bugün

okulumuza yeni bir ingilizce öğretmeni gelmiş. kadının kızlık soyadı işlek, evlendikten sonra yanına bir de tavşan gelmiş. işlek tavşan olmuş kısacası. bugün tüm gün playboy diye dalga geçmek geldi içimden. çok güldüm, hala gülüyorum. ha bir de tarih hocamın adı da battal gazi. şaka gibi. bu sene bayağı matrak geçecek heralde ehehe. eğlendim.
hayatta her işini kendin halletmeliymişsin; hatta halletmek zorundaymışsın. kimse senin için bir şeyler yapmazmış, çünkü bu senin derdinmiş. bunu bugün itibariyle sonuna kadar gördüm. dersimi aldım, sağolun.
aklım bir şeylere takıkken ve çok fena bunalıyorken yine de başkalarının sorunlarına çare bulmak için düşünüyorum; irdeliyorum. sonra o insanları mutlu görünce ben de mutlu oluyorum. sırf o suratlarındaki gülümsemeyi görmek bile beni çok mutlu ediyor. bunu en çok yaşadığım son bir kaç ayda fark edebildim. sanırım o zamana kadar kendimi ve hislerimi umursamadan yaşamışım.
şu hayatta paylaşmaktan daha öte değer verdiğim bir şey var mı, bilmiyorum. bunun pek çok insan tarafından bilinmediğinden eminim ama.
vazgeçilmez kavramıyla hiçbir zaman tanışmak istemiyorum. hani kıyıdan köşeden bile bulaşmasın bana; o derece itici geliyor bana.
90ların en iğrenç şarkılarını bile keyifle dinliyorum. 90larda genç olan biriyle bu dönem şarkıları hakkında aşık atabilecek kadar çok kurcaladım bu mevzuyu. sonra biri çıkıp "yahu iyi de ben bile zor hatırlıyorum; sen nereden biliyorsun bunları?" deyince, keyfim 2'ye katlanıyor; diyenlerinse ufaktan tadı kaçıyor. "en hızlı dönemlerim" diye tabir ettikleri döneme yabancı kalmaları benim suçum değil.
son olarak; itiraf yazmak güzelmiş sözlük ahalisi!
Geçen gün garsonun birine "bana iki çay" dedim.
Bana?
iki?
Çay?
deterjan ve sabun köpüğünü yiyesim geliyor sözlük. hele yer silme kovasının üstünde 10 santimlik köpükler oluşmuyor mu.. kendimden geçiyorum adeta. hele viledayı kovaya koyduğunuzda çıkan ''hüuop'' sesi.. beni benden alıyor.
itiraf ediyorum küçüklükten beri tgrt kanalında çıkan keloğlan ve cankız filminden korkmuşumdur....ve hala **
az önce ilk kez ezel izledim. toplam 2 dakika. yanlış anlamadıysam ezel, kenan imirzalıoğlu ymuş. vay anasını. cansu dere zannederdim diziye adını verenin.*

edit: bir şok daha. behlül de katılmış lan diziye. dünya dan bi' haber yaşıyorum galiba.
manyak oldum lan iyice. lan açılsak bi türlü açılmasak başka türlü. gidip yapışsam dudaklarına o çok sert kaçar. sopa yeme ihtimali var. hem ayıp olur... düşün düşün boktur işin anlayacağın. neyse dur dillendirme sen bi ayar çekeceğiz ama bakalım artık.
alkol aldıktan sonra yenen tantuninin lezzetini başka ne verebilir çok merak ediyorum..
bugün iki kez sınıfta kalışımı öğrendim ve lise hayatımda örgün eğitim dışına çıkmış bulunmaktayım. aileme ne diyeceğim onu bile bilmiyorum, eğer mantıklı bir açıklama aklına gelen varsa özel mesajlarınızı alabilirim. iki kere kalındı mı neler yapılır bilen varsa danışabilirim.
derdimi anlatacak kimse bırakmıyorum etrafımda, herkesin ağzına sıçıyorum *. ondan sonra da psikolojik olarak çökünce de ağlayıp zırlıyorum benim kimsem yok diye.
işte böyle bi dengesizim ben.
Prille kuru fasulye yıkamaya kalkmıştım.
itiraf ediyorum bugün kocaman kupalarla 11. bardak çayımı içiyorum bilemedin 13 diyelim abartıp yuvarlarsak 15.tam tamına 15.hararetten ölücem galiba.
her gün kullandığım yolun üzerinde bir oto tamircisi var. bir kez bu adamı uzaktan gördüm ve arkadaşımım babasına benzettim. selam verdim. o da karşılık verdi. yaklaşınca yanlış adama selam verdiğimi anladım ve onun ifadesinden de şaşırdığı belliydi. çaktırmadan devam ettim.
yine burdan geçiyorum. aynı tamirci. selam vermedim tabi çünkü ilk sefer hataydı. ama o ciddi bir ifadeyle selam verdi. karşılık verip geçtim ben de.
yine aynı yoldan geçiyorum. adama bakmamaya çalıştım. ama elini kaldırıp selam verdi. görmezlikten gelmeye çalıştım ama dayanamadım karşılık verdim.
böyle günler geçti sözlük. önceleri ciddiyetle selam veren adam gittikçe gülümsemeye başladı. korkuyorum.
bugün de biriyle oturup sohbet ediyordu. adam beni görünce yerinden fırladı. gülümseyerek elini salladı. ama çok korktum. çekinerek karşılık verdim.
şimdi napsam sözlük? yolumu filan mı değiştirsem acaba? yoksa onun yakınlaşmasına karşılık mı versem? ya da açıkça konuşup ilişkimizin yürümeyeceğini mi anlatsam? belki de birbirinin adını bile bilmeyen iki kişinin arasındaki bu elektrik tanrının bir işareti. çok kararsızım sözlük.
çok dertliydim. (#9377050) numaralı entry'i okudum bütün derdim kederim gitti.
neyi itiraf ediceğimi unuttum işin kötüsü.
Fenerbahçe'nin şampiyonlar liginde çeyrek final oynadığı maçların başlıklarını açıp açıp bütün entry'leri okuyorum sözlük.*
sözlük biz bugün nargileci kazıkladık ben ve bir grup abaza arkadaşım.

beyazıtta o malum yeri bilen bilir. adamlar adisyon tutmuyor hacı, mesela biz 30 çaymı içtik 14 tane falan dedik ve bunu bir kez değil 3 kere falan yaptık.

ama biz de öğrenciyiz ulan ne yapalım yani.

asıl merak ettiğimse şu: bu adamlar kazıklandıklarını nasıl anlamıyorlar lan.
şu online kutusunda "1 saat 40dak. oldu" yazıyo, siktir git der gibi sanki. baktım bu kadar süredir onlineyim bi bokta yazmamışım, kutu haklı galiba.. aslında yazdım da "ekle" ye basmadım, "önizle" dim "ııh yok cacık olmuş" dedim. "bunu niye yazdın ricon" dedim kendime "itiraflar diyoya kanka, çağrışım yaptı" dedi yüzsüz..
son girdiğim entry iki kere eksilenmiş, üstüne de iki kere entry girilmiş. eksileyenlerin o iki yeni entryi giren kişiler olduğunu düşünüp eksiledim ikisini. pişmanım lan, vicdanım acıyor. ha ama gerçekten onlarsa iyi yapmışım, helal bana.
sanırım ufaktan kafayı yemeye başladım.
babamla bundan sonra basketbol maçı izlersem sözlüğe girmek nasip olmasın.küçükken benim ona yaptığımı şimdi o bana yapıyor.final maçı boyunca soru sorup durdu.bi bok anlayamadım maçtan.anlamsız anlamsız sorular bide.
ben:işte bu aferin semih
babam:erden dimi?
ben:evt
babam:nba da oynuomu mu hangi takımda?
ben:boston.
babam:celtics mi?
ben:yok boston lakers amk.(tabi içimden)
birde yeni bi özelliğini keşfettim babamın.biz ne zaman 3lük sayı atsak çuff die bi ses çıkarması.(tabi top daha havadayken)adamlar ne zaman 3 lük atsa atamaaaazz,die konuşması.(yine top havada)3 lüğü atan da kevin durant.her seferinde de göt oldu zaten.yenilmemizin acısını hafifletti biraz,eğlendim.
murphy kanunlarının işlerliğine o kadar çok tanık oldum ki, paranoyak olmam yakındır. güven duygumu yitiriyor gibiyim.
uludağ sözlüğe epey geç üye olmam sebebiyle gruplar çoktaan oluşmuş ve ben dışarda kalmışımdır. oysaki henüz yeni kurulduğunda üye olduğum kötü sözlükte herkes sıfırdan başladığı için o kısmi yalnızlık sorun olmamış daha rahat kaynaşmadan dolayı orayı daha çok tercih etmişimdir. kötü sözlükte ilk tercihlerde yerleşen öğrenci, uludağ sözlükte ise ek kontenjanla yerleşip geç başlayan öğrenci rolünü üstlenmişimdir.
yolda konuşmak istemediğim bir tanıdık görünce numaradan telefonla konuşuyomuş gibi yapıyorum.
arkadaşlarımın ve ailemin düşündüğü kadar iyi bir insan değilim aslında. ama öyle tanıdılar hep beni. sanırım ya iyi bir yalancıyım ya da etrafımda ne mal olduğumu anlayacak insanlar pek yok.
-Sevmıyorum onu aslında ama maksadım zaman geçirmek
-Laptop uma kımseyı otutturmuyorum cunku porno arşivim var
-Ak parti ye karşıyım ama düşünceleri yavas yavas kafama oturuyor
-Siyaseti yapmayı seviyorum ama karşımda bilinçsiz bir birey oldugu zaman
-Kızlar bana cok güveniyo kardeş diyorlar bana ama ben seks objesi olarak görmekten başka birşey yapmıyorum
-işe başladım ailemin yanında kalıyorum paramın hepsini harcamıs gibi yapıp kıyıya köşeye saklıyorum
-Arkadaşlarımın Ip lerinden Pc ye girip onların konuşmalarını kaydediyorum
-çıktıgım kız ayrı sevdiğim kız ayrı
-Sevgi yüzünden gözümü hırs bürüdü resmen Bi kaç kısı kendime aşık edip onlarla yatıyorum sabah kalktıklarında beni bulamıyorlar.
-Tipim o kadar iyi değil aslında