bugün başıma gelen olay. ne bileyim o an için kendimi gayet medeni, yaptığım şeyin gayet doğal bir davranış olduğunu düşündüm. "merhaba de, tanısan da tanımasan da merhaba de.. çünkü hayat böyle daha bir anlamlı" gibisinden enti püften bir hayat felsefesi de geçmedi aklımdan. dosdoğru söyleyiverdim.

evet, kantinde tam karşımdaki masada oturan çocuğa "merhaba" dedim.*hatta dedikten bir süre sonra mutlu bile oldum yapmış olduğum hareketten dolayı. çocukta bana hafif bir tebessümle selamın karşılığını verince mutluluğum ikiye katlandı. fakat düşününce bunun bilinçli verilmiş bir selam olmadığı aklıma geldi, dur dedim kendi kendime. sevinme hemen.. ben o çocuğu sınıf arkadaşım zannedip de selam vermiştim. tam selamın karşılığını aldığım vakit elemanın yüzünde oluşan sikten, embesil tebessümünden anladım "lan oğlum bu o diil ki, sktiir, selam yalan yere gitti". ve çaktırmadan tebessümüne karşılık hafif gülen bir yüz yaptım kendimce.

verilen selam yanlış kişiye gitse de, önemli olan yapılan yanlışı belli etmeyip, olayın akışında çocuğun ne düşündünü anlamaktı. "kim lan bu çocuk bana selam verdi, tanıyor muyum acaba" gibisinden düşünse de içten içe beni takdir ettiğini de hissedebiliyordum. "insanlık ölmemiş be". olaydan yaklaşık 2 dakika sonra çocuğun yanına güzel bir kız geldi. heralde çocuk kıza durumu anlatmış olmalı ki dönüp dönüp bana baktılar. "allah kahretsin, vermez olaydım şu selamı.. bakmayın yaa". tabi ikisi de benim kim olduğumu çıkartamadılar. ee yani. çünkü ben medeniyetin doruklarında fink atan romeoyum. yaa bakmayın amınak.yim. hala bakıyorlar. verdiğim selamdan hem utanır hem de pişman olmuştum. birde derler ya çiçeğe gülen yüzle yaklaş, güneşe canım cicim de, ebene küfür etme, karşındaki kim olursa olsun merhaba demeden geçme gibisinden ince kitaplarda konu alan büyük hikayelerde olduğu gibi. sana uydum al bak, karşıma geçmişler gözleriyle ikide bir didikliyorlar, huylanır oldum artık. selam verdim borçlu çıktım. ne yaptılar o medeni romeoya bak, yanakları kızarır oldu. bir süre sonra dayanamayıp kalktım oturduğum yerden. şerefsizler tanımak uğruna arkamdan bile kesmeye devam ettiler. o kadar bunaldım ki, bir ara dönüp "yanlışlıka selam verdim hacit kusura kalma" deyiverecektim, zor tuttum kendimi. inan bir selam uğruna maruz kaldığım göz hapsine bak.

milletimiz selam vereni tanır, tanımadığına selam vermez. vereni de bir yerden çıkarmaya çalışır illaki. benimki de o ayardı. zordu, hiç güzel değildi. ama o sırada aldığım haz da ayrı birşeydi. tavsiye hem ederim hem de etmem. nasıl birşeyse.
(bkz: hic tanimadigin kisiye iyi aksamlar demek)
''dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim.''
(bkz: hayatta her şey mümkün)
tanımadığınız bir kişi size merhaba diyorsa, siz de ona karşılık olarak merhaba dersiniz. her an her yerde yaşanılacak bir durum...
(bkz: free hugs)
--spoiler--

uyyy! merhaba dedün ama küim olduğumu bildünmu haçen sen beni tanuyurmisün,anamı tanuyurmisün,babamı tanuyurmisün, kız kardeşimi ,halamı,eniştemi,yencemi,yencemin oğluni,dayımı.emicemi,emicemin oğluni tanuyurmisün,hemşehrilimiz akrabalimiz varmidur.

-yooo

haçen oyledir de ne bok yemeye bana merhaba dedün

- oyle ya doğru bi bok yedik

--spoiler--

(bkz: kanlı nigar)