bugün

"salla salla salla titret!" gibi acıklı ve eser olarak değeri tartışılamaz (!) bir parçanın trt de canlı yayında seslendirilmesiyle başlayan durumdur.
ardından boyalı direk
ve şimdi de diğer kanallarınkinden eksik kalmayan magaziniyle trt her geçen gün bozulmakta. türkçemizin en güzel şekliyle kullanıldığı ve kaliteli programlarıyla sevdiğimiz trt'mizi kaybediyoruz.
anteni biraz daha sola çevirince düzelecek durumdur.
(bkz: besim tibuk) ne kadar haklıymış dediğim olaydır.

trt'nin özelleştirilmesi veya en azından küçültülmesi gerekir...
boyalı direk adlı programı görmemle birlikte inanmaya başladığım olgu...
(bkz: 26 temmuz 2008 sporting braga sivasspor maci)
senden benden alınan vergileri boyalı direk'lere, tarkan'lara yedirilmesi ile gün gibi ortaya çıkmış durumdur.

(bkz: trt vergisi)
tepeden tırnağa iktidar partisi kadrolaşması sonucu oluşan durum. şehir orkestrasının başına mezarlıklar müdürünü getiren anlayış trt daire başkanlıklarını da rahat bırakmamıştır. görevine mevzuat sebebiyle son verilemeyen, değiştirilemeyen daire başkanlarının daireleri kapatılmış, yerine aynı daireler başka isimlerle açılmış, başına da arzulanan imamlar getirilmiştir.
"boyalı direk" programından sonra şimdide "yağlı kazık" isimli programı yapacaklarının duyulmasıyla varılan kanı.
ismail cem genel müdürlük yaparken avrupa'dan birsürü ödül alırdı trt. tarihten bir kesit :

Milliyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaparken, 14 Şubat 1974'te göreve gelen Cem, TRT'de birçok yeniliklere imza attı, önemli atılımlar yaptı. Türkiye'nin tek TV kanalı olan TRT'de nitelikli belgeseller, dizi filmler ve filmler yayınlandı. Ecevit, Cem'i neden TRT Genel Müdürü yaptığını şu sözlerle açıklıyordu: ''Biz göreve gelir gelmez karşı karşıya kaldığımız atama zorluklarından biri buydu. Ben ölçü olarak hem kültürüyle, hem dünya görüşüyle, hem de objektifliğiyle o yeri doldurabilecek bir kimse bulmaya çalışıyordum. Aklıma ismail Cem geldi. Kendisini çok yakından tanımasam da çok değerli ve geniş kültürlü bir gazeteci olarak biliyordum. TRT'de bürokratlıktan çok gazetecilik tecrübesinin yararlı olacağını düşünüyordum. Ayrıca ismail Cem, yalnız sol hareketi değil, sağ hareketleri de bir bilim objektifliğiyle değerlendiren bir kimseydi. Onun için Sayın Erbakan'ın da, MSP'nin de bu önerimi anlayışla karşılayacaklarını düşünüyordum ve nitekim tahmin ettiğim gibi oldu ve Sayın Erbakan'a bu öneride bulunduğum vakit çok memnun oldu. Sevinçten yüzü güldü. 'Nasıl bulabildiniz bu ismi. Çok iyi düşünmüşsünüz' dedi.''

Cem, genel müdürlüğe geldiğinde yaptığı ilk konuşmada, ''Yeni çalışma döneminin kültür anlayışında öncelik Türkiye kültürüdür, halkın kültürdür; bunun çağımızda aldığı ve alacağı biçimdir'' dedi. Özellikle televizyon yayınlarının gelişmesine önemli katkılarda bulunan Cem'in genel müdürlüğü sırasında haftada 20 saat olan yayın 50 saate yükseldi. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak da 10 milyon olan televizyon izleyici sayısı 20 milyona çıktı. Ancak Cem'in uygulamaları ve yaptığı atamalar muhalefetin sürekli tepkisine neden oldu.

Adalet Partisi* (AP) Genel Başkanı Süleyman Demirel*, ''TRT'nin Ulus gazetesinin durumuna getirilmek istediğini'' iddia etti. 12 Nisan 1975 seçimlerinde güvenoyu alan Demirel başkanlığındaki ''Milliyetçi Cephe'' hükümetinin ilk uygulamalarından birisi 16 Mayıs 1975'te ismail Cem'in yerine Nevzat Yalçıntaş'ı atamak oldu.

Cem'in görevden alınması için hazırlanan kararnamede, Cumhuriyetin temel niteliklerine, devletin ülkesiyle ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ilkesine zarar verdiğini, halkın huzurunu bozduğunu, kavgaya teşvik edici, gençleri milli ahlaka aykırı itiyatlara sevkettiğini ileri sürerek milli güvenliği ve kamu düzenini bozmakla suçlandı. Demirel, Çankaya Köşkü'ne kadar çıkarak Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e, kararnameyi imzalamaması durumunda hükümeti bozacağını söylediği belirtilir. Cem'e diş bileyen istanbul iş çevreleri de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu kanalıyla Cem'in azledilmesi için çalıştı. Baskılardan bunalan Korutürk imzayı attı.

Cem, daha sonra Danıştay tarafından göreve iade edildi, ancak kendisi gazeteciliğe dönmeyi tercih etti. Daha sonra çıkardığı sosyalist eğilimli ''Politika'' gazetesi 12 Eylül'le birlikte yayın hayatına son vermek zorunda kaldı.
"recep'in karnı acıktıııııı" şeklindeki feryat figan sonucu, tarladaki ayşe teyze, "trt" adını verdiği domatesi koparmıştır. barış manço'lu, susam sokağı'lı çocukluğumun televizyonunun, tıpkı o parıl parıl parlayan domates gibi günden güne içi geçmektedir.