bugün

(bkz: o eli cekiyosun) kişisine çok büyük saygım var.
merak ediyorum cidden.
Bir ileri iki geri yaparak beni cildirtmaya mi calisiyor. Agzini burnunu kirmak istiyorum.
bugün doğum günüm. ve kutlamasını istediğim kişinin büyük ihtimalle haberi bile yok. bakalım gün içinde kutlayacak mı.
(bkz: umut fakirin forvetidir)
ilk birlikteliğimi bir ukraynalı hayat kadınıyla yaşadım ve bitince alnını öperek allah razı olsun dedim.
Annemin ameliyatı bugün yapıldı be iyiyiz refakatçi olabildim sonunda. Yoğun bir gün geçirdim. Stres kadar insanı yoran bir şeyin olmadığını anladım. Çok korktum , tedirgin oldum. Allah , kimseye bunları yaşatmasın.

Ameliyat tam 2 saat sürdü. Patolojiye gönderilen lenf bezi örnekleri de negatif çıkmış. Kanser yayılmamış. Bu bizi çok rahatlattı.
Bir insanı kendinden fazla sevmek hayatının tam merkezine oturtmak iyi bi şey de her dakika onu düşünmek kötü. Eğer bunu yaparsanız o bi gün uzağa gittiğinde öyle bi boşluk olur ki ben şimdi napıcam onca saat onsuz diye alışamassınız ama bi iki saat düşünüyosanız diğer zamanlar kitap okumak tv izlemek vs ile geçiyorsa o zaman uzağa gittiğinde bi iki saat eksilir sadece onu da doldurursunuz sakinleşip devam edersiniz ama çok severken bunu yapmak benim harcım olamadı ... Kimse inansın diye söylemiyorum ben bunu kendim bi kez daha duyayım yaptığımı ben öyle değerli bi yere koydum işte şimdi inandıramıyorum... Acı içim yanıyor ama kendi kendme söylüyorum dibine kadar sevmeyi başardım belki güçlü olamadım soğuk kanlı olamadım ama yaşadım... Çaresiz ve güçsüzlüğüm dışında bi sorunum da yok . Sadece yıkılıyorum kendimi toplayamıyorum savruluyorum. Direnemediğim bi ailem bi o ... O da hep sol yanım kaybettiklerim hep o yerine koyduklarım hep o ... Ve boşluktayım ... Herkese söylüyorum günlerdir kendimi bilmiyorum yaşadığım gördüğüm olaylara üzülüyorum uyumuyorum ve bunu bi anneannem biliyor sanırım o da benim gibi, duygusal olmak berbat ...herşeyimle seviyorum milyon tane göz yaşımı saatlerce kendi kalbime hançer gibi saplayarak hem de ..umrumda değil ben inanıyorum. Bu bana ağır gelse de bu gece çok ağır da gelse dayanıuorum demek isterdim ama senden gelen hiç bir şeye dayanamıyorum...en zayıf noktam benim bu ben hep vuruluyorum. Başım çatlayacak ateşim çok çıktı ben dayanıksızm evet yapamıyorum bu sözler bana ağır acıyo içim yanıyor benim...hiç bi şey istemiyorum sadece nefes almak için istedim seni ben ben sadece biraz daha fazla nefes alabilmek için...
Biramı alıp sevdiğim insanlara yemek yapmayı seviyorum. Bir masa etrafında sevgiyle oturmaya ve onların beğenerek yemek yemesini de seviyorum.
o yaşlı ton ton insan benim.
Az once dinleniyordum ki birkaç bağırma sesi duydum ama hayal mi görüyorum gerçek mi anlamadım. Sonra ablam ne oluyor diye koştu cama. En alttaki şerefsiz karısını dövüyor. Kadının çığlıkları, çocuğun ağlama sesleri... içimden binlerce şey geçti. Bazen anlamak için yaşamak lazım. Ama hiç yaşamayın, yaşattırmayın. Oyle erkeklerin de - sözde erkek- Allah belasını versin.
Yağmurun, iyi bulutlarla kötü bulutların kavgasını kötü bulutlar kazandı diye yağdığını zannederdim küçükken. Galiba o inanışı üzerimden atabilmiş değilim. Yağmuru severim ama böyle kasvetli bir havada yağarsa hoşuma gitmez. Yağmur dediğin gökkuşağı üzerine yağacak. Delikanlı olacak güneşten saklanmadan yağacak açık açık. Ne o öyle bulutlar güneşin gözlerini kapatın yağamıyorum der gibi. Yağacaksan siyah bulutları çağırmadan maviliğe yağ ki içimizi karartıp ruh halimizi silkme.
Tarz adlı yazari o kadar eksiledim ki ben yoruldum o hiç rahatsız olmadı.
Sözlük ben bugün şunu fark ettim ki insanları sevmiyorum. insanların davranışları ve ilgisini seviyorum. Küslüklerim de kişiye yönelik değil davranışına yönelik oluyor. Sevgim,onların iyiliğine yönelik oluyor.

Bu özelliğimden dolayı iyi bir insan olarak görülüyorum sanırım. Ama bu bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı diye arada kalmış durumdayım.
Şimdi malum bizim evde internet çekmediği için camın önünde pinekliyordum.
"Çıplak ayakla hamamböceğşne basmak" başlığına göz attıktan yaklaşık bir dakika sonra dışarıdan tam gözümün önüne elim kadar hamamböceği yapıştı ben de böceklerden acayip huylanırım hemen kaşıntı tutar.
Perdeyi küfrederek kapatırken az kalsın sandalyemle yere düşecektim. Karizma pert yani.
Bi olay bi kişi bi film bi kitap bi bişey hayatımı durduk yerde değiştiriceğine inanıyordum. Sanırım bazı geceler hala inanıyorum.

Bu yüzden hep film tadında hayat yaşamaya çalışıyorum. Yanlış şeylere meylediyorum sanırım.

Oysa olmuyo hiç bişi değişmiyo aynı sıkıcı ve monotonlukta.

Ve yine de buna inanmak güzel şey inanıyorum ki benim de bi dönüm noktam olacak evet ya dicem evet artık özgürüm. Böyle şeylere insan yalnızken daha bi inanıyo sanırım.

Nerede benim tyler durden acaba?
Kaç yıldır ilkokul numaram diye ilk arabamızın plakasını hatırlıyormuşum sözlük unutkanlığın gözü kör olsun.
"yalnızlığınızı tarif edin" başlığına duygusal entry kasacaktım ki köpeğim kafama oturdu.
bak simdi, cocugun oyle amn aman bi tipi yok, uzun zamandir taniyorum ama ondan hoslanmam icin saygiya ne kadar duskun oldugunu gormem gerekti.

simdi bi adim atmak istiyorum, vallahi istiyorum lan. ama. amasi var iste.

sonunda uzulucem, cunku benim dogrularima uymayan birine abayi yaktigimda vazgecmeye yakin donemde sucu ona yikarak isimi kolaylastirabilirim ama bunda ki o hoslanmama sebebiyet ozellik izin vermez ayni seyi yapmama.

suan baya bahane buluyorum kendime evet.

korkmuyorum. cesaret edemiyo da degilim. diye dusunuyorum gibi.

korkuyo da olabilirim. eger oyleyse kendime sozum ver korkularimin ustune gitmem lazim.

yuruyum mu simdi ben ne diyonuz?
Bugün uzun süreden sonra dışarı çıktım. önde yürüyen çocuklar vardı. Yere bakarak yürüyordum. ister istemez çocukların ayakkabılarına gözüm takıldı. hepsinin arkasında ayakkabı markaları vardı. a., p., n. markalı ürünler. bu ürünler daha çok spor için üretilen ayakkabılardan ama çocuklar bunları günlük hayat için kullanıyor. giydikleri ayakkabılar da çakma falan değil bildiğiniz markalı ürünler. bu markalar bu kadar mı hayatımıza girmek durumunda.
seviştiğim kadınlarla sokakta karşılaşınca çok utanıyorum lan.
Keşke biraz uyumayı başarabilsem derse nasıl gidicem bilmiyorum...
Saat sabahın altısı. Kafamda çatışan düşünceler..
Şimdi yatıp uyumalı mıyım?
Yoksa kafama mı sıkmalıyım?
işin kotu tarafı iki seçenek de farklı gelmiyor. iki seçenek de farklı sonuçlar doğurmuyor.
Gebelik testi düşünüyorum bi ara ruhumu işetip sonuca bakmalıyım. Hangi ara bu kadar sikik bir ruhu bakire diye sakladım.
Bulunmayacak yerlere gommek istiyorum naaşımı.
Uyurken seni izleyen biri yoksa cenazene katılan sayısının bir anlamı var mı? Nasıl bilirdiniz sorusuna bir kez olsun kalpten nasılsın diye sormayanların iyi bilirdik demesi kadar boktan bir ironi var mı?
Babam böylesine umursamaz olmayı nerden öğrendi?
Binlerce soru içersinde cevabı gerçekten hak eden biri var mı? Peki ya i dont give a fuck ın birebir çevirisi neden aynı etkiyi göstermiyor?
Saat 6.16 ne kafama sığabiliyorum ne sıkabiliyorum ne de uyuyabiliyorum.. işin can sıkıcı tarafı hepsinin aynı olduğunu hissediyorum. Sanırım paralel evrenlerdeki her bir ben başka bir sabah kendini asıyor. Sanırım paralel evrenlerdeki her bir ben başka bir sabah uykuya dalıyor. Dolmalık hazır patlıcanlar gibi oylum oylum oyulmuş ve her farklı evrende içime başka bir şey koyulmuş.
Saat ilerliyor ve ben ölmek ve yaşamak arasında hiç bir fark göremiyorum. Bir gün bir ben günlerce uyuyacağım.
Bir gün bir ben defalarca kafama sıkacağım.
Ama düşman bellediğim kim varsa haberi olsun hesabım kalmaz mahşere kafana sıkar giderim. Bi de kendimi afili cümleler düşünürken yakalıyorum bazen. Üzüm de ezilir ama şarap olur. Elma da sabreder ama sirke olur. Evet sonra afili cümlelerimi kendim göt ediyorum.
Saat 6.27 şimdi gidip kafamı taşlara mı vurmalıyım yoksa kaz tuyu yastıklara mı? işin garibi ikisini de yaptığımda hayattan aldığım tat değişmiyor. Çunku her yerin samanı aynı çunku her zaman saman aynı.
O bursu nasıl aldın, ben de alır mıyım diye soran mallarla en yakın zamanda konıuşmayı kesiyorum.

Bu kadar mal olmayı nassıl başarıyorlar, kastıkları entellikten kendileri iğrenemiyorlar mı bilmiyorum.
Bazılarına yaşama hakkı verilmesi, kaynaklarımızı kendi aptallıkları için kullanıyor olmaları sinirimi bozuyor. Öldürülmeleri fikrine karşı çıkmazdım. Gezegeni böyle pespaya kullananların ve bu kadar paçoz, aptal, pislik, iki yüzlü olanlara yaşama hakkı verilmesi medeniyete ihanettir. insanlık bu ihanetin hesabını soracaktır.
düğünlerde iyi oynayamıyorum. iyi oynamak isterdim ama böyle döne döne.
facebook ta haber akışlarında beğenilerim kuğul çıksın diye sürekli tarz ve trendy şeyleri beğeniyorum.
Otobüse binmenin kötü yanı; evinin önünden geçtiği halde gidip 166327 kilometre ötedeki durakta inmek zorunda olmak.