bugün

yolla gelsin içinden geçicem

(bkz: sabit kanca)
Benim içimden geçen senin içinden geçer mi?

(bkz: pinhani)
görsel
çay geçiyor.
şu an önümde iki tombul efes olsa da içsem.
Kan olabilirmi acaba.
Yaşamak zormuş.
Dünyanın düzenine sokayım ya.
Uykum var. Bir sayfa da kalan ödev.
sen.. karşılıklı oturup iki tek atsak fena olmazmıydı. uzun uzun anlatsan bende dinleyip kafa sallasam. zaten konuşmayı da pek beceremem. dokunduğunda söylemek istediğim herşeyi hissedersin zaten. bak bunları düşünürken bir sigara daha bitti..
Gülüyorsun, mutlu sanıyorlar." Derler yaa. Gülüyorum mutlu sanıyorlar. Pamuk ipliği gibi aniden yıkılacak olan hayatlarımız var. Bunu unutarak yaşadığımız için mi hüzünlerimiz ya da sevinçlerimiz? Mesela; hiç yoktan gelen bir on lira bile bazen size derman olup gülümsetebilirken, hiç yoktan gelen bir ölüm ya da kaybediş haberi yıkılmanıza yetebiliyor.

Kaybetmeden yaşayacağız hissi mi bize bu adrenali yaşatan? Henüz bunun cevabını içimde verebilmiş değilim.

Söylemek istediklerimiz var. Yaşamak istediklerimiz ve yaşatmak istediklerimiz. Hangi birini yapabildik bilemiyorum.

Yapamayacaklarımıza ise: "selam olsun!"
boş her şey boooooşşş.
Çok Sessiz biri olmama rağmen sürekli benimle uğraşan insanlara 120 days of sodom filmindeki gore sahnelerini uygulamak istiyorum.
Benim gibi şu dünyada kimseye zararı olmayan birini bile sinir küpü haline getiren insanların canı cehenneme.
odama geldiğimde saat gecenin ikisiydi.antrede önce öylece durdum. bir sebebi yoktu.apartmandaki derin sessizliği dinledim.beynim uğulduyor gibiydi. yüreğim yine kapkaranlık odada yolunu bulmaya çalışıyordu. içim sıkılmıştı. içerideki boğucu havadan değildi yürek sıkıntım.buna emindim.

sonra zorla ayakkabımı çıkarıp üzerime rahatlamak için siyah bir atlet ve kot bermuda şortumu giydim. elimi yüzümü yıkadım ancak içimdeki sıkıntı daha da büyüyordu. yüzüme çapan soğuk su beni rahatlatmıyor, dahası o suda boğuluyordum sanki. sonra yüzümü bile silmediğimi, 5 dakikadır aynaya baktığımı farkettim. nefes nefeseydim, oysa yorgun değildi bedenim.neden nefes nefese kendime bakıyordum dakikalardır?

Media player’den rastgele bir şarkı açtım. şarkı başlarken pencereyi açtım. ankara soğuğu yüzümdeki damlaları buza çevirmek için sabırsızdı sanki. sigaramı neredeyse gazı biten çakmağımın son nefesiyle yakabildiğimi de hatırlıyorum.aynadaki görüntüm aklıma geldi.çok zayıfladığımı hatırladım.şimdi buzdolabındaki meyveleri yemeyi bile canım istemiyordu.oysa ne çok severdim bir portakal yemeyi kış günü.fakat canım su içmek bile istemiyordu.çiçeklere solmasın diye verilen yarım bardak su bana da yetiyordu.sanki.son günlerde sadece hayatta kalacak kadar yiyip içiyordum çünkü canım hiç bir şey istemiyordu. aklıma gelen onca şey belirsiz, ipe sapa gelmez düşüncelerdi bunlar gibi. Aslında boğulan beynimin içinde yine geçmişin fırtınaları çıkmak üzereydi ve ben bunu bastırmaya çalışıyordum yine. olan biten sadece buydu.

depresyondaydım ve bu normal kabul edilmeyecek kadar uzun süredir devam ediyordu. en azından bunun farkında olmam akıl sağlığımın yerinde olduğunu hatırlatıyordu. Ama bir farkındalıktan ya da teselliden öte bir şey de değildi. Kafamın içine yerleşmiş, iç içe geçmiş, hatta beynimin bir parçası olmuş bu mutsuzluk denen bu zift, kulağımı sağır edercesine yükselen bir gürültüyü kendi kendime mırıldanmama sebep oluyordu.

yüzüm halen ıslaktı ve sigaramdan son nefesi çekerken gözüm daha önce olduğu gibi yine sehpanın üzerindeki oraya ne zaman koyduğumu hatırlamadığım tabancama gitti.içimdeki yaşamaya dair inancın hızla tükendiğinin bir belirtisi olduğunu biliyordum o bakışın. ancak tuhaf bir biçimde içimde bu sefer cesaret ve hatta karşı konulmaz bir istek vardı.zorlukla bu isteğimi bastırsam da tabancama hiç dokunmadım.

kış gelmişti ve dün yağan karla birlikte hava dona çekmişti. içim sahte olduğuna artık alıştığım bir huzurla dolmuştu kısa süre sonra bu huzurun yerini aynı sıkıntının alacağını biliyordum. zaten hep öyle olmuştu.

Pencereyi kapatıp, yatağa uzandım.
unutup gittiğim şarkının sözlerine dikkatimi çevirdim

ı’ve given up, i’ve given up...

sonra uyudum.
x ışını.
hayallerim hep hayal olarak kalacak.

her gün bu aklımdan geçiyor ve her gün umudum git gide azalıyor.
Dışarı karanlık bu gece karanlıkta uyuyabilir miyim acaba.hiç sevmiyorum karanlığı.
içimden şehirler geçiyor
her durakta duruyor inmiyorsun. dırırırırım.
insan konuşmalı ama saçmalamamalı.
degmiyor hicbir seye.hayatta herseyi para gören insandan nefret ediyorum.
Uykum var.
olmayan aklınla adama akıl vermeye çalışıyorsun kardeşim. farkında değilsin galiba. neyse gene de sen bilirsin tabi istediğine verebilirsin.
Come with me, Hail Mary
Run quick see, what do we have here
Now, do you wanna ride or die
La dadada, la la la la

bunu geçiriyorum. nağmeli bir şekilde.
kan sayımı yaptırayım, bu kadar üşümenin kansızlıkla alakası olmalı.
uzun süre sonra ilk kez uludayım. ve çaylak değilim. bunu söylemek istedim heycan bastı.