bugün

görsel
bakkala giderken güneş gözlüğünü çıkarıp kafaya takınca sapının kırılması.
dünyanın en talihsiz insanı olduğuma kanaat getirdiğim anlardan biridir.
henüz okula bile başlamamış, küçük bir çocuktum. taa karşıdan evimize bir yakınımızın cenazesi getirilmiş vasiyeti üzerine evimize yakın bulunan mezarlıktaki dedemin yanına gömülecekti. başıma geleceklerden habersiz evde oturuyordum. cenazeyi getirenlerden bir teyze benden bir bez istedi ve ben de almak üzere kilere yönelmiştim. cenazenin arabanın içinde olduğunu zannediyordum, kilere vardığımda bezlerin yukarıda olduğunu gördüm ve uzanmak için karyolaya elimi dayarken birden şimşek hızıyla jeton düşüverdi akıl köşemin üstüne, acaba elimi dayadığım şey merhumun kafası olabilir miydi ? salak kafam cenazenin arabada olacağını da nereden uydurmuştum. üstü örtülüydü ve ben anlamamıştım. aylarca da oraya tek başıma giremedim.
hatalarınızı tekrarladığınız anlar.
ortaokulda, okulun en yakışıklı ve dolayısıyla en popüler 3 çocuğunun önünde buza basıp yere düşmek, kalkmaya çalışırken tekrar ve tekrar düşmek.
sevdiğinizin sizden birşey sakladığını yıllar sonra onun ağzından öğrenmeniz. *
(bkz: dedikodusu yapılan kişinin akrabası veya arkadaşının ortamda olması.)
sigara ya da ekmek almak için etraftan para toplarken bulunan tüm paraların 5 kuruş çıkması.

zengin uuserlar rahatsız oldu sanırım.