bugün

kadınların pantolonlarının içine girmek için kalplerine giriyorum zannederdim, artık pantolonlarına dokunmuyorum ama hala akıllarına ve kalplerine giriyorum. demek ki sebebi farklıymış.

ciddi bir tehlikeyim.
Migrosa gittim şarap alacam inceliyom şaraplari çalişan gelmiş beni kesiyor dibimde baktim önce bi yangözle ses etmedim dedim işi sonuçta onu da buraya baksin diye koyuyorlar 1 dakka 2 dakkayav abartti artik amk sanki hirsizin elime alip incelerken geldi kafayı eğdi bakiyor, buyur dedim bişey mi dicektin,ben yardimci olayim isterseniz dedi , tamam bu şarabın özellikleri ney dedim, arkasinda yazıyor diyo, e bende onu yapiyorum zaten arkasını okuyorum ne alanda bana yardımcı olabileceksen söyle o konuda yardım isteyeyim, hırsiza benzer bi halimmi var dedim ,hayır efendim yanlış anladiniz diyo ne anlaman gerekiyodu doğru anlayacağım şey ne dedim, efendim fiyat konusunda falan diyo, ya dedim fiyatida yaziyor hirsiz muamelesi yedik şimdide salak muamelesi yiyoruz buranin müdürü kim dedim, adam anladı uğraşamayacak iyi akşamlar dedi döndü gitti amk orospu evladina bak ya ayarlarımı oynattı amk neyse şarabı çaldım sonunda.
işim yok.
Sevgilim yok.
Yaş neredeyse 30.
Hayalim çok.
Enerjim yok.
Uykum yok.
Köpeğim yok.
Vazgeçmeyi öğrendim.
Bugün iş yerinde iken geniş koridorlu tuvaletin lavabosunda saçımı üstümü falan düzeltiyordum. Kapının hemen önündeki tarafta.

Tuvaletin yanında kadın ve özürlü tuvaletleri var, ve o ikisinden birine girmek isteyen bizim erkek tuvaletinin kapının o kısmı görüyor.

Benimde toparlanmam bitti ve tam döndüm, benim yerinde durmayan çükün pozisyonunu elimle dışardan düzeltmek istedim. Tam o sırada yine orada çalışan yüzlerce kişiden biri olan, selamımız olmasada simaen tanıştığımız bir kadın beni o vaziyette gördü.

Benim elim pantolonun üstünden çükümde. Böyle hafif bir tebessümle saniyeler içinde önce bana sonra penisimle elimin kavuştuğu yere baktı. Ama öyle bir bakıştı ki sanki o yaptığım hoşuna gitmiş gibi.

Şimdi bu kadının hislerini merak ediyorum, acaba yaptığım hoşuna mı gitti. Yoksa hoşuna giden o hareketi benim yapıyor olmam mı anlamadım. Yada hiçbiri mi
Bu şey değil mi ya hani üniversitelerde bir itiraf sayfası açılır bilmem ne renkli fularlı bacım ne güzel baktın bana öyle kıps. rumuz:at adam. misali.*
tıp okumayı hayal ettim. olmadı.
ilk heyecanım ile evlenmeyi hayal ettim. olmadı.
new york, paris, londra’da yaşamayı hayal ettim. olmadı.
çok satan bir otobiyografi yazmak istedim. olmadı.
eskişehir-adalar, izmir-alsancak’ tan ev sahibi olmayı hayal ettim. olmadı.
sherlock holmes gibi düşünüp çıkarım yapmak ve watson gibi bir dosta sahip olmak istedim. olmadı.
dolayısıyla hayal etmenin insanın kendine tatlı bir dille yalan söylemesi olduğunu anladım. o zamandan beri allah’ a sorgulamadan, sitem etmeden inanmayı ve büyük mutlulukların şatafatlı ışıklarının yanıltıcılığından kaçmayı tercih ediyorum.
öğrenci mahallesindeki evimde yaşasam, football manager oynasam, netflix izlesem, sarhoş olsam, tembellik yapsam, köpeklerimi doyursam, birkaç iyi arkadaşımla sohbet etsem yeter artık bana.
bir de babam iyileşsin ve kardeşim kendini iyi hissetsin. kendim için büyük ve parlak şeyler istemeyeceğim artık.
Çok şey var da demiyim şimdi..
internetten Bir şey aldığım zaman kutusunu çok beğeniyorum “lan bunu ben her şeyde kullanırım” diyorum.

Evde 2-3 sürünüyor sonra atıyorum.
sırf acı çekiyor olmamı bekleyen, bundan keyif alanlara prim vermemek için kaçıyorum istediğim yerlerden. dibe de vursam, beni yine boyuneğmez, kafasının dikinde göreceksin-iz.
karar veriyorum , uygulayamıyorum. acaba karar vermemiş mi sayılıyorum yoksa kararı verip uygulamamış mı sayılıyorum bunu düşünüyorum.
en son entry'i gireli bir yıldan fazla vakit olmuş. itiraf etmek değil de. sözlüğe başladığım vakitler tanıdığım ile şimdim arasında uçurum var. kimi göçtü gitti hayatımdan kimi de göçüp gitti hayattan. artık beni tanıyan kimseler kalmadığı için kendimi buraya bırakıyorum.

çanakkaleye gittim geldim. yol boyu dostlarla güzel şarkılar, keyifli yolculuk ama yalnızım, yalnızdım. uzun zamandır öyleyim. yalnızlığımın asıl sebebi yalnız kalamamam. size, derdimi sanki beni daha önce dinlemişler de sözlerni öyle yazmışlar gibi olan, oldu olanlar parçası ile anlatacağım.

https://www.youtube.com/watch?v=dcEbtq4ezXk linki burada şarkıyı dinleyerek derdimi dinlemek isteyenler için.

şimdilik kendime verdiğim sözleri tutuyorum sıkı sıkı, peki ya sonra?
şimdilik başı boşum ama kaybolmuş değilim de, peki ya sonra?
koydum omzuma yüklerimi ve yağmur arttırdı şiddetini

yürüdüm, yürüdüm
çizgili yollara düştüm
düşlediğim düşten düştüm
düşürüldüm, kalktım yine yürüdüm
hayat arabamı sürdüm
kendimi kaç parçaya böldüğümü gördüm
o ara düşündüm
düşündükçe yine üşüdüm
üzerime umudumu örttüm
yağmurun üzerine yürüdüm, söndüm bir mum gibi, öldüm
kendimi uçurumlara sürdüğümü gördüm
koydum omzuma yüklerimi ve yağmur arttırdı şiddetini

nasıl anlatsam anlarlar?
bilemedim kaç yolu var, ama var!
ben ha gayret çabalasam da anlatmaya, oldu olanlar

son bir senedir kendi hayatım, okulum, kariyerim vs. ile ilgili birçok söz verip bunları tutup daha sonrasını kestiremediğim ya da kestiremediğim için tutmamaya başladığım bir dönem ve bunun yarattığı sürünceme yüzünden tahakküm edemez hale geldim. 25 yaşımı geride bıraktım, hayatta olması gereken 60 yaşında bir babanın sorumluluğuna son 5 yıldır sahibim. genç olmakla yaşlı olmak arasındaki uçurumun üstünde incecik bir ipte durmak öyle yorucu ki. almancı gibiyim. ne genç, ne yaşlı. gencim ama gençliğin getirdiği o delikanlılığa, o özgürlüğe, o rahatlığa sahip değilim. yaşlı değilim ama yaşın getirdiği bütün sorumluluk, dert, tasa, hayat yorgunluğuna sahibim. bu ilk üç dizeyi açıklıyor.

ev, iş, okul ve diğer dünya işlerinin arasında hep yoldayım, hep araç kullanıyorum, hep yol yürüyorum. bu otomobil yalnızlığı bana olabilecek en üst seviyede sorgulatıyor her şeyi. geçip giden her şeritte ayrı bir düşünce ayrı bir fikir/fikir ayrımı. çoğu zaman gözlerim şeritlere dalıp gidiyor yolu bilirliğim arabayı götürüyor. zorundayım. şartlarım var benim. benim koymadığım hayat şartlarım var. hiçbirini istemediğim ama sahip olduğum için gocunmadığım/gocunamadığım. ben bu "çizgili yollar"daki dertlerime/düşlerime düşsem de kalkmak zorundayım. realitem esnek değil, katı, kaba ve bıyıkları var. canımdan diyerek klişeleşmek istemiyorum o yüzden gerçek anlamda birçok organımdan daha çok sevdiğim, şu dünyada eşleşebildiğim en iyi insan olduğunu düşündüğüm insana da kendi "şartlarım" içinde vakit ayırabiliyorum. bütün büyük canavarlarla savaştığım bir günün ardından sadece iki çift laf ve sarılarak sessizce yatmak her şeye yetecekken ben "bir şeyler" yapmak zorunda olduğum için gidemiyorum. gidemediğim için her şeyden daha güç hale bu durum geliyor. yetişemiyorum. ne kendime, ne canıma, ne anneme, ne köpeğime, ne okuluma, ne işime. ve bilmiyorum bunca uğraş değecek mi? sorduklarımın kimi evet, kimi hayır diyor. ama ben bunca parçalanmanın içinde, ne için, kimin için, ne sonuçlar için, hangi beklentiyle, neyin karşılığında sorularına cevap bulamıyorum. yazın "işlerinden memnunuz amerikaya gelip bizimle çalışmak istersen mutlaka haber ver." diyen adama "yaza bitiyor okul niyetim gelmek" dedim 50-60 mağaza yürütürken bir yerlerde beni unutan bu adama "ya noldu bizim iş" demek gelmiyor içimden. bu ekonomik durumda iş teklif eden firmaya "fiyat bu, isterseniz" çekiyorum. dünyanın farklı ülkelerindeki burslara başvuru hazırlayıp gönderiyorum ama tamamen önceden lafını ettim, ailem, çevrem üzülmesin, ne oldu diye sormasın diye gönderiyorum. geçen sene alabilmek için bin takla attığım "bak hocam bu türkiyede ilk olcak ya" diye heyecanlandığım tezin bırak yayınlarını okumayı, word dosyasını açmak bile zor geliyor. parayı kabul ederlerse okey diyip işimi yapıyorum, burs gelirse de herhalde okey diyip giderim. sorularıma cevap bulamadığım bu karanlık içinde ne kadar daha gölgelerle savaşırım bilmiyorum. ne istediğimi bilmez, bilemez bir hale geldim. paramparçayım. kendime ait olan ve olmayan kararlarım ile birlikte. bütün bunların içinde ölümü anlamlandıramıyorum. kabullenmemek değil "yapacak bir şey yok" kabullenmesini kabul edemiyorum. insanın ölümü kabulleniş şekli olması gerektiğine inanıyorum ve kendiminkini bulamıyorum. yukarıdaki hiçbir şeyle korele olmuyor. o gözünü yumma gerçekleştiğinde aynı paragrafın geri kalanı gibi geride kalıyor. uğraşmak çok zor. babası intihar etmiş biri için çok mu karamsar?
bu da nakarata kadar olan kısmı açıklıyor.

nakarat ise tamamen farklı bir hikaye.
farklı şekillerde zuhur eden aynı olayın faili ben. düzeltmek isteyen ben. düzelttiğimi düşünürken düzeltmemiş olan ben. aynı olayın başka şekilde yaşanmasına bir daha sebep olan ben. bunları anlatmaya çalışırken elli yol arayan ben. elli yol içinde kaybolup artık yolların realitesinden ayrılan ben. yalancı konumuna düşen ben. bir şekilde anlatıyorum kafamdakini, anlatmaya çalışıyorum, istiyorum. beni gerçekten anlayabileceğini düşündüğüm tek insana anlatıyorum bunları. anlattığım kişi olayın mağduru. ben, beni 3 yıl önce yüzdüğüm boktan çıkaran bir güzelliğin, naifliğin, sevdanın saflığına siyanür karıştırdım. yaşamayı sevdiğim eko sistemi zehirledim. ölüyorum. düzeltmeye çalışıyorum, inan çalışıyorum. ben ha gayret çabalasam da düzelmeye/anlatmaya oldu olanlar.

buraya kadar geldiysen, boşver. bu dert paylaşılacak bir dert değil, acıdığını bilmediğin bir yerin acısı bu. ama yaşayacağım ve olanlar olacak. makus talih gerçek olamaz.
Beni taciz eden pedofili sapığa çok beddua ettim. Şimdi duydum ki parmaklarına protez takılmış. Ileride parmakları kesilebilirmiş.
Lütfen yanlış anlamayın genellikle böyle kötü şeyler iyi insanların başına gelir. Çünkü iyi insanlar üzüntüden hasta olurlar vs.
Kötüye de bir şey olduğunu gördüm sonunda.

Bu adamın çocukken bana yaşattığı şey yüzünden belki 3 sene ağladım ben. Tüm psikolojimi bozdu. Hayatımı mahvetti. Her Gece gizli gizli ağladım. Aileme anlatamadım. Babam katıl olur babasız kalırım. Annemin gidecek yeri yok. Ne yaparız diye ağladım hep. Çünkü baba tarafından akrabamızdı. O kadar beddua ettim ki .
Çok çalışkan bir kızken derslerim tepe-taklak oldu. Sürekli yaşadığım şeyi düşünmekten hayata konsantre olamadım. Hatayı sürekli kendimde aradım sürekli. 11 yaşında çocuktum. Intiharı bile düşündüm.

Şimdi bakıyorum kendi çocuğu kolejlerde okuyor. Ülke ülke geziyorlar. Benim hayatımı mahvettiler. Karisi bildiği halde para sevdasından boşanmıyor. Adamın sapık olduğunu herkes biliyor artik çünkü başkalarını da taciz etmeye yeltenmiş. Has kurbani bendim ama. Çünkü şehir dışına çıkmadım. Üniversiteyi bile evde okudum ve gelip beni türlü bahanelerle rahatsız etti. Yetmedi halalarım sapık olduğunu bildiği halde sırf zengin olduğu için benim ona yüz verdigimi öne sürdüler. Fakirdik çünkü. Bu bir gerekçeydi.

O kadar çok insana kırgınım ki. Ben su gibi bir çocuktum.
Saçların çok güzel dedi dokundu diye saçlarımı kestirdim bir daha uzatmadım. Yüzün çok güzel dedi diye yüzümde izler yaptım.
Beni beğenmesin bana dokunmasın kimse diye.
Siz bunu hiç yaşadınız mı? Her anim paranoya oldu. Sırf bu yüzden çocuk bile yapmazdım çok düşündüm çok bekledim. Şimdi oğlumu kim sevse ürperiyorum. Herkes bana sapık gibi geliyor. Dilerim ki herkes yaşattığını misli misli yaşasın her iki dünyada da. Benim hayatımı gerçekten mahvettiler ve ne kadar çok çocuk tacize uğruyor. Umarım tüm o sapıklar kangren olurlar ve elsiz kalıp dokunamazlar çocuklara.
bu başlığa saat 00.00'da en az 10 entry girilirdi, senin gibi o da bitmiş
Serhat Bilgiç- Anam Sikildi
00:00 ●━━━━━━─────── 2:30
⇆ㅤㅤㅤㅤ◁ㅤㅤ❚❚ㅤㅤ▷ㅤㅤㅤㅤ↻
Sözlük kızlarını çok özlüyorum, hala mesaj atmamaları beni yok ediyor.
Ey sözlük memelileri, sizi çok seviyorum.

Şeklindedir, böyle bir itirafı her zaman yapmam.
Sanırım ben artık dizi ve film sahnelerindeki duygusal sahneler dışında bunu yansıtıp ağlayamıyorum.
okul bitince askere gidiyorum ama bazı şartlarım var bunları komutanlara nasıl söylerim? Mesela birinin yemek yediği tabaktan yiyemem veya birinin su içtiği bardaktan ben içemem, ayrıca koğuşta yatarken kulaklığım takılı olmadan normal seste Ben Fero dinlemek istiyorum ama koğuştakiiler buna ne der? Ağır iş falan da yapmak istemem canım sıkılınca pes veya fifa oynamak isterim bunları komutanlara nasıl söylerim?
Lan olum Bi siktir git der öncelikle. Ertesi gün rdm doktoruna gidersin kardeş. Hayırlı olsun artık sende rdm sin.
yine, birini, kaybetme korkusuna yakalandım, hayırlısı.
bazı durumlar attığımız adımları etkiliyor, kısıtlanıyoruz. ya da vicdan duygusu mani oluyor ya da şımarıp ajıtasyon yapıyoruz buna isim vermek çok zor.

çocukluğumdan beri kekemeydim, üzerine gidip yendim, yani yendim sayılır. tek tük cümleye başlarken nefesimi kontrol edemiyorum. sonra öğrendim ki genetikmiş. amcamın oğlu oldu kekeliyor, halamın oğlu oldu kekeliyor. kız çocuklarında yok.

taşınmaktan, okul değiştirmekten oldum olası nefret etsem de ailenin geçimsizliği, ayrılmaları nedeniyle ya oradaydım ya orada. hep bir yeniden arkadaş ortamına kabul edilme stresiyle olgunlaştım.

çok şükür iyiyim. ben iyiyim de, evlenirim de bir oğlum olursa ne olacak? ya atlatamazsa? benim kadar dirayetli, istikrarlı, girişken olamazsa? gözümün önünde, kekelediği için özgüvensiz büyümesine müsade edemem. bu yüzden hayatıma kim girdiyse ileriye görürmek istemedim hiç. bir şeyler yaşanır, paylaşılır ve biter dedim.

bugün tam da bunları düşünürken bir şey oldu.

ben, (o zaman için) akıcı konuşamadığım için konuşmaktan çok yaptığım işle kazanmak istedim hayatımı, aşçı oldum. güzel de ilerledim. gemilerde, otellerde, restoranlarda çalışıp bir yerinden tutundum. bugün beni bulunduğum restorana şef yaptı otelin mutfak şefi. sana 3 tane stajyer gönderiyorum güzel eğit dedi, memnuniyetle dedim.
geldiler, benimle, ekibimle tanıştılar. 2 kız 1 erkek. kıbrıslılar. ilginç bir şekilde erkek olanı hiç konuşmuyor. sonra biri ısrarla nereden geliyorsun deyince çocuk k-k-kayseri dedi.
bizim tayfa bana bakıp acı bir gülümseme attılar.
çocuk da sustu. herkes sustu.
kardeşim bize iki kahve yaptır konuşalım biraz dedim.
tam oturduk, anlat bakalım dedim; usta sen benim halimden anlayamazsın! dedi kesik kesik..

kekeleyerek geçirdiğim 17 senemi gözlerimin önünden geçirip haklısın anlayamam dedim..
bazı durumlar attığımız adımları etkiliyor, kısıtlanıyoruz. ya da vicdan duygusu mani oluyor ya da şımarıp ajıtasyon yapıyoruz buna isim vermek çok zor.

çocukluğumdan beri kekemeydim, üzerine gidip yendim, yani yendim sayılır. tek tük cümleye başlarken nefesimi kontrol edemiyorum. sonra öğrendim ki genetikmiş. amcamın oğlu oldu kekeliyor, halamın oğlu oldu kekeliyor. kız çocuklarında yok.

taşınmaktan, okul değiştirmekten oldum olası nefret etsem de ailenin geçimsizliği, ayrılmaları nedeniyle ya oradaydım ya orada. hep bir yeniden arkadaş ortamına kabul edilme stresiyle olgunlaştım.

çok şükür iyiyim. ben iyiyim de, evlenirim de bir oğlum olursa ne olacak? ya atlatamazsa? benim kadar dirayetli, istikrarlı, girişken olamazsa? gözümün önünde, kekelediği için özgüvensiz büyümesine müsade edemem. bu yüzden hayatıma kim girdiyse ileriye görürmek istemedim hiç. bir şeyler yaşanır, paylaşılır ve biter dedim.

bugün tam da bunları düşünürken bir şey oldu.

ben, (o zaman için) akıcı konuşamadığım için konuşmaktan çok yaptığım işle kazanmak istedim hayatımı, aşçı oldum. güzel de ilerledim. gemilerde, uçaklarda, otellerde, restoranlarda çalışıp bir yerinden tutundum. bugün beni bulunduğum restorana şef yaptı otelin mutfak şefi. sana 3 tane stajyer gönderiyorum güzel eğit dedi, memnuniyetle dedim.
geldiler, benimle, ekibimle tanıştılar. 2 kız 1 erkek. kıbrıslılar. ilginç bir şekilde erkek olanı hiç konuşmuyor. sonra biri ısrarla nereden geliyorsun deyince çocuk k-k-kayseri dedi.
bizim tayfa bana bakıp acı bir gülümseme attılar.
çocuk da sustu. herkes sustu.
kardeşim bize iki kahve yaptır konuşalım biraz dedim.
tam oturduk, anlat bakalım dedim; usta sen benim halimden anlayamazsın! dedi kesik kesik..

kekeleyerek geçirdiğim 17 senemi gözlerimin önünden geçirip haklısın anlayamam dedim..
Bir gecede iki kere abi lafina maruz kaldim ben bu sozlukte ! Ismail ya burayi cocuklardan arindir ya da al ceketini git burdan !

Ne ara yaslandim lan ben !?
Annemi çok özledim. Anneee seni çpk seviyorum.
birkaç gün sonra doğum günüm var. 32 yaşına giriyorum. ne bir yaşlanıyorum kaygısı, ne de doğum günü mutluluğu, ne de geldik gidiyoruz hüznü... hiç bir his yok. lan acaba ben y*rr*k gibi bir adam mıyım?