bugün

Galiba yıllar sonra dün aşık oldum. Şans dileyin bana.
derdimi kucumsediler. karinca kadar sikintiyi buyutme dediler. gittim bir karincayla konustum; en buyuk derdini sordum. uzerime basmazlarsa yasarim, yoksa baska derdim yoktur sukur dedi. benim derdime baktim, onunkine baktim, hak verdim. onunki kadar olsaydi derdim, buyutmeme gerek kalmayacakti.
içimde sevgi açlığı var. Bunun dışında hayat güzel gidiyo ancak bir tek bu bile batırabiliyor hepsini. Diyorum ki çoğu zaman sevdiğim yanımda olsa da konuşmadan sarılsak saatlerce..
Demokrasi beni boğuyor, öldürüyor.

Allah bu demokrasi belasını başımıza saran herkesin 1001 belasını versin.
sanırım sözlükten artık sıkılıyorum. daha doğrusu başlıklardan sıkılıyorum gündem hakkında konuşmak iatemiyorum. eskiden rastgele ve bir gün butonları vardı, ordan kafama göre başlık seçer yazardım ama artık onlar da yok. göç etme vakti geldi galiba.
En zor günümde yanımda olmak adına bu mektupla bana destek olmaya çalışan birisi var sözlükte.
Onu hiç tanımıyorum ama, gerçekten yanımda olduğunu hissettim bu kelimelerde.
Eğer buralardaysa lütfen yazsın bana.

görsel
etrafındaki her canlıya acı çektirme ve onu ortadan kaldırma üzerine kurulu zihniyetten nefret ediyorum sözlük. en kötüsü de elinden hiçbir şeyin gelmemesi. her gün bin tane dehşet verici haber görüyoruz kimine direkt şahit oluyoruz yapabildiklerimiz o kadar kısıtlı ki. ellerini kollarını sallaya sallaya mahkeme salonlarını terk ediyorlar bazen bulunamıyorlar bile yaptıkları yanlarına kalıyor. insanın ne insana sevgisi saygısı kaldı ne hayvana ne de çevreye. giderek elimizdeki değerli her şeyi kaybediyoruz ve artık bu durum normalimiz haline gelmeye başlıyor. bu çaresizlik hissinden nefret ediyorum.
Her şeyi bir kenara bırakıp sadece okulu düşünmeye çalışıyorum ama okul bok gibi gidiyor.
sadece kendimin bildiği tek bir sırrım var. sırrım ise ne biliyor musun? bilmiyorsun. söylemeyeceğim de.

entryim hoşuna gitmedi değil mi? ben de böyle bir götüm işte.
Yalniz olmak istemedigim bir gece ama yapayalnizim.
Evet gta gibi yaşamaya karar verdim Bilgisayarda oynadığım zaman oyundaki karakterimin hayatı ne kadar eğlenceli oluyor diye düşündüm. dedim para var, araba var, ev var, karı var. sokakta herkes bundan korkuyor. dedim gerçek hayatda neden olmasınki amk? sonuçta oyundada polis var hayatdada ama zeka seviyelerine bakarsan ikiside aynı. oyundada politikacı var gerçek hayatdada ama zeka seviyelerine bakarsan oyundakiler daha zeki amk. hatta oyundaki siviller bile daha zeki amk. üzerlerine araba sürünce kaçıyorlar, kırmızı ışıkta duruyorlar. ulan kafama yattı gittim giydim paltomu, üzerimede bir ceket geçirdim oturdum görev bekliyorum. telefonumuda masaya koydum. ilk görev oğlum git ekmek al. Annem girdi içeri. masamın üstüne 4 lira bozuk para koydu. aldım parayı cebe. dedi git ekmek al kalanıylada kola al. güzel 3 lira bana kalıyor. ayağa kalktım ve annemin elini sıktım. olmuş bil dedim. konuşurkende ellerimi, kollarımı falan olabildiğince oynatmaya özen gösterdim. sonra bir sigara yaktım ve çıktım dışarı. baktım bizim komşu emekli ali abi renault clio arabasına biniyor. beni görünce gülümseyip selam verdi. kısa mesafe olmasına rağmen hızla koşarak yanına gittim. hey men, nice car! diye bağırdım. bu ne diyorsun oğlum iyimisin? diye sorunca suratına bir tane patlattım. bunun gözlükleri suratında parçalandı. daha sonra bunu kolundan tutup hızla kenara ittim. bu kaldırıma yuvarlandı. anahtarı aldım elinden bindim arabaya ve hızla gaza bastım. bu arkamdan eşşek oğlu eşşek, apartmandan attıracam lan sizi diye bağırıyor amk. Arabada son sürat gidiyorum amk. ne kırmızı ışığı takıyorum, ne yoldan geçen vatandaşı. baktım 70 yaşında bastonlu bir amca yoldan geçiyor. o an durmak istedim ama prensiplerimi çiğneyemezdim. niko olsa dururmuydu amk. amcaya doğru son sürat giderken amca duracağımı zannederek yüzünü bana doğru dönüp gülümsedi. son gördüğüm manzara buydu. büyük bir çarpma sesinden sonra dikiz aynasından amcayı yan mahalleye doğru uçarken gördüm. bir kaç km sonra bim toptan fiyatına parekende satış mağazasının önünde durdum. sertçe frene bastığım için öndeki arabanın kaportasına büyük hasar vererek durabildim. siktir et amk. indim arabadan girdim bimin içine. yürürken karşıma çıkan tam yağlı dost süt 1.99 tl yerine 1.50 kr tabelasına bir tekme patlattım. daha sonra çikolata rafının karşısına geçip çikolata paketlerini yumruklamaya başladım. her şey yere düştü. çevremdeki teyzeler ve çalışanlar falan anlamsız gözlerle bana baktılar. ben koşarak dolaptan ekmeği aldım ve kolumun altına koydum. daha sonra girdiğim kapıyı tekmeleyerek tekrar çıktım. Arabaya bindim. gene gazı köklüyorum. arabanın ön tarafı içine göçmüş. dikiz aynasının biri yok. bi baktım ekip otosu park etmiş yanda beni görünce açtılar sireni amk. bunlar peşime takılınca bende gazlamaya başladım. bunlar mikrofondan dur falan demeye başladılar. dedim tommy vercetti olsa napardı amk. sonra girdim ana caddeye bunlarda hala peşimde baktım önde iki polis arabası barikat yapmış. ben hızla girdim arabaların arasına polisler kaldırıma kaçtılar. arabalar büyük hasar gördü. bende direksiyon hakimiyetini kaybettim araba ters döndü amk. baktım bunlar koşup etrafımı sardılar. indim arabadan yüzümde çizikler, kolumdada bir ağrı vardı belliki çatlamış. ben ağrı sızı dinlemeden zıplaya zıplaya kaçmaya başladım amk. polisin teki geldi boynumdan tuttu yere devirdi beni diğer ikiside joblamaya başladı. sanırım bi 3 yıldız olmuşum amk silahım olsa kaçardım. Bunlar beni yaka paça karakola götürdü. sorgu odasına girerken hey man! you are police! diye bağırdım. bunlar beni döverek sorgu odasına soktular. girerken cebimdeki çakıyı falan aldılar. amir girdi içeri. dedi manyakmısın oğlum sen? cevap bile veremedim. o an mission failed yazısı belirmişti gözümün önünde. ağlamaklı oldum. bu bana geldi bir tane patlattı. dedim pes etmek yok. carl olsa böyle yapmazdı diyerek ayağa kalktım. amiri tutup ittim bu sandalyeye takılıp yere yuvarlandı. benden böyle aptalca bir saldırı beklemiyordu. hemen silahını aldım ve amirin başına dayayarak dışarı çıktım. polisler beni görünce silahlarını çıkarttılar. bırak onu falan. dedim ekmeği getirin lan bana. hangi ekmeği? bimden aldığım ekmeği getirin! diye bağırdım. bunlar yırtılmış poşetin içinde ekmeği getirdiler. o anda ağlayarak annem girdi içeri. oğlum ne işin var burda? diye bağırıyordu. ben ekmeği ona vermelerini söyledim. annem ekmek poşetini anlamsız gözlerle eline alınca kahkaha attım. başarmıştım. kazanılan para 3 lira. görev tamamlandı. Gözümü açtığımda hastanedeydim amk. tek hatırladığım polislerin silahımı elimden kapıp beni sorgu odasına tekrar götürmeleri ve saatlerce dayak yemem. etrafıma bakındım hey man! nerdeyim diye sordum amk? hala oyundan vazgeçmedim. hemşire geldi bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında olduğumu söyledi. dedim ben deli değilim amk çöz beni orospu. bu eline iğneyi alınca fuck you bitch! diye bağırdım. iğneyi batırdı gözlerim yavaşca kapanmaya başladı. görüş açımın sol üst tarafında siyah bir kare içerisinde yazılar gördüm. “karakola girdiğinizde polisler silahlarınızı ve paranızın bir kısmını alır. rüşvet vermek zorunda kalırsınız. çıktığınız zaman yıldızlarınız söner. yıldız azaltmak için gizli noktalardaki yıldız simgesini alabilirsiniz” dedim senin amına koyim. şimdimi söylüyorsun bunu amk. Neyse amk 1 ay sonra ben akıl hastasıdır raporuyla hastaneden çıktım. babam ve annem yanımdaydı. bana acıyan gözlerle bakıyolardı amk. ben dedim oğlunuz diaz olacak siz hala inanmıyorsunuz. hastanenin kapısından tam çıkarken ben olduğum yerde durdum. babam döndü yürüsüne lan diye bağırdı. oyundada hastanenin çıkışında bir süre bekletiyordu. gözümü kapadım. sol üste siyah kare geldi tekrar. “hastaneden çıkarken bir miktar paranız gider. kalp simgelerine tıklayarak sağlığınızı arttırabilirsiniz. ambulans görevi için bir araç bulup 2ye basın” sonra olduğum yerde bir kaç kere zıplayıp yürümeye başladım. o anda babam kemerini çıkarmış bırak öldüreyim şu it oğlu iti diye bağırıyordu. annem yapma bey diye yalvararak babamı tutuyordu. sinirlenmiştim. babamın yüzüne bakıp fuck you! diye bağırdım. kel kafasına bir tane patlattım. sonra hızla yandaki ambulansa doğru koşmaya başladım. Bindim ambulansı açtım sirenleri gidiyorum amk. arabalar çekiliyor önümden. avcılar tarafında bir silah dükkanına gittim. ambulansıda sirenleri açık şekilde dükkanın önüne çektim. girdim içeri dedim bana bazuka ver. adam dedi dalgamı geçiyorsun sen benle. dedim yoksa ak47 falan ver. bu ruhsatın varsa deagle verebilirim dedi. sinir oldum amk. malikane basıcam ben ufacık silahlamı çatışayım. girdim içerde dolanıyorum. baktım beyzbol sopası. aldım bunu elime dedim bunu alıyorum. adam geldi 30 lira dedi. bunun suratına indirdim sopayı yere yığıldı. bir kaç silah alıp ambulansın bagajına koydum. sonra görev yerime doğru gitmeye başladım. Mahalleye geldim. bizim bakkalın önünde durdurdum ambulansı. bagajdan aldım tüfeğimi elime girdim içeri. beni görünce şükrü amca ayağa kalktı. hoşgeldin evladım falan diyor. bide yüzünde aptal bi gülümseme. dayadım silahı bunun alnına göt gibi kaldı. sonra bırak şakayı oğlum ne istiyosan söyle işim gücüm var oyalama beni dedi. itti silahı eliyle. nerden aldın bunu kırtasiyedenmi diye sordu bide. lan ben dellendim. sıktım bunun bacağına bi tane. bu bağırışlar içinde hayvan oğlu hayvan diye bağırıyor. dedim kasadaki bütün paraları koy masaya. bu kasadan 50 lira çıkarıp attı önüme. dedim bu kadarmı amk. dedi süpermarketler küçük esnafı bitirdi biliosun. neyse aldım parayı koydum cebime. sonra raflardaki çubuk krakerlere falan nişan alıp sıkmaya başladım. silah sesini duyan komşular bakkalın önüne toplandılar. şimdi ne yapcağımı biliyorum amk. Çıkardım sol cebimden el bombasını. çektim pimini. salladım dışarı amk. amcalar, teyzeler nasıl kaçışıyor. bu büyük bir gürültüyle patladı. baktım helikopter sesi falan geliyor. polis sirenleri falan. şükrü amca eğilmiş ellerini başının üstüne koymuş. please! dont shot me! diye bağırıyor. ulan yaşlı başlı adamsın. benim yaşımda çocuğun var amk. kurduğum cümleyi sikeyim. taradım bunu beş dakika falan. baktım polisler bakkalın çevresini sardılar. her yer polis arabası. çatışma başladı. kapana kısıldım amk. sonra merminin teki sağ omzuma isabet etti. kalktım ayağa aspirine diye bağırıyorum. baktım hala kanıyor. korsan cd ondanmı acaba amk. ulan koşarak çıktım dışarı. polisler bana ateş ederken ben bağırarak koşuyorum. helikopter havadan ışık tutuyor bana. kanlar içinde yere düştüm. wasted yazısını görür gibi oldum amk. sonra gözlerim karardı. cehennemin dibini boyladım. keşke eve uğrayıp mutfakta kaldığım yeri kaydetseymişim amk.
Çiçek sepeti gecen gun sms atmis; O'nun doğum günü yaklaşıyor siparisinizle tekrar gulumsetin diye. Ama kimse sormuyor o'nunla hâlâ konuşup görüşüyor musunuz diye? Nasil bir satış politikan var sn. cicek sepeti senin ne hakkin var eskileri aklima getirmeyi benim hı söyle bakayim.

Edit: çiçek sepeti eksiledi.
Şu an canım yanıyor, zonkluyor hatta geberiyorum acımdan. Dişimi sıkıyorum* dayanmaya çalışıyorum, fakat kalbimin acısı bu acıyı milyon kat üsteledi. Kıvranıyorum..eskiden kalp acısı mı? diş ağrısı mı daha kötü? konulu bir başlığa diş ağrısından büyük bir acı yok, yemişim kalbini yazmıştım. insan yaşayınca öğreniyormuş öyle olmadığını, kalbin yanması hiçbir acıya benzemiyormuş meğer..
Bugünlerde hiç iyi değilim. Canım sıkıldığımda çok mutsuz oluyorum ve bu durum direk yüzüme yansıyor. Öyle kolay kolay içimi döken bir insan da değilimdir. Herşeyi içimde yaşarım. Böyle olmak da beni yoruyor.
Benim şu hayatta sana dair bir hevesim yok.
kadınların pantolonlarının içine girmek için kalplerine giriyorum zannederdim, artık pantolonlarına dokunmuyorum ama hala akıllarına ve kalplerine giriyorum. demek ki sebebi farklıymış.

ciddi bir tehlikeyim.
Migrosa gittim şarap alacam inceliyom şaraplari çalişan gelmiş beni kesiyor dibimde baktim önce bi yangözle ses etmedim dedim işi sonuçta onu da buraya baksin diye koyuyorlar 1 dakka 2 dakkayav abartti artik amk sanki hirsizin elime alip incelerken geldi kafayı eğdi bakiyor, buyur dedim bişey mi dicektin,ben yardimci olayim isterseniz dedi , tamam bu şarabın özellikleri ney dedim, arkasinda yazıyor diyo, e bende onu yapiyorum zaten arkasını okuyorum ne alanda bana yardımcı olabileceksen söyle o konuda yardım isteyeyim, hırsiza benzer bi halimmi var dedim ,hayır efendim yanlış anladiniz diyo ne anlaman gerekiyodu doğru anlayacağım şey ne dedim, efendim fiyat konusunda falan diyo, ya dedim fiyatida yaziyor hirsiz muamelesi yedik şimdide salak muamelesi yiyoruz buranin müdürü kim dedim, adam anladı uğraşamayacak iyi akşamlar dedi döndü gitti amk orospu evladina bak ya ayarlarımı oynattı amk neyse şarabı çaldım sonunda.
işim yok.
Sevgilim yok.
Yaş neredeyse 30.
Hayalim çok.
Enerjim yok.
Uykum yok.
Köpeğim yok.
Vazgeçmeyi öğrendim.
Bugün iş yerinde iken geniş koridorlu tuvaletin lavabosunda saçımı üstümü falan düzeltiyordum. Kapının hemen önündeki tarafta.

Tuvaletin yanında kadın ve özürlü tuvaletleri var, ve o ikisinden birine girmek isteyen bizim erkek tuvaletinin kapının o kısmı görüyor.

Benimde toparlanmam bitti ve tam döndüm, benim yerinde durmayan çükün pozisyonunu elimle dışardan düzeltmek istedim. Tam o sırada yine orada çalışan yüzlerce kişiden biri olan, selamımız olmasada simaen tanıştığımız bir kadın beni o vaziyette gördü.

Benim elim pantolonun üstünden çükümde. Böyle hafif bir tebessümle saniyeler içinde önce bana sonra penisimle elimin kavuştuğu yere baktı. Ama öyle bir bakıştı ki sanki o yaptığım hoşuna gitmiş gibi.

Şimdi bu kadının hislerini merak ediyorum, acaba yaptığım hoşuna mı gitti. Yoksa hoşuna giden o hareketi benim yapıyor olmam mı anlamadım. Yada hiçbiri mi
Bu şey değil mi ya hani üniversitelerde bir itiraf sayfası açılır bilmem ne renkli fularlı bacım ne güzel baktın bana öyle kıps. rumuz:at adam. misali.*
tıp okumayı hayal ettim. olmadı.
ilk heyecanım ile evlenmeyi hayal ettim. olmadı.
new york, paris, londra’da yaşamayı hayal ettim. olmadı.
çok satan bir otobiyografi yazmak istedim. olmadı.
eskişehir-adalar, izmir-alsancak’ tan ev sahibi olmayı hayal ettim. olmadı.
sherlock holmes gibi düşünüp çıkarım yapmak ve watson gibi bir dosta sahip olmak istedim. olmadı.
dolayısıyla hayal etmenin insanın kendine tatlı bir dille yalan söylemesi olduğunu anladım. o zamandan beri allah’ a sorgulamadan, sitem etmeden inanmayı ve büyük mutlulukların şatafatlı ışıklarının yanıltıcılığından kaçmayı tercih ediyorum.
öğrenci mahallesindeki evimde yaşasam, football manager oynasam, netflix izlesem, sarhoş olsam, tembellik yapsam, köpeklerimi doyursam, birkaç iyi arkadaşımla sohbet etsem yeter artık bana.
bir de babam iyileşsin ve kardeşim kendini iyi hissetsin. kendim için büyük ve parlak şeyler istemeyeceğim artık.
Çok şey var da demiyim şimdi..
internetten Bir şey aldığım zaman kutusunu çok beğeniyorum “lan bunu ben her şeyde kullanırım” diyorum.

Evde 2-3 sürünüyor sonra atıyorum.
sırf acı çekiyor olmamı bekleyen, bundan keyif alanlara prim vermemek için kaçıyorum istediğim yerlerden. dibe de vursam, beni yine boyuneğmez, kafasının dikinde göreceksin-iz.
karar veriyorum , uygulayamıyorum. acaba karar vermemiş mi sayılıyorum yoksa kararı verip uygulamamış mı sayılıyorum bunu düşünüyorum.