bugün

aşığım... ben, aynı anda merdivenden çıktık diye sevinirken, o benim farkımda bile değil. bu acı...
Normalde uyuyabilmem için en az 20 dakikalık bir süre gerekir fakat saçlarımla biri oynarsa 2-3 dakika içinde dalabilirim. Çok rahatlatıcı ve uyutucu bir etki bırakıyor üzerimde. Seviyorum.
bakın bu girdiğim entryleri kim çalıyosa cıksın ortaya...(o degil herif twitterdan bile paylaştıklarımı kopyalayıp yapıştırmış) bıktım bu durumdan via falan atar insan... özel olun biraz aşklarınızda boyle sizin ...
boğazında düğümlenen hıçkırık olayım unutma lan beni unutama.
Çoğunuz faşist, geri kalanlarınız yalancı, diğerleriniz boş beleş insanlarsınız.
uzun zamandır sevgilisi olmayınca insanın sevgiye yani sevilmeye ihtiyaç duyuyor.
Yürümek istiyorum. Durmadan yürümek. Acısının çoğulluğundan, yakıcılığından kurtulmak isteyen her insan gibi sadece yürümek. Yürümek acıya iyi geliyor.
ilerde nerede çalışmak istiyorsun diyorlar, huzurevi diyorum. istisnasız herkesin verdiği tepki ay çok üzülürsün orada.
gerçekten bencil bu insanlar. Belki üzülmeyip aksine oradakileri de çok mutlu edeceğim?
Kaybetmek bu dünyanın en zor şeyi değil midir? parayı kaybetmek, hayatını kaybetmek, yolunu kaybetmek.

küçük insanların hayatı çekiyor ilgimi. mesela x ülkenin başbakanı olmak çok sıradan. Yapacağın her şeye atacağın adıma hep dikkat etmelisin. ya da düşünsene ingiltere kraliçesi olsan nasıl boktan bir kargaşa içinde olacağını. davetler, korumalar, resepsiyonlar, ülke adına yapacağın bir sürü zırva sohbetler.

Belkide bu yüzden bir bok olmak istemiyorum lan. Bana yakışan bir iş veya meslek yok. Kendimi dağlara atıp insan eli değmemiş yerleri keşfetmek bir ülkenin başbakanı olmaktan daha cazip. Bilemiyorum.
bu arada sözlük hala ölmedim arada girip bakıyorum takibimdesiniz haberiniz olsun.
youtube videolarını fona alıp tekrar tekrar, durmaksızın mayın tarlası oynuyorum. en az 2-3 saatim öyle geçmiştir bu akşam. bu aralar çok sık yaptığım bir şey bu. saat yine dört olmuş diyorum sonra. boşa harcadığım zamana acıyorum. saat altıda alarm ötmeye başlayacak. uykum var. okula gitmek için uyku uyumamam lazım. ya da azıcık uyusam mı. karar veremedim.

çiçeğim bu gün bitti. akşam iki bira aldım. şimdi sadece mide asidi kaldı, rennie içtim. üç bira alsam ertesi gün mutlaka başım ağrıyor. iki biranın da etkisi çabık geçiyor. genel olarak tatminsiz bir akşam. ne kadar çok tüketmeye alıştığımı düşünüyorum. azı yetmiyor. para da yetmiyor. ilk zamanlardaki deneyimi vermiyor.

biraz yatıp uyumayı deniycem. bitkinim.
Böyle bi hayat kalitesi yok ya. Bak yemin ediyorum mutsuzluktan ölecem amk. Ne ulan bizi ayakta tutan yarınlar mı?? Yarınlarda da bir bok yok aq.
Sigaradan çıkan duman neden sigaraya geri girmez? Çaya attığımız şekeri neden geri alamayız? Akrep ve yelkovan neden tersine dönmüyor bazen? Hayatta ölüm dışında her şey bu kadar keskin ve acımasız çizgilerle mi örülmüştür? Neden?
1 hafta 10 gündür çaylaktım sebebini bilmediğim bir ya da birçok nedenden ötürü. bu süreçte yokluğumu hissedip yazan arkadaşlarım olmuş hepsine çok teşekkür ederim. öldüm mü kaldım mı merak etmeyenlere hiçbir şey demiyorum. hepiniz siktir olup gidebilirsiniz.
çok mutluyum. ancak hayatta ne olmak istediğime dair bir içgüdü bile yok. sanırım çok sıkılıyorum. mars'a yerleştirilecek ilk koloniye şansım olsaydı katılırdım ancak şimdilik fransız ve amerikanlar katılabiliyor. üzerine yazılar yazılmış kağıt parçaları, yeraltında çürükten bozma siyah sıvı türevleri, türlü türlü kitaplar (yemek kitapları falan) nedeniyle doğayı, hayvanları, insanları katleden canlıların yaşadığı şu küçük mavi - yeşil gezegene uzaktan bakıp kahve içmek isterdim.
zıvana nedir bilmiyorum ama tam çıkacakken son sapaktan aşık olma yoluna yöneldim.
iki günümüz iyi geçsin üçüncü günümüz piç.
Kapat gözlerini ve bana bak: Ben diye, ne varsa gördüğün; işte o senin yokluğun!
hiç facebook, twitter hesabı açmadım.

(bkz: resmimin olmadığı yer şubem değildir)
Önemseyince saçmalayan birine dönüşüyorum. Değer verdiğim kişi hep benimle konuşmak isteyecek sanıyorum, çabuk bağlanıyorum, soru soruyorum, saçmalıyorum kısaca. içimde sağ duyusunu korumaya çalışan aklı başında bir insan ile değer verdiği kişiye sitem etmek isteyen, kızmak, kırıldığını haykırmak isteyen iki kişi çatışıyor sürekli.
insanlara çok çabuk alışıyorum.
ilgi alanım olan lisans bölümümü büyük bir keyifle okurken hiç ilgi alanım olmayan yüksek lisans bölümümü keyifsiz bir şekilde okuyorum. 1-2 dersten ara sınav ve ödevlerde var. başaramama korkusu bende anksiyeteye dönüştü şimdi kalbime korku saplanıyor.
bazen güçlü hissediyorum kendimi bazen son derece zayıf.

en yakın arkadaşlarımı kaybettim sanırım, bir tanesinin düğününe gidemedim diye bana tavır aldılar. gidemedim değil aslında gitmedim , gitmek istemedim beni huzursuz eden bir ortam. düğünleri oldum olası sevmemişimdir.

ve son olarak ne zaman kendimi kötü hissetsem antidepresan ismi aaştırıyorum internetten, sonra vazgeçiyorum bitkisel çözümler bakıyorum. işin kolayına kaçıyorum.
yarın işten kaytarmak istiyorum.burnum akıyor karnım ağrıyor.
Yarın ilginç bir hocamızın sınavı var. Sınavdan önce söylediği son şey " size hocalığımı göstereceğim " oldu. Ders gelişim psikolojisi. Psikodinamik bakış açısına, 2. sınıf öğrencisi olarak hakimim denebilir. Ancak hakim olmadığı şeyler hakkında bile yorum yapabilecek bir hoca. Yarın çıkıp saçma sapan bir şeyler soracak diye korkuyorum. Tek derdim bu olur umarım.
iyi olmayı ettikçe tercih kolpalıklar yapılıyorsa yeniden kötülük ve yeni bir ortam bulunacak aga...