bugün

"tanrının var olmayacağına inandığım geceye dek, ona hepimiz için uzun uzun yakarıyordum. artık yakarmama gerek kalmadı." (çocukluğumun soğuk geceleri)
Kesinlikle kanat güner'den en az bin kat daha mantıklı ve aklı başında bir depresif o ayrı, fakat; herkes intihar etmeli o vakit sadece kanat güner ve tezer özlü gibi insanlara zor değil hayat.

pes etmemek lazım. herkes kendi cehennemini yaşıyor.

yazılarına hayranım rahmetli tezer'in. umarım sonraki hayatında (bkz: reenkarnasyon) mutlu olur.
idolüm ve yazılarını hayranlıkla okuduğum, bana Kafka'yı sevdiren yazar.
yusuf atılgan'ın bayan versiyonudur, aşık olunasıdır. ama yalan söylediğinizi anlayacağı kadar kendinizi tanıtmamanız gerekir.
"Gürültülü, anlamsız bir canlılık içinde, egzoz gazı kokan bir yaşam bu."
bir kaç gün önce "kalanlar" kitabını okudum. ardından bıraktığı notlar ve daha önce yayımlanmamış yazılarının olduğu kitap. bana bütün kitapları bütün bir yolculuk gibi hissettiriyor, her kitabını bitirdiğine bir durakta mola veriyor sonra bitmeyen yolculuğuna devam ediyorsun. çarpan cümlelerinden birisi:

"Gece, gündüzün devamı değildir."
"Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. insanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bu, bir kez bu zavallılıktan sıyrılmaya görsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altında alabilir. işte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazılır ya da kendi kendine kanıtlamak için. Çünkü insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar. Dünyasına egemen olan insan, acıları coşkuya, bunalımı yaratmaya, sevgisizliği sürekli aşka dönüştürebilir. Ben dünyama egemen olabilmeyi edebiyatla öğrendim."
"seni senden çalan toplumdur" sözüyle zihnimde yer eden edebiyatçı.
"gözleri uzaklara dalan birinin, yakınlarda olmayan bir hikayesi vardır."
ergenlerin dilendiğidir. bir oğuz atay değildir.
"doyumsuz dünyamı avucumun içine alıp sıkıyorum. her şeye hazırım. hastalığa. aşka. gitmeye. kalmaya."
Bir var bir yok olan zamanın ucunda yaşayan kadın o kadar ucundaydın ki hayatın ölüm paklardı seni.
Berlin gibi bir ölüm.
Pavese gibi bir ölüm.

Elektriği beyin hücrelerine daha iyi gönderebilmek için tuz kullanıyorlardı;ama sen sayıyordun içinden:dayan buna diye.
Ucundaydın çünkü, vücudunun, düşlerinin:diğerlerinde olduğu gibi.

Güzel kadın, arkanda kalanları bıraktın: bizleri bizlere yani.

"insanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur." Dedin ve gittin, ölümün taa öbür ucuna.
http://www.izdiham.com/in....php/tezer-ozlu-gunlukten
"Bazen kendim bile, kendime kalabalık geliyorum." sözlerini sahibi yazar ve insan... Bugün doğum günü kendisinin... Biraz buruk, biraz kırgınız... Ama kırgınlığımız tezer özlü'ye değil; hayata... Ki huyumuzdur bu bizim. Ama çokça özlem doluyuz. Kelimelerin bir cenneti varsa orada olduğunu biliyoruz tezer özlü ve Leylâ Erbil'i mektupsuz bırakma lütfen...

iyi ki doğdun... iyi ki yazdın...
kalanlar isimli kitabıyla hep apayrı bir yere oturttuğum yazar, insan... işte sevdiğim bir alıntı:

"iktidardaki egemen sınıf ve benim toplumumdaki düzen her gün sayısız kez benim ve benim gibileri vazgeçmeye ve bizi kendisi gibi olmaya zorladı. Ben bir kezinde aklımı yitirdim, ama kendimi yeniden kendi elime geçirdiğimde daha da zor yenilebilir durumdayım."
tanımadığın sürece her acı dayanilabilir demiş türk edebiyatının çakma cesare pavesesi ama yinede en iyi kadin yazarlarından biri.
yaşamın ucuna yolculuk isimli kitabından alıntılar için; http://aylakmadame.blogsp...-yolculuk-tezer-ozlu.html
'' Düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. Hiçbir şey. Hiçbir korku... Aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. Ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. Sakin ol. Öylece dur. Yaşamdan geç. Kentlerden geç. Sınırları aş. Gülüşlerden geç. Anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelere otur- artık hiçbir yerdesin. ''
bu kadın... ah bu kadın!
"devrimci inançları olan kadınların sert, militan bir dış görünüş bürünmelerine karşıyım. kadın kadın olabilmeli. bu da kolay değil. halklara olan sevgisini, insan ancak bireylerle olan ilişkilerinde geliştirebilir. çok sevmeyen, çok sevişmeyen birinin insancıl bile olabileceğine inanmıyorum." (eski bahçe eski sevgi)
her kelimesi apayrı sevilmesi icap eden yazar. Bir yazarın salt kelimeleri sevilir mi demeyin, o kelimeleri işlemesi, emek vermesi hissedilip, algılandığında sevmemek başlı başına bir intihar halidir zaten.

“Şimdi seni neden bu kadar çok sevdiğimi anladım, çünkü kendim ölmüştüm ve yalnızca başkalarının canlılığını algılayabiliyordum.”
güzel yazan , ama on sayfa okunduktan sonra ara verilmesi gereken kitapları olan yazar. insanın içi bunalıyor yahu, karamsarlık da doktora yaptığını düşünüyorum.
Her cümlesiyle okuyanını büyüleyen yazar ama insan... Kendisiyle tanışamadığı için üzülenler elbet vardır. Bence buna hiç gerek yok çünkü cemal süreya'nın dediği gibi "şairin hayatı şiire dahil" Tezer Özlü nice yazar, şairler o metinlerde yaşamaya devam ediyorlar.

"Benim en büyük mutluluğum her şeyden kaçmak. Her şeyden. Tüm çocuklardan. Tüm acılardan. Tüm sevgilerden. Tüm orgazmlardan. Tüm gecelerden. Tüm günlerden. Her hilal aydan, her ülkeden. Her her gece ölüyorum. Her sabah yeniden canlanıyorum. Her yirmidört saatlik zaman dilimi hem ölüm hem yaşam aynı zamanda.."
"nereden geliyorsun" gibi olmayan bir soruya verdiği yani olmayan bir sorutan türettiği cevabıyla beni kendine hayran bırakan yazar ama insan... Çokça da özlenen...

"Artık gitmeyeceğim.Nereden geldiğim sorusunu yanıtlamak istemiyorum.Hiçbir yerden gelmiyorum.Kendimden başka."
" gecenin bu saatlerinde
insanlarlar kisiyorlar seslerini.
sessizlik buruyor ortaligi. ben de
daha iyi duyuyorum dinledigim muzigi.
daha cok yitiriyorum tum dusuncelerimi.
olmayan dusuncelerimi. "
tüm anlattıklarını dinlediğim yazar.

lakin bazı anlatılarında kafasının bulanıklığı öylesine sirayet ediyor ki;kimden bahsettiğini kendinden başka hiç kimse anlayamıyor.