bugün

20 agustos 1959'da cresco, iowa'da dogmus yazar.

yazarliga baslamadan once gosteri atlari yetistirmekten, banyo malzemeleri satmaya kadar cesitli islerde calismis. ilk romanini 1988 yilinda yazmis. birkac yil sure ile duygusal romanlar yazdiktan sonra, terzini degistirip cinayet romanlari yazmaya baslamis ki asil ununu de bu romanlarla yakaladi. okudugu gazetedeki ya da seyrettigi bir belgeseldeki ya da belki okudugu romandaki bir karakterin kendisine yaptigi cagrisimlardan esinlenerek romanlarini yazdigini belirten tami hoag, 13 adet "new york times bestseller" romaninin yazari.

kitaplarindan bazilari:
deeper than the dead (2008)
the alibi man (sahitler kulubu - 2007)
prior bad acts (psikopat - 2006)
kill the messenger (kuryeyi oldur - 2004)
dark horse (kapali kutu - 2002)
dust to dust (paranoya - 2000)
ashes to ashes (1999)
a think dark line (golgedeki izler - 1997)
guilty as sin (gunah kadar suclu - 1997)
night sins (gece gunahlari - 1995)
dark paradise (1994)
cry wolf (1993)
still waters (1992)
lucky's lady (1992)

okurlarindan gelen istek uzerine yeni romani prior bad acts'te, paranoya'daki (dust to dust) kovac ve liska karakterlerine yeniden yer verdigini ve kesinlikle kill the massenger'daki kev parker karakteri uzerine yeni bir roman yazacagini soyluyor.
Yazarın 2006 yılında yazdığı "psikopat" (Prior bad acts) romanını az önce bitiren biri olarak söyleyebilirimki gerilim & polisiye romanı konusunda dehadır bu kadın. Yazdığı kitaplardan 13' ünün "new york times bestseller" a girmesi okuduğum şu romandan sonra gayet doğal geldi.

açıkçası kitapçıda sadece üzerinde "bestseller" damgasını gördüğüm için ve kapak dizaynı hoşuma gittiği için aldığım bi kitap olduğu düşünülürse (evet normal değilim), beklentimi aşırı derecede karşılayan bir kitaptır. Kesinlikle Önerimdir...

edit: 3 yıl sonra sözlüğe girdim. Benim daha sonrasında öğrendiğim Tami Hoag'ın kadın olduğu bilgisini gelen mesajlardan da öğrenmiş oldum.
psikopat adlı romanını beğendim diyemem ama beğendiğimide söyleyemiceğim yazar. kurgusu aslında fena değildi ama artık polisiye romanlardaki klasik betimlemeler insanı sıkıyo. bir tane dedektif var kesin karısından boşanmıştır, uyku uyumaz hiç, kanunlara aykırı hareketler yapar ama sonra haklı çıkar, o dur budur şudur. vakit kaybıydı dyemem ama vasatın biraz üstü bi kitap diyebilirim. bulursanız okuyun.
romanlarında genelde küçük kasabaların insanlarını anlatan başarılı polisiye yazarı.
kendisi erkek değil kadındır.
(bkz: )http://ugurkaradeniz.blog...ag-psikopat-paranoya.html
vasat polisiye kraliçesi. lisa gardner ile kopya gibi birbirine benzeyen tarzı vardır.
Biri sana yaşamayı öğretmeli.. çamurun içine düşmüş, debelenip duruyor gibisin.
son kitabı 9.kız'la kendisine olan hayranlığım bir kat daha artan yazar. sır ve gölgedeki izler de etkileyici kitaplarıdır. ama paranoya ve psikopat kitaplarının yerini hiçbir kitabı tutmaz. karakter tanımları, olay akış bağlantıları ve kitabın sonuna kadar ilgi ve merakı üst seviyede tutması başarılı bir yazar olmasına etkendir. sevilir vesselam. o yazsın ben okurum..
polisiye denilince ilk aklıma gelen yazar. birbirinden güzel konuları ve karakteriyle kitapları sizi öyle içine çeker ki doyamazsınız. paronoya ve şahitler kulübü kitabı okunmalıdır gerçekten. kuryeyi öldür ise sanırım başyapıtı olandır.
polisiye romanların efsanevi yazarıdır.
kovac ve liska gibi iki önemli dedektifi polisiye edebiyatına kazandırmış edebiyatçı.
1959 yılında doğmuş, kitapları 30' dan fazla dile çevrilmiş akıcı bir anlatım kullanan polisiye kraliçesi.
kendisini küt siyah saçlı ve zayıf, kemikli yüzlü olarak hayal etmiştim ama hem sarışın, kısa saçlı hem de hafif yuvarlak yüzlüymüş.