bugün

küçüktük haliyle, yaz ayında kursa gidiyoruz işte... yakın bir arkadaşım da bir süre sonra kursa kayıt olur ve bir kurs günü biraz gecikerek ilk dersine girer. hoca da nemrut biri, sert... çocukcağız ilk kez kursa gelmiş, geç geldi diye hoca önce bir azarlar, sonra çocuk yerine geçip sandalyesine oturunca sert bir tavırla "bi' daha da o donla* gelme buraya, uzun giy! o ne öyle?!" tarzında bir şeyler zırvalayarak ve iyice utandırır arkadaşımı. hiç unutmam lan, çok üzülmüştüm. ibne adam.
Camilerde nedendir bilinmez, büyük ve görkemli avizeler kullanılır aydınlatma için. Benim ve arkadaşlarımın gittiği camide de böyle bir avize vardı. Bir gün hocamızı beklerken sıkıntıdan (bkz: kovalamaca) oynamaya başladık. Arkadaşlarımdan bi tanesi (Yalçın) avizeye zıpladı ve başladı sallanmaya. O koca, en az 100 kg ağırlığındaki avize tavandan bağını kopardı ve tabanla ilişkiye başladı. Akabinde hocamız geldi ve inşaatlarda kolonlarda kullanılan ince demirlerden biriyle bütün herkesi o çocuk yüzünden sıra dayağı ile ödüllendirdi. Hatırladıkça güler ve Yalçın'a söverim. Göt.
kur'an kursundaki kıza aşık olmuştum. yazlıktaydı. bizim kurs kızlı erkekliydi bu anormal bir durum mu bilmiyorum ama öyleydi. neyse kızda bana pas veriyordu tabi. küçüktük o zamanlar. artık kur'ân'a geçmişiz sıraya girmişiz okuyacağız. hocanın kızı okutacak bize, tabi o ablamız o zamanlar. neyse bir şekilde anlamış olacak ki "fotoselli adam sen bu e....'i seviyor musun" demişti. yerin dibine girmiştim amk, itin götüne girmiştim resmen çok utanmıştım. kem küm etmiştim. kızda gülmüştü kihikihkihki diye. ben diyeyim 9 siz deyin 11 yaşımızdaydık işte. sonra, çok zaman sonra kız başkasına vermiş diye duydum. yazın halâ arada bir görüyorum kendisini. merhaba merhaba.
yazarın anısı bizzatihi yaşanmıştır.annemlerin beni yatılı kuran kursuna yazdırdırıp. beni orada bırakıp eve dönmüşlerdi. ve tabi ben onlardan önce evdeydim. *
o kur'an a geçenlerin çikolata getirmesi... harikaydı. *
öğretenin bilmeyince ya da şaşırınca sopa fırlatmasından dolayı kapısına kadar gider ama girmez köşede bir yerde bekler kurs bitincede eve dönerdim ama pişmanım. şimdi de öğrenmek için cdlerini alıyorum ama pek kolay olmuyor. ah be hoca o zaman öyle yapmayacaktın beni korkutup soğutmayacaktın şimdi sular gibi okuyordum belki de.
O zaman 5 ya da 6 yaşındayım. Çocuk olduğundan dinle alakam yok (hala yok) neyse ama abim (o zaman 11-12 yaşına) kuran kursuna gidiyor. Anne ve babamın işi çıktı, beni bırakacak bir yer bulamadılar ve abimin peşine taktılar. Sadece bir günlüğüne gidecektim. Gittim zaten ama sonra hoca yaşı büyük olanları başka bir odaya aldı, beni abimden ayırdı. Ben de gittim bir köşede oturuyorum hani bir günlüğüne gittim ya. Ama cami görevlisi çocuk aldı beni diğer öğrencilerin arasına koydu sonra sıraysa öğrencilere dini soru sormaya başladı. Peygamber kaç yılında doğdu? Kaç yılında öldü? Sonra sıra bana geldi, peygamberin babasının adı ne? Dedi, bilmiyorum dedim. O zaman annesinin adı ne? dedi. Benim sinirler hopladı, bir günlüğüne geldim ama vaziyete bak. Yine bilmiyor musun? Deyince, peygamberin babasını da anasını da... Dedim, camiden kaçtım.
Ayıp ettim biliyorum ama o camiye yollanmamalıydım!
caminin ön kapısından girip arka kapıdan toprak sahaya kaçmak.
cüz parası yüzünden devamı gelmeyen hikayeye ait anılardır.şöyle ki bulunduğumuz yerde ki camiye yaz ayında tüm çocuklar karate yapmak için giderlerdi. (yerler halıfleksti) sürüye katılan benim de halıflekslerin cezbediciliği karşısında yapacak hiç bir şey yoktu. bende soluğu camide aldım tabi ki. ikinci günde hoca cüs parası istedi.ben annemle babamdan habersiz gittiğim için bu para derin bir huzursuzluk doğmasına yol açtı,anneme söledim ve o da babama sölemiş babamda ne işi var onun orda söyle bi daha gitmesin şeklinde hem karate hayatımı hem de islam hayatımı sekteye uğratmıştı.cüs parası yüzünde islam dinine bi daha hiç ısınamadım.
herkes kuran kursuna giderdi bende pokemon izlerdim mis gibi . aklımı yemiş olmam lazım o yaşta kuran kursuna gitmiş olmak için .
Camiye hocadan önce gelip kilimin altındaki anahtarla camiye girmek ve deli gibi saklambaç ve yakalamaca oynamak.
bir gün hoca derse geç gelecek diye duymuştuk. mikrofonu ve hoparlörleri * açıp türkü söylemiştik bütün köy toplanmış caminin önüne ama dayak yemedik olmazdı öyle şeyler.
anne tarafından hocaya mutlaka bir şey götürmem ısrarı ile aldığı fanila iç çamaşırı takımını verdiğimde bunun sebebini sorması arkasından benim yılbaşı hediyesi deyip hocayı dumur etmem. neyse bir yaz gidebildik söktüklerimizi de ekseri unuttuk ama genç imanlı kuranlı adem hocayı unutmadık allahtan bizim o manisalı piçle ortalığı birbirine katarken küçücük de olsa bir kem sesini duymamaızdan.
Bir gün gittim, acayip sıkıldım ama acayip tespit sıçtım ve supaneke öğrendim.
(bkz: 93 ten sonra doğum kalkmalıydı)
esprimakinasi ve teyze oğlu berabercek erenköy kuran kursuna yazılırlar; daha bismillah demeden derse alınırlar:

- neyi bekliyoruz olum biz?
+ ne bilim imam gelcek heralde?
- ne imamı?
+ cami imamı gelmiyo mu?

derken saçları kazınmış bir hoca geldi ve yanında boyundan uzun bir sopa vardı.

- eveeeeet. sen öndeki başla!
+ neye?
- oku!
+ bismillahirrahmanirrahim.
- devam etsene olum.
+ bu kadar!
- olmaaaaaaaaaaaaz olaamaz. gidin evde elif ba yı öğrenin gelin!

gidiş o gidiş bi daha kim gider geri o sopayı gördükten sonra!
yanılmıyorsam 10 yaşında bilemedim 11 yaşlarındayım. Öğle yemeğinden önce derste arkadaşlarla anlaştık öğle namazından sonra mescitte top oynayacağız. Takımları kurduk her neyse yemeği yedik namazı falan kıldık bende o sırada bi tuvalete gideyim dedim onlar anca toparlanırlar diye. Topumuzda çorap evet bildiğin çorapları iç içe geçirip top yapıyor 10-15 tane çorap. Dalgınlığıma geldi ben 2 . katta bulunan mescitte bekliyorum. 5 dk oldu 10 dk oldu gelen giden yok dedim bunlar alt katta olmasın bir gittim gitmez olaydım hoca bizimkileri yakalamış ve suç aletide orda topumuz. Dizmiş bizimkileri sıraya tek tek ağızdan ağıza veriyor çorapları. insan o durumda güler mi ağlar mı bilemedim ama ben güldüm hemde öyle böyle değil. Tabi hocada yakaladı beni bendekide salaklık o sıraya malesef bende girdim sözlük. Evet gerekeni yaptım ve o zaman anladım ki çorap sadece giymelik.
hiç gitmedim, neyse ki dinin arapça öğrenmek olduğunu düşünmeyen ama dinle ilgili, olması gereken her şeyi anlatan bir ailem var.
dümbelek imamın ilahi diye öğrettiği şeyler meğer siyasi marşmış... arkadaş ne şerefsizsin bize kuranı ve onun manasını öğretmeye çalışssana adi herif niye ideoloji aşılamaya çalışıyorsun!
arkadaşlarla ebelemece oynarken, pırtlattım ve hemen abdest almam gerektiğini düşünerek tuvalete gittim. abdestimi aldım filan, başörtümü takmayı unutmuşum. o sırada da müdüre mi denir ona, her neyse o gelmişti. bana başörtün nerde senin demişti. utanmıştım. hemen çeşmeye koşmuştum. orda da başörtü yere düşmüş ıslanmış. öyle ıslak ıslak takmıştım başörtüyü. iğrençti.
hocam bana hep yarım sayfa ezber ödevi verirdi. ben hep mızıldanırdım. bi gün sordu:

hoca: ruh sen bu verdiğim ödevi ne kadar sürede ezberliyorsun?
ben: ya işte 15 dakika falan
hoca: yarın 6 sayfa ezber vericeksin
ben:hocammm....

1 ay boyunca 6 şar sayfa ezber aldı benden, kitap bitince de bütün kitabı tek seferde aldı. sene sonunda 6 dakikada bi sayfa ezber yapabiliyordum.

sevgiler hocam
seni çok seviyorum...
yazarların kuran kursu anılarıdır.
hoca: yarın birisi bana sopa getirsin. dayak isteyen talebe sayısında artış var.
sendemihayat: hocam bizde kızılcık sopası var olur mu?
hoca: tamam oğlum biriniz getirsin işte.
ertesi gün
hoca: ses yapmayın! kime diyorum? sopa nerde sopa?
sendemihayat: burda hocam getirdim.
hoca: afferin yat bakalım kaldır ayaklarını...

sonrasını anlatmaya gerek yok.
hocam beni dövsede çok şey öğretti allah ondan razı olsun.
çok ayrıntılı olmasa da yaşlı hocamızın bizlere kafir diye seslenmesiydi. gerçi biz de az piç değildik. namaz vaktine 1 saat kala çıkıp ezan okuduğumu ihtiyarları camiye topladığımı bilirim. hoca haklıydı.
bugün heryere geç kaldığım gibi o zaman da varmış heralde ki o hastalık bende camiye geç kalınca hoca içeri almamıştı.. ne olursan ol gelme dedi bana. o gün son günmüş bir daha gitmedim. beni kurstan soğutan imamdır imam.
Kuran kursundaykene tenefüslerde hep simit oynarlardı büyükler biz yedi sekiz yaşındaydık mahallenin veletleri olarak. Büyükler bizi oyunlarına almıyor diye üzülüyorduk hep. Tenefüste cami avlusunda oturuyorduk arkadaşlarla her tenefüste olduğu gibi büyüklerden biri bizi çağırdı gelin siz de oynayın diye. Arkadaşlarla sevindik mal gibi oyunun adı simit dediler hepiniz bilirsiniz simit oyununu o zamanlar biz bilmiyorduk işte anlattı bu mahallenin büyükleri,müptezel pezevenkler. Sizden biri ebe olsun dedi abilerden adı Yasir olanı. Aramızda ebeyi seçecektik ben en hızlı koşan olduğum için ebe olmayı seve seve kabullendim o koca ayaklı şerefsizleri yakalayacağımı sandım çocuk aklıyla. Simiiiiiiiiiit nidasıyla koşarken sik kadar ciğerime doldurduğum nefes tükendi ve bir anda üstümde on on beş tane yavşak büyüğü gördüm. O gün sırtıma,bacaklarıma o kadar okkalı tekmeler,tokatlar yedim ki gece ağrıdan uyuyamadım ama o gün orada ağlamadığım,hocaya büyükleri şikayet etmediğim için yaşıtlarım arasında bir nevi lider olarak görülmeye başladım.

Not : zaten iki hafta sonra kuran kursu bitti amk dayak yediğimizle kaldık işte.