmak, acaba gerçekten bizim modelimizde bir gariplik var mı demek, akıllarına hiç gelmiyor.
Sorunun kökeni, Türk seçkinlerinin beynine kazınmış olan din fobisi. Bu öğretiyle yoğrulmuş standart bir Türk, dinin sadece vicdanlarda kalması gerektiğine, toplumu etkilemesi durumunda ise karanlığa gömüleceğimize sorgusuz-sualsiz iman ediyor. Bu öğretiye göre toplumda hiç bir dini hareket olmamalı, hele de bunlar eğitim kurumları açarak yükselen yeni nesile yön vermemeli. Eğer din lazımsa bile, devlet onu gerektiği şekilde, gerektiği kıvamda topluma verir. Devlet zaten her şeyi bilir.
Bu zihniyet Türkiye dışında da vardır; ama sadece ideolojik dikta rejimlerinde. Demokratik Batı toplumlarında ise din toplumsal yaşamın her alanında kendini ifade edebilir. Örneğin her dini kurum ve cemaat kendi eğitim kurumunu oluşturabilir. Hele de Amerikada laik devlet okullarının yanında sayısız Hıristiyan, Yahudi ve hatta islami kolej vardır. Zaten bildiğiniz ünlü üniversitelerin çoğu din kökenlidir. Princeton Üniversitesinin ambleminde hala Dei sub numine viget, yani, Tanrının kudreti altında yükselir diye yazar. Türkiyede böyle bir cümle yazsanız bir üniversitenin tabelasına, artık yargı darbesine mi gerekçe olur, Sincanda tank gösterisine mi, varın siz düşünün...
http://www.mustafaakyol.org
[14 Mayıs 2008 tarihli Star gazetesinde yayınlandı]
New York Times, dünyanın en itibarlı ve etkili gazetelerinden biri, belki de birincisidir. Bu gazeteye manşet olacak derecede önemli bir eğitim hareketi kurmak da, herhalde dünyanın en zor işlerinden olmalı. Ama Türkiyede tam da bunu başarmış birileri var: Fethullah Gülen hareketi.
Günlük gazeteleri izliyorsanız, sözünü ettiğim haberin haberini görmüş olmalısınız. 4 Mayıs tarihli New York Timesdaki Türk Okulları Pakistan'a Daha Mutedil Bir islam Vizyonu Sunuyor başlıklı uzun hikayeyi kast ediyorum. Gazetenin istanbul büro şefi Sabrina Tavernise'nin ve tecrübeli muhabir Şebnem Arsu nun imzasını taşıyan haber, katı ve bağnaz bir din anlayışının epey yaygın olduğu Pakistan'da Gülen hareketinin açtığı okulların hem dindar hem de modern bir nesil yetiştirdiğini anlatıyordu.
Biz duya duya belki alıştık, ama bu Türk okulları gerçekten de muazzam bir proje. 91 ayrı ülkede 300'den fazla okul açmak ve bunların hepsini de başarıyla yaşatmak, şapka çıkarılacak bir iş. Fransa'da yaşayan bir dostum, bu okulların şöhretiyle Paris'in çok pahalı bir restoranındaki bir iş yemeğinde bile karşılaşmış. Bir süre Madagaskar'da yaşamış bir Fransız iş adamı, kendisine, Çocuklarımızı oranın en iyi okuluna göndermek istediğimizde bize Türklerin idare ettiği bir okulu tavsiye ettiler, demiş. "Etkilendim" diye de eklemiş.
Bu, az şey değil. Türkiye deyince epey bir Avrupalı'nın aklına Ermeni soykırımı, darbeler, işkence ve bilumum insan hakkı ihlâlleri gelir. Son dönemde de 301 davaları, Hıristiyan cinayetleri veya tecavüz vakaları geliyor. Türkiye'den iyi şeyler de çıkıyor dedirten az şey var. Bunlardan biri de, belli ki, Türk okulları.
Ama ne gariptir ki bu Türk okullarının en büyük muhalifleri yine Türkler. Öyle ki bazıları, bu kurumları ziyaret etmeyi parti kapatma ve siyasi yasak getirme'nin gerekçesi bile sayıyor. Medyanın malum köşeleri ise, okulları kötülemekle hızını alamıyor, bunlar hakkında olumlu şeyler yazan Batı basınını da suçluyor. Zaten Sabrina Tavernise, aynı AB Komisyoneri Olli Rehn gibi, Türkiye'deki katı laiklik'ten bahsettiği için bir süredir boy hedefi.
Ne enteresan değil mi? Katı laik;likten eleştiri alanlar, vay, siz misiniz bizim laikliğimize dil uzatanlar; diye küplere biniyor, bu eleştiriyi getirenleri dincilere satılmakla; suçluyor, yani aslında kaskatı olduklarını fiilen ispat ediyorlar. Öz eleştiri yapmak, acaba gerçekten bizim modelimizde bir gariplik var mı demek, akıllarına hiç gelmiyor.
Sorunun kökeni, Türk seçkinlerinin beynine kazınmış olan din fobisi. Bu öğretiyle yoğrulmuş standart bir Türk, dinin sadece vicdanlarda kalması gerektiğine, toplumu etkilemesi durumunda ise karanlığa gömüleceğimize sorgusuz-sualsiz iman ediyor. Bu öğretiye göre toplumda hiç bir dini hareket olmamalı, hele de bunlar eğitim kurumları açarak yükselen yeni nesile yön vermemeli. Eğer din lazımsa bile, devlet onu gerektiği şekilde, gerektiği kıvamda topluma verir. Devlet zaten her şeyi bilir.
Bu zihniyet Türkiye dışında da vardır; ama sadece ideolojik dikta rejimlerinde. Demokratik Batı toplumlarında ise din toplumsal yaşamın her alanında kendini ifade edebilir. Örneğin her dini kurum ve cemaat kendi eğitim kurumunu oluşturabilir. Hele de Amerikada laik devlet okullarının yanında sayısız Hıristiyan, Yahudi ve hatta islami kolej vardır. Zaten bildiğiniz ünlü üniversitelerin çoğu din kökenlidir. Princeton Üniversitesinin ambleminde hala Dei sub numine viget, yani, Tanrının kudreti altında yükselir diye yazar. Türkiyede böyle bir cümle yazsanız bir üniversitenin tabelasına, artık yargı darbesine mi gerekçe olur, Sincanda tank gösterisine mi, varın siz düşünün...
http://www.mustafaakyol.org
türk dünyası araştırmaları vakfı'nın okullarına nazaran dünyanın her yerinde olan ama türkçe'yi seçmeli olarak okutan okullar.
(bkz: turan yazgan)
(bkz: turan yazgan)
güncel Önemli Başlıklar