mahalle baskısı tartışmaları bağlamında zaman yazarı alev alatlı'nın dökümünü yaptığı hasletlermiş efendim. güzel hasletlermiş evet. utanmadan erkeğin kadın üzerindeki tahakkümünü, homofobikliği, işte o ilkel mahalle yaşantısını idolleştiriyor, arkasından ağıt yakıyor. bu kadının hemen tüm kitaplarını okumuş olarak, sadece bu yazısından dolayı değil son yıllardaki tüm hallerinden dolayı bir hayal kırıklığı içindeyim ve içim bulanıyor.

bir bukle:

Erkeğin evin mutlak reisi olduğu zamanlar.
Annenin tüm mesaisini ailesine adamasının beklendiği zamanlar.
Ev işlerinin sadece kadınların sorumluluğunda olduğu zamanlar.
Kadınların kocalarından "beyim" diye bahsettikleri zamanlar.
Erkeklerde uzun saçın kuşku uyandırdığı, eşcinsellerden hazedilmediği zamanlar.
Şarap ve rakı şişelerinin mahalle bakkalının raflarında toz bağladığı, evde bulunması muhtemel tek alkollü içkinin "bayram likörü" olduğu zamanlar.
Evlilik dışı çocukların kabul görmedikleri zamanlar.
Kamuya ait alanlarda ve medyada çıplaklığın ayıp sayıldığı zamanlar.
Kadınların ortalık yerde göbek atmadıkları zamanlar.
"Hayat kadınları"nın saçlarının oksijen sarısından tanındığı, örtülü türlerine rastlanmadığı zamanlar.
"Üzüm üzüme bakarak kararır", "kızını dövmeyen dizini döver", "işten artmaz dişten artar" türünden atasözleriyle eğitildiğimiz zamanlar."
http://www.zaman.com.tr/w...r/haber.do?haberno=593174

bu kadına ne denebililir ki? bir kere bu kadın mı yoksa geleneksel erkek egemen zihniyetin bülbülü mü? evlilik dışı çocuklar kabul görmezmiş. çocuğun günahı ne? islam dininde dahi ana babanın günahından çocuk sorumlu tutulamaz. saçını oksijen sarısı yapanlar da orospu. erkekte uzun saç kuşku uyandırıyor. ne kuşkusu? ibnelik mi? allahın homofobiği. erkek mutlak reis, çocuklar anne babaya kul köle, mahallede abi/kabadayı raconları vs vs. işte biz bu iğrenç mahallenin baskısından korkuyoruz esasında. ama bu kadın o mahalleye güzellemeler yapıyor.
(bkz: haslet)
(bkz: haset)
(bkz: hasret)

(bkz: serbest çağrışım)
"mahalle baskısı" geyiğine karşı alev alatlının tepkisi olarak değerlendirmek istediğim makaledir. ancak tabii ki de, alev alatlı'nın bu kadar omurgadan tepki vermesi kendisine yakışmayan bir harekettir. bilmiyorum, bu görüşlerimde klasik avasas oşartmalarının da etkisi olabilir. zira böyle -dediğim gibi- omurgadan tepki verebileceğine inanmıyorum alev alatlı'nın, inanmak istemiyorum. gözlerimle görmüş olsam bile.
mahalle baskısı tartışmalarında kendince "mahalle mi kaldı?" deyip de en koyu mahalle baskısı örneklerinin azaldığı düşüncesiyle ağıt yakan bir kadının (kadın?) listelediği tersine evrim hasletleri. Mahalle baskısı , sürü psikolojisi, toplumsal baskı, adı her ne olursa olsun bu kavramların ortak noktası ve oluşturduğu sorun ortak paydada birleşir. Bu ortak payda ise yaptırımdır, baskıdır, kısıtlamadır. Ahlak bireyselleşmiştir , kime göre şekillenecektir..söz konusu artık bireydir ve kendinden sorumludur.. yazarın geçmişi betimlemesi beni de şaşırtmıştır aynı yazar geçmişin bugününü yaşıyor olsaydı ismi de Ayhan Alatlı olarak yazar çizerdi kanısındayım * malum kadın yazar okunmaz günah ! Bu sayılanlar örf adet değil ! Yobazlık , bağnazlık , kabadayıcılıktır.. bırakalım da yazarımız kağıt üstünde oynasın bu oyunları..