bugün

bir cennettir! özellikle evinde bir telefon yoksa... ve o evde tek başına yaşadıgını bilen insan sayısı 4-5'i geçmiyorsa... bunlar sağlandıgında ne eve geldiğinde "bugün neler yaptın" sorusunu soracak bir insan vardır,ne "canın mı sıkkın" endişesiyle yüzüne bakıp acıklama bekleyen anne-baba,ne de telefon açıp 20dk.erkek arkadaşıyla ilgili sorunlarını sana anlatıp boşalamadıgı sevgili yerine sana boşalmaya çalışan bir kız arkadaş! böylece bütün günün yükünü eve girdiğinde bi köşeye bırakır eşofmanlarını giyer ayaklarını uzatır yayarsın... ohhhh ne karışan ne görüşen. calan telefon yok,cep telefonunu da kapattın mı dadından yinmez!! e tabi bu bir süre sonra "ulan ne kadar da yalnızım,ne arayan ne gelen,zaten kimse sevmiyo da beni,en iyisi intihar ediyim hazır tek başına yaşıyoken!!!" dedirtmeye başlarsa cennet cehenneme dönebilir aman diyim.
tek başına yaşayan insanlar için bu bir alışkanlık haline geldiğinde kimseye tahammül edememe durumu baş göstermeye de başlar. toplumdan soyutlanmaya ha başladın ha başlayacaksın olur. onun için tek başına yaşamak senin tercihinse süper yok mecburiyetse boktan olabilir.

ama genede bir sevgili, bir dost, ha bide bir akvaryum hayatı daha zevkli kılar.
tek başına yaşama süreci bitip ailenin yanına dönüldüğünde dezavantaj neymiş görülüyor. alıştığın gibi yaşamaya çalışıyorsun sorun çıkıyor, evin kurallarına uymaya çalışıyorsun bu da sanki geçici bir şeye katlanıyormuşsun da sonunda refaha erecekmişsin gibi oluyor aslında olmuyor. bunların dıştan görünüşü ise aile tarafından şöyle yorumlanıyor."kendi evinde misafirmişsin gibi davranıyorsun". kısmen doğru aslında.
evin tek patronu olmaktır, istediğin zaman temizlik yapmaktır, acıkınca yemek saatini beklememek, pazar sabahı istediğin saatte uyanabilmektir. bunun yanında ev kirasını tek başına ödemektir ki sanırım tek kötü yanı budur.
bir süre sonra can sıkan olaydır.
başta çok güzel bir şeymiş gibi gelir.partiler verilir,arkadaşlar çağrılır.ama bir süre sonra insan sıkılır.dışarıdan eve döndüklerinde kapıyı açan olmaz,annenin mutfakta yemek yaparken söylediği şarkılar duyulmaz.kısacası çok göt bi durumdur.
en güzel yaşama biçimidir.
kafa dinlemek için güzel bir eylemdir.
Bazen evin içinde sadece siz ve düşünceleriniz kalır... insan düşünmeden duramayan varlık olduğu için bazı anlarda kendinizi depresyon durumunda buluverirsiniz...
alışılması durumunda, eve birilerinin gelmesi tekliğe alışan için sorun oluşturan durumdur.
iç ses ne zaman gidecek ve özgürlüğüme kavuşacağım hesabı yapmaya başlar hoş sohbet ve güzel ortama rağmen. *
özgürlüğün dibine vurmaktır kısaca.
huzur,huzur,huzur...
herşey bıraktığınız yerde kalır. kimse eşyalarınızı saçma sapan yerlere tıkıştırmaz. başkaları yaşam alanınızı daraltmaz. istediğinizi istediğiniz saatte yapmakta özgürsünüzdür. bu saatte gürültü olur evdekiler rahatsız olur diye düşünmek zorunda kalmazsınız.
sürekli olduğu takdirde bir ses ararsınız evin içinde. arada şart tabi.
lale devridir. kollektif yaşama geçildiği an lale devri de, tek başına sürdürdüğünüz saltanat da biter.
bir zorunluluk değil de bir tercihse cennettir ama diğer tüm zorunluluklar gibi bir zorunluluksa zindandır.
zor olandır.yalnızlık Allah'a mahsustur.en kötü insan bile hiç insan olmamasından iyidir.
buzdolabını senden başka açan olmadığı için,
tuvalet ve banyoyu tek kullanabildiğin için,
pantolon ve gömleği çıkardığın yerde bulabildiğin için çok keyifli.

alışveriş tek başına yaptığın ve poşetlerini hep yalnız taşıdığın için,
gece kabus görürsen evde seni teskin edecek kimseyi bulamadığın için,
mutluysan ve ya moralin bozuksa,iki ihtimalde de, masaya tek kadeh koyup, kadehin kıçını masaya vurup yalnızlıkla flörtleşmek zorunluluğu da oldukça eziyetlidir.
hayaldir.
karanlıktan korkanlar için işkencedir. bu tip insanlar ışığı açıp, 100 volt ışıkta uyusalar bile yalnızken gene korkarlar.
(bkz: ben)
öğrenciliktir veya üniversiteden sonra iş bulmak için yaşanılan hayattır. bir tanedir o.
bir an önce olmasını istediğimdir.
her insanın yaşamıyı hayal ettiği boktan bi durumdur.
sıçarken kapıyı açık bırakmaktır.
meyve soyup yedirenin olmaması demektir.
dünyayı yaşanabilir kılan eylemlerden biridir.
zaman zaman kafa dinlemek için bulunmaz bir fırsattır. uzun sürede can sıkıntısı ve depresif ruh hallerine yol açar. tadında bırakılması iyidir.