bugün

insan en olmadık hataları en çok yalnızken yaparmış.* *
yaslaniyoruz sanki.
kendimi bitiriyorum.
sanırsam hayatımızda kişi başına yirmi dakikada bir bira düşüyor.
Ne kadar kaliteli kulaklık alırsan al hepsinin ömrü en fazla 3 ay oluyor.
Ayrıca ne kadar çok arkadaşım var desen de 3ü 5i geçmiyor arkadaş diyebileceğin insan.
Son farkına vardığım şey ise bir şeyi ne kadar çok istersen ondan o kadar uzaklaşıyorsun veya ona yaklaşmak o kadar zorlaşıyor.
Bi de şunu farkettim tüm tespitlerimin çözümü ilk tespitimin çözümü kadar kolay olmuyor.
Değişmeyen tek şey değişimmiş, hiç birşey aynı kalmıyor.
çok zevksizim , yabancı filmleri sadece o sarışın yakışıklı oğlanlar için izliyorum ve biraz daha kız gibi davranmaya başladım.
cahiliğin dış görünüşle değiştirilemediği.
Yalnızız be.
zat-ı muhteremin sevgili yaptığı.
sanırım biraz sözlükteki efendi adam sıfatına doğru ileriyorum lan. sikerim. neyse du bakalım.
(bkz: sözlüğün brezilya dizilerine dönmesi)
12 kasım depremine şirinler izlerken yakalananların etrafımızda bolca bulunduğu. evet yalnız değiliz.
para kazanmak hicte kolay degil. eskiden calismazdim ne guzel.
(bkz: Ohaaa kara bak)
gitmek gerektiğini ve geç kalındığının.
gerçek yalnızlığın içine girmiş biri o yalnızlıktan çıkamıyor.
ulan babam ne dağınık insanmış, bu kadar senedir dayanan annemin sabrına hayran kaldım.
stv'nin radyosu her yerde mi çeker arkadaş.

geçen sabah okula giderken sıkıldım. bir bakayım radyoda ne var dedim. ilk kanal stv geldi. haberler vardı. kanallarda gezerken giderk cızırtı artar oldu çünkü şehir dışına doğru çıkıyordum. neyse bir daha aratayım dedim. ana! halen stv de haberler devam ediyor ve bir tek o kanal çekiyor. ses olsun diye mecbur dinledik. o günden beri dinliyorum. anasını satayım haberlerin yarısı darbe, diğer yarısı da görsele dayalı haber. tv ortak yayını olduğu için artık kafamda ne kadar betimleyebilirsem.

velhasılkelam stv radyo çok geniş bir çekim alanına sahip nedendir acaba!
ülke insanının her boka çok çabuk inanmaya başlamasıdır.eskiden de inanıyorlardı ancak bu kadar hızlı değildi.
hayatın hep boka sardığıdır.
herkesin evden çıkarken ayağına ayakkabısını giyerkende yüzüne maske takmasıdır. maskeleri düşünce tiksiniyorum ben onlardan.
dar pantolonların sanılanın aksine zayıf gösterdiği...
işim düşmeden ablama her daim ismiyle hitaben ben geçen gün konuşurken abla dedim. ağzımdan fırtlayıverdi bir anda, şaşırdım haliyle. ( burda da işim düştüğü için abla diyorum değilse size konuyu nasıl anlatayım, annemin kız çocuğu mu diyeyim)

aynı şey kanka hacı kanki vs. gibi tabirler kullandığım arkadaşıma ismiyle seslendiğim anda da oldu. böyle; tarifsiz değişik bir his kapladı içimi. pişmanlık desen değil, sevinç desen hiç değil.
tüm gün boş boş sözlükte takılabiliyorum.